Robert F. Kennedy Jr. Anlatıyor: Bill Gates Aşıları için Neden Yasal Koruma İstiyor?

Robert F. Kennedy Jr. Anlatıyor: Bill Gates Aşıları için Neden Yasal Koruma İstiyor?

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

Gen Bazlı Aşıların İngiltere’deki ilk 6 Haftalık Zarar Dökümü

ŞOK RAPOR! İngiliz resmi makamlarının ülkede 8 Aralık 2020 tarihinde uygulanmaya başlanan Pfizer ve Oxford / Astrazeneca aşılarına bağlı olumsuz reaksiyonlara dair raporu hiç iç açıcı gözükmüyor.   İngilizler MHRA Sarı Kart sistemi ilaç ve aşı yan etkilerine...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Covid Aşısı ve Kontrol Ağı Kurulumu için Özel Hazırlanmış “Salgın Senaryosu” – Aktör Fauci

Covid Aşısı ve Kontrol Ağı Kurulumu için Özel Hazırlanmış “Salgın Senaryosu” – Aktör Fauci

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

Gen Bazlı Aşıların İngiltere’deki ilk 6 Haftalık Zarar Dökümü

ŞOK RAPOR! İngiliz resmi makamlarının ülkede 8 Aralık 2020 tarihinde uygulanmaya başlanan Pfizer ve Oxford / Astrazeneca aşılarına bağlı olumsuz reaksiyonlara dair raporu hiç iç açıcı gözükmüyor.   İngilizler MHRA Sarı Kart sistemi ilaç ve aşı yan etkilerine...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Nörolog Margareta GRIESZ-BRISSON Maske Kullanımı Konusunda Uyarıyor!

Nörolog Margareta GRIESZ-BRISSON Maske Kullanımı Konusunda Uyarıyor!

Alman Margareta GRIESZ-BRISSON; özel ilgi alanı nörotoksikoloji, çevre tıbbı, nörorejenerasyon ve nöroplastisite olan, farmakoloji alanında doktorası bulunan bir nörolog ve nörofizyolog. Diyor ki;

“Maske takmaya ve verdiğim havayı geri solumaya alıştım diye düşünebilirsiniz, oysa beyin oksijensiz kalmaya devam ettikçe dejeneratif süreç de katlanarak hızlanacaktır.

Beyinle ilgili 2. sorun da, sinir hücrelerinin (nöronların) bölünememeye başlayacak olmasıdır.

Bu durumda, devlet lütfedip (!) maskesiz hayata geri dönmemize, yeniden oksijen solumamıza izin vermediği takdirde, ölen sinir (beyin) hücrelerinin yerine yenisi gelmeyecek, giden gitmiş olacaktır.

Bu bilhassa aşırı korkan ve maske takarak virüslerden korunacağını zannedenlerin mutlaka ve mutlaka bilmesi, anlaması gereken bir şey.

Virüs çapı yaklaşık 0.08 mikrometredir. Piyasadaki sıradan maskelerdeki gözenek büyüklüğü ise 80 – 500 mikrometre’dir. Her yıkandığında gözenekler daha da açılır. Alelade bir maske virüsten hayatta korumaz!

Ben maske takmıyorum. Beynimin işler kalmasını, hastalarımla ilgilenirken zihnimin açık, aklımın yerinde olmasını istiyorum. Karbondioksit anestezisi almak istemiyorum!

Bir nörolog olarak açık ve net şunu söylüyorum:
Maske takmak istemeyen herkes özgürce tıbbi muafiyet hakkından yararlanabilir. “Asılsız”ı, “uygunsuz”u yoktur bu işin çünkü oksijen yetmezliği HER BEYİN için TEHLİKE ARZ EDER.

Virüse karşı kesinlikle hiçbir koruyuculuğu olmayan maskeyi takıp takmayacağına her insan kendi karar verebilmelidir. Maske kesinlikle korumaz, fakat takıp takmamak kişinin takdiridir.

Çocuk ve adölesanlar için maske sözkonusu bile olamaz!

  • Çocuk ve adölesanların bağışıklık sistemi muazzam aktif ve uyum kapasitesi inanılmaz yüksektir ve yeryüzünün mikrobiyomuyla sürekli ilişkide olmalıdırlar.
  • Beyinleri ise deli gibi aktiftir çocuk ve gençlerin, dünyanın şeyini öğrenmekle meşguldürler!
  • Çocuğun / gencin beyni kana kana oksijen içmek ister. Bir organ metabolik olarak ne kadar aktifse, oksijen ihtiyacı da o kadar fazladır.
  • Cocuğun / gencin HER ORGANI metabolik bakımdan aktiftir!
  • Çocuğun / adölesanın beyninin oksijensiz bırakılması, oksijen almasının az da olsa engellenmesi bile sağlıklarını tehlikeye atar ve kesin kez kriminal suçtur.
  • Yeterli oksijen alamayan beyin gelişemez ve bu sebeple meydana gelecek hasar GERİ ÇEVRİLEMEZ!!
  • Çocuk öğrenmek için beyne, beyin de çalışmak için OKSİJENE muhtaçtır!!

Bunu anlamak için klinik deneye gerek yok?!!

Gayet basit, tartışılır yanı olmayan FİZYOLOJİK bilgidir bu!

Bilerek, göz göre oluşturulacak oksijen yetmezliği SAĞLIĞA KASITLI OLARAK ZARAR VERMEK demektir ve tıbbi açıdan KESİNLİKLE KONTRENDİKASYONDUR.

Tıbben kati surette kontraendike olması demek bir ilacın, aracın, metod veya tedavinin uygulanmaması gerektiği, KULLANI-LA-MA-YA-CAĞI demektir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

Gen Bazlı Aşıların İngiltere’deki ilk 6 Haftalık Zarar Dökümü

ŞOK RAPOR! İngiliz resmi makamlarının ülkede 8 Aralık 2020 tarihinde uygulanmaya başlanan Pfizer ve Oxford / Astrazeneca aşılarına bağlı olumsuz reaksiyonlara dair raporu hiç iç açıcı gözükmüyor.   İngilizler MHRA Sarı Kart sistemi ilaç ve aşı yan etkilerine...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Covid-19 Yüzeylerden Bulaşıyor mu? Prof. Streeck ve Prof. Püschel Araştırma ve Otopsi Sonuçları

Covid-19 Yüzeylerden Bulaşıyor mu? Prof. Streeck ve Prof. Püschel Araştırma ve Otopsi Sonuçları

Marcus Lanz’ın Alman ZDF deki televizyon programında (izlemek için tıklayabilirsiniz) virolog Bonn Üniversitesinden Prof. Streeck söyleşinin bir bölümünde Heinsberg’de çok sayıda korona vakasının olduğu haneleri ziyaret ettiklerini, kapı kolu, cep telefonu, uzaktan kumanda, musluklar gibi çok dokunulan yüzeylerden ama aynı zamanda havadan, kedilerden aldıkları örneklerde (smear) labaratuarda çalışılması sonucu yüzeylerde virüslerin görüldüğünü, ama insanı enfekte edecek düzeyden olmadığı, yani ölü olduklarını belirtmiştir, Almanya’da hükümetin politikalarında belirleyici olan Robert Koch enstitüsünü de eleştirmiştir. Bu daha sonra bazı alternatif medya kanallarına yansımıştır.

Korona döneminde ana akım medyada ilk defa, Marcus Lanz, Prof. Streeck’i programına konuk etmiştir.

 

Alman virolog programın devamında, Marcus Lanz, Charite Berlin’den virolog hükümet danışmanı Prof. Drosten’den söz edince, ki Prof. Streeck Bonn Üniversitesi’nde Drosten’den boşalan yere gelmiştir , Streeck onun iyi bir iş arkadaşı olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmiştir; “Prof. Drosten covid-19 konusunda hükümetin danışmanı, onu beğeniyorum ve ona da düşüncelerine de saygı duyuyorum, ama biz tüm virologlar farklı şekilde çalışıyoruz, bunu halkın anlaması açısından söylüyorum. Mesela Prof. Drosten virüsün yapısı ile ilgili çalışır, onu bu hale getiren nedir, virüsün özellikleri nasıl oluşur, virüs nasıl insana bulaşır, yayılıp alanını genişletir, üzerine çalışır. Benim alanım ise virüsün ne yaptığıdır, bağışıklık sistemi üzerinde etkisini nasıl gösterir. Onun yaptığı çalışmaları ben yapamam doğrusu onun yapabildiğini gibi yapamam. Birbirimizin farklı uzmanlık alanları var. Bu bağlamda çok yazık ki hükümet tarafından Monotematik hareket sözkonusu.

% 15 bağışıklık

Prof. Streeck’in bu çalışmasının devamı da var. Öyle ki Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde bulunan 45 bin nüfuslu bir şehir Heinsberg, ve bu bölgede ilk vakalar görülmüş, Karnavala katılanların enfekte olduğu dikkat çekiyor.

Başka bir söyleşisinde ise çok sayıda insanın bir arada olduğu. hava sirkülasyonunun olmadığı ortamlarda çabuk yayıldığını anlatıyor Streeck. Streeck ve ekibi çalışmalarında Heinsberg’de 1000 kişi üzerinde test yapıyor, PCR testi genelde, 1007 kişiye bu testler rastgele seçilenlerden yapılıyor, amaç olmadan fark etmeden veya hafif semptomlarla doktora başvurmadan enfekte olanları da değerlendirip toplumun genel bağışıklığını ölçebilmek, ve sonuçta o bölge için %15lik bağışıklık belirtiliyor.

Prof.Streeck: “Ölüm Oranlarının Hesaplanma Şekli Değişmeli”

Prof. Streeck ölüm oranları belirlenirken, hesaplamaların ABD’de Johns Hopkins in yaptığı gibi vaka sayısının ölüm sayısına orantısı şeklinde değil, olası vaka sayısı ile ölüm sayısının orantısı şeklinde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. Bu da Heinsberg örneği Almanya genelinde değerlendirildiğinde, binde 3.7. civarında . Oysa Johns Hopkins’in Almanya için bildirdiği ölüm oranı %1,9. Bu sayıları Kuzey Ren-vestfalya eyaletinin başkanın da katıldığı basın toplantısında açıklıyor Prof. Streeck . Ardından bazı tepkiler geliyor. Virolog Christian Drosten böyle bir ara sonucu metadolojik olarak halka yönelik açıklanmanın doğru olmadığını, testlerin hassasiyetini sorgularken, daha sonra ise ZDF de Maybrit İllner’in programında Profesör Drosten Profesör Streeck ile iletişim halinde olduğunu, Streeck’in bilgileri kendisine de ilettiği, onun bu araştırmayı çok değerli bulduğunu , birlikte değerlendirdiklerini fakat bu bölgenin çok özel olduğunu, verilerin tüm Almanya’ya yansıtılamayacağını belirtiyor. Prof. Streeck’in açıklamalarının çok erken olması, bir PR şirketi ile çalışmış olması ve o eyalette seçim öncesi eyalet başkanının kendisinin bunu politik avantajı için kullanılmış olabileceği, her ne kadarAlmanya’daki diğer virologlar da çalışmanın çok değerli olduğunu açıklasalar da, yönteme dair eleştirilerden dolayı, esas olan içerik ve sonuçların kamuoyuna yansıtılmasını önüne geçiyor.

 

Her zaman “virüse zaman tanıyın” diyen Prof. Streeck, virüsün yayılmasını önlemek için alınan bir tedbirin sonucunu görmeden, hemen ardından başka bir tedbirin uygulamasına geçişin doğru bulmadığını belirtiyor, özellikle yeterli düzeyde yoğun bakım ve yatak kapasitesi varsa. Prof. Streeck , kendi alanlarında önemli çalışmalara imza atmış bir ekipten oluşan Heinberg araştırmasının sonuçlarının bu hafta içinde (27.04-03.04)açıklayacağını belirtti, ve televizyon söyleşilerinden anladığımız kadarıyla başka olumlu tespitler de detaylarıyla kamuyla paylaşılacak.

 

Prof. Püschel ve Otopsi Sonuçları

Bunun dışında hükümetin politikalarını ve Robert Koch Enstitüsü’nü de eleştiren Almanya’da resmi görev yapmakta olan bir başka bilim insanı daha var. O da Hamburg’da ölenlerin otopsisini gerçekleştiren değiştiren Hamburg Adli Tıp Başkanı Prof. Püschel. Kendisi 40 yıllık bir süredir adli tıpta çalışıp, otopsiler de gerçekleştiren patolog olarak görev yapmakta. Püschel , Robert Koch enstitüsünün neden şimdiye kadar otopsi yapılmasına karşı durduğunu anlamakta zorluk çektiğini söylüyor yine ZDF’de Markus Lanz’ın aynı zamanda (Prof.Streeck’in de internet üzerinden katıldığı) televizon programında. Prof.Püschel ekibi ile birlikte yaptığı otopsilerin sonucunda, hiçbir vakanın tam olarak corona virüsü sebebiyle ölmediğini, başka hastalıkların var olduğununun tespit edildiğini belirtiyor.

Ellili yaşlarda bir erkeğin yakınları, ölen kişinin daha önce bilinen bir hastalığı olmamasına rağmen vefat ettiğini belirtmelerine rağmen, otopside o kişinin birçok başka hastalığı olduğu ortaya çıktığnı belirtiyor televizyon programında.. Hamburg’daki ölüm sayısı profesör Püschel’in bildirdiğine göre 35, ama kayıtlı ölüm sayısı 44, böylelikle 9 kişilik bir fark ortaya çıkıyor. Bir kişi kalp krizinden de beyin kanamasından da vefat etse de, mevcut koşullarda Coronavirüs testi pozitif çıkmışsa coronovirüsten ölmüştür diye kayda geçiyor ve bunların ayırt edilip, detaylandırılmasını gerektiğini belirtiyor Prof.Püschel.

Bütün böyle eleştirilerden sonra Robert Koch Enstitüsü otopsi yapılması için harekete geçileceğini belirtmiştir.

Prof. Püschel’in çalışmaları, otopsi sonuçları önce hem alternatif medyada, hem de bu konularla ilgili kulak burun boğaz uzmanı, acil durum hekimi Bodo Schiffmann gibi kişilerin her gün corona ile ilgili yaptığı videolarda yer almıştır. Daha sonra tabii önce çok izlenenen ZDF’deki Marcus Lanz’ın programında daha sonra da tüm medyada yer almasının ardından, gerek hükümet, gerekse Robert Koch Enstitüsünün artık bundan sonraki adımlarında hem Prof. Streeck’in hem de Prof. Püschel’in ve birlikte çalıştıkları ekiplerin araştırdıkları, söyledikleri daha çok dikkate alınacaktır mutlaka.

 

Gönül isterdi ki, Robert Koch Enstitüsü ve Alman hükümeti pandemi ile ilgili hem Dünya Sağlık Örgütünü hem de aynı zamanda hükümetlerin politikalarını eleştirmekten kaçınmayan Dr. Wolfgang Wodarg, Prof. Sucharit Bhakdi, Prof. Karin Mölling,Dr.Knut Wittkowski de gibi bu konularda çok büyük çalışmalara imza atmış kişilerin de ,donanımlarından, önerilerinden yararlansın, birlikte çalışmalar yapılsın. Vee tabii ki dileğimiz tüm bu çalışmalar, ülkelerde virüsün yol açabileceği tahribatı önlemekte faydalı olsun, insanlık ailesine fayda getirsin.

 

Not:

Federal Cumhuriyet olan Almanya’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmeden önce, eyaletler, hatta şehirler kendileri ne tür önlemler alacaklarına karar veriyorlardı, dolayısıyla örneğin okulların açık kalıp kalmayacağı, o bölgedeki enfekte olanların durumu, yoğun bakım kapasitesi, ve ayrıca bölgeye ekonomik yansımaları gibi birçok unsur birlikte değerlendiriliyordu. Özellikle Kuzey Almanya’da hastanelerin pandemi hastanesi olarak ilanından sonra birçok ameliyatın, terapilerin ertelendiği, yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranının düşük olduğu, ve bunun halk sağlığına verdiği zararlar çeşitli kurum ve kişilerce dile getirilmektedir.

 

Yazar: Ş.Ş.

 

Marcus Lanz’ın Alman ZDF deki ilgili televizyon programı :

https://www.bitchute.com/video/a4SfiZvWaPv6/

Kaynak:https://www.coronagercegi.com/post/prof-streeck

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

Gen Bazlı Aşıların İngiltere’deki ilk 6 Haftalık Zarar Dökümü

ŞOK RAPOR! İngiliz resmi makamlarının ülkede 8 Aralık 2020 tarihinde uygulanmaya başlanan Pfizer ve Oxford / Astrazeneca aşılarına bağlı olumsuz reaksiyonlara dair raporu hiç iç açıcı gözükmüyor.   İngilizler MHRA Sarı Kart sistemi ilaç ve aşı yan etkilerine...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Okumaya Devam Et

Sansürlenmeye Çalışılan Maske Deneyi

Yayına girmesi dünyanın en büyük üç tıp dergisi tarafından engellenmeye çalışılan Danimarka çalışması Kasım itibariyle Annals of Internal Medicine...

COVID-19 AŞISI, DEVŞİRME VE KOBAY!….

COVID-19 AŞISI, DEVŞİRME VE KOBAY!….

Yazan: Prof.Dr. Alişan Yıldıran

Tarihde ilk defa osmanlıların keşfedip, başarı ile uyguladığı devşirme sistemi ülkemizin müslüman – türk vatanı haline gelmesinde mühim bir yer işgal eder (1). Sistemin başarısının en bilinen numunesi Sokullu Mehmet Paşa’dır.

Bu sistemi daha sonra bizatihi bizden alıp bize karşı başarı ile başka odaklar kullanmışlar ve 1908’de bile beş milyon kilometrekare olan topraklarımız mendil kadar bile bırakılmamışdır. Bunun zihnî açıdan son örneğini 2016’da yaşadığımızı da hatırlatmak isterim.

Tıp ilminin gelişmesinde şüphe yok ki en mühim araç aşılar olmuşdur, bunu temin için kullanılan en mühim malzeme ise immünolojik ve genetik sonuçlar alınmasını sağlayan deney hayvanları (2) yani kobaylar gine domuzu, sıçan, fare, maymun ve bizatihi insandır (3). Yüzmilyonlarcasının telef edilmesi bahs-i diğer…

Bildiğiniz gibi 2020 senesi; tarihde hiç görülmemiş, bir cihan harbi mesabesinde, bütün devletleri ve toplumları ilgilendiren, etkileyen, belki de ‘great reset’ denilmesini hak edecek iktisadi bir dönüşümü temin edecek sun’î bir salgın ile sona ermek üzere…

Ne hikmetse ABD seçimlerinden bir kaç gün sonra bu salgının aşısının bulunduğu ve aşı olan kişiyi %90 ihtimalle bir yıl koruyacağını vaad eden türk asıllı alman bilim adamı tarafından bulunduğu açıklandı. Ne tesadüf tam da başkan Trump’ın öngördüğü, tam da iki gün evvel Ergün Diler’in Washington-Berlin çizgisi dediği gibi!….

Evvela bu türk asıllı alman bilim adamını ‘webofknowledge’a soralım (Şekil 1);

175 makale 15 derleme, 6000 küsur atıf, h-indeksi 34, müthiş!!! Ama o da ne, ilk makalesi daha sadece 2006’da çıkıyor, 2011’e kadar sadece 19 makalesi var. aşıyı bulduğu, kurucu idarecisi olduğu Biontech (hayat için yeni teknoloji diyebiliriz) şirketi 2008’de Bill Gates’in de desteği ile kuruluyor. Allah (tövbe mi demeli bilemedim) yürü ya kulum demiş…

Şekil 1: webofknowledge’da ‘sahin ugur’ diye aradığımda, makale ve derlemeleri seçdiğimde çıkan tablo.

KAYNAK

Şimdi hayat için yeni teknoloji üreten şirket Biontech’i ele alalım (4); heyecan verici şirketin sitesinde çağımızın en mühim hastalığı kanseri immün sistemi manipüle ederek tedavi etmeye çalışan fixvac dedikleri bir çeşit aşı görülüyor. Bu da müjdesini verdikleri Sars-Cov2 aşısı gibi mRNA teknolojisi ile çalışıyor. Belirli bir antijeni (duruma göre kanser, veya virüs) tesbit edip bu antijeni hastanın dendritik hücreleri içine bir çeşit lipid nanopartikül vasıtası ile sokup, bol mikdarda istenilen antijenin üretilmesi ile; hastanın mevcut immün sisteminin bu antijene innate ve adaptif cevaplar husule getirilerek tehdidin ortadan kaldırılması hedeflenmekdedir (4). Henüz başarılı oldukları tek bir kanser türü olmasa da ne gam!…

Daha evvel fakirin basitçe anlatmaya çalışdığı (5, 6) askerî bir sistem olan immün sistemi hatırlayınız. Zihninizde canlanması için linkdeki videoyu da takdim ediyorum (7).

Devşirme sistemi, hücrenin kontrolünü ele alan ve daha evvel olmayan bir proteini ürettiren bu yeni tekniğin ilk örneklerinden biri yine Almanya’da melanomda denenmiş fakat başarılı olmamış (8).

Bu tekniği anlatan güzel bir derlemeden öğrendiğime göre, daha evvel denenen DNA aşıları insertional mutagenesise yani sonuçda kansere sebeb olduğu için terk edilmiş ve bu sisteme geçilmiş (9). Seçilen antijenin sentezlenmesini temin edecek olan mRNA kalıbı in vitro transcription bioreactor denilen bir protein amplifikasyonu ile üretiliyor. Üretilen bu mRNA de bir protein olduğu için normalde vücuda girer girmez immün sistem tarafından yok edileceği için bu mRNA proteinini husule getiren bloklar psödoüridin denilen bir madde ile immün sistem tarafından tanınamaz hale getiriliyor. Hedeflenen antijen sadece bir kaç gün ürettiriliyor ve hem mRNA, hem de hem de hedef antijen bir kaç gün içinde ortadan kalkacağı için (mantıksız!) yan etki görülmeyeceği vaad ediliyor. Üstelik nerede ise her derde deva olabilecek bir teknik imiş (9).

Yeni yayınlanan başka bir derlemede ise konunun zaman çizelgesi çıkarılmış (10).

Şekil 2. mRNA teknolojisinin gelişimi özetlenmiş, henüz ortada HİÇ BİR insan denemesi yok (10)!

Bu derlemede (10) mRNA teknolojisi pek çok hastalığın tedavisi için güçlü bir platform olduğu söyleniyor, satır arasında ise bilhassa otoimmüniteye yol açabileceği belirtilmiş, herhangi bir yerde bahsedildiği görmedim ama abd-i acizin kanaati lenfoid dokuda germinal merkez mimarisinin bozarak lenfomaya, glomerül bazal membranına çökerek nefritik/nefrotik sendroma yol açması beklenmelidir.

Gelelim Biontech’in mRNA tekniği ile SARS-Cov2 diken proteinini antijen olarak üretilmesi esasına dayanan meşhur aşısına. Şirketin CEO’u türk asıllı alman vatandaşının ilk isim olduğu, meşhur aşı firması Pfizer’ın maddi ve manevi desteği ile 23 Nisan-22 mayıs 2020 arasında sadece 72 (yazı ile yetmiş iki) gönüllüde yapılan çalışmanın verileri (11) 23 Haziranda toplanmış, salgın ne zaman başlamışdı? Hazırlanan aşı 1, 10, 30 ve 50 mcg olarak iki doz 60 kişiye, 60 mcg olarak tek doz 12 kişiye uygulanmış. Denekler yan etki açısından sadece yedi gün takip edilmiş (aynı geleneksel eski aşılarda uygulanan hile), ciddi yan etki görülmemiş. Yorgunluk, kırgınlık, ateş gibi bulgulara CRP de artış ve lenfopeni de eşlik etmiş, ama bunu aşının etki mekanizmasına bağlamışlar.

Aradan geçen yaklaşık altı ayda bu 72 deneğin başına neler geldiğini öğrenme ihtimalimiz maalesef yok tabii…

Ortada mukayese edilebilecek daha fare deneyleri yeni yayınlanmış sadece bir aşı var (12). Salgın şartlarında, insanî maksatlarla insanlarda da bazı denemeler yapılabilir tabii, ama Avrupa Birliği’nin üç gün evvel biontech aşısı siparişi vermesi (13) biraz acele edilmiş olduğunu telkin etmekdedir.

ABD’nin her türlü ahlaki kaygıyı bir tarafa bırakmış Operation Warp Speed’i (hızlı çözüm manasında) bile bu kadar aceleyi karşılayamamış durumda (14).

Genetik materyalde olduğu gibi -80 derecede muhafaza edilmesi gereken bu aşının (15) dünyanın en iyi aşı tevzi, tatbik ve muhafaza sistemine sahip ülkemizde (neden acaba) bile saklanması ve uygulanmasının fevkalade zor olduğu teslim edilmelidir.

mRNA teknolojinin muhtemel yan etkileri arasında Ahmed Rasim hocanın da isabetle işaret etdiği antibody dependent enhancement (basitçe antikor iltihabı diyebiliriz) gelmekdedir. Daha evvel rsv ve deng humması aşılarında ortaya çıkan ağır yan etkilerin bu aşılarda ortaya çıkması beklenmelidir (16).

mRNA teknolojisinin hedef antijen için kullandığı mRNA’yin imha edilmesini önlemek için kullandığı psödouridin ise daha evvel patolojik durumlarda (HIV, mitokondriyal miyopati, sideoblastik anemi, diskeratozis konjenita) (17) tesbit edilmiş olup, mezkur aşının uzun vadeli yan etkilerinden sorumlu olacağı düşünülebilir.

Kısa bir süre evvel son derece iyi korunan ve geç de olsa maske kullanmaya başladığı halde Covid-19’a yakalanan Başkan Trump’a uygulanan, bir iki gün sonra ayağa kaldıran tedaviyi de anlatmadan olmaz. Daha evvel prematüre bebeklere palivizumab, rh uyuşmazlığında gebelere rhogam uygulamasında yapıldığı gibi bu hastalıkda (bütün enfeksiyon hastalıklarında kullanılabilecek daha güvenilir bir teknik olduğu kanaatindeyim) da kullanılmaya başlanan rekombinant monoklonal antikorlar gelişdirilmiş durumda (18).

Hoca Ahmed Rasim’in dediği gibi gelelim neticeye;

Bir: Bütün bu işlerde bir yanık kokusu var!

İki: Bu aşıyı bırakınız evvela ABD, Avrupa Birliği denesin (Kobay mevzuu).

Üç: mRNA teknolojisi heyecan verici ama, Truva atı olarak kullanılmak için de fevkalade uygun (Malthusian felsefe)…

Dört: Ülkemiz her iki teknolojiyi de gelişdirebilecek alt yapıya sahip.

Beş: Enfeksiyon/fatalite oranı gripden bile düşük (19) bir virüs için risk alınmalı mıdır? Cevabımın ASLA olduğunu belirtmeliyim.

Altı: Derhal Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde bir ‘Tıbbî İstihbarat Birimi’ teşkil edilmelidir.

(1) https://islamansiklopedisi.org.tr/devsirme
(2) https://en.wikipedia.org/wiki/Guinea_pig
(3) https://en.wikipedia.org/wiki/Human_subject_research
(4) https://biontech.de/science/platforms
(5) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/07/06/misafir-yazar/bagisiklik-sistemi-hazir-ve-ogrenilen-olmak-uzere-ikiye-ayrilir/
(6) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/08/06/misafir-yazar/bagisiklik-viruslere-karsi-nasil-calisir/
(7) https://www.statnews.com/2020/11/10/the-story-of-mrna-how-a-once-dismissed-idea-became-a-leading-technology-in-the-covid-vaccine-race/
(8) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18481387/
(9) https://link.springer.com/article/10.1007/s00018-018-2935-4
(10) PMID: 32916818
(11) PMID: 32998157
(12) PMID: 32783919
(13) https://www.ft.com/content/4c33d9bf-5ed9-43d4-b907-4d79d71599cf
(14) https://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2020/09/22/warp-speed-vaccine-will-be-shielded-from-liability.aspx
(15) https://www.cnbc.com/2020/11/09/covid-vaccine-pfizer-drug-is-more-than-90percent-effective-in-preventing-infection.html
(16) https://www.nature.com/articles/s41564-020-00789-5
(17) https://en.wikipedia.org/wiki/Pseudouridine
(18) https://investor.regeneron.com/news-releases/news-release-details/regenerons-regn-cov2-antibody-cocktail-reduced-viral-levels-and/
(19) https://medium.com/microbial-instincts/clarifying-the-true-fatality-rate-of-covid-19-same-as-the-flu-8148e38b9ab5

Okumaya Devam Et

Sansürlenmeye Çalışılan Maske Deneyi

Yayına girmesi dünyanın en büyük üç tıp dergisi tarafından engellenmeye çalışılan Danimarka çalışması Kasım itibariyle Annals of Internal Medicine...

Nerede bu virüsler? Havada mı, yüzeyde mi yoksa sadece teoride mi?

Nerede bu virüsler? Havada mı, yüzeyde mi yoksa sadece teoride mi?

Almanyada hastalığı incelemekle görevlendirilmiş, çok yüksek sayıda hastayı ve hastalık sürecini inceleyen profesör, bu süreçteki gözlemlerini anlatıyor.


Virüsün ne şekilde bulaştığı, nerelerde ne kadar süre tutunduğu ile ilgili yaptığı incelemeler ve ulaştığı sonuçlar, bugün bize anlatılanlarla kıyaslayınca oldukça şaşırtıcı…

00:00:00 – Markus Lanz :
Bay Streeck, bu araştırmaları yani sizin şimdi uğraştıklarınızı, ki bunların çok daha evvel yapılması gerektiğini söylüyorsunuz.
Tam olarak burada ne yapıyorsunuz?
Bu ülkede en çok korona virüslü hastayı gören belki de tek bilim insanı olduğunuzu söylediğinize göre…
Burada ne gördünüz, nasıl klinik bulgular vardır?
Bunları ne derecede ciddiye almak gerekiyor? Ve nasıl…
diğer taraftan eninde sonunda rahatlamamız da gerekiyor. Çünkü bununla başa çıkmayı öğrenmek zorundayız.
İnsanları sabahtan akşama kadar paniğe sürüklemenin bir anlamı yok.

00:00:33 – Prof. Hendrik Streeck : Şu şekilde gelişti : Heinsberg Sağlık Hizmetlerince teşhis konusunda kendilerine bir süreliğine yardımcı olmamız için ricada bulundular. Yani bir kovit-19 enfeksiyonunun olup olmadığı konusunda.
Ve o akşam klinikte dahiliyeci olan iyi bir arkadaşımla bir araya geldik ve hastalığı daha iyi anlayabilmek için bunun aslında bir şans olduğunu düşündük. Bunun dışında gece, işin etik tarafıyla çalışmamızı nasıl birleştirebileceğimizi konuştuk.
Ertesi gün Bonn Üniversitesinden hijyen hekimi Ricarda Schmitthausen ile Gangelt’e gittik. Yakın işbirliği içersinde… Heinsberg yönetimi ile (Herr Pusch ile)
Ve öncelikle tek tek evlere gittik. Bu bizim şu anda yaptığımız araştırma değil.
Evden eve ziyarette bulunduğumuz kişilere öncelikle belirtileri sorduk. Tahminen nasıl bulaşmış olabileceğini sorduk. Hangi ilaçları aldıklarını ve mevcut başka hastalıkları olup olmadıklarını da…
Çevreden örnekler de aldık ve kan testleri yaptık. Alınan bu örneklerle virüsün kapı kollarında, musluklarda, havada, tuvalette, cep telefonunda, televizyon kumandasında veya kedide olup olmadığını test ettik.
Günlerce evden eve gittik ve insanlarla sohbet ettik.
Ve araştırmamızın birinin sonucu olarak; ki bunu basına da verdik, hemen hemen herkes koku ve tat alma duyusunu kaybettiğini söyledi. Bu birkaç gün sürüyor ve sonra duyu tekrar geri geliyor. Yani sürekliliği yok. Ama bu, daha önce mesela farkına varılmayan bir belirtiydi.

00:02:25 – Markus Lanz : Ve koku kaybının çok ileri derecede olduğunu söylediğinizi hatırlıyorum. Bir annenin kendi bebeğinin dolmuş bezinin kokusunu dahi alamadığını söylemiştiniz.

00:02:35 – Prof. Hendrik Streeck : Çok doğru. Bu anne bir hemşireydi. Hatta bunun üzerine sirke koklayarak koku duyusunu test ettiğini ve çok şaşırdığını söylemişti.
Bu tip bir durumu bize ilk anlatan kişiyi çok fazla ciddiye almamıştık.
Karantinadan kaynaklı psikolojik bir reaksiyon olduğunu düşünmüştük.

00:02:58 – Karin Käsemann : Bunun ne zaman olduğunu sorabilir miyim? Başlarda mı?

00:03:00 – Prof. Hendrik Streeck : Maalesef tam olarak bilmiyoruz. Hastalığın sonuna doğru olabileceğini düşünüyoruz. Bazı durumlarda farklı sinirlerin uyarıldığına dair şimdi başka raporlar da var. İran’dan aldığım rapora göre kulaklar da bundan etkilenebiliyormuş. Yani kısa süreli işitme kaybından söz ediliyor.

00:03:20 – Markus Lanz : Bu bağlamda kısa süreli olduğu bilgisi önemli. Yani duyu kaybı tekrar geri geliyor.

00:03:24 – Prof. Hendrik Streeck : Fakat biz bu işitme kaybını hiç gözlemlemedik. Sadece koku kaybını gözlemledik.

00:03:29 – Markus Lanz : Her yerden örnekler aldığınızı söylüyorsunuz. Kedilerden bile…
Peki en çok nerelerde virüs var? Bu da mesela birçok insan için çok önemli bir konu.
Bununla ilgili birbirinden farklı çok görüş duyuyoruz. Siz bize buna dair net bir şey söyleyebilir misiniz?

00:03:41 – Prof. Hendrik Streeck : Kediler bizim çalışmamıza çok güzel eşlik ettiler. Hepsi numune çubuklarını ısırdı.
Hiçbirinin covid-19 testi pozitif çıkmadı.
Enteresan olan, hijyen konusunda çalışan uzmanlarımızın yaptığı incelemelerdi.
Kapı kolları, tuvaletler, musluklar ve lavabolarda bazı virüsler tespit ettiler.
Fakat sonrasında biz, alınan bu örnekleri virolojide çoğaltmayı denedik. Virüsün çoğalıp çoğalmadığına ve bulaşıcı olup olmadığına bakmak istedik. Ve bunu hiçbir zaman yapamadık.
Bu şu demek: Ölü olan virüslerin RNA ‘sını tespit ettik. Fakat bunlardan canlı virüs elde etmeyi sağlayamadık.

00:04:30 – Markus Lanz : Yani kapı kolunu tutma, süper marketteki meyve sepeti, kedi, cep telefonu, her neyse… Bunlardan aslında tehlike oluşmuyor, öyle mi?

00:04:40 – Prof. Hendrik Streeck : Evet, şimdi bunu yeni çalışmamızda daha da derinleştirmekteyiz.
Bu alanda da örnek teşkil edecek bir çalışma olmasını istiyoruz. Konunun karanlıkta kalmaması için…
Yani virüs, nerde bulunur, nerde bulunmaz tam olarak söyleyebilmek için. Fakat bana göre, şu ana kadar elde ettiğimiz sonuçlara göre, bir kapı kolu ancak, biri eline öksürüp onu tuttuktan sonra başkasının tekrar o kolu tutmasıyla bulaşıcı olabilir.

00:05:12 – Markus Lanz : Tuttuktan sonra derken, virüsler ne kadar süre üzerinde kalmakta? Bir fikriniz var mı?

00:05:15 – Prof. Hendrik Streeck : Bu süreyle ilgili bugüne kadar nerdeyse hiçbir çalışma yapılmadı. Kesin olarak bilmiyoruz. Fakat çoğu kişinin enfekte olduğu bir evdeydik. Buna rağmen ordaki hiçbir yüzeyde canlı bir vürüs tespit edemedik.

00:05:31 – Markus Lanz : Bana göre bu iyi bir haber. Yani mesafeli durmak, insanlara çok yaklaşmamak, kimseyle yakından fazla uzun süre konuşmamak ve ellerin yıkanması, gerçekten de fayda ediyor?

00:05:43 – Prof. Hendrik Streeck : Buna ikna olmuş durumdayım. Problemi biraz da şimdiye kadarki tartışmaların hep söylenti ve model hesaplamalar üzerinden yapılmasında buluyorum.
Yani böyle bir matematiksel hesapta tek bir faktörün hatalı olması teorinin kağıttan bir ev gibi çökmesine neden olur.
Verilerin biraraya toplanarak temel alınması gerektiğini ve bunların ışığında gerçekçi öneriler getirilerek kararlar alınabileceğini düşünüyorum.

00:06:13 – Markus Lanz : Robert Koch Enstitüsü de Heinsberg’de örnek teşkil edebilecek bu tip bir inceleme yaptı mı?

00:06:22 – Prof. Hendrik Streeck : Hayır, bugüne kadar bunu neden yapmadıkları beni de şaşırttı.
Biz önce kendi tarafımızda geri durduk. Çünkü bunun federal üst yönetiminin bir görevi olduğunu düşündük. Böyle bir şeyin yapılmasının…
Çünkü teşhis için de bize öneride bulunuyorlar. Kimi test edip kimi etmeyeceğimizi ve…
Fakat sonra, Robert Koch Enstitüsünün böyle bir çalışma yapmayacağını ve düşünmediğini öğrendiğimde bir virolog olarak bunu yapmamızın nerdeyse aslında bir görev olduğunu düşündüm.
Sadece günlük rutin işlerimi yapmayı da tercih edebilirdim. Bu tabi aşırı bir ek iş yükü… A
ma böyle bir çalışmanın yapılması gerekiyor ki hem siyasiler hem de vatandaşlar için cevaplar bulabilelim.

00:07:15 – Markus Lanz : Ben biraz satır aralarını duymaya çalışıyorum. Bayan Kässmann da başını sallıyor, sanırım aynı hissediyoruz…
Bazı durumlarda fazla hızlı davrandığımızı, tam olarak onaylanmamış verilerin temel alınarak kararlar verildiğini söylüyorsunuz. Ve tekrar vurgulayarak soruyorum, bu kapamalar, tüm sosyal hayatın felce uğraması…
Size göre çok mu hızlı gelişti tüm bunlar?
Alınan kararların doğruluğu konusu, sizce üzerinde tekrar konuşulması gereken şeyler mi?

00:07:45 – Prof. Hendrik Streeck : Tabi, olay gerçekleştikten sonra her zaman daha iyi bildiğinizi iddia edebilirsiniz.
Fakat çok kısa bir zamanda ardı ardına tedbirler alındığında…
Nasıl başladığını bile bilmiyorum ama önce kalabalık organizasyonlar son buldu, daha sonra okullar kapandı.
Ve sonra sokağa çıkma ile ilgili kısıtlamalar geldi.
Baştaki açıklamalarımda, önce biraz bekleyip ne olduğunu görelim demiştim.
Virüs hiçbir siyasetçiye itaat etmez, hiçbir insana itaat etmez “artık insanlara bulaşmayı bırak” demekle…
Çünkü her şeyden önce bugün aldığımız kararların sonuçlarını ancak 2 hafta sonra görebildiğimiz için.
Ancak şimdi, yavaş yavaş, alınan ilk önlemlerin sonuçlarını (belki, bilemiyoruz) görmeye başlıyoruz.
Ama virüse de zaman tanımalı ki biz de uzun vadede sonuçlarını görüp neyin işe yaradığını ve neyin yaramadığını anlayabilelim.
Aynı şekilde, geriye dönüp her şeyin işe yaradığını söylemeyi de hatalı bulurdum.
Bugün artık geldiğimiz noktada enfeksiyon oranlarına bakarak durumu nasıl yöneteceğimizi belirlemeliyiz.