Yayına girmesi dünyanın en büyük üç tıp dergisi tarafından engellenmeye çalışılan Danimarka çalışması Kasım itibariyle Annals of Internal Medicine dergisinde yerini almış bulunuyor.  

Özellikleri:

  • Tıbbın altın standart olarak belirlediği randomize kontrollü deney olması
  • Maskenin gerçek yaşam koşullarında COVID-19’a karşı etkinliğini değerlendiren ilk ve şu ana kadar tek çalışma olması
  • 2020 mart ayı itibariyle alelacele literatüre doluşturuluveren kalitesiz, ağır kusurlu, gözleme yahut matematik modellemeye dayalı maske çalışmalarının aksine, COVID-19’a yol açtığı iddia edilen Sars-CoV-2 virüsü özelinde yapılmış ilk, en büyük katılımlı ve prospektif (ileriye dönük) maske deneyi olması
  • Kanadalı bilimadamı Denis G. Rancourt’un detaylı analiziyle ortaya koyduğu gibi, maskenin viral enfeksiyon riskine etkisini çalışmış diğer tüm randomize deneylerde ortaya çıkan sonucu, yani maskenin enfeksiyon riskini istatistiki olarak manalı bir oranda azaltmadığı sonucu ile birebir örtüşüyor olması
  • Hayatı kilit alma operasyonalrının simgesi olarak toplumlara dayatılmakta olan ve beraberinde türlü sağlık sorunlarını da getiren maske takma dayatmasının bilimsel temelden yoksun olduğunu göstermesi.

Bu çalışmayı yayımlamayı bilinmeyen nedenlerle reddeden, ancak maske ile ilgili sene başından beri yapılmış her yayını tüm kusurlarına rağmen derhal yayımlamış, Hidroksiklorokin ilacı üzerine düzenlenmiş ancak sahte olduğu daha sonradan alaşılarak geri çekilmek zorunda kalınmış en az 2 klinik deneyin yayımcısı The Lancet, NEJM gibi dergilerin yanısıra, elbette ilaç endüstrisinin ABD’deki kalesi JAMA (Amerikan Tabipler Birliği Dergisi), bugüne kadar COVID-19 ve maske kullanımı üzerine yapılmış en önemli çalışmanın aylarca kamuoyundan saklanmasına aracılık etmiş oluyorlar.

Çalışma metni, bulgular, rakamlar incelendiğinde sonuç gayet net ve ortada olmasına rağmen, “aşı bilimi”nden aşina olduğumuz üzere, çalışmalarını yayımlatabilmek için yazarların sonuç bölümünde bazı kelime oyunlarına başvurmak, matematik ve mantığa aykırı da olsa resmi bilim ulemasının onayını alabilmek için maske kullanımının enfeksiyonu aynı anda hem arttığı hem azalttığı gibi söylemlere başvurmak zorunda kalmaları ise dikkat çekici. 

Deneyde, 6000’in üzerinde katılımcı iki gruba ayrılarak, bir gruba toplum içinde maske taktırılıyor, diğer grup (çalışmanın düzenlendiği Nisan ayında Danimarka’da zaten halka maske takmaları yönünde bir tavsiyede bulunulmamış olduğundan) her zamanki gibi maskesiz yaşamlarına devam ediyorlar.

Deneyin başında antikor testi, PCR ve doktor muayenesi yöntemleri ile tüm katılımcıların COVID-19 enfeksiyonu olmadığı teyit ediliyor ve 1 aylık süre sonunda testler yeniden gerçekleştirilerek katılımcıların kaçta kaçının COVID-19 pozitif olduğuna bakılıyor. Maske takmış ve takmamış iki grup arasında belirgin bir fark oluşup oluşmadığı üzerinden de, maskenin bu “virüs”e karşı etkinliği anlaşılmaya çalışılıyor.

Sonuç:

“Maske takmanın COVID-19 ile ilgili alınan resmi halk sağlığı tedbirleri arasında olmadığı ve maske takmanın toplumda yaygın bir pratik de olmadığı bir ortamda halk arasında yürüttüğümüz ve rastgele atanmış kontrol grubu ile kıyaslamanın yapılmakta olduğu bu deney, ev haricinde toplum arasına karışıldığı zamanlarda cerrahi maske takmanın, maske takmamaya göre SARS-CoV-2 enfeksiyonu insidansında istatistiksel öneme sahip bir azalma yaratmadığını göstermiştir.”

Özetle maske takmak, tıpkı viral enfeksiyonlarda maske takmanın önleyiciliğini araştırmış diğer randomize kontrollü yayınların çıkardığı sonuç gibi, “Sars-CoV-2 virüsü”ne karşı da herhangi bir koruyucu etkiye sahip değil.

Bu deneyle bilinen gerçekler bir kez daha teyit edilmiş, bugüne kadar neden her sene gribal enfeksiyonlara karşı kimsenin maske takmamış olduğunu yeniden hatırlatmış oluyor.

Gözden kaçmaması gereken bir diğer önemli sonuç da, deney süresince takibi yapılan kişiler arasında %98-99’unun bizzat bağışıklık sisteminin kendilerini “virüs”ten koruyarak, test sonuçlarının negatif çıkmış olması.

Sansürlenmek istenen gerçekler, özetle bunlar.

https://www.acpjournals.org/doi/10.7326/M20-6817

 

 

 

 

Okumaya Devam Et