Portekiz’de görülen bir davada mahkemenin aldığı karar bildirgesinde, PCR testi sonuçlarına çeşitli nedenlerle güvenilemeyeceği ve sırf PCR testi sonucuna dayanılarak insanların karantina gerekçesiyle dolaşım özgürlüklerinin engellenemeyeceği ifade edildi.

Yapılan açıklamada Jaafar ve ark.’nın 2020 yılına ait bilimsel çalışmalarına atıfta bulunularak, testin çıkaracağı sonucun cihazın çalıştırıldığı devir sayısına ve numunedeki viral yüke bağlı olarak değişeceği vurgulanarak, buradan hareketle şunlar söyleniyor: 

“Kişiye uygulanan PCR testi 35 devir ve üstünde çalıştırıldığında pozitif sonuç vermişse, bahsi geçen kişinin enfekte olma ihtimali %3’ün altında, bu sonucun hatalı pozitif olma olasılığı ise %97’dir.”

Mahkeme ayrıca, Portekiz’de yapılmakta olan PCR testlerindeki devir sayısının bilinmediğini de ifade ediyor.

Türkiye’de kullanımda olan PCR testlerinin marka, hazırlanma tarihi, üretildiği ülke, yapılan devir sayısı ve testlerde hangi gen dizilimlerinin kullanıldığı yönünde kamuoyuna yapılmış bir bilgilendirme bulunmamaktadır.

Davaya konu olan karantina uygulaması, ülkeye turist olarak gelen dört kişiden birinde PCR testinin pozitif çıkması üzerinde, bölge sağlık müdürlüğünce kişilerin otelde alıkonulması şeklinde cereyan ediyor. 

Mahkemenin, Bölge Sağlık Müdürlüğü’nün aldığı sağlık tedbiri kararını bozma gerekçesi ise şöyle:

“PCR testlerinin güvenilirliği ile ilgili bilirkişilerce dillendirilen bunca soru işareti ve yanı sıra, testin analiitik parametlereleri ile ilgili bunca bilinmezlik varken, kişide herhangi bir enfeksiyon veya risk olduğuna dair doktor görüşü veya teşhisi de bulunmadığından, mahkemenin sayın C’nin gerçekten Sars-CoV-2 virüsü taşıyıcısı, A, B ve D’nin de temastan dolayı yüksek risk kategorisinde olup olup olmadığını belirleme imkanı bulunmamaktadır.”

Bu noktada PCR’ın icat edilme nedeni ve asıl işlevinin, genetik materyal kopyalamak ve çoğaltmak olduğu unutulmamalıdır. Bu cihaz tıbbi tanı ve tetkik amacıyla kullanıma uygun değildir.

Okumaya Devam Et