Avusturya Milletvekilinden Çarpıcı Konuşma

Avusturya Milletvekilinden Çarpıcı Konuşma

Avusturya milletvekili’nin Başkan Kurz’a hitaben konuşması
Video kısaltılmıştır. Tam metin aşağıdadır.


Sayın Başkan, Sayın Başbakan, Baylar Bayanlar, Sayın Milletvekili Bay Scherack…

Ben de incelikli olarak akıl yürütme taraftarıyım, ben size inanıyorum ki, aşı yaptıracaksınız.

Sizin için hastalığın tehlikeli olmayacağını belirtmiş olmanıza rağmen, siz başkalarını korumak için bunu yaptıracaksınız.

Dikkatinizi çekerim ki Dünya Sağlık Örgütü -ki her zaman söylediklerine inanmasam da- burada aşının aşılanan kişinin , yalnızca hastalık sürecini ağır geçirmemesine yardımcı olacağını söylüyor. Dolayısıyla, hala maske takmaya ve mesafeyi  korumaya devam ediliyor. 

Aşıya rağmen…

Çünkü virüs hala yayılabilir.

Genel bir çözüm gibi, kurtarıcı gibi gösterilen aşı, görüldüğü üzere , verilen sözleri yerine getirmiyor.

Federal Hükümetin bildirisinden anlaşılıyor, ama burada neyin şuanda gerçekten yararlı olduğu konusunu açıklığa kavuşturabiliriz. 
Madem ki, aşı olunduğu halde hala hastalığın yayılma durumu var.

Sayın Başbakan, siz ve diğer ÖVP den milletvekilleri de coronadan ölen bir veya birden fazla tanıdığınız olduğunu belirttiniz. 

Çok şükür ben coronadan ölen kimseyi tanımıyorum.

Her ölüm üzücü tabi, ben Yukarı Avusturya’da 80 yaşın üzerinde ölen bir kadın tanıyorum. İkinci tecrit ve yalnızlık korkusuyla dairesinin penceresinden atlayarak intihar etti.

Çok dikkat çekici bir haber olmasına rağmen medyada yer bulamadı. 

Yine Yukarı Avusturya’dan 64 yaşında bir adam, Mart ayında olacak beşinci ameliyatı: gereksiz yere ertelendi.. Kapasiteler dolu olmadığı halde, yatakların muhtemel korona hastaları için boş tutulması sebebiyle, -gelmeyen korona hastaları- bu kişinin acil ameliyatı yapılamadı ve uzun süre acı çektikten sonra bu yaz öld

Bütün gün ellerini yıkayan bir erkek çocuğu tanıyorum; ailesiyle hiçbir yere gitmek istemiyor. Çünkü korku politikası bu küçük çocuğu da ele geçirdi ve virüsün ne kadar ölümcül olduğuna dair her kelimenize inandı. 

Bildiğim 3 vaka böyle.

Duygu sömürüsü yapmak istemiyorum, ama bana öyle geliyor ki siz bunu yapıyorsunuz.

Sadece korona hastalarına ve ölenlere odaklanıyorsunuz.

—-Alkış.. 

Bu politika, ikincil zararlara neden oluyor. Sosyal, toplumsal ve ekonomik olarak bu zararlar sağda solda üstüste yığılıyor. Ama bunu görmüyorsunuz.

Geçtiğimiz yazı başka türlü değerlendirebilirdiniz. Hastane kapasitelerini yükseltebilirdiniz.

Sonbahar ve kış mevsimlerinde enfeksiyon dalgalarının tekrar geleceğini biliyordunuz.

Şimdi beni aptal olarak görmeniz riskini alarak konuşacağım, malum covidin grip ile karşılaştırılma yasağı var. 

Ama yine de bunun en yakın karşılaştırma olduğunu düşünüyorum.

İki çocuklu bir anne olarak, okulda sınıfların yarısı, kayak tatili dönüşü grip olur. Gazetelerde tüm hastanelerin tamamen dolu olduğu yazar. Koridorlarda dahi yataklar olur, özellikle Viyana’da. SPÖ tarafından bunlar kabul edilmek istenmese de bu böyle. Öyle ki; bitkin sağlık personeli bazı hastaları geri çevirmek zorunda kalır..

Dediğim gibi bu acil durum her zaman vardı, bu ilk değil. Belki bu eksik kapasiteler genişletilebilirdi ama maalesef yapılmadı. Bu benim için anlaşılır gibi değil.

—-Alkış..

Pandeminin başında, coronavirüs ortaya çıktığında , çok ünlü bir üniversite profesörü ikazlarda bulundu. Bu profesör korona inkarcısı ilan edildi. Bakım evlerine ve huzurevlerine çok dikkat edin demişti.. 

Örneğin italya’da hastalar hastaneye geldi ve başkalarına bulaştırdılar, böylece yayıldı ve çok yaşlı hastalara yüksek bir ölüm oranına sebep oldu. 

Başta bu profesörün tavsiyesi dinlenseydi, bir çok şey engellenmiş olabilirdi, on ay geçti hala bununla başa çıkamadık… 

Şimdi siz ülkedeki yüzbinlerce sağlıklı insan için toplu testler yapıyorsunuz. Fakat hala emekliler ve huzurevlerindeki yaşlılar için gerekenler yapılmadı, gerçekten inanılmaz. Yaşlılara ve huzurevlerine uygulanacak önlemlerle sağlık sisteminin aşırı yüklenmesi önlenebilirdi. Ki zaten bütün bu önlemlerin ana sebebi de aslında buydu.

Tüm federal hükümete karşı verilen güvensizlik önergesini açıklıyorum, önlemleri sadece orantısız ve anayasaya aykırı değil, aynı zamanda insani olarak felaket derecede uygunsuz buluyorum.

Sizler işin başka taraflarıyla meşgul oldunuz, insanlara ahlak dersi verdiniz, akıl öğrettiniz.

Başkalarını tehlikeli olarak gösterdiniz.

Özellikle çocuklara yaşatılanlar konusunda sizi hiç affetmeyeceğim. Çocuklar saatlerce sınıfta maske takmak zorunda kaldılar. Sadece bu bile güvensizlik önergesi için bana göre bir sebeptir. 

Şimdi de üçüncü kısıtlama (lockdown).

Test yaptırmak istemeyenlerin sadece ffp2 maskesiyle dışarı çıkmasına izin verilmesi.

Bu beni çok derinden üzen bir nokta. 

Korkarım bu 3. kilitlenme de coronavirüsü dize getirmek için değil, insanları dize getirmek için. 

Biz sürekli enfeksiyon hastalıklarıyla yaşamak zorundayız. İnsanlar virüse diz çökmeye, test yaptırmaya, aşı olmaya, herşeyden önce aşı yaptırmaya mecbur bırakılıyorlar. 

Bu yoldan geri dönmenizi, tabularınızı yıkmanızı umuyorum.. 

Sosyal bir ödül-ceza sistemine geçiyorsunuz.  Testler, aşılar ve telefon uygulamalarıyla izlenip kontrol edildiğimizi söyleyebilirim. 

Sizin ticaret odasından arkadaşınız Harald Mahrer, Asya Ülkeleri’nde ve Singapur’da bu uygulamaların nasıl başarılı, barışçıl, güvenli olduğunu söyledi. Fakat burada bir demokrasiden bahsedemeyiz, 50 yıldır tek bir parti iktidarda ve 50 yıldır muhalefet bastırılıyor. Devlet tarafından halka gözetleme ve kontrol gerçekleştiriliyor.

Bu bizim gitmek istediğimiz yol değil.

Bu bizim zihniyetimiz değil. Demokrasiyle bağdaşmıyor.

Ne benim söylediğimle, ne de anayasamızda yazılanla alakası yok..

Türkiye İçin Tarihi Karar – Sokak Kısıtlamasını İhlalden Yazılan Cezayı Mahkeme İptal Etti

Türkiye İçin Tarihi Karar – Sokak Kısıtlamasını İhlalden Yazılan Cezayı Mahkeme İptal Etti

Sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal eden vatandaş polisin kestiği 3 bin 150 liralık cezaya itiraz etti. Mahkeme vatandaşı haklı buldu cezanın uygulayıcılarının kaymakamlık ve valilikler olduğu belirtildi.

POLİS CEZAYI KESTİ MAHKEME İPTAL ETTİ

Ankara’da bir vatandaşa polis tarafından sokak kısıtlaması kararını ihlal ettiği gerekçesiyle 3 bin 150 lira para cezası kesildi.

Vatandaşın itirazını değerlendiren hakimlik Hıfzısıhha kanununda sokağa çıkma yasağı ve maske takma zorunluluğuna ilişkin bir madde olmadığı gerekçesiyle cezanın iptaline hükmetti.

UYGULAYICI KAYMAKAMLIK VE VALİLİK

Söz konusu tedbirlerin il Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınabileceğini vurgu yapan hakimlik, bu kararlara uymayanlara ancak kabahatler kanunundan işlem yapılabileceğini cezanın uygulayıcılarının kaymakamlık ve valilikler olduğunun altını çizdi.

SÜREÇ NASIL İŞLEDİ ?

Ankara’da pandemi nedeniyle 1 Mayıs 2020’de uygulanan sokağa çıkma yasağına uymayan Sercan Aran’a polis tarafından 3 bin 150 lira idari para cezası uygulandı. Aran, cezanın iptali için Ankara Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. Dosyaya bakan Ankara 3’ncü Sulh Ceza Hakimliği, cezayı uygulayan kurumdan idari yaptırım evrakların onaylı suretini talep etti. Evrakları inceleyen mahkeme, kararında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununu gerekçe göstererek itirazı haklı buldu. Sercan Aran’a polis tarafından kesilen 3 bin 150 lira idari para cezası, iptal edildi.

Mahkemenin kararında söz konusu tedbirlerin İl Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınabileceği, bu kararlara uymayanlara ancak Kabahatler Kanunu kapsamında işlem yapılabileceği, cezanın uygulayıcılarının da kaymakamlık ve valilikler olduğu belirtildi. Yargıtay 19’ncu Ceza Dairesi’nin emsal nitelikteki maske kararına da gönderme yapılarak, ceza kesme yetkisinin kaymakamlık ve valiliklerde olduğu vurgulandı.

Kaynak:DHA

https://www.cnnturk.com/turkiye/sokak-kisitlamasi-ihlaline-para-cezasini-mahkeme-iptal-etti

https://www.f5haber.com/gundem/sokaga-cikma-yasagi-cezasini-mahkeme-iptal-etti-5805598

Thomas Cowan-Virüsler, bulaşıcılık ve 5g üzerine..

Thomas Cowan-Virüsler, bulaşıcılık ve 5g üzerine..

Ezber bozan bir kitap olan, amazonda satışı yasaklanan Contagion Myth / Bulaş Efsanesi kitabı yazarı Dr.Thomas Cowan’ın aynı kitabının giriş kısmında bahsettiği videosudur. Konuşma 12 Mart 2020’de yapılmıştır.

Harika konuşmasının dökümü şu şekildedir:

En büyük pan.demi olan 1918 İspanyol gr!bi pan.demisinden sonra Steiner’a tüm bunların neyle ilgili olduğu sorulduğunda şöyle cevap verdi;  
V!rüsler, toksik bir hücrenin atıklarıdır sadece. Virüsler, bazı başka proteinlerle birlikte DNA ya da RNA parçalarıdır, hücreden tomurcuklanarak ayrılırlar.. Hücre zehirlendiği zaman oluşurlar. Hiçbir şeyin nedeni değildirler.

Sizi bu konuda düşünmeye teşvik edeceğim ilk yol şöyle olur;

..farz edin ki bir yunus doktorusunuz, kuzey kutup dairesindeki yunuslar üzerinde çok uzun bir süredir çalışıyorsunuz, ve yunuslar da gayet sağlıklılar. Fakat bir gün sizi arayıp   “Fred, kuzey kutup dairesindeki tüm yunuslar ya da yunusların çoğu ölüyor, gelip araştırabilir misin?”   diyorlar. Ve bir soru sorma hakkınız var.   Oylama yapalım. Kaçınız “Genetik yapısını görmek için bir yunus incelemek istiyorum.” derdi? Hiç kimse. Çünkü bu aptalca.   Kaçınız “Şu ve bu yunusda v!rüs var mı diye incelemek istiyorum çünkü tüm yunusların hastalanma nedeni bulaşıcı bir hastalık olabilir.” derdi? Bu arkadaş. Kaçınız -fransızcamı bağışlayın- “Biri bu suya bi halt mı koydu?” derdi Exxon Valdez kazası gibi. Kimse var mı böyle düşünen? Herkes.   Çünkü olan buydu.   Hücreler zehirlendikleri zaman bizim v!rüs olarak adlandırdığımız atıkları/döküntüleri boşaltarak kendilerini temizlemeye çalışırlar. Eğer NHI(Ulusal Sağlık Enstitüleri) başkanının v!rüslerin karmaşıklığı hakkında yaptığı son konuşmalarından birinde geçen, v!rüslerin eksozom olarak adlandırıldığı güncel teoriye bakarsanız, ..bunun v!rüsün ne olduğu ile ilgili mevcut düşünceye kusursuz bir biçimde uyduğunu görürsünüz.   Bununla ilgili dramatik bir örneğim var:   Ben büyürken evimizin hemen dışında sulak bir arazi vardı. Kurbağalarla doluydu ve geceleri beni uyutmazlardı bu yüzden pencereleri bantlardım, ilkbaharda epey şamata yaparlardı. Fakat zamanla kurbağalar tamamen yok oldu. Kaçınız kurbağaların genetik bir hastalığı olduğunu düşünüyor? Kaçınız kurbağaların bir v!rüse yakalandığını düşünüyor? Kaçınız birisinin suya DDT koyduğunu düşünüyor? Olan buydu.   Hastalıklar zehirlenmedir. Bu, a$ıların neden olduğu.. bunu birazdan anlatayım..  

Peki 1918’de ne oldu?

Son 150 yılda, her pan.demide yeryüzünün elektrifikasyonunda önemli bir atılım vardı. 1918’de, 1917’nin sonbaharının sonlarına doğru, dünya genelinde radyo dalgalarının tanıtımı yapıldı.   Ne zaman herhangi bir biyolojik sistemi yeni bir elektromagnetik alana maruz bırakırsanız. ..onu zehirlersiniz, bazılarını öldürürsünüz ve geri kalanı bir nevi (suspended animation) komaya/kriyojenik uykuya geçer. İlginç bir şekilde biraz daha uzun ama daha hasta olarak yaşarlar.   Sonrasında 2. Dünya Savaşı’nda radar ekipmanlarının tüm dünyaya tanıtımıyla yeni pan.demi başlar. İnsanlık, tüm yeryüzünün radar alanlarıyla örtülmesine ilk defa maruz kaldı. 1968’de Hong Kong gr!bi vardı, bu aynı zamanda Van Allen Kuşağı içerisinde ilk defa dünyanın koruyucu bir tabakasının oluşturulduğu vakitti. Van Allen Kuşağı, esasen güneşten, aydan, jüpiterden vb gelen kozmik alanları bütünleştirerek yeryüzündeki canlılara dağıtır. Ve biz Van Allen Kuşağına radyoaktif frekanslar yayan uydular yerleştirdiğimizde, 6 ay içinde yeni bir v!ral pan.demimiz oluyor. Neden v!ral? Çünkü bireyler zehirlenmiş durumdalar, toksin atıyorlar, bunlar v!rüs gibi görünüyor, insanlar bunun bir gr!p salgını olduğunu düşünüyor.   1918’de Bostan Sağlık Departmanı bunun bulaşıcılığını test etmeye karar verdi. Sonrasında ister inanın ister inanmayın, gr!pli yüzlerce hastanın burnundan sümük çekip gr!p olmayan sağlıklı insanlara enjekte ettiler. Ve bir kere bile karşı taraftaki bireyi hasta edemediler. Bunu tekrar tekrar yapmalarına rağmen bulaşmayı gösteremediler. Görünüşe göre İspanyol gr!bi olan atlarla bile yaptılar bunu. Kafalarına torba geçirip at torbaya hapşırdığı zaman torbayı öteki atın kafasına geçirdiler. Ve tek bir at bile hastalanmadı.   Bunu Art.hur First.enberg’in !nvisible Rainbow/Görünmez Gökkuşağı kitabında okuyabilirsiniz. Kendisi yeryüzünün elektrifikasyonundaki tüm aşamaların ve 6 ay içinde dünya genelinde nasıl yeni bir gr!p pan.demisi oluştuğunun kroniğini çıkarmıştır. Normal açıklamaları duyduğunuzda.. Kansas’tan(ABD) Güney Afrikaya 2 haftada nasıl gitti.. ..yani ulaşım at sırtında ve botlarla sağlanmasına rağmen nasıl oldu da tüm dünya semptomları aynı anda gösterdi.. Bunun hiçbir açıklaması yok, sadece “nasıl olduğunu bilmiyoruz” diyorlar. Fakat bazılarınızın cebinde ve bileğinde olan radyo dalgalarını ve diğer frekansları işin içine katarak düşündüğünüzde, Japonya’ya bir sinyal yollayabilirsiniz ve anında varır. Yani aranızda, dünya çapında saniyeler içinde iletişimi sağlayan bir elektromanyetik alan olduğuna inanmayan varsa sadece olaya dikkatini vermiyor demektir. Yeryüzünün elektrifikasyonunda son 6 ayda dramatik ve önemli bir atılım olduğunu belirteyim.   Ve eminim ki çoğunuz bunun ne olduğunu biliyor; be.şG. Şu anda 20bin radyasyon yayan uydu mevcut, tıpkı cebinizdeki ve bileğinizdeki radyasyon yayan ve sürekli kullandığınız cihaz gibi, ki bu sağlığımız için uygun değil.   Bunu söylediğim için üzgünüm fakat, bu sağlığımız için uygun değil.

Okumaya Devam Et

Aşı Değil, Gen Terapisi!

Avukat Reiner Füllmich: “İnsanlar bu bir "aşı" bile değil, genetik deney diyorlar. Siz ne diyorsunuz?” Prof. Dolores Cahill:  “Evet, aşı kriterini...

BOŞ İNANÇ, BİLİM VE AKIL ‘KARŞITLIĞI’-Prof.Alişan Yıldıran

BOŞ İNANÇ, BİLİM VE AKIL ‘KARŞITLIĞI’-Prof.Alişan Yıldıran

Prof. Dr. Alişan Yıldıran‘ ın yazısı:

Dr. Alişan Yıldıran Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları doktoru

 

Sondan başlayalım, farklı bir şeyler söyleyenleri kategorik olarak uydurmasyon ‘karşıt’ kelimesi ile etiketliyorlar, merak ediyorum bu kelimecik zihinlerinde nasıl bir çağrışım yapıyor?

Herhalde ‘aleyhdar’ı demek istiyorlar, muhalif, muârız ve zıt için de aynı kelimeyi kullanan boş inançlarını mutlak hakikat zanneden bu okumuş cehaletine ancak üzülüyorum.

Farklı görüşleri, fikirleri teâtî ederek makul ve mantıklı, toplumun menfaatine olanı düşünmeden ‘Aşı zorunlu olsun, yapdırmayanların sigorta ödemeleri yapılmasın’ gibi akıl, mantık ve vicdanla ve dahi etdikleri Hipokrat yemini ile bağdaşmayacak, tahakkuk edemeyecek iddialarda bulunuyorlar.

Anlaşılacağı gibi mevzuumuz mahut ‘koronavirüs ve aşı planı’….

Daha evvelki yazımızda (1) konuya temas etmiş ve enfeksiyon/fatalite (ölümcüllük) oranı çok düşük bir hastalık için geri alınması mümkün olmayan ve panzehiri olmayan, içinde ne olduğu tam olarak bilinemeyecek olan bir enjeksiyon yerine, ağır hastalar için poliklonal (İVİG) veya monoklonal (REGENERON) antikorların yan etkisi olmaksızın uygulanabileceğini, bu sebeple aşının yaygın uygulanmasının gereksiz ve tehlikeli olabileceğini arz etmişdik.

Yaygın aşı uygulamasının gereksiz hatta zararlı olabileceğine dair not düşmek lazım geldi.

Başlayalım;

Bir: Daha evvel hiç aşı üretmemiş, çalışdığı konu olan kanser üzerine hiç bir başarısı olmayan, kullandığı mRNA teknolojisinin yan etkileri bilinmeyen, etkisi eski konjuge aşılar gibi son derece düşük, muhataralı bir aşıyı tercih etmeyerek hükümet doğru olanı yapmışdır.

İki: Bir buçuk milyar nüfuslu bir ülkenin kendisinin hemen hiç uygulamadığı, etkinliği şüpheli, daha evvel hiç uygulanmamış bir aşıyı, nisan ayında üretilmesi beklenen yerli aşılar gelene kadar uygulanacağını söylenmesi zaman kazanma stratejisi olmalıdır.

Üç: Her iki aşının da etkisi serumda virüse karşı antikor seviyesini arttırmaya yönelik olup, güçlü ve devamlı bir hücresel hafıza husule getirmeleri ihtimali çok düşükdür.

Dört: Salgın pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bilhassa havanın soğuk olduğu dönemde iki pik yapmışdır. Pikin inişe geçdiği durumda yaygın aşılamanın tabii olarak husule gelmiş toplum bağışıklığını bozacağı açıkdır. 

Beş: Herd immünitenin aşılarla ortaya çıkdığına dair gerçek ve güvenilir çalışma olmadan, enfeksiyon/fatalite oranı çok düşük bir ‘enfeksiyon’ için yaygın aşı koruyucu tababete uygun değildir.

Altı: Herd immünitenin kendiliğinden ortaya çıkacağını iddia eden ve bunu yaşayarak ortaya koyan İsveç (Dr. Anders Tegell) göz ardı edilemez.

Yedi: Çocukluk çağı aşı takviminin en katı ve geniş şeklini uygulayan bir ülkede çocuklara aşı yapılmayacağını söylemek en azından bir çelişki değil midir? Bu durumda çocukları koruyacağı iddia edilen aşılar neden erişkinlere yapılmamakdadır?

Sekiz: İngiltere vatandaşlarına D vitamini dağıtarak doğru olanı yapıyorken, ülkemizde D vitamini kısıtlaması neden yapılmakdadır?

Dokuz: Mutasyon geçirdiği gösterilen bir grip virüsüne aşı yapılacaksa, grip aşıları gibi her sene yapılması gerekeceği neden vatandaşa anlatılmamakdadır?

On: Bağışıklık sistemini etkilediği aşikâr olan bir enfeksiyonda hastalara İVİG uygulaması kolay, maliyeti uygun , enfeksiyonun uzamasını, tekrarlamasını önleyerek yatak ve yoğun bakım doluluğunu azaltacaktır.

Gerçekler aşıya, Hayat ise eve SIĞMAZ……

(1) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/11/15/misafir-yazar/covid-19-asisi-devsirme-ve-kobay/

Okumaya Devam Et

Sansürlenmeye Çalışılan Maske Deneyi

Yayına girmesi dünyanın en büyük üç tıp dergisi tarafından engellenmeye çalışılan Danimarka çalışması Kasım itibariyle Annals of Internal Medicine...

Ünlü Patolog: Çok öfkeliyim, bu uygulamalar yarından tezi yok, durmalı !

Kanadanın önde gelen başarılı patologu, aynı zamanda Covid19 test kitlerini de üreten şirketin CEOsu Dr. Roger Hodkinson, bir görüşme sırasında Alberta’daki hükümet yetkililerine, mevcut koronavirüs krizi için “şüphesiz halk üzerinde şimdiye kadar yapılmış en büyük aldatmaca” şeklinde konuştu.

Baştan Sona Komplo-3

.bu ‘salgın’, küreselcilerin; sağlık endişelerini ve ‘insan’ın sağlığı söz konusu olduğunda içine düştüğü çaresizliği kullanan ilk ‘DARBE’...

Baştan Sona Komplo-2

..elbette, ‘baştan sona komplo’ derken; şimdiki zaman -bugün- yaşananlar, ya da insanlığa yaşatılanlar bakımından, konunun hiç de hafife alınacak...

Baştan Sona Komplo

Corona virüs salgını mı, yoksa salgın vasıtası ile yaratılan ‘panik’ havası mı daha tehlikeli.. ya da salgın gerçekten kendiliğinden mi başladı;...

KIZAMIKÇIK, COVİD VE TALİDOMİD FACİÂSI-Alişan Yıldıran

KIZAMIKÇIK, COVİD VE TALİDOMİD FACİÂSI-Alişan Yıldıran

Evvelâ bir BUGÜN çıkan haber

‘…DSÖ Avrupa Bölgesi’nin resmi kurulu olan Bölgesel Doğrulama Komitesi tarafından 2017-2019 yılları arasında kızamıkçık virüsü dolaşımının üç yıl art arda kesilmesi nedeniyle Türkiye’de kızamıkçığın tamamen yok edilmiş olduğu’ beyan edilmiş… (1).

Aynı gün başka bir haber:

‘Türkiye’nin Çin’den aldığı Kovid-19 aşısının 11 Aralık olarak planlanan ilk teslimatı ‘Çin’deki prosedürler’ nedeniyle yeni yıla kaldı’ (2). Hani şu ÇİN’de uygulanmayan ve Bill Gates’in virüsün ortaya çıkmasından evvel fonladığı şirketin üretdiği aşı (3).

İki haberin aynı gün çıkması iyi bir pazarlama tekniği gibi görünüyor…

Tutarsız açıklamalarını (4) gördükçe kendisi için çok üzüldüğüm (!) beyefendi yine doğrular ile yanlışları harmanlayıp kendisini hala patron hatta hükümetin sahibi görerek bir açıklama yapmış:

‘Bizim amacımız nüfusun en az yüzde 60’ının bağışık hale gelmesi. Diyelim ki yüzde seksen etkili bir aşı uyguladık. Dolayısıyla Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde seksenini aşılamanız lazım. Bu aşılar bilimsel etik kurallara göre çocuklarda uygulanamıyor. Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin çocuk olduğunu düşündüğümüzde, neredeyse bütün erişkinlere bu aşıyı yapmak zorundasınız. Aşı karşıtlığı ve aşıya karşı olan güvensizlik de göz önünde bulundurulduğunda orada çok ciddi bir mücadele olacak. Diyelim ki yüzde 30 insan aşı yaptırmadı; salgını aşı ile kontrol altına alamazsınız’ (5).

Yüzde seksen! Zaman ve imkân sebebi ile ASLA ulaşılamayacak bir hedef. Ülkemizde çocuk olarak kabul edilen 18 yaş altı nüfus %30’dur (6). Yapılan anketlere göre aşı yapdırmak isteyenlerin oranı %15 gibi oldukça düşük (7). Grip aşısındaki durum da bunu açıkça gösteriyor 600 bin sağlıkçının sadece 55 bini bu aşıyı yapdırmış (8). Zaten bu sebeble toplumun %98’inin aşılandığı ve bağışık olduğu da bir illüzyondur, çocuklara aşı yapılarak herhangi bir enfeksiyon etkenine karşı bağışıklık temin etmek mümkün DEĞİLDİR! Aşı oldukdan bir hafta sonra antikor seviyesinin bir mikdar artması ile sevindirik olan arkadaşa buradan selam gönderiyorum :).

O halde daha evvel de yapdıkları gibi (Şekil) aşı illüzyonunun bozulmasını önlemek, aşı satmak, toplumu kontrol etmek, diğer ürünlerin satışını arttırmak maksadı ile bir hikaye olmalı ki, salgın bitdiğinde sadece bir kaç yüz bin aşı yapıldığı halde, ‘bakın toplumu aşıladığımız için salgın bitdi’ diye üfürebilmek mümkün olsun.

Şekil. ABD ve İngiltere’de kızamığa bağlı ölümlerin aşı ile ilgisinin olmadığı açıkça görülüyor (9).

Leicester & Smallpox

Gelelim kızamıkçık hikayesine…

Basit bir çocukluk döküntülü hastalığı olup, yegane riski genç yaşda hamile kalan kadınların fetuslarında nadiren doğuşdan defektlere sebep olabilen ki, muhtemelen bu kadınlarda primer veya sekonder immün defektler olmalıdır, bu aşı (karma aşı olarak) hiç bir tetkik yapılmadan uygulanmakdadır. Muhtemelen yan etkileri ve teratojenik (yapılmasına gerekçe gösterilen etken!) de etkileri  daha fazladır. Tam da burada ülkemizde talidomid faciasının yaşanmasına mani olan merhum Süreyya Tahsin Aygün’ü hatırlatalım (10).

İşte bu menhus hastalık artık ülkemizde elimine edilmiş yani hiç görülmüyormuş…

Acaba?! Çalışdığım müessese Orta Karadeniz Bölgesinin referans merkezidir ve yıllık poliklinik sayısı bir milyon civarındadır. İstatistik bürosundan akut kızamıkçık enfeksiyonu için iyi bir diagnostik değeri olan anti-rubella IgM pozitif çıkan hastaların on yıllık dökümünü istedim.  Buna göre on yılda yaklaşık 28 bin anti-rubella IgM pozitif hasta görülmüş. Bunların sadece yüksek pozitif olanları ise 170 kişi ve bu 170 kişiden sadece dördü ölmüş ve bunların hepsi 50 yaş üstünde. Yüksek pozitif hastaların 33 tanesi 2020 yılında tesbit edilmiş. Yani bu hastalık en azından bu bölgede elimine EDİLEMEMİŞ. Sakın bana IgM’nin aşı sebebi ile artmış olduğunu söylemeye kalkmayın.

Son söz DSÖ’nün ipi ile kuyuya inilmez….

Kaynaklar:

1. https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/son-dakika-bilim-kurulu-sonrasi-bakan-kocadan-kritik-asi-aciklamasi-6170547/

2. https://www.evrensel.net/haber/421336/cinden-11-aralikta-gelmesi-planlanan-asilar-yeni-yila-kaldi

3. https://www.sec.gov/Archives/edgar/data/1084201/000114420411022647/v218786_ex99-1.htm

4. https://vitamingiller.com/ulkemizde-asilamanin-patronu-kimdir/

5. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/prof-dr-mehmet-ceyhan-asi-karsitlarina-isyan-etti-tarikat-ve-cemaatlere-fena-catti-320017h.htm

6. https://www.nufusu.com/turkiye-nufusu-yas-gruplari

7. https://www.oncusehir.com/covid-19-asisi-anketinden-dikkat-ceken-sonuclar/63964/

8. https://www.haberturk.com/yazarlar/nagehan-alci/2899434-fahrettin-koca-asi-dusmanlari-da-asi-olmak-isteyecek-bundan-emin-olun

9. https://childhealthsafety.wordpress.com/us-uk-measles-1901-1965/

10. https://www.turktoyu.com/komutan-veteriner-ve-kok-hucre-arastirmacisi-ord-prof-dr-tahsin-aygun

Okumaya Devam Et

Aşı Değil, Gen Terapisi!

Avukat Reiner Füllmich: “İnsanlar bu bir "aşı" bile değil, genetik deney diyorlar. Siz ne diyorsunuz?” Prof. Dolores Cahill:  “Evet, aşı kriterini...