Sağlık hakkı bir bütün olarak fiziksel, ruhsal ve sosyal esenlik durumunu ifade eder. Demokratik hukuk devletinin bir gereği olarak insanların vücut bütünlüğüne, temel hak ve özgürlüklerine saygı duymak ve bu saygınlığı olumsuz etkileyecek her türlü iş ve eylemden kaçınmak, devlet yetkililerinin en temel vazifesidir. İnsanın önceliği ilkesi gereği bireyin menfaatleri ve refahı, bilimin veya toplumun menfaatlerinin üstündedir. (İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi m.2)

Anayasamızın 17. maddesi sağlık hakkını, kişinin dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığıyla birlikte ele almıştır. Anılan hükme göre herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Ayrıca “tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz” denilerek kural olarak kişilerin kendi bedenleri üzerinde karar verme yetkisine sahip oldukları kabul edilmiştir. (2709 s. Anayasa m.17) Bu nedenle herhangi bir tıbbi müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için hastanın aydınlatılması ve rızasının alınması zorunludur. Hastanın yeterince bilgilendirilmediği ve rızası alınmadan yapılan her türlü tıbbi müdahalenin hukuka aykırı olacağı tartışmasızdır.

Biyoloji ve tıp alanındaki gelişmelerin, teknolojik gelişmelerle birlikte baş döndürücü bir hıza ulaştığı çağdayız. Bununla birlikte biyoloji ve tıbbın kötüye kullanıldığı durumlarda insan onurunun zedelendiğini, bu nedenle insana sadece insan olması nedeniyle saygı gösterilmesi gerektiğini ifade etmekte fayda görüyorum. Toplumun tüm üyelerine haklarını ve sorumluluklarını hatırlatmak, sağlık hakkının kullanılmasında ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili kamuoyunu önceden bilgilendirmek Anayasa dâhil gerek ulusal mevzuatın gerekse de İnsan Hakları ve Biyotıp alanında hüküm altına alınan uluslararası sözleşmelerin bir gereğidir.

Sağlık hakkı bir bütün olarak fiziksel, ruhsal ve sosyal esenlik durumunu ifade eder. Demokratik hukuk devletinin bir gereği olarak insanların vücut bütünlüğüne, temel hak ve özgürlüklerine saygı duymak ve bu saygınlığı olumsuz etkileyecek her türlü iş ve eylemden kaçınmak, devlet yetkililerinin en temel vazifesidir. İnsanın önceliği ilkesi gereği bireyin menfaatleri ve refahı, bilimin veya toplumun menfaatlerinin üstündedir. (İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi m.2)

Kişi özerkliği ve kişinin kendi kaderini belirleme hakkı kapsamında herhangi bir tedaviyi kabul veya ret etmek tamamen kişisel iradeye bağlıdır. Hiç kimseye rızası alınmaksızın tıbbi müdahalede bulunulamaz. Teşhis edilen bir hastalığın tedavisine başlanması, tıbbi müdahalelerin yapılabilmesi kişinin aydınlatılmış onamına bağlıdır. Bu nedenle herhangi bir hastalığın tedavisi veya herhangi bir aşılama yapılmadan önce kişiye, teşhis edilen hastalık hakkında her türlü bilgi verilmeli, yapılması düşünülen tedavinin niteliği, kullanılacak ilaçların veya aşıların türü, yan etkileri ve buna benzer her türlü konuda hasta aydınlatılmalıdır. Bu aşamadan sonra bile müdahalenin yapılması kişinin (hastanın) açık rızasına bağlıdır.

Sağlık hakkı temel haklardandır. Bir hakkın temel hak olarak nitelendirilmesi, o hakkın vazgeçilemez, ertelenemez ve devredilemez olmasıdır. Sağlık hakkı pozitif yönüyle herhangi bir hastalığa karşı kişinin tedavi olmak istemesini, tedavi olurken rızasının alınmasını, tedavinin yan etkileri hakkında önceden bilgilendirilmesini, tedavi esnasında tabip seçebilmesi gibi çeşitli haklara sahip olmasını ifade ederken, negatif yönüyle kişinin tıbbi müdahaleyi reddetme hakkını ifade eder. Tedavinin henüz başlamamış olması veya belirli bir aşamaya kadar ilerlemiş olması bireyin tedaviyi ve/veya tıbbi müdahaleyi reddetme hakkını ortadan kaldırmaz. Her aşamada kişi bu hakkını özgürce kullanabilir.

Toplum sağlığının korunmasında aşılar önemli bir rol oynar. Hiç kuşkusuz bilimsel aşamalardan geçmiş, deney ve gözlemlerle ilgili süreci tamamlanmış olan her aşı bireyi ve dolaylı olarak toplum sağlığını koruyamaya yardımcı olacaktır ancak son dönemde ortaya çıkan ve ne olduğuyla ilgili henüz tatmin edici bilimsel bir açıklama bulunmayan Covid-19 hastalığının ve bu hastalık için üretilen aşının yasal zorunluluklarla kişilere dayatılması hukuka aykırıdır. Henüz etkililiği ve güvenilirliği bilimsel olarak kanıtlanmayan, yan etkileri bilinmeyen bir aşının Covid-19 hastalığına karşı kullanılması, ilgili aşı için Acil Kullanım Onayı verilmesi ve topluma dayatılması demokratik hukuk rejimlerine ağır bir darbedir.

Zorunlu maske uygulaması, sosyal mesafe söylemi ve sürekli sokağa çıkma yasağının uygulanması temel insan haklarına ve özgürlüklerine müdahaledir. Maskenin veya sosyal mesafenin virüsten koruduğuna dair bilimsel bir ispat varsa kamuoyuna derhal açıklanmalıdır. Aksi takdirde idarenin hukuka aykırı olan bu işlem ve eylemleri nedeniyle önümüzdeki günlerde gerekli hukuki süreçler tarafımdan başlatılacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

AV. KASIM KARADAŞ

KAYNAK: http://www.kasimkaradas.com/?Syf=26&Syz=730871&%2FA%C5%9F%C4%B1-Dayatmas%C4%B1-Hukuka-Ayk%C4%B1r%C4%B1d%C4%B1r