NUREDDİN YILDIZ HOCANIN AŞIYA FETVA VEREN YAZISI HAKKINDA DEĞERLENDİRME!

NUREDDİN YILDIZ HOCANIN AŞIYA FETVA VEREN YAZISI HAKKINDA DEĞERLENDİRME!

Nureddin Yıldız, kovid aşılarının caiz olduğu iddiasını şu cümlelerle beyan etmiştir:

“Aşı konusunda yapılan itirazlar ne yazık ki “mışlı” mişli” ifadelerle bitmektedir. Yaşadığımız durumda hastalık afet boyutuyla kati ve tartışılmaz durumdadır. Müslümanlar ve insanlığın çaresizliği de kati ve tartışmasız durumdadır. Bir güvenilir Müslümanın veya kurumun kurtuluş umudu olabilecek çalışması ise yok denecek durumdadır. Bu ortamda Müslümanlar olarak bizim vazifemiz, durumun vahametini sayıp durmak değildir. Kalbimiz mutmain olmasa da mevcut umudu kullanmaktır. Müslüman tıp adamlarımızla yaptığımız istişarelerde en ehveni tercih etmekten başka bir çarenin olmadığı söylenmektedir. Netice olarak şunu tespit edebiliriz; konumu, mesleği, risk durumu ve çevresi itibariyle sağlık uzmanları ve resmî mercilerin aşı olmasını gerekli gördükleri kimseler aşı olmalıdırlar. Meseleye aşı gözüyle bakmadan önce “Allah’ın emaneti olan can” ve “kul hakkına riayet” gözüyle de bakılmalıdır.” (12.03.2021)

Nureddin Yıldız’ın bu açıklaması bir fetva değil, daha çok aşıya şüpheyle bakanları ve itirazı olanları küçümser tavrıyla kaleme aldığı bir küçük köşe yazısına benzemektedir. Üslup meselesinin muhtevayı gölgede bırakmasına kendime müsaade vermeyerek direk mevzuya geçmek gerekiyor. Bu aslında üsluptan ziyade usulen de bir fetva değildir. Zira kavga edercesine harala gürele kaleme alınan ve hangi usule dayandığına dair küçücük bir ibare, ifade ve işarenin olmadığı bir yazıdır.

Zarf tenkidini uzatmadan mazrufa geçelim inşallah. İşin fıkhî boyutuna temas etmeden evvel, diğer konulara değinmek istiyorum. Nureddin Yıldız, aşı hususundaki kuvvetli şüpheleri hatta yer yer bilimsel verileri bir çırpıda “mışlı-mişli” kategorisine koyarak bir algıyla çöpe attı. Hâlbuki şu an mevcut 7 aşı hususunda, aşıları icat eden doktorların (misal “aşıyı bulan mucize Türk” olarak takdim ve reklam edilen Prof. Dr. Uğur Şahin) ve firmaların ifadeleriyle, aşıların hastalığa tamamen şifa olamayacağı, bu aşıların devamlı yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Çünkü 12 bin(!) kere mutasyona uğrayan bu virüsün; hangi sıklıkla ve hangi aşılarla iyileştirici olacağı kesinlik kazanmamıştır. Yani bilim dünyasının ve aşıları icad eden doktor ve firmaların çok net söylediği şey; şu an bu aşıların deneme sürecinde olduğudur. Yani şu an aşı olunanlar denektirler, tekraren söylüyorum; bu, aşıya şüpheyle yaklaşanların değil aşıyı üretenlerin sözüdür.

Deneme sürecinde olan bu aşıya yukarıdaki yazıyla olur veren Nureddin Yıldız’a biz değil, 6 ay evvelki Nureddin Yıldız cevap verse yeterlidir aslında:

“Soru: Hocam, Covid-19 aşısını insanlar üzerinde test süreci başladı ve gönüllüler aranıyor. Bu süreçte gönüllü olmanın ve bu aşıyı kendi üzerimizde denettirmenin dini boyutu nedir?

Nureddin Yıldız’ın cevabı: İnsan sağlığı ile ilgili ilaç ve uygulama araştırmalarında insanların üzerinde deney yapılması her ne kadar ‘insana hizmet’ ekseninde dönüyor olsa da ‘sakıncası yok’ şeklinde tanımlanamaz. ‘Sakıncası yok’ çizgisi ile ‘mümkün değildir’ çizgisi arasında şeriatımızın temel prensipleri doğrultusunda şöyle bir tespit yapılabilir:

a- İnsanlık bugüne kadar geliştirdiği ilaçlarda ne yazık ki mahkûmlar, savaş esirleri, paraya muhtaç fakirler üzerinde bedeli ağır deneyler yapmıştır. Sesi çıkmaz insanlar üzerinden diğer insanların sağlığı düşünülmüştür. Gariplerin servet sahiplerine yem edilmesi şeklinde gelişmiş olan bu süreç kabul edilebilir değildir. Yapılan işin ne olduğunu bile bilemeyecek durumdaki insanların kobay olarak kullanılması ilaç şirketlerinin kara lekesi olarak kalacaktır. İnsanı insana kurbanlık koç olarak feda etmenin dinimizce kabul edilirliği olamaz. b- Sonunda denek olarak kullanılan insanın öleceği kat’i olarak bilinen bir deneme ‘diğer insanlara yarar felsefesi’ üzerine kurulu olsa da caiz olmaz, öyle bir deney kat’i haramdır. Hiçbir insan başka bir insanın kurbanı değildir bu dünya hayatında. Söz konusu kobay insanın bunu kabul etmesi bile haram olmayı değiştirmez. İnsanın kendi bedenini veya bir organını feda etme hakkı yoktur. c- Üzerinde deneme yapılan kişinin aklını yitireceği kat’i olarak bilinen bir deney ve çalışma da hiçbir insanda yapılamaz. Zira insanın aklı insan gibidir. Aklın yitirilmesi Allah’ın teklifine muhatap olma kabiliyetinin yitirilmesidir. Hiçbir insanın aklı bazı ileri akıllılara harcanabilecek bir nimet değildir. d- İnsanı ayakta tutan organlardan birini kaybedeceği kat’i olarak bilinen bir deney için de caiz olma yönü yoktur. e- Reşit olmayanlar üzerinde yapılacak deneylerde ‘insanlığın başka hiçbir çaresi kalmamış’ olma gibi çok yüksek bir hassasiyet üzerinden belki caizlik bulunabilirse de reşit olmayanların yani yapılacak deneye kanuni kimliği ile evet deme kabiliyeti olmayanların kullanılmaları caiz olmaz. f- Öncesinde insanlar dışındaki canlılarda denenen, uzun vadede de olsa öldürücülüğü kat’i olmayan, – Resmi kayıtlarla, etik kurul denetiminde ve şeffaf bir şekilde bilimsel bir kurulla yürütülen, – İlk tespitlere göre öldürücü yönü bulunmadığı zannedilen, – Yapılacak çalışmaya katılacak insanın onuru ve kişiliği zedelenecek bir yöntemin kullanılmadığı – Denek olarak kullanılacak kişiye baskı yapılmamış, kendi rızası ile aday olmuş bir durumdaki denemeler caizdir, bir fazilet kaynağıdır. Böyle bir çalışma ile ortaya çıkarılacak sağlık ürünü bütün çalışanlar için hayırla anılma vesilesidir. Müslüman olanlar için de sadaka-ı cariyedir. Böyle umar ve bunu temenni ederiz.” (20.09.2020)

Peki, hocamıza sormak isteriz, Eylül ayından bugüne deyin 6 ay zarfında yazdıklarınızdan ne değişti, dile getirdiğiniz şüphelerden hangisi izale oldu, Eylül ayında ‘gariplerin servet sahiplerine yem edilmesi şeklinde gelişmiş olan bu süreç kabul edilebilir değildir’ ifadenizdeki garibanlar mı değişti, o servet sahipleri (Rockefeller, Bill Gates) gitti de yerlerine servet sahibi olmayan merhametli zenginler mi geldi? Değişen nedir hocam? Hatta tam da o bahsettiğiniz insanlığı yem eden, yok eden o iki isim aşıların finansörleri değil mi? Aşıyı icad eden bütün şirketlere destek veren Bill Gates değil mi? Aşıların içindeki malzemelerin ve hangi aşıda ne kullanıldığının, içeriğinin helalliğinin haramlığının hiçbir cevabı verilmeden, caizdir denilmesini yani fıkhî fetva boyutunu hadi biz de göz ardı edelim, ama sanki hastalığa şifası kesinmiş gibi, tıbbî şüpheler kesin izale edilmiş gibi yazılması da 6 ay içinde kendisiyle çelişmesinin en bariz delilidir.

Nasıl bir felaketse bu, hastalıktan evvelki senede yani 2019’da vefat sayısı, hastalık senesinden yani 2020’de vefat edenden daha fazla. Direk sağlık bakanı canlı yayında açıklamışken, Nureddin Yıldız hoca, medya eliyle kurulan algı ağını, yasaklarla hapsedilme olayını herhalde ölümler, hastalıklar felaketi olarak zannetmiş.

Nureddin Yıldız Hocaya bir soru daha sual edip işin fıkhî boyutuna girmek istiyorum; bugün bu aşıyı finanse edenler, zorlayanlar aynı zamanda yapay eti de insanlığın geleceği ve tabiatın (!) korunması için zaruri görmektedirler ve büyükbaş hayvanların yok edilmesi gerektiğine dair beyanatlar vermektedirler. Acaba Nureddin Yıldız hoca buna da bir fetva verecek midir ve büyükbaş hayvanların yok edilmesini savunacak mıdır? Zira sizin öne sürdüğünüz “emanet olan canın korunması” meselesi, küreselcilerin öne sürdüğü de “emanet olan tabiatın korunması”! sebep aynı, netice ve fetva da aynı olur galiba!

Şimdi fıkhî boyutunu ele almaya çalışalım:

Hanefi fıkhında, ibadat haricindeki mevzularda misal yiyecek, içecek, tıp gibi mevzularda fetva verirken, fıkıh usulü ve ilmi haricinde yan bilgi olarak bu sahalara dair de malumatlar icap etmektedir. Yani misal tıbba dair bir mevzuda fetva verilecekse fıkıh ilmi yanında tıp bilgisi veya bilen birisi icap etmektedir. Lakin ilginç olan şudur, fetva verecek fakihte eğer tıp bilgisi mevcut değilse, danışacağı doktorun fıskından emin olunması gerekmektedir. Bu çok mühim bir noktadır. Yani önüne gelen doktordan, küreselcilerden nemalanan doktordan, hayatını nebevî tıbbı imhaya adamış doktordan demiyor, hatta doktorun Müslüman olması da yetmiyor. Fıskından emin olunması gereklidir diye şart koyuyor. Burada zahir olan ilk mana, o danışılacak doktorun mutlaka Müslüman olması gerekmektedir. Zira fıkha göre bütün fâsıklar kâfir değildir, amma bütün kâfirler her daim fâsıktır. İkincisi Müslüman olması da yetmiyor fâsık yani günah işleyen birisi de olmayacak. Burada günahın boyutunda fakihler arasında ihtilaf olmakla beraber İbn Abidin’e ve Fahreddin Razi’ye göre fısk; zina, içki, faiz gibi büyük günahları irtikâp etmektir.

Şimdi evvela Nureddin Yıldız hoca bu usule göre hareket etti mi? Yani danıştığı doktorların fıskından emin miyiz? Evvela onu bilmemiz lazım. Ve günümüzde maalesef herkese güvenemeyeceğimiz için hocadan 7 aşının içeriğini araştıran ve helal olduğunu veya kullanılması lazım geldiğini söyleyen “fâsık olmayan” o doktorlar kimlerdir, öğrenmek istiyoruz. Ayrıca 7 aşı birden mi caiz, yoksa bazısı caiz bazısı değil mi, hangisi hangi sebebe istinaden caiz, hangisi hangi sebebe mebni caiz değil, ya da hepsi de caiz ise nasıl caiz? Bunları detaylıca cevaplamasını istiyoruz, bekliyoruz.

Yine usulen devam edeceksek; tedavide kullanılacak ilaçta/aşıda haram olan bir şey mevcut değilse bunda zaten bir beis yoktur, kullanılabilir. Eğer içerisinde haram bir madde varsa velakin aynı hastalığa iyi gelen başka helal bir terkip/ilaç varsa, içinde haram madde olan ilaç kullanılamaz, caiz değildir. Şimdi ben direk kendimin ve ailemin geçirdiği bu koronayla alakalı hem şahitler huzurunda hem Allah için yemin ederim ki; bir tane bile ilaç almadan, aşı da vurulmadan sadece tabii ürünleri kullanarak iyi oldum. Hem ben hem zevcem hem ağabeyim hem başka yüzlerce kişi örnek veririm ki ilaç, aşı kullanmadan iyi olduk Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. Ama yine uzaklara gitmeyerek yine kendi ailemden örnek verirsem 80 yaşında bir komşumuz aşı olduktan 4 saat sonra vefat etti, yoğun bakıma giden amcam da entübede vefat etti. Yine bu menfi misalleri de onlarca çoğaltabilirim. Neticede bunlar hastane kayıtları olan şeylerdir ve hoca araştırırsa hiç de “mışlı-mişli” şeylerin olmadığını görecektir bu hususta. Yani Nureddin Hoca bu ikinci mevzuda da yanılmış, helal olan tedavi varken kesinlikle şüpheli olan (sadece bizce değil Nureddin hocanın 6 ay evvelki yazısına göre de, bugünün bilim adamlarının söylemesine göre de şüpheli) tedaviyi kullanamaz.

Hoca hâlâ “yok kullanır” diyorsa, bir üstteki paragrafta sorduklarıma net cevap vermelidir.

Son olarak Nureddin Yıldız bunca muğlaklığına ve şüpheye rağmen cevaz meselesini sağlık uzmanları ve resmî mercilerin onayına bırakmış durumda olması ise hayret vericidir. Zira İslam’la ve İslamî hassasiyetle idare edilen hukuk sahibi miyiz ki, resmî ricali veliyyülemr belledik. Hadi bunu da farz-ı muhal kabul edelim, ama yakın tarihimizde hepimizin yaşadığı ve daha doğrusu resmi mercilerin yaşattığı acı tecrübeleri nasıl görmezden gelelim?

  • O resmî merciler değil miydi, bu halkın evlatlarına ABD’den gelen süt tozlarını mekteplerde zorla içirip, normal sütlerin zararlı olduğunu senelerce anlatanlar?
  • O resmî merciler değil miydi, Nureddin Hocanın da pek övdüğü hacamatı tıbba aykırı bulup yasaklayanlar?
  • O resmî merciler değil miydi doğum kontrol haplarını Anadolu’da kapı kapı ev ev dolaşıp dağıtan ve nüfus planlaması yapanlar?
  • O resmi merciler değil miydi Çernobil patlamasıyla kanser bulaşan çayları Karadeniz halkına içirip bugün bölgedeki her evden kanser hastasının çıkmasına sebep olanlar?
  • O resmî merciler değil miydi hemşire fotoğraflarıyla sigaranın sağlığa faydasını (!) anlatanlar?

Velhasıl Nureddin Yıldız’ın kaleme aldığı fetva ne usul ne üslup ne dayanılan merciler açısından müspet bir yazı olmamıştır ve sorularla, şüphelerle malüldür.

Harun Çetin

Anne, lütfen bana maske takma..

Anne, lütfen bana maske takma..

055DFE18-26FE-456E-9CCD-288B79FF4BF1-1


DACC5346-01B5-4C3D-881C-AFA92E1781CE-1


4734321F-750F-4CAC-93DB-31695EF15FD1


53500581-9F2D-4636-8DEA-251064B785BB


İstediğiniz gibi indirebilir , çıktı alabilir, dağıtabilirsiniz…

Maske Cezasına İtiraz Dilekçesi

Maske Cezasına İtiraz Dilekçesi

Aşağıdaki dilekçe örneği ve bilimsel kanıtları bilgisayarınıza indirip gerekli yerleri doldurarak, maske cezasına itiraz edebilirsiniz.

Bilimsel kanıtları içeren maske dosyası ise içerisinde, maske ve maske kullanımıyla ilgili bilimsel yayın ve kanıtlar bulundurmaktadır. Bu dosyayı da indirerek dilekçenize eklemelisiniz.

Aynı zamanda tüm maskeyle alakalı davalarınızda, bu dilekçeyi durumunuza göre uyarlayarak kullanabilirsiniz.

Maske kullanımının bilimsel olarak kanıtlanmış faydası olmadığı gibi, pek çok zararları bulunmaktadır. Aynı zamanda maske kullanmama cezaları hukuki olarak da pek çok problem içermektedir.

İşte maske cezaları hakkında merak edilenler ve cevapları:

1.Ceza kesilmesi sırasında dikkat etmem gerekenler nelerdir?

  • Polis kimliğinizi istediğinde ibraz etmek durumundasınız. İtiraz etmeyin. Ancak tuttuğu tutanağı imzalatmak isterse imzalamayı reddetme hakkınız var, imzalamamanız daha doğru bir tutum olacaktır. Ancak imzalarsanız, imzanızın yanına “ihtirazi kayıt” notunu ekleyebilirsiniz.. (ihtirazi kayıt, herhangi bir çekince, itiraz varlığı anlamına gelir) Tutanağın kopyasını isteyin, ya da tutanağın fotoğrafını çekebilirsiniz.

2.Ne zaman itiraz etmeliyim?

  • Ceza tebligatı size ulaştıktan sonra 15 gün içerisinde itiraz edebilirsiniz.

3.İtirazımı nereye yapmalıyım?

  • Cezayı kesen yerin (il veya ilçe) Sulh Ceza Hakimliği’ne dilekçenizi vermelisiniz.

4.Bu işlemin bana masrafı nedir?

  • Yalnızca 10-20 tl gibi bir dosya masrafı çıkabilir.

5.18 yaş altındayım, ben de itiraz edebilir miyim?

  • Veliniz sizin adınıza itiraz edebilir.

6.Ne kadar sürede sonuçlanır?

Genelde 3-5 ay gibi bir sürede sonuçlanmaktadır fakat kesin bir cevap vermek mümkün değil.

7.15 günü geçirmişsem ne yapabilirim?

15 gün sonrasında ödeme emri gelecektir. Sonrasında idari mahkemede iptal davası açabilirsiniz. Fakat dava prosedürlerinde ve masraflarda bazı farklılıklar olacaktır.

8.İndirimden faydalanmak için ödeyip mi itiraz etmeliyim?

  • 15 gün içinde cezayı ödemeyi seçerseniz %25 indirimli ödeme imkanınız olacaktır. Akabinde dilekçenizi verebilirsiniz. Ya da ödemeden de dilekçenizi verebilirsiniz. Etkisi hususunda net konuşmak mümkün değil. Sizin kararınız.

Maskeye İtiraz Dilekçesini buradan indirebilirsiniz.

pdf versiyonu:


.Docx versiyonu:

Korona’nın dayandığı temel çökebilir! PCR Testi, Kıbrıs’ta Dava edildi!

Korona’nın dayandığı temel çökebilir! PCR Testi, Kıbrıs’ta Dava edildi!

Dünya’da Seda OKGÜL’ün KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nde açtığı davada PCR tanı kiti ilk kez yargılanıyor..

 

 

DAVA METNİ

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.

                                                                                                                      YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

 

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

   Başsavcılığı, Lefkoşa.

                                                                                                           Arasında

Yukarıdaki Davacı Tarafından

TALEP TAKRİRİ

Malumunuz olsun ki, yukarıda adı yazılı davacı aşağıdaki çareler için Mahkemeye başvurur;

Şöyle ki;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının  hükümsüz ve/veya etkisiz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup , açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının bir ihmal olduğuna ve/veya böyle bir ihmalin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar yoklukla  maluldur  ve/veya mutlak butlanla sakattır  dolayısı ile mezkur karar etkisiz,  hükümsüz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacak bir karardır ve dolayısı ile iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

İşbu dava masraflarıdır.

İşbu dava KKTC Anayasasının 152. Maddesine, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere istinad eder.

Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır:

  1. Davalı dava konusu kararı değerlendirirken ve/veya dava konusu kararı alırken  ihmalde bulundu. Keza davacının haklarını ihlal etmekte ve/veya davacıyı mağdur etmektedir.
  1. Davalının, Dava konusu karar ve/veya işlemleri ve/veya eylemleri Anayasaya ilgili mevzuata ve/veya Doğal Aalet ilkelerine ve/veya Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine aykırı ve/veya gayrı yasaldır ve/veya hükümsüzür.
  1. Davalı 27/02/2021 tarihli kararı istihsal ederken ve/veya ve/veya değerlendirme yaparken ilgili mevzuatı yanlış anlamış ve/veya hatalı uygulamış ve/veya eksik uygulamışdır.
  1. Dava konusu karar ve/veya işlem ve/veya işlemler gerekçeden yoksundur ve/veya keyfidir ve/veya hatalı değerlendirmelere dayanmaktadır ve/veya yasal dayanağı yoktur ve/veya kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde karar alınmıştır.  
  1. Davalı, Dava konusu kararı alıırken ve/veya işlemleri yaparken  yeterli inceleme ve/veya araştırma yapmadı  ve/veya eksik ve/veya  hatalı inceleme yaptı . Ayni nedenle bunlar neticesinde  hatalı kararlar istihsal etti ve/veya  işlemler yaptı .
  1. Dava konusu karar alınırken ve/veya işlemler yapılırken davalı yetkilerini aştı  ve/veya yetkisiz olarak karar aldı  ve/veya yetki aşımı ile kararlar aldı ve/veya bu kararlar doğrultusunda işlemler yaptı  ve/veya yetkilerini kötüye kullandı  ve  dava konusu kararları bu suretle istihsal etti.

Bu Davayı Desteklemek İçin Aşağıdaki Olgulara Dayanılır:

  1. Davacı Lefkoşa’da ikamet etmekte olup, takriben ve/veya 19 yıldır Avukatlık mesleği ile iştigal etmektedir.
  1. Davalı No.1, KKTC Bakanlar Kurulu olup, yönetsel faaliyetlerde bulunan ve/veya genel siyaseti belirlemekte ve/veya yasa gücünde kararname çıkarmakta ve/veya Anayasa’da belirtilmiş ve/veya sayılmış görevleri yerine getirmektedir. Davalı No.2 KKTC Sağlık Bakanlığı Anayasanın 45. Maddesi gereğince “herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlama ödevi olan yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir organ ve/veya  makam ve/veya Bakanlıktır ve/veya kamu tüzel kişiliğine haizdir. Davalı No.3 Davalı No.2’ye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve/veya 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında kurulan bir kurul ve/veya komitedir.
  1. Takriben ve/veya 2019 yılı sonlarında Çin’de başladığı iddia olunan ve daha sonra dünya genelinde 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tararından kabul edilen PCR tanı kiti ile  Şubat 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde görülmeye başlamış ve Covid-19 olarak isimlendirilmiş ve/veya 12/03/2020  tarihinde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bunun üzerine tüm devletler toplum sağlığı iddiası ile önlem almışlar ve/veya zaman zaman da bu önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmek ve/veya sürece uydurmak adına da farklı önlemler almışlar ve/veya Anayasa’da yer alan kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamak sureti ile de önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmişlerdir.  
  1. Bu süre içerisinde ve/veya dünya genelinde Covid-19 olarak isimlendirilen virüs sonucu DSÖ tarafından ilan edilen pandemi, PCR testi için boğaz ve burundan sürüntü örneği alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır.
  1. Davacı iddia ve beyan eder ki; süreç içerisinde yapılan çalışmalar ve/veya tıbbi çalışmalar ve/veya gözlemler neticesinde PCR olarak adlandırılan test kitlerinin kullanılması doğru değildir ve/veya hatalıdır. Davalıların bu konudaki kararlarının ayrıca yasal hiçbir zemini de yoktur. Şöyle ki;
  1. YASAL OLARAK:
  1. a) Davacı iddia ve beyan eder ki, PCR test kitleri ile Covid-19 virüsünün tespit edileceğine ve/veya edilmesi gerektiğine dair yasal herhangi bir zorunluluk yoktur ve/veya PCR testinin uygulanacağına ve/veya uygulanmasının zorunlu olacağına dair icbar mümkün değildir ve yasada da düzenlenmiş değildir. Her halukarda 45/2018 sayılı yasaya göre bir kimsenin muayene edilebilmesi için Mahkeme emri dahi aranmaktadır.

Her halukarda Virüsler kan testleri ve sair testlerle ve/veya antijen testleri ile de tespit edilebilecekleri gibi PCR, sürüntü testlerinin yasal olarak yer almaması nedeni ile kullanılmaya mecbur bırakılmasına dair alınmış karar ve/veya kararlar ve bu kararlar nedeni ile yapılan işlemler hatalıdırlar.

b)Davacı iddia ve beyan eder ki, 45/2018 sayılı yasa muayene edilmek hususunda zorunluluk getirmemektedir. Dolayısı ile PCR testleri ile sağlıklı olup olunmadığına dair muayene işlemi zorlanamaz ve/veya zorunlu olarak PCR testleri yapmak hususunda icbar edinilemez. Dolayısı ile Davalıların müştereken ve/veya münferiden PCR testleri ile hastalığın ve/veya Covid-19 virüsünün tespit edilmesi için muayene maksatlı PCR testi yapılmasına dair almış oldukları kararlar hatalıdır.

  1. BİLİMSEL VE/VEYA TIBBİ OLARAK:

a)PCR Testlerinin amacı Virüs Tespit etmek değilidir.

Davacı iddia eder ki, PCR sürüntü testleri genetik hastalıklar ve/veya prenetal tanı, adli tıp, kanser araştırmaları, babalık testleri, DNA analizi gibi analizlerin yapılması için yapılmıştır.

b)Yanlış pozitif çıkarabilir.

PCR Testleri spesifik ve güvenli testler değidir. PCR Testlerinin döngü sayısı DSÖ tarafından 14 Aralık 2020 ve  20 Ocak 2021 tarihinde de Başkan Tedors Adhanom Ghebreyesus’un daha önce kabul edilen  45 döngünün fazla pozitif  bulduğundan aşağı çekilmesi istenmiştir.

Yine alınan numunede başka virüs RNA/DNA’sının olması halinde (Influenza virüsü gibi), bunların döngüye girip kopyalanma ihtimali ve boyamada yanlış pozitif çıkma ihtimali vardır.

c)Davacı iddia eder ki, SARS-CoV2 virüsü izole edilmemiş olduğundan ve DSÖ’nün kabul ettiği (17 Ocak 2020) protokolde bu durum açıkça yazılmış olmasına rağmen test sonuçlarının doğruluk oranını saptamak için kullanılabilecek bir altın standart yoktur, olamazda. O nedenle bu testlerde elde edilecek sonuçlar tümüyle geçersizdir.

Ahar surette;

d)Virüs izolasyonu olduğu kabul edilse bile kullanımda mevcut sürüntü testlerinin hiçbirinin resmi verifikasyon ve validasyonu yoktur ve/veya ruhsatsızdır.

e)Cihazların %99’unda hangi gen diziliminin olduğu bilinmemektedir ve/veya sürüntü testlerinin birçoğunda, taşıdıkları gen dizilimleri (sekansları) deklare edilmiş ve/veya açıklanmış değil.

f)PCR testinin tekrar sayısına göre ölü virüsün geninin de çoğaltılarak, virüs aktifmiş gibi PCR pozitif sonucunu verebilir ancak bu aktif bir enfeksiyonun kanıtı değildir.

g)PCR testleri döngü sayısı göre %63-65 arası pozitif  yakalamaktadır. Sırf bu nedenle dahi güvenilir değildir.

h)PCR testleri sonuçlarını bilimsel olarak zayıf pozitif şeklinde vermez. Oysa bu mümkündür ancak PCR testi buna fırsat tanımaz ve PCR pozitif gösterir.

ı)E, N ve RdRp2 geninin herhangi birinin varlığı halinde yeterli pozitiflik kabul edildiğinden pozitif sayısı fazla görünmektedir. Oysa bu Nisan 2020 tarihine kadar her üç genin de aranması yönünde idi.

i)Virüsün mutasyona uğruyorsa, önceden hazırlanan test kitleri ile bugün mevcut virüsü aramak mantık dışıdır. Yine virüs her ülke ve coğrafyaya göre değişiklik gösterdiği iddia edildiğinden bu test kitleri geçersiz sayılmalıdır.

j)Gen dizilimi için model olarak kullanılan patojenik sıvılarda ne bir virüs titrasyonu ne de kuantifikasyonu yapılmış olduğundan, buradan, o sıvılar dahilinde milyarlarca virüs benzeri partikülün (insan organizmasında doğal olarak bulunan ve patojenik özellik taşımayan ekstraselüler veziküller dahil) bulunduğu anlaşılabilir.

k)Esas itibariyle, farinjiyal veya nazal COVID-19 sürüntü testlerinin hiçbir diyagnostik   değeri bulunmamaktadır.

l)PCR testleri burun içerisine nazofarenks denilen bölgeye kadar inmekte ve sürüntü bu bölgeden alınmaktadır. PCR testleri üzerinde mevcut herhangi bir bakteri bu bölgeye sürüntü testi ile aktarıldığı taktirde kişinin hastalanmasına yol açmaktadır. Dolayısı ile işlemin yapılışı açısından da hatalı ve/veya risklidir.

            C)BİREYSEL OLARAK:

Davacı iddia eder ki, PCR testlerinin üretilmesinin temel amacı virüs tespiti değil, DNA analizidir. Her halukarda PCR testlerinin nasıl imha edildiği belli olmamakla birlikte bir toplumun da DNA örnekleri alınmaktadır. Dolayısı ile aynı zamanda etik de değildir ve/veya kimsenin DNA’sı zorlanmak sureti ile ve/veya alınacak kararlarla ve/veya rızası dışında da temin edilmemelidir. Nitekim Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış olduğu kararlar Davacının DNA’sının da alınması neticesini doğuracaktır ki, Davacının buna rızası yoktur.

  1. Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış oldukları kararlar nedeni ile ve/veya 15 günde bir yenilenmek kaydı ile PCR testi yaptırtmak ile ilgili kararları neticesinde Davacının çalışma hakkı da etkilenmektedir. Davacı PCR testi olmaksızın çalışamama ihtimali ve dolayısı ile kendisini ekonomik olarak geliştirememe ihtimali taşımaktadır ki yasal dayanağı olmayan bir test ile Davacının Anayasal hakları etkilenecektir. Yine bu test ile hatalı pozitif olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir kimsenin pozitif çıkması ile kişi Anayasaya aykırı bir şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakılarak Karantina otellerine yerleştirilmekte ve kendisine derhal tıbbi tedavi uygulanmaya başlanmaktadır. Her halukarda uygulanan tedavinin tedavi protokolü dahi bulunmamaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün uyguladığı tedavi PCR pozitif olup, gerek hatalı, gerekse gerçek pozitif olan kimselerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 ve/veya Davalılar müştereken ve/veya münferdien PCR pozitif kimselere hatalı ve/veya yanlış ve/veya gereksiz tedavi de uygulayabilmektedirler. Dolayısı ile muhtemel bir hatalı pozitif, yukarıdaki iddialara halel gelmeksizin bir kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayacağı gibi ve/veya kişi özgürlüğünü sınırlayacağı gibi, ülke içerisinde gereksiz önlemlerin alınmasına sebebiyet vermek sureti ile Anayasa’da yer alan birçok kişi hak ve özgürlüklerinden men edilmesini sağlayacak tedbirler alınması sağlanacak ve/veya kişilerin ve/veya spesifik olarak Davacının Çalışma Hakkı, Hayat ve vücut bütünlüğü hakkı, sağlıklı yaşama hakkı ve/veya sağlık hakkı gibi hakları da etkilenecektir.

7.Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalının yapmış olduğu işlemlerin ve/veya almış oldukları kararlarda ve bu konuda verilmiş olan karar ve/veya yapılmış olan işlem ve/veya eylem ve/veya ihmal tamamen hatalıdır ve/veya yanlıştır. Bu karar ve/veya kararlar Davacıyı zarar ve ziyanlara düçar bırakmakta ve mağdur etmektedir ve dolayısı ile işbu kararın iptal edilmesi gerekmektedir.

8.İşbu YİM konusu karar ve/veya işlemler nedeni ile Davacının işbu YİM davasını dosyalama mecburiyeti hasıl olmuştur ve/veya işbu kararların alınması ve/veya bu hususta yapılan işlemlerin ve/veya 27/02/2019 tarihli karar nedeni ile Davacının münferiden meşru menfaatleri etkilenmektedir ve işbu davayı dosyalamakta da meşru menfaati bulunmaktadır.

İşbu dava Davacı Avukatı Boysan Boyra tarafından tanzim edilmiştir.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa’dır.

                                                              Boysan Boyra

                                                      Davacı Tarafından Avukat

………/….03…../2021 tarihinde

kaydolunup mühürlenmiştir.

                                      Mukayyit.

Not: Bu davaya verilecek bir müdafaanın davanın tebliğ tarihinden itibaren yirmi bir (21) gün zarfında kayıt kalemine bizzat veya Avukat vasıtasıyle verilir ve bir sureti davacıların tebliğ adresine bırakılır.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

                Başsavcılığı  Lefkoşa, KKTC.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                                  

Yukarıdaki Müstedi tarafından yapılmış tek taraflı istida:

Yukarıdaki Müstedi işbu istidası ile;

  1. Esas başvurunun nihai bir karara bağlanmasına ve/veya Muhterem Mahkeme’ce takdir ve tayin edilecek bir tarihe kadar; Davalılar tarafından müştereken ve/veya münferiden takriben ve/veya 27/02/2021 tarihinde alınan ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararın icraasını men edici bir emir ve/veya geçici bir ara emri verilmesi ve/veya yürütmenin durdurulmasına dair bir emir verilmesi zımnında bir Mahkeme emri itası;
  1. Muhterem mahkemece uygun görülecek başka bir emir ve/veya çare.
  1. Bu istida masraflarının M/aleyhlere tahmili.

 için gerekli emrin isdarını talep eder.

İşbu başvuru KKTC. Anayasa’sının 152, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere ve Yüksek Mahkeme Tüzüğüne istinad eder.

Bu istidada istinad edilen gerçekler Lefkoşa   sakinlerinden Seda Okgül’ün  ilişikte sunulan  yemin varakasında gösterilmektedir.

 

Bu istida Müstedinin Avukatı Boysan Boyra tarafından yapılmıştır.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı altı, Lefkoşa’dır.

                                                                                                          Boysan Boyra

                                                                                              Müstedi Tarafından Avukat.

2021  senesinin Mart  ayının   2. günü

dosyalanmıştır. Dinlenmesi için  2021 senesi

Mart ayının …………..gününe tayin edilmiştir.                 

                                                                                                                                                                    Mukayyit.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

3.Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle                   Başsavcılık  Lefkoşa.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                           

 

                                                        YEMİN BELGESİ

Ben aşağıda imza sahibi Lefkoşa  sakinlerinden Seda Okgül , yemin eder ve bu yeminimle aşağıda gösterilen hususları beyan ederim.

  1. Yukarıda unvan ve sayısı gösterilen başvuruda davacı ve işbu istidada ise  Müstediyim.
  1. Bu istida maksatları bakımından esas başvurumdaki tüm iddiaları burada aynen tekrarlar ve benimserim.
  1. DSÖ tarafından ilan edilen pandemi nedeni ile Covid-19 virüsünün tespiti bir nevi PCR testlerine bağlanmıştır. Oysa ki PCR testleri dışında başka alternatif testler vardır. Mesela kan testleri ve sair testler uygulanarak virüsler tespit edilebilir. Davamda da açık olarak belirtmiş olduğum gibi, PCR testleri ciddi hatalar vermektedir. Her halukarda özetle;

Bu testlerin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir kimsenin bir başka kimseyi Bulaşıcı Hastalıklar yasası Tahtında muayene edebilmesi için Mahkeme emrine ihtiyaç duyması gerekmekte iken, Davalı/M/aleyhler yasa dışı bir şekilde ve/veya Almış oldukları ve yayınladıkları kararlar ile zorunlu olarak PCR testi yaptırtmak surety ile muayeneye tabi tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak az önce bahsettiğim üzere bunu yapabilmek ilgili yasada Mahkeme ermine bağlanmışken, Davalılar yetki aşımı yapmak suretiyle ve icbar ederek, PCR testi vasıtası ile Covid-19 virüsünü tespit etmeye çalışmaktadırlar. Her halukarda mezkur muayeneyi hasta oluğundan şüphelenilen kişiler yerine sağlıklı kişiler üzerinde yapmaktadırlar ki, bu test ve alınan kararlar amacı aşmaktadır.

Yine mezkur testler birçok sebeple hatalı sonuç vermektedirler. Herhangi bir virüsün varlığı ve/veya ölü bir virus varlığı dahi, PCR testlerinin döngüsünde çoğaltılmakta ve aşırı çoğaltmada (-ki döngü sayısı değiştirilmiş olmasına rağmen) Davalılar PCR testlerinin ve/veya ilk nazarda DSÖ nün Kabul edip daha sonra değiştirdiği döngü sayısını uygulamakta ısrar etmekte ve hatalı pozitifler yaratmaktadırlar.

Bir diğer önemli husus ise mezkur testler sürüntü testleri olup, bu testler burun ve akabinde boğaza sürüntü yapılarak yani, tükürük de alınarak yapılmaktadır. İddia ederim ki, PCR testleri DNA analizleri yapmak için kullanılan test türleridir. Davalılar müştereken ve/veya münferiden kararlar almak suretiyle şahsıma ait DNA analizlerini çıkarabileceklerdir. Ancak böyle bir hususa rızam yoktur. Böyle birşey bedenime ait olan anahtarın tümü ile Davalıların eline geçmesine neden olacağından, bedenimin tüm zayıflıklarını tespit edebilme ihtimaline de yol açacaktır. Kaldı ki, mezkur testlerin imha edilip edilmediği, ve/veya nasıl ve ne şekilde imha edildiği belli değildir, hiç açıklanmamıştır. Şahsen bu husus beni ayrıca rahatsız etmektedir.  Kendi bedenim ve sağlığım üzerinde söz hakkım bulunmakta olduğuna inanmaktayım.

  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların bu kararı aynı zamanda Anayasa ile korunma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaktadır.
  1. Her halukarda Davalıların baz aldığı bu PCR testleri ifade etmiş olduğum gibi hatalı pozitif vermekte ve/veya bir kimse önce pozitif, sonra negatif veya döngüye göre pozitif vermektedir. Herhangi bir şekilde hatalı pozitif temin edilmesi halinde,  Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğüm karantina otellerine kapatılarak tedavi edilmem sonucunu dahi doğurabilecektir ki, Davalı No.2’nin uyguladığı sağlık protokolleri belirsizdir ve/veya yanlış uygulamalar olduğu duyumlarını almaktayım .
  1. Yukarda yer alan tüm nedenlerle  ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar inancım odur ki, yoklukla malul bir karardır ve/veya hatalıdır ve bu nedenle de hükümsüz ve/veya etki doğurmaması gereken bir karardır ve işbu nedenle de iptal edilmesi gerekmektedir.
  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların almış olduğu karar ve/veya işbu karar doğrultusunda yapılan işlemler, açıkça kanuna aykırıdır. Hatta kanuni değildir ve yasal dayanağı yoktur.
  1. Yine,  iddia ve beyan ederim ki, karara bağlanması gereken kony ciddidir ve iddialarımda haklı olduğuma dair belirtiler mevcuttur, keza ara emri verilmez ise ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğması mümkündür. Mesela mezkur karar çalışma hakkımı engellemekte, hatalı bir netice de ortaya koyabileceği ve tedavi görmeme neden olabileceği gibi, DNA mın temin edilmesine de neden olacaktır. Kaldı ki, alınan kararlar gereği PCR testi yaptırmış değilim ve yaptırmak konusunda da rızam yoktur ve/veya yaptırmak zorunda olmadığıma da inanmaktayım. 
  1. Yukarıdakiler gereğince karara bağlanması gereken konunun çok ciddi ve acil olduğu inancındayım ve davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç olduğuna inanmaktayım.
  1. Tüm yukarıda iddia etmiş olduğum sebeplerle bu  istida ile talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi imkansız zarar ziyana uğramam söz konusu olacak, geriye dönüş imkansızlaşacaktır ve/veya çok zorlaşacağına inanmaktayım.
  2. Yukarıda gerçekler ışığında istida da olduğu gibi emir verilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu inancı ile bu doğrultuda talepte bulunurum.

                                                                      Yemin eden

                                                           ……………………………………

Seda Okgül  

2021Yılı Mart ayının 2..günü

yemin ve imza edilmiştir.                   Mukayyit.         

 

 

https://www.habervakti.com/gundem/korona-nin-dayandigi-temel-cokebilir-pcr-testi-kibris-ta-h137719.html

https://www.5gvirusnews.com/hukuk/pcr-dunyada-ilk-kez-kktcde-yargilanacak-h484.html

 

 

[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]Dava metninde dünyanın her yerinde olduğu gibi KKTC’de ne işe yaradığı belli olmayan PCR test kiti ile insanların bedenine müdahale edildiği ve bunun da yasalarda yer olmadığı yer aldı.

Daha önce Portekiz de 11 Kasım 2020 tarihinde açılan bir davada mahkeme, PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin karar verdi. 23 Kasım 2020 tarihinde ise Berlin’de PCR tanı kitini DSÖ’ye kabul ettiren Christian Drosten’in sahte salgına neden olduğu için hakkında dava açıldı. Bunun üzerien DSÖ, 14 Aralık 2020 ve 20 Ocak 2021 tarihinde PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin açıklama yaptı.

Dünya’da Seda OKGÜL’ün KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nde açtığı davada PCR tanı kiti ilk kez yargılanıyor..

 

 

DAVA METNİ

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.

                                                                                                                      YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

 

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

   Başsavcılığı, Lefkoşa.

                                                                                                           Arasında

Yukarıdaki Davacı Tarafından

TALEP TAKRİRİ

Malumunuz olsun ki, yukarıda adı yazılı davacı aşağıdaki çareler için Mahkemeye başvurur;

Şöyle ki;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının  hükümsüz ve/veya etkisiz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup , açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının bir ihmal olduğuna ve/veya böyle bir ihmalin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar yoklukla  maluldur  ve/veya mutlak butlanla sakattır  dolayısı ile mezkur karar etkisiz,  hükümsüz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacak bir karardır ve dolayısı ile iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

İşbu dava masraflarıdır.

İşbu dava KKTC Anayasasının 152. Maddesine, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere istinad eder.

Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır:

  1. Davalı dava konusu kararı değerlendirirken ve/veya dava konusu kararı alırken  ihmalde bulundu. Keza davacının haklarını ihlal etmekte ve/veya davacıyı mağdur etmektedir.
  1. Davalının, Dava konusu karar ve/veya işlemleri ve/veya eylemleri Anayasaya ilgili mevzuata ve/veya Doğal Aalet ilkelerine ve/veya Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine aykırı ve/veya gayrı yasaldır ve/veya hükümsüzür.
  1. Davalı 27/02/2021 tarihli kararı istihsal ederken ve/veya ve/veya değerlendirme yaparken ilgili mevzuatı yanlış anlamış ve/veya hatalı uygulamış ve/veya eksik uygulamışdır.
  1. Dava konusu karar ve/veya işlem ve/veya işlemler gerekçeden yoksundur ve/veya keyfidir ve/veya hatalı değerlendirmelere dayanmaktadır ve/veya yasal dayanağı yoktur ve/veya kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde karar alınmıştır.  
  1. Davalı, Dava konusu kararı alıırken ve/veya işlemleri yaparken  yeterli inceleme ve/veya araştırma yapmadı  ve/veya eksik ve/veya  hatalı inceleme yaptı . Ayni nedenle bunlar neticesinde  hatalı kararlar istihsal etti ve/veya  işlemler yaptı .
  1. Dava konusu karar alınırken ve/veya işlemler yapılırken davalı yetkilerini aştı  ve/veya yetkisiz olarak karar aldı  ve/veya yetki aşımı ile kararlar aldı ve/veya bu kararlar doğrultusunda işlemler yaptı  ve/veya yetkilerini kötüye kullandı  ve  dava konusu kararları bu suretle istihsal etti.

Bu Davayı Desteklemek İçin Aşağıdaki Olgulara Dayanılır:

  1. Davacı Lefkoşa’da ikamet etmekte olup, takriben ve/veya 19 yıldır Avukatlık mesleği ile iştigal etmektedir.
  1. Davalı No.1, KKTC Bakanlar Kurulu olup, yönetsel faaliyetlerde bulunan ve/veya genel siyaseti belirlemekte ve/veya yasa gücünde kararname çıkarmakta ve/veya Anayasa’da belirtilmiş ve/veya sayılmış görevleri yerine getirmektedir. Davalı No.2 KKTC Sağlık Bakanlığı Anayasanın 45. Maddesi gereğince “herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlama ödevi olan yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir organ ve/veya  makam ve/veya Bakanlıktır ve/veya kamu tüzel kişiliğine haizdir. Davalı No.3 Davalı No.2’ye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve/veya 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında kurulan bir kurul ve/veya komitedir.
  1. Takriben ve/veya 2019 yılı sonlarında Çin’de başladığı iddia olunan ve daha sonra dünya genelinde 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tararından kabul edilen PCR tanı kiti ile  Şubat 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde görülmeye başlamış ve Covid-19 olarak isimlendirilmiş ve/veya 12/03/2020  tarihinde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bunun üzerine tüm devletler toplum sağlığı iddiası ile önlem almışlar ve/veya zaman zaman da bu önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmek ve/veya sürece uydurmak adına da farklı önlemler almışlar ve/veya Anayasa’da yer alan kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamak sureti ile de önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmişlerdir.  
  1. Bu süre içerisinde ve/veya dünya genelinde Covid-19 olarak isimlendirilen virüs sonucu DSÖ tarafından ilan edilen pandemi, PCR testi için boğaz ve burundan sürüntü örneği alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır.
  1. Davacı iddia ve beyan eder ki; süreç içerisinde yapılan çalışmalar ve/veya tıbbi çalışmalar ve/veya gözlemler neticesinde PCR olarak adlandırılan test kitlerinin kullanılması doğru değildir ve/veya hatalıdır. Davalıların bu konudaki kararlarının ayrıca yasal hiçbir zemini de yoktur. Şöyle ki;
  1. YASAL OLARAK:
  1. a) Davacı iddia ve beyan eder ki, PCR test kitleri ile Covid-19 virüsünün tespit edileceğine ve/veya edilmesi gerektiğine dair yasal herhangi bir zorunluluk yoktur ve/veya PCR testinin uygulanacağına ve/veya uygulanmasının zorunlu olacağına dair icbar mümkün değildir ve yasada da düzenlenmiş değildir. Her halukarda 45/2018 sayılı yasaya göre bir kimsenin muayene edilebilmesi için Mahkeme emri dahi aranmaktadır.

Her halukarda Virüsler kan testleri ve sair testlerle ve/veya antijen testleri ile de tespit edilebilecekleri gibi PCR, sürüntü testlerinin yasal olarak yer almaması nedeni ile kullanılmaya mecbur bırakılmasına dair alınmış karar ve/veya kararlar ve bu kararlar nedeni ile yapılan işlemler hatalıdırlar.

b)Davacı iddia ve beyan eder ki, 45/2018 sayılı yasa muayene edilmek hususunda zorunluluk getirmemektedir. Dolayısı ile PCR testleri ile sağlıklı olup olunmadığına dair muayene işlemi zorlanamaz ve/veya zorunlu olarak PCR testleri yapmak hususunda icbar edinilemez. Dolayısı ile Davalıların müştereken ve/veya münferiden PCR testleri ile hastalığın ve/veya Covid-19 virüsünün tespit edilmesi için muayene maksatlı PCR testi yapılmasına dair almış oldukları kararlar hatalıdır.

  1. BİLİMSEL VE/VEYA TIBBİ OLARAK:

a)PCR Testlerinin amacı Virüs Tespit etmek değilidir.

Davacı iddia eder ki, PCR sürüntü testleri genetik hastalıklar ve/veya prenetal tanı, adli tıp, kanser araştırmaları, babalık testleri, DNA analizi gibi analizlerin yapılması için yapılmıştır.

b)Yanlış pozitif çıkarabilir.

PCR Testleri spesifik ve güvenli testler değidir. PCR Testlerinin döngü sayısı DSÖ tarafından 14 Aralık 2020 ve  20 Ocak 2021 tarihinde de Başkan Tedors Adhanom Ghebreyesus’un daha önce kabul edilen  45 döngünün fazla pozitif  bulduğundan aşağı çekilmesi istenmiştir.

Yine alınan numunede başka virüs RNA/DNA’sının olması halinde (Influenza virüsü gibi), bunların döngüye girip kopyalanma ihtimali ve boyamada yanlış pozitif çıkma ihtimali vardır.

c)Davacı iddia eder ki, SARS-CoV2 virüsü izole edilmemiş olduğundan ve DSÖ’nün kabul ettiği (17 Ocak 2020) protokolde bu durum açıkça yazılmış olmasına rağmen test sonuçlarının doğruluk oranını saptamak için kullanılabilecek bir altın standart yoktur, olamazda. O nedenle bu testlerde elde edilecek sonuçlar tümüyle geçersizdir.

Ahar surette;

d)Virüs izolasyonu olduğu kabul edilse bile kullanımda mevcut sürüntü testlerinin hiçbirinin resmi verifikasyon ve validasyonu yoktur ve/veya ruhsatsızdır.

e)Cihazların %99’unda hangi gen diziliminin olduğu bilinmemektedir ve/veya sürüntü testlerinin birçoğunda, taşıdıkları gen dizilimleri (sekansları) deklare edilmiş ve/veya açıklanmış değil.

f)PCR testinin tekrar sayısına göre ölü virüsün geninin de çoğaltılarak, virüs aktifmiş gibi PCR pozitif sonucunu verebilir ancak bu aktif bir enfeksiyonun kanıtı değildir.

g)PCR testleri döngü sayısı göre %63-65 arası pozitif  yakalamaktadır. Sırf bu nedenle dahi güvenilir değildir.

h)PCR testleri sonuçlarını bilimsel olarak zayıf pozitif şeklinde vermez. Oysa bu mümkündür ancak PCR testi buna fırsat tanımaz ve PCR pozitif gösterir.

ı)E, N ve RdRp2 geninin herhangi birinin varlığı halinde yeterli pozitiflik kabul edildiğinden pozitif sayısı fazla görünmektedir. Oysa bu Nisan 2020 tarihine kadar her üç genin de aranması yönünde idi.

i)Virüsün mutasyona uğruyorsa, önceden hazırlanan test kitleri ile bugün mevcut virüsü aramak mantık dışıdır. Yine virüs her ülke ve coğrafyaya göre değişiklik gösterdiği iddia edildiğinden bu test kitleri geçersiz sayılmalıdır.

j)Gen dizilimi için model olarak kullanılan patojenik sıvılarda ne bir virüs titrasyonu ne de kuantifikasyonu yapılmış olduğundan, buradan, o sıvılar dahilinde milyarlarca virüs benzeri partikülün (insan organizmasında doğal olarak bulunan ve patojenik özellik taşımayan ekstraselüler veziküller dahil) bulunduğu anlaşılabilir.

k)Esas itibariyle, farinjiyal veya nazal COVID-19 sürüntü testlerinin hiçbir diyagnostik   değeri bulunmamaktadır.

l)PCR testleri burun içerisine nazofarenks denilen bölgeye kadar inmekte ve sürüntü bu bölgeden alınmaktadır. PCR testleri üzerinde mevcut herhangi bir bakteri bu bölgeye sürüntü testi ile aktarıldığı taktirde kişinin hastalanmasına yol açmaktadır. Dolayısı ile işlemin yapılışı açısından da hatalı ve/veya risklidir.

            C)BİREYSEL OLARAK:

Davacı iddia eder ki, PCR testlerinin üretilmesinin temel amacı virüs tespiti değil, DNA analizidir. Her halukarda PCR testlerinin nasıl imha edildiği belli olmamakla birlikte bir toplumun da DNA örnekleri alınmaktadır. Dolayısı ile aynı zamanda etik de değildir ve/veya kimsenin DNA’sı zorlanmak sureti ile ve/veya alınacak kararlarla ve/veya rızası dışında da temin edilmemelidir. Nitekim Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış olduğu kararlar Davacının DNA’sının da alınması neticesini doğuracaktır ki, Davacının buna rızası yoktur.

  1. Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış oldukları kararlar nedeni ile ve/veya 15 günde bir yenilenmek kaydı ile PCR testi yaptırtmak ile ilgili kararları neticesinde Davacının çalışma hakkı da etkilenmektedir. Davacı PCR testi olmaksızın çalışamama ihtimali ve dolayısı ile kendisini ekonomik olarak geliştirememe ihtimali taşımaktadır ki yasal dayanağı olmayan bir test ile Davacının Anayasal hakları etkilenecektir. Yine bu test ile hatalı pozitif olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir kimsenin pozitif çıkması ile kişi Anayasaya aykırı bir şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakılarak Karantina otellerine yerleştirilmekte ve kendisine derhal tıbbi tedavi uygulanmaya başlanmaktadır. Her halukarda uygulanan tedavinin tedavi protokolü dahi bulunmamaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün uyguladığı tedavi PCR pozitif olup, gerek hatalı, gerekse gerçek pozitif olan kimselerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 ve/veya Davalılar müştereken ve/veya münferdien PCR pozitif kimselere hatalı ve/veya yanlış ve/veya gereksiz tedavi de uygulayabilmektedirler. Dolayısı ile muhtemel bir hatalı pozitif, yukarıdaki iddialara halel gelmeksizin bir kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayacağı gibi ve/veya kişi özgürlüğünü sınırlayacağı gibi, ülke içerisinde gereksiz önlemlerin alınmasına sebebiyet vermek sureti ile Anayasa’da yer alan birçok kişi hak ve özgürlüklerinden men edilmesini sağlayacak tedbirler alınması sağlanacak ve/veya kişilerin ve/veya spesifik olarak Davacının Çalışma Hakkı, Hayat ve vücut bütünlüğü hakkı, sağlıklı yaşama hakkı ve/veya sağlık hakkı gibi hakları da etkilenecektir.

7.Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalının yapmış olduğu işlemlerin ve/veya almış oldukları kararlarda ve bu konuda verilmiş olan karar ve/veya yapılmış olan işlem ve/veya eylem ve/veya ihmal tamamen hatalıdır ve/veya yanlıştır. Bu karar ve/veya kararlar Davacıyı zarar ve ziyanlara düçar bırakmakta ve mağdur etmektedir ve dolayısı ile işbu kararın iptal edilmesi gerekmektedir.

8.İşbu YİM konusu karar ve/veya işlemler nedeni ile Davacının işbu YİM davasını dosyalama mecburiyeti hasıl olmuştur ve/veya işbu kararların alınması ve/veya bu hususta yapılan işlemlerin ve/veya 27/02/2019 tarihli karar nedeni ile Davacının münferiden meşru menfaatleri etkilenmektedir ve işbu davayı dosyalamakta da meşru menfaati bulunmaktadır.

İşbu dava Davacı Avukatı Boysan Boyra tarafından tanzim edilmiştir.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa’dır.

                                                              Boysan Boyra

                                                      Davacı Tarafından Avukat

………/….03…../2021 tarihinde

kaydolunup mühürlenmiştir.

                                      Mukayyit.

Not: Bu davaya verilecek bir müdafaanın davanın tebliğ tarihinden itibaren yirmi bir (21) gün zarfında kayıt kalemine bizzat veya Avukat vasıtasıyle verilir ve bir sureti davacıların tebliğ adresine bırakılır.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

                Başsavcılığı  Lefkoşa, KKTC.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                                  

Yukarıdaki Müstedi tarafından yapılmış tek taraflı istida:

Yukarıdaki Müstedi işbu istidası ile;

  1. Esas başvurunun nihai bir karara bağlanmasına ve/veya Muhterem Mahkeme’ce takdir ve tayin edilecek bir tarihe kadar; Davalılar tarafından müştereken ve/veya münferiden takriben ve/veya 27/02/2021 tarihinde alınan ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararın icraasını men edici bir emir ve/veya geçici bir ara emri verilmesi ve/veya yürütmenin durdurulmasına dair bir emir verilmesi zımnında bir Mahkeme emri itası;
  1. Muhterem mahkemece uygun görülecek başka bir emir ve/veya çare.
  1. Bu istida masraflarının M/aleyhlere tahmili.

 için gerekli emrin isdarını talep eder.

İşbu başvuru KKTC. Anayasa’sının 152, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere ve Yüksek Mahkeme Tüzüğüne istinad eder.

Bu istidada istinad edilen gerçekler Lefkoşa   sakinlerinden Seda Okgül’ün  ilişikte sunulan  yemin varakasında gösterilmektedir.

 

Bu istida Müstedinin Avukatı Boysan Boyra tarafından yapılmıştır.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı altı, Lefkoşa’dır.

                                                                                                          Boysan Boyra

                                                                                              Müstedi Tarafından Avukat.

2021  senesinin Mart  ayının   2. günü

dosyalanmıştır. Dinlenmesi için  2021 senesi

Mart ayının …………..gününe tayin edilmiştir.                 

                                                                                                                                                                    Mukayyit.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

3.Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle                   Başsavcılık  Lefkoşa.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                           

 

                                                        YEMİN BELGESİ

Ben aşağıda imza sahibi Lefkoşa  sakinlerinden Seda Okgül , yemin eder ve bu yeminimle aşağıda gösterilen hususları beyan ederim.

  1. Yukarıda unvan ve sayısı gösterilen başvuruda davacı ve işbu istidada ise  Müstediyim.
  1. Bu istida maksatları bakımından esas başvurumdaki tüm iddiaları burada aynen tekrarlar ve benimserim.
  1. DSÖ tarafından ilan edilen pandemi nedeni ile Covid-19 virüsünün tespiti bir nevi PCR testlerine bağlanmıştır. Oysa ki PCR testleri dışında başka alternatif testler vardır. Mesela kan testleri ve sair testler uygulanarak virüsler tespit edilebilir. Davamda da açık olarak belirtmiş olduğum gibi, PCR testleri ciddi hatalar vermektedir. Her halukarda özetle;

Bu testlerin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir kimsenin bir başka kimseyi Bulaşıcı Hastalıklar yasası Tahtında muayene edebilmesi için Mahkeme emrine ihtiyaç duyması gerekmekte iken, Davalı/M/aleyhler yasa dışı bir şekilde ve/veya Almış oldukları ve yayınladıkları kararlar ile zorunlu olarak PCR testi yaptırtmak surety ile muayeneye tabi tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak az önce bahsettiğim üzere bunu yapabilmek ilgili yasada Mahkeme ermine bağlanmışken, Davalılar yetki aşımı yapmak suretiyle ve icbar ederek, PCR testi vasıtası ile Covid-19 virüsünü tespit etmeye çalışmaktadırlar. Her halukarda mezkur muayeneyi hasta oluğundan şüphelenilen kişiler yerine sağlıklı kişiler üzerinde yapmaktadırlar ki, bu test ve alınan kararlar amacı aşmaktadır.

Yine mezkur testler birçok sebeple hatalı sonuç vermektedirler. Herhangi bir virüsün varlığı ve/veya ölü bir virus varlığı dahi, PCR testlerinin döngüsünde çoğaltılmakta ve aşırı çoğaltmada (-ki döngü sayısı değiştirilmiş olmasına rağmen) Davalılar PCR testlerinin ve/veya ilk nazarda DSÖ nün Kabul edip daha sonra değiştirdiği döngü sayısını uygulamakta ısrar etmekte ve hatalı pozitifler yaratmaktadırlar.

Bir diğer önemli husus ise mezkur testler sürüntü testleri olup, bu testler burun ve akabinde boğaza sürüntü yapılarak yani, tükürük de alınarak yapılmaktadır. İddia ederim ki, PCR testleri DNA analizleri yapmak için kullanılan test türleridir. Davalılar müştereken ve/veya münferiden kararlar almak suretiyle şahsıma ait DNA analizlerini çıkarabileceklerdir. Ancak böyle bir hususa rızam yoktur. Böyle birşey bedenime ait olan anahtarın tümü ile Davalıların eline geçmesine neden olacağından, bedenimin tüm zayıflıklarını tespit edebilme ihtimaline de yol açacaktır. Kaldı ki, mezkur testlerin imha edilip edilmediği, ve/veya nasıl ve ne şekilde imha edildiği belli değildir, hiç açıklanmamıştır. Şahsen bu husus beni ayrıca rahatsız etmektedir.  Kendi bedenim ve sağlığım üzerinde söz hakkım bulunmakta olduğuna inanmaktayım.

  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların bu kararı aynı zamanda Anayasa ile korunma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaktadır.
  1. Her halukarda Davalıların baz aldığı bu PCR testleri ifade etmiş olduğum gibi hatalı pozitif vermekte ve/veya bir kimse önce pozitif, sonra negatif veya döngüye göre pozitif vermektedir. Herhangi bir şekilde hatalı pozitif temin edilmesi halinde,  Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğüm karantina otellerine kapatılarak tedavi edilmem sonucunu dahi doğurabilecektir ki, Davalı No.2’nin uyguladığı sağlık protokolleri belirsizdir ve/veya yanlış uygulamalar olduğu duyumlarını almaktayım .
  1. Yukarda yer alan tüm nedenlerle  ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar inancım odur ki, yoklukla malul bir karardır ve/veya hatalıdır ve bu nedenle de hükümsüz ve/veya etki doğurmaması gereken bir karardır ve işbu nedenle de iptal edilmesi gerekmektedir.
  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların almış olduğu karar ve/veya işbu karar doğrultusunda yapılan işlemler, açıkça kanuna aykırıdır. Hatta kanuni değildir ve yasal dayanağı yoktur.
  1. Yine,  iddia ve beyan ederim ki, karara bağlanması gereken kony ciddidir ve iddialarımda haklı olduğuma dair belirtiler mevcuttur, keza ara emri verilmez ise ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğması mümkündür. Mesela mezkur karar çalışma hakkımı engellemekte, hatalı bir netice de ortaya koyabileceği ve tedavi görmeme neden olabileceği gibi, DNA mın temin edilmesine de neden olacaktır. Kaldı ki, alınan kararlar gereği PCR testi yaptırmış değilim ve yaptırmak konusunda da rızam yoktur ve/veya yaptırmak zorunda olmadığıma da inanmaktayım. 
  1. Yukarıdakiler gereğince karara bağlanması gereken konunun çok ciddi ve acil olduğu inancındayım ve davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç olduğuna inanmaktayım.
  1. Tüm yukarıda iddia etmiş olduğum sebeplerle bu  istida ile talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi imkansız zarar ziyana uğramam söz konusu olacak, geriye dönüş imkansızlaşacaktır ve/veya çok zorlaşacağına inanmaktayım.
  2. Yukarıda gerçekler ışığında istida da olduğu gibi emir verilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu inancı ile bu doğrultuda talepte bulunurum.

                                                                      Yemin eden

                                                           ……………………………………

Seda Okgül  

2021Yılı Mart ayının 2..günü

yemin ve imza edilmiştir.                   Mukayyit.         

 

 

https://www.habervakti.com/gundem/korona-nin-dayandigi-temel-cokebilir-pcr-testi-kibris-ta-h137719.html

https://www.5gvirusnews.com/hukuk/pcr-dunyada-ilk-kez-kktcde-yargilanacak-h484.html

 

 

[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]Açılan davada COVİD-19 virüsünün İZOLATLARI, yani enfekte olmuş bir kişiden veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal veya viral anlamda saf bir numune olmadığı halde, PCR tanı kiti ile pozitif sonuç tespit edilerek vaka sayısı oluşturulduğu belgelendi.

Dava metninde dünyanın her yerinde olduğu gibi KKTC’de ne işe yaradığı belli olmayan PCR test kiti ile insanların bedenine müdahale edildiği ve bunun da yasalarda yer olmadığı yer aldı.

Daha önce Portekiz de 11 Kasım 2020 tarihinde açılan bir davada mahkeme, PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin karar verdi. 23 Kasım 2020 tarihinde ise Berlin’de PCR tanı kitini DSÖ’ye kabul ettiren Christian Drosten’in sahte salgına neden olduğu için hakkında dava açıldı. Bunun üzerien DSÖ, 14 Aralık 2020 ve 20 Ocak 2021 tarihinde PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin açıklama yaptı.

Dünya’da Seda OKGÜL’ün KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nde açtığı davada PCR tanı kiti ilk kez yargılanıyor..

 

 

DAVA METNİ

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.

                                                                                                                      YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

 

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

   Başsavcılığı, Lefkoşa.

                                                                                                           Arasında

Yukarıdaki Davacı Tarafından

TALEP TAKRİRİ

Malumunuz olsun ki, yukarıda adı yazılı davacı aşağıdaki çareler için Mahkemeye başvurur;

Şöyle ki;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının  hükümsüz ve/veya etkisiz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup , açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının bir ihmal olduğuna ve/veya böyle bir ihmalin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar yoklukla  maluldur  ve/veya mutlak butlanla sakattır  dolayısı ile mezkur karar etkisiz,  hükümsüz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacak bir karardır ve dolayısı ile iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

İşbu dava masraflarıdır.

İşbu dava KKTC Anayasasının 152. Maddesine, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere istinad eder.

Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır:

  1. Davalı dava konusu kararı değerlendirirken ve/veya dava konusu kararı alırken  ihmalde bulundu. Keza davacının haklarını ihlal etmekte ve/veya davacıyı mağdur etmektedir.
  1. Davalının, Dava konusu karar ve/veya işlemleri ve/veya eylemleri Anayasaya ilgili mevzuata ve/veya Doğal Aalet ilkelerine ve/veya Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine aykırı ve/veya gayrı yasaldır ve/veya hükümsüzür.
  1. Davalı 27/02/2021 tarihli kararı istihsal ederken ve/veya ve/veya değerlendirme yaparken ilgili mevzuatı yanlış anlamış ve/veya hatalı uygulamış ve/veya eksik uygulamışdır.
  1. Dava konusu karar ve/veya işlem ve/veya işlemler gerekçeden yoksundur ve/veya keyfidir ve/veya hatalı değerlendirmelere dayanmaktadır ve/veya yasal dayanağı yoktur ve/veya kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde karar alınmıştır.  
  1. Davalı, Dava konusu kararı alıırken ve/veya işlemleri yaparken  yeterli inceleme ve/veya araştırma yapmadı  ve/veya eksik ve/veya  hatalı inceleme yaptı . Ayni nedenle bunlar neticesinde  hatalı kararlar istihsal etti ve/veya  işlemler yaptı .
  1. Dava konusu karar alınırken ve/veya işlemler yapılırken davalı yetkilerini aştı  ve/veya yetkisiz olarak karar aldı  ve/veya yetki aşımı ile kararlar aldı ve/veya bu kararlar doğrultusunda işlemler yaptı  ve/veya yetkilerini kötüye kullandı  ve  dava konusu kararları bu suretle istihsal etti.

Bu Davayı Desteklemek İçin Aşağıdaki Olgulara Dayanılır:

  1. Davacı Lefkoşa’da ikamet etmekte olup, takriben ve/veya 19 yıldır Avukatlık mesleği ile iştigal etmektedir.
  1. Davalı No.1, KKTC Bakanlar Kurulu olup, yönetsel faaliyetlerde bulunan ve/veya genel siyaseti belirlemekte ve/veya yasa gücünde kararname çıkarmakta ve/veya Anayasa’da belirtilmiş ve/veya sayılmış görevleri yerine getirmektedir. Davalı No.2 KKTC Sağlık Bakanlığı Anayasanın 45. Maddesi gereğince “herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlama ödevi olan yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir organ ve/veya  makam ve/veya Bakanlıktır ve/veya kamu tüzel kişiliğine haizdir. Davalı No.3 Davalı No.2’ye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve/veya 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında kurulan bir kurul ve/veya komitedir.
  1. Takriben ve/veya 2019 yılı sonlarında Çin’de başladığı iddia olunan ve daha sonra dünya genelinde 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tararından kabul edilen PCR tanı kiti ile  Şubat 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde görülmeye başlamış ve Covid-19 olarak isimlendirilmiş ve/veya 12/03/2020  tarihinde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bunun üzerine tüm devletler toplum sağlığı iddiası ile önlem almışlar ve/veya zaman zaman da bu önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmek ve/veya sürece uydurmak adına da farklı önlemler almışlar ve/veya Anayasa’da yer alan kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamak sureti ile de önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmişlerdir.  
  1. Bu süre içerisinde ve/veya dünya genelinde Covid-19 olarak isimlendirilen virüs sonucu DSÖ tarafından ilan edilen pandemi, PCR testi için boğaz ve burundan sürüntü örneği alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır.
  1. Davacı iddia ve beyan eder ki; süreç içerisinde yapılan çalışmalar ve/veya tıbbi çalışmalar ve/veya gözlemler neticesinde PCR olarak adlandırılan test kitlerinin kullanılması doğru değildir ve/veya hatalıdır. Davalıların bu konudaki kararlarının ayrıca yasal hiçbir zemini de yoktur. Şöyle ki;
  1. YASAL OLARAK:
  1. a) Davacı iddia ve beyan eder ki, PCR test kitleri ile Covid-19 virüsünün tespit edileceğine ve/veya edilmesi gerektiğine dair yasal herhangi bir zorunluluk yoktur ve/veya PCR testinin uygulanacağına ve/veya uygulanmasının zorunlu olacağına dair icbar mümkün değildir ve yasada da düzenlenmiş değildir. Her halukarda 45/2018 sayılı yasaya göre bir kimsenin muayene edilebilmesi için Mahkeme emri dahi aranmaktadır.

Her halukarda Virüsler kan testleri ve sair testlerle ve/veya antijen testleri ile de tespit edilebilecekleri gibi PCR, sürüntü testlerinin yasal olarak yer almaması nedeni ile kullanılmaya mecbur bırakılmasına dair alınmış karar ve/veya kararlar ve bu kararlar nedeni ile yapılan işlemler hatalıdırlar.

b)Davacı iddia ve beyan eder ki, 45/2018 sayılı yasa muayene edilmek hususunda zorunluluk getirmemektedir. Dolayısı ile PCR testleri ile sağlıklı olup olunmadığına dair muayene işlemi zorlanamaz ve/veya zorunlu olarak PCR testleri yapmak hususunda icbar edinilemez. Dolayısı ile Davalıların müştereken ve/veya münferiden PCR testleri ile hastalığın ve/veya Covid-19 virüsünün tespit edilmesi için muayene maksatlı PCR testi yapılmasına dair almış oldukları kararlar hatalıdır.

  1. BİLİMSEL VE/VEYA TIBBİ OLARAK:

a)PCR Testlerinin amacı Virüs Tespit etmek değilidir.

Davacı iddia eder ki, PCR sürüntü testleri genetik hastalıklar ve/veya prenetal tanı, adli tıp, kanser araştırmaları, babalık testleri, DNA analizi gibi analizlerin yapılması için yapılmıştır.

b)Yanlış pozitif çıkarabilir.

PCR Testleri spesifik ve güvenli testler değidir. PCR Testlerinin döngü sayısı DSÖ tarafından 14 Aralık 2020 ve  20 Ocak 2021 tarihinde de Başkan Tedors Adhanom Ghebreyesus’un daha önce kabul edilen  45 döngünün fazla pozitif  bulduğundan aşağı çekilmesi istenmiştir.

Yine alınan numunede başka virüs RNA/DNA’sının olması halinde (Influenza virüsü gibi), bunların döngüye girip kopyalanma ihtimali ve boyamada yanlış pozitif çıkma ihtimali vardır.

c)Davacı iddia eder ki, SARS-CoV2 virüsü izole edilmemiş olduğundan ve DSÖ’nün kabul ettiği (17 Ocak 2020) protokolde bu durum açıkça yazılmış olmasına rağmen test sonuçlarının doğruluk oranını saptamak için kullanılabilecek bir altın standart yoktur, olamazda. O nedenle bu testlerde elde edilecek sonuçlar tümüyle geçersizdir.

Ahar surette;

d)Virüs izolasyonu olduğu kabul edilse bile kullanımda mevcut sürüntü testlerinin hiçbirinin resmi verifikasyon ve validasyonu yoktur ve/veya ruhsatsızdır.

e)Cihazların %99’unda hangi gen diziliminin olduğu bilinmemektedir ve/veya sürüntü testlerinin birçoğunda, taşıdıkları gen dizilimleri (sekansları) deklare edilmiş ve/veya açıklanmış değil.

f)PCR testinin tekrar sayısına göre ölü virüsün geninin de çoğaltılarak, virüs aktifmiş gibi PCR pozitif sonucunu verebilir ancak bu aktif bir enfeksiyonun kanıtı değildir.

g)PCR testleri döngü sayısı göre %63-65 arası pozitif  yakalamaktadır. Sırf bu nedenle dahi güvenilir değildir.

h)PCR testleri sonuçlarını bilimsel olarak zayıf pozitif şeklinde vermez. Oysa bu mümkündür ancak PCR testi buna fırsat tanımaz ve PCR pozitif gösterir.

ı)E, N ve RdRp2 geninin herhangi birinin varlığı halinde yeterli pozitiflik kabul edildiğinden pozitif sayısı fazla görünmektedir. Oysa bu Nisan 2020 tarihine kadar her üç genin de aranması yönünde idi.

i)Virüsün mutasyona uğruyorsa, önceden hazırlanan test kitleri ile bugün mevcut virüsü aramak mantık dışıdır. Yine virüs her ülke ve coğrafyaya göre değişiklik gösterdiği iddia edildiğinden bu test kitleri geçersiz sayılmalıdır.

j)Gen dizilimi için model olarak kullanılan patojenik sıvılarda ne bir virüs titrasyonu ne de kuantifikasyonu yapılmış olduğundan, buradan, o sıvılar dahilinde milyarlarca virüs benzeri partikülün (insan organizmasında doğal olarak bulunan ve patojenik özellik taşımayan ekstraselüler veziküller dahil) bulunduğu anlaşılabilir.

k)Esas itibariyle, farinjiyal veya nazal COVID-19 sürüntü testlerinin hiçbir diyagnostik   değeri bulunmamaktadır.

l)PCR testleri burun içerisine nazofarenks denilen bölgeye kadar inmekte ve sürüntü bu bölgeden alınmaktadır. PCR testleri üzerinde mevcut herhangi bir bakteri bu bölgeye sürüntü testi ile aktarıldığı taktirde kişinin hastalanmasına yol açmaktadır. Dolayısı ile işlemin yapılışı açısından da hatalı ve/veya risklidir.

            C)BİREYSEL OLARAK:

Davacı iddia eder ki, PCR testlerinin üretilmesinin temel amacı virüs tespiti değil, DNA analizidir. Her halukarda PCR testlerinin nasıl imha edildiği belli olmamakla birlikte bir toplumun da DNA örnekleri alınmaktadır. Dolayısı ile aynı zamanda etik de değildir ve/veya kimsenin DNA’sı zorlanmak sureti ile ve/veya alınacak kararlarla ve/veya rızası dışında da temin edilmemelidir. Nitekim Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış olduğu kararlar Davacının DNA’sının da alınması neticesini doğuracaktır ki, Davacının buna rızası yoktur.

  1. Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış oldukları kararlar nedeni ile ve/veya 15 günde bir yenilenmek kaydı ile PCR testi yaptırtmak ile ilgili kararları neticesinde Davacının çalışma hakkı da etkilenmektedir. Davacı PCR testi olmaksızın çalışamama ihtimali ve dolayısı ile kendisini ekonomik olarak geliştirememe ihtimali taşımaktadır ki yasal dayanağı olmayan bir test ile Davacının Anayasal hakları etkilenecektir. Yine bu test ile hatalı pozitif olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir kimsenin pozitif çıkması ile kişi Anayasaya aykırı bir şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakılarak Karantina otellerine yerleştirilmekte ve kendisine derhal tıbbi tedavi uygulanmaya başlanmaktadır. Her halukarda uygulanan tedavinin tedavi protokolü dahi bulunmamaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün uyguladığı tedavi PCR pozitif olup, gerek hatalı, gerekse gerçek pozitif olan kimselerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 ve/veya Davalılar müştereken ve/veya münferdien PCR pozitif kimselere hatalı ve/veya yanlış ve/veya gereksiz tedavi de uygulayabilmektedirler. Dolayısı ile muhtemel bir hatalı pozitif, yukarıdaki iddialara halel gelmeksizin bir kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayacağı gibi ve/veya kişi özgürlüğünü sınırlayacağı gibi, ülke içerisinde gereksiz önlemlerin alınmasına sebebiyet vermek sureti ile Anayasa’da yer alan birçok kişi hak ve özgürlüklerinden men edilmesini sağlayacak tedbirler alınması sağlanacak ve/veya kişilerin ve/veya spesifik olarak Davacının Çalışma Hakkı, Hayat ve vücut bütünlüğü hakkı, sağlıklı yaşama hakkı ve/veya sağlık hakkı gibi hakları da etkilenecektir.

7.Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalının yapmış olduğu işlemlerin ve/veya almış oldukları kararlarda ve bu konuda verilmiş olan karar ve/veya yapılmış olan işlem ve/veya eylem ve/veya ihmal tamamen hatalıdır ve/veya yanlıştır. Bu karar ve/veya kararlar Davacıyı zarar ve ziyanlara düçar bırakmakta ve mağdur etmektedir ve dolayısı ile işbu kararın iptal edilmesi gerekmektedir.

8.İşbu YİM konusu karar ve/veya işlemler nedeni ile Davacının işbu YİM davasını dosyalama mecburiyeti hasıl olmuştur ve/veya işbu kararların alınması ve/veya bu hususta yapılan işlemlerin ve/veya 27/02/2019 tarihli karar nedeni ile Davacının münferiden meşru menfaatleri etkilenmektedir ve işbu davayı dosyalamakta da meşru menfaati bulunmaktadır.

İşbu dava Davacı Avukatı Boysan Boyra tarafından tanzim edilmiştir.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa’dır.

                                                              Boysan Boyra

                                                      Davacı Tarafından Avukat

………/….03…../2021 tarihinde

kaydolunup mühürlenmiştir.

                                      Mukayyit.

Not: Bu davaya verilecek bir müdafaanın davanın tebliğ tarihinden itibaren yirmi bir (21) gün zarfında kayıt kalemine bizzat veya Avukat vasıtasıyle verilir ve bir sureti davacıların tebliğ adresine bırakılır.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

                Başsavcılığı  Lefkoşa, KKTC.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                                  

Yukarıdaki Müstedi tarafından yapılmış tek taraflı istida:

Yukarıdaki Müstedi işbu istidası ile;

  1. Esas başvurunun nihai bir karara bağlanmasına ve/veya Muhterem Mahkeme’ce takdir ve tayin edilecek bir tarihe kadar; Davalılar tarafından müştereken ve/veya münferiden takriben ve/veya 27/02/2021 tarihinde alınan ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararın icraasını men edici bir emir ve/veya geçici bir ara emri verilmesi ve/veya yürütmenin durdurulmasına dair bir emir verilmesi zımnında bir Mahkeme emri itası;
  1. Muhterem mahkemece uygun görülecek başka bir emir ve/veya çare.
  1. Bu istida masraflarının M/aleyhlere tahmili.

 için gerekli emrin isdarını talep eder.

İşbu başvuru KKTC. Anayasa’sının 152, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere ve Yüksek Mahkeme Tüzüğüne istinad eder.

Bu istidada istinad edilen gerçekler Lefkoşa   sakinlerinden Seda Okgül’ün  ilişikte sunulan  yemin varakasında gösterilmektedir.

 

Bu istida Müstedinin Avukatı Boysan Boyra tarafından yapılmıştır.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı altı, Lefkoşa’dır.

                                                                                                          Boysan Boyra

                                                                                              Müstedi Tarafından Avukat.

2021  senesinin Mart  ayının   2. günü

dosyalanmıştır. Dinlenmesi için  2021 senesi

Mart ayının …………..gününe tayin edilmiştir.                 

                                                                                                                                                                    Mukayyit.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

3.Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle                   Başsavcılık  Lefkoşa.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                           

 

                                                        YEMİN BELGESİ

Ben aşağıda imza sahibi Lefkoşa  sakinlerinden Seda Okgül , yemin eder ve bu yeminimle aşağıda gösterilen hususları beyan ederim.

  1. Yukarıda unvan ve sayısı gösterilen başvuruda davacı ve işbu istidada ise  Müstediyim.
  1. Bu istida maksatları bakımından esas başvurumdaki tüm iddiaları burada aynen tekrarlar ve benimserim.
  1. DSÖ tarafından ilan edilen pandemi nedeni ile Covid-19 virüsünün tespiti bir nevi PCR testlerine bağlanmıştır. Oysa ki PCR testleri dışında başka alternatif testler vardır. Mesela kan testleri ve sair testler uygulanarak virüsler tespit edilebilir. Davamda da açık olarak belirtmiş olduğum gibi, PCR testleri ciddi hatalar vermektedir. Her halukarda özetle;

Bu testlerin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir kimsenin bir başka kimseyi Bulaşıcı Hastalıklar yasası Tahtında muayene edebilmesi için Mahkeme emrine ihtiyaç duyması gerekmekte iken, Davalı/M/aleyhler yasa dışı bir şekilde ve/veya Almış oldukları ve yayınladıkları kararlar ile zorunlu olarak PCR testi yaptırtmak surety ile muayeneye tabi tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak az önce bahsettiğim üzere bunu yapabilmek ilgili yasada Mahkeme ermine bağlanmışken, Davalılar yetki aşımı yapmak suretiyle ve icbar ederek, PCR testi vasıtası ile Covid-19 virüsünü tespit etmeye çalışmaktadırlar. Her halukarda mezkur muayeneyi hasta oluğundan şüphelenilen kişiler yerine sağlıklı kişiler üzerinde yapmaktadırlar ki, bu test ve alınan kararlar amacı aşmaktadır.

Yine mezkur testler birçok sebeple hatalı sonuç vermektedirler. Herhangi bir virüsün varlığı ve/veya ölü bir virus varlığı dahi, PCR testlerinin döngüsünde çoğaltılmakta ve aşırı çoğaltmada (-ki döngü sayısı değiştirilmiş olmasına rağmen) Davalılar PCR testlerinin ve/veya ilk nazarda DSÖ nün Kabul edip daha sonra değiştirdiği döngü sayısını uygulamakta ısrar etmekte ve hatalı pozitifler yaratmaktadırlar.

Bir diğer önemli husus ise mezkur testler sürüntü testleri olup, bu testler burun ve akabinde boğaza sürüntü yapılarak yani, tükürük de alınarak yapılmaktadır. İddia ederim ki, PCR testleri DNA analizleri yapmak için kullanılan test türleridir. Davalılar müştereken ve/veya münferiden kararlar almak suretiyle şahsıma ait DNA analizlerini çıkarabileceklerdir. Ancak böyle bir hususa rızam yoktur. Böyle birşey bedenime ait olan anahtarın tümü ile Davalıların eline geçmesine neden olacağından, bedenimin tüm zayıflıklarını tespit edebilme ihtimaline de yol açacaktır. Kaldı ki, mezkur testlerin imha edilip edilmediği, ve/veya nasıl ve ne şekilde imha edildiği belli değildir, hiç açıklanmamıştır. Şahsen bu husus beni ayrıca rahatsız etmektedir.  Kendi bedenim ve sağlığım üzerinde söz hakkım bulunmakta olduğuna inanmaktayım.

  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların bu kararı aynı zamanda Anayasa ile korunma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaktadır.
  1. Her halukarda Davalıların baz aldığı bu PCR testleri ifade etmiş olduğum gibi hatalı pozitif vermekte ve/veya bir kimse önce pozitif, sonra negatif veya döngüye göre pozitif vermektedir. Herhangi bir şekilde hatalı pozitif temin edilmesi halinde,  Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğüm karantina otellerine kapatılarak tedavi edilmem sonucunu dahi doğurabilecektir ki, Davalı No.2’nin uyguladığı sağlık protokolleri belirsizdir ve/veya yanlış uygulamalar olduğu duyumlarını almaktayım .
  1. Yukarda yer alan tüm nedenlerle  ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar inancım odur ki, yoklukla malul bir karardır ve/veya hatalıdır ve bu nedenle de hükümsüz ve/veya etki doğurmaması gereken bir karardır ve işbu nedenle de iptal edilmesi gerekmektedir.
  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların almış olduğu karar ve/veya işbu karar doğrultusunda yapılan işlemler, açıkça kanuna aykırıdır. Hatta kanuni değildir ve yasal dayanağı yoktur.
  1. Yine,  iddia ve beyan ederim ki, karara bağlanması gereken kony ciddidir ve iddialarımda haklı olduğuma dair belirtiler mevcuttur, keza ara emri verilmez ise ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğması mümkündür. Mesela mezkur karar çalışma hakkımı engellemekte, hatalı bir netice de ortaya koyabileceği ve tedavi görmeme neden olabileceği gibi, DNA mın temin edilmesine de neden olacaktır. Kaldı ki, alınan kararlar gereği PCR testi yaptırmış değilim ve yaptırmak konusunda da rızam yoktur ve/veya yaptırmak zorunda olmadığıma da inanmaktayım. 
  1. Yukarıdakiler gereğince karara bağlanması gereken konunun çok ciddi ve acil olduğu inancındayım ve davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç olduğuna inanmaktayım.
  1. Tüm yukarıda iddia etmiş olduğum sebeplerle bu  istida ile talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi imkansız zarar ziyana uğramam söz konusu olacak, geriye dönüş imkansızlaşacaktır ve/veya çok zorlaşacağına inanmaktayım.
  2. Yukarıda gerçekler ışığında istida da olduğu gibi emir verilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu inancı ile bu doğrultuda talepte bulunurum.

                                                                      Yemin eden

                                                           ……………………………………

Seda Okgül  

2021Yılı Mart ayının 2..günü

yemin ve imza edilmiştir.                   Mukayyit.         

 

 

https://www.habervakti.com/gundem/korona-nin-dayandigi-temel-cokebilir-pcr-testi-kibris-ta-h137719.html

https://www.5gvirusnews.com/hukuk/pcr-dunyada-ilk-kez-kktcde-yargilanacak-h484.html

 

 

[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]DSÖ’nün 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği PCR tanı kiti ile COVİD-19’u dünyaya yaydıktan sonra, 12 Mart 2020 tarihinde ilan ettiği pandeminin bütün şifreleri çözüldü. İşte çözülen bu şifrelerin başında, DSÖ’nün PCR test kiti protoklünü kabul ettiği Berlin Charite Viroloji Enstitüsü Prof. Direktörü Christian Drosten’in yazdığı makalede, Virüs İZOLATLARI ile ilgili elinde materyal olmadığını itiraf etmesi vardı. Dava da izole edilmemiş virus ile var edilen PCR tanı kitiyle test yapılmasına karşı açıldı.

Açılan davada COVİD-19 virüsünün İZOLATLARI, yani enfekte olmuş bir kişiden veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal veya viral anlamda saf bir numune olmadığı halde, PCR tanı kiti ile pozitif sonuç tespit edilerek vaka sayısı oluşturulduğu belgelendi.

Dava metninde dünyanın her yerinde olduğu gibi KKTC’de ne işe yaradığı belli olmayan PCR test kiti ile insanların bedenine müdahale edildiği ve bunun da yasalarda yer olmadığı yer aldı.

Daha önce Portekiz de 11 Kasım 2020 tarihinde açılan bir davada mahkeme, PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin karar verdi. 23 Kasım 2020 tarihinde ise Berlin’de PCR tanı kitini DSÖ’ye kabul ettiren Christian Drosten’in sahte salgına neden olduğu için hakkında dava açıldı. Bunun üzerien DSÖ, 14 Aralık 2020 ve 20 Ocak 2021 tarihinde PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin açıklama yaptı.

Dünya’da Seda OKGÜL’ün KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nde açtığı davada PCR tanı kiti ilk kez yargılanıyor..

 

 

DAVA METNİ

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.

                                                                                                                      YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

 

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

   Başsavcılığı, Lefkoşa.

                                                                                                           Arasında

Yukarıdaki Davacı Tarafından

TALEP TAKRİRİ

Malumunuz olsun ki, yukarıda adı yazılı davacı aşağıdaki çareler için Mahkemeye başvurur;

Şöyle ki;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının  hükümsüz ve/veya etkisiz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup , açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının bir ihmal olduğuna ve/veya böyle bir ihmalin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar yoklukla  maluldur  ve/veya mutlak butlanla sakattır  dolayısı ile mezkur karar etkisiz,  hükümsüz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacak bir karardır ve dolayısı ile iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

İşbu dava masraflarıdır.

İşbu dava KKTC Anayasasının 152. Maddesine, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere istinad eder.

Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır:

  1. Davalı dava konusu kararı değerlendirirken ve/veya dava konusu kararı alırken  ihmalde bulundu. Keza davacının haklarını ihlal etmekte ve/veya davacıyı mağdur etmektedir.
  1. Davalının, Dava konusu karar ve/veya işlemleri ve/veya eylemleri Anayasaya ilgili mevzuata ve/veya Doğal Aalet ilkelerine ve/veya Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine aykırı ve/veya gayrı yasaldır ve/veya hükümsüzür.
  1. Davalı 27/02/2021 tarihli kararı istihsal ederken ve/veya ve/veya değerlendirme yaparken ilgili mevzuatı yanlış anlamış ve/veya hatalı uygulamış ve/veya eksik uygulamışdır.
  1. Dava konusu karar ve/veya işlem ve/veya işlemler gerekçeden yoksundur ve/veya keyfidir ve/veya hatalı değerlendirmelere dayanmaktadır ve/veya yasal dayanağı yoktur ve/veya kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde karar alınmıştır.  
  1. Davalı, Dava konusu kararı alıırken ve/veya işlemleri yaparken  yeterli inceleme ve/veya araştırma yapmadı  ve/veya eksik ve/veya  hatalı inceleme yaptı . Ayni nedenle bunlar neticesinde  hatalı kararlar istihsal etti ve/veya  işlemler yaptı .
  1. Dava konusu karar alınırken ve/veya işlemler yapılırken davalı yetkilerini aştı  ve/veya yetkisiz olarak karar aldı  ve/veya yetki aşımı ile kararlar aldı ve/veya bu kararlar doğrultusunda işlemler yaptı  ve/veya yetkilerini kötüye kullandı  ve  dava konusu kararları bu suretle istihsal etti.

Bu Davayı Desteklemek İçin Aşağıdaki Olgulara Dayanılır:

  1. Davacı Lefkoşa’da ikamet etmekte olup, takriben ve/veya 19 yıldır Avukatlık mesleği ile iştigal etmektedir.
  1. Davalı No.1, KKTC Bakanlar Kurulu olup, yönetsel faaliyetlerde bulunan ve/veya genel siyaseti belirlemekte ve/veya yasa gücünde kararname çıkarmakta ve/veya Anayasa’da belirtilmiş ve/veya sayılmış görevleri yerine getirmektedir. Davalı No.2 KKTC Sağlık Bakanlığı Anayasanın 45. Maddesi gereğince “herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlama ödevi olan yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir organ ve/veya  makam ve/veya Bakanlıktır ve/veya kamu tüzel kişiliğine haizdir. Davalı No.3 Davalı No.2’ye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve/veya 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında kurulan bir kurul ve/veya komitedir.
  1. Takriben ve/veya 2019 yılı sonlarında Çin’de başladığı iddia olunan ve daha sonra dünya genelinde 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tararından kabul edilen PCR tanı kiti ile  Şubat 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde görülmeye başlamış ve Covid-19 olarak isimlendirilmiş ve/veya 12/03/2020  tarihinde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bunun üzerine tüm devletler toplum sağlığı iddiası ile önlem almışlar ve/veya zaman zaman da bu önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmek ve/veya sürece uydurmak adına da farklı önlemler almışlar ve/veya Anayasa’da yer alan kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamak sureti ile de önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmişlerdir.  
  1. Bu süre içerisinde ve/veya dünya genelinde Covid-19 olarak isimlendirilen virüs sonucu DSÖ tarafından ilan edilen pandemi, PCR testi için boğaz ve burundan sürüntü örneği alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır.
  1. Davacı iddia ve beyan eder ki; süreç içerisinde yapılan çalışmalar ve/veya tıbbi çalışmalar ve/veya gözlemler neticesinde PCR olarak adlandırılan test kitlerinin kullanılması doğru değildir ve/veya hatalıdır. Davalıların bu konudaki kararlarının ayrıca yasal hiçbir zemini de yoktur. Şöyle ki;
  1. YASAL OLARAK:
  1. a) Davacı iddia ve beyan eder ki, PCR test kitleri ile Covid-19 virüsünün tespit edileceğine ve/veya edilmesi gerektiğine dair yasal herhangi bir zorunluluk yoktur ve/veya PCR testinin uygulanacağına ve/veya uygulanmasının zorunlu olacağına dair icbar mümkün değildir ve yasada da düzenlenmiş değildir. Her halukarda 45/2018 sayılı yasaya göre bir kimsenin muayene edilebilmesi için Mahkeme emri dahi aranmaktadır.

Her halukarda Virüsler kan testleri ve sair testlerle ve/veya antijen testleri ile de tespit edilebilecekleri gibi PCR, sürüntü testlerinin yasal olarak yer almaması nedeni ile kullanılmaya mecbur bırakılmasına dair alınmış karar ve/veya kararlar ve bu kararlar nedeni ile yapılan işlemler hatalıdırlar.

b)Davacı iddia ve beyan eder ki, 45/2018 sayılı yasa muayene edilmek hususunda zorunluluk getirmemektedir. Dolayısı ile PCR testleri ile sağlıklı olup olunmadığına dair muayene işlemi zorlanamaz ve/veya zorunlu olarak PCR testleri yapmak hususunda icbar edinilemez. Dolayısı ile Davalıların müştereken ve/veya münferiden PCR testleri ile hastalığın ve/veya Covid-19 virüsünün tespit edilmesi için muayene maksatlı PCR testi yapılmasına dair almış oldukları kararlar hatalıdır.

  1. BİLİMSEL VE/VEYA TIBBİ OLARAK:

a)PCR Testlerinin amacı Virüs Tespit etmek değilidir.

Davacı iddia eder ki, PCR sürüntü testleri genetik hastalıklar ve/veya prenetal tanı, adli tıp, kanser araştırmaları, babalık testleri, DNA analizi gibi analizlerin yapılması için yapılmıştır.

b)Yanlış pozitif çıkarabilir.

PCR Testleri spesifik ve güvenli testler değidir. PCR Testlerinin döngü sayısı DSÖ tarafından 14 Aralık 2020 ve  20 Ocak 2021 tarihinde de Başkan Tedors Adhanom Ghebreyesus’un daha önce kabul edilen  45 döngünün fazla pozitif  bulduğundan aşağı çekilmesi istenmiştir.

Yine alınan numunede başka virüs RNA/DNA’sının olması halinde (Influenza virüsü gibi), bunların döngüye girip kopyalanma ihtimali ve boyamada yanlış pozitif çıkma ihtimali vardır.

c)Davacı iddia eder ki, SARS-CoV2 virüsü izole edilmemiş olduğundan ve DSÖ’nün kabul ettiği (17 Ocak 2020) protokolde bu durum açıkça yazılmış olmasına rağmen test sonuçlarının doğruluk oranını saptamak için kullanılabilecek bir altın standart yoktur, olamazda. O nedenle bu testlerde elde edilecek sonuçlar tümüyle geçersizdir.

Ahar surette;

d)Virüs izolasyonu olduğu kabul edilse bile kullanımda mevcut sürüntü testlerinin hiçbirinin resmi verifikasyon ve validasyonu yoktur ve/veya ruhsatsızdır.

e)Cihazların %99’unda hangi gen diziliminin olduğu bilinmemektedir ve/veya sürüntü testlerinin birçoğunda, taşıdıkları gen dizilimleri (sekansları) deklare edilmiş ve/veya açıklanmış değil.

f)PCR testinin tekrar sayısına göre ölü virüsün geninin de çoğaltılarak, virüs aktifmiş gibi PCR pozitif sonucunu verebilir ancak bu aktif bir enfeksiyonun kanıtı değildir.

g)PCR testleri döngü sayısı göre %63-65 arası pozitif  yakalamaktadır. Sırf bu nedenle dahi güvenilir değildir.

h)PCR testleri sonuçlarını bilimsel olarak zayıf pozitif şeklinde vermez. Oysa bu mümkündür ancak PCR testi buna fırsat tanımaz ve PCR pozitif gösterir.

ı)E, N ve RdRp2 geninin herhangi birinin varlığı halinde yeterli pozitiflik kabul edildiğinden pozitif sayısı fazla görünmektedir. Oysa bu Nisan 2020 tarihine kadar her üç genin de aranması yönünde idi.

i)Virüsün mutasyona uğruyorsa, önceden hazırlanan test kitleri ile bugün mevcut virüsü aramak mantık dışıdır. Yine virüs her ülke ve coğrafyaya göre değişiklik gösterdiği iddia edildiğinden bu test kitleri geçersiz sayılmalıdır.

j)Gen dizilimi için model olarak kullanılan patojenik sıvılarda ne bir virüs titrasyonu ne de kuantifikasyonu yapılmış olduğundan, buradan, o sıvılar dahilinde milyarlarca virüs benzeri partikülün (insan organizmasında doğal olarak bulunan ve patojenik özellik taşımayan ekstraselüler veziküller dahil) bulunduğu anlaşılabilir.

k)Esas itibariyle, farinjiyal veya nazal COVID-19 sürüntü testlerinin hiçbir diyagnostik   değeri bulunmamaktadır.

l)PCR testleri burun içerisine nazofarenks denilen bölgeye kadar inmekte ve sürüntü bu bölgeden alınmaktadır. PCR testleri üzerinde mevcut herhangi bir bakteri bu bölgeye sürüntü testi ile aktarıldığı taktirde kişinin hastalanmasına yol açmaktadır. Dolayısı ile işlemin yapılışı açısından da hatalı ve/veya risklidir.

            C)BİREYSEL OLARAK:

Davacı iddia eder ki, PCR testlerinin üretilmesinin temel amacı virüs tespiti değil, DNA analizidir. Her halukarda PCR testlerinin nasıl imha edildiği belli olmamakla birlikte bir toplumun da DNA örnekleri alınmaktadır. Dolayısı ile aynı zamanda etik de değildir ve/veya kimsenin DNA’sı zorlanmak sureti ile ve/veya alınacak kararlarla ve/veya rızası dışında da temin edilmemelidir. Nitekim Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış olduğu kararlar Davacının DNA’sının da alınması neticesini doğuracaktır ki, Davacının buna rızası yoktur.

  1. Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış oldukları kararlar nedeni ile ve/veya 15 günde bir yenilenmek kaydı ile PCR testi yaptırtmak ile ilgili kararları neticesinde Davacının çalışma hakkı da etkilenmektedir. Davacı PCR testi olmaksızın çalışamama ihtimali ve dolayısı ile kendisini ekonomik olarak geliştirememe ihtimali taşımaktadır ki yasal dayanağı olmayan bir test ile Davacının Anayasal hakları etkilenecektir. Yine bu test ile hatalı pozitif olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir kimsenin pozitif çıkması ile kişi Anayasaya aykırı bir şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakılarak Karantina otellerine yerleştirilmekte ve kendisine derhal tıbbi tedavi uygulanmaya başlanmaktadır. Her halukarda uygulanan tedavinin tedavi protokolü dahi bulunmamaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün uyguladığı tedavi PCR pozitif olup, gerek hatalı, gerekse gerçek pozitif olan kimselerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 ve/veya Davalılar müştereken ve/veya münferdien PCR pozitif kimselere hatalı ve/veya yanlış ve/veya gereksiz tedavi de uygulayabilmektedirler. Dolayısı ile muhtemel bir hatalı pozitif, yukarıdaki iddialara halel gelmeksizin bir kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayacağı gibi ve/veya kişi özgürlüğünü sınırlayacağı gibi, ülke içerisinde gereksiz önlemlerin alınmasına sebebiyet vermek sureti ile Anayasa’da yer alan birçok kişi hak ve özgürlüklerinden men edilmesini sağlayacak tedbirler alınması sağlanacak ve/veya kişilerin ve/veya spesifik olarak Davacının Çalışma Hakkı, Hayat ve vücut bütünlüğü hakkı, sağlıklı yaşama hakkı ve/veya sağlık hakkı gibi hakları da etkilenecektir.

7.Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalının yapmış olduğu işlemlerin ve/veya almış oldukları kararlarda ve bu konuda verilmiş olan karar ve/veya yapılmış olan işlem ve/veya eylem ve/veya ihmal tamamen hatalıdır ve/veya yanlıştır. Bu karar ve/veya kararlar Davacıyı zarar ve ziyanlara düçar bırakmakta ve mağdur etmektedir ve dolayısı ile işbu kararın iptal edilmesi gerekmektedir.

8.İşbu YİM konusu karar ve/veya işlemler nedeni ile Davacının işbu YİM davasını dosyalama mecburiyeti hasıl olmuştur ve/veya işbu kararların alınması ve/veya bu hususta yapılan işlemlerin ve/veya 27/02/2019 tarihli karar nedeni ile Davacının münferiden meşru menfaatleri etkilenmektedir ve işbu davayı dosyalamakta da meşru menfaati bulunmaktadır.

İşbu dava Davacı Avukatı Boysan Boyra tarafından tanzim edilmiştir.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa’dır.

                                                              Boysan Boyra

                                                      Davacı Tarafından Avukat

………/….03…../2021 tarihinde

kaydolunup mühürlenmiştir.

                                      Mukayyit.

Not: Bu davaya verilecek bir müdafaanın davanın tebliğ tarihinden itibaren yirmi bir (21) gün zarfında kayıt kalemine bizzat veya Avukat vasıtasıyle verilir ve bir sureti davacıların tebliğ adresine bırakılır.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

                Başsavcılığı  Lefkoşa, KKTC.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                                  

Yukarıdaki Müstedi tarafından yapılmış tek taraflı istida:

Yukarıdaki Müstedi işbu istidası ile;

  1. Esas başvurunun nihai bir karara bağlanmasına ve/veya Muhterem Mahkeme’ce takdir ve tayin edilecek bir tarihe kadar; Davalılar tarafından müştereken ve/veya münferiden takriben ve/veya 27/02/2021 tarihinde alınan ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararın icraasını men edici bir emir ve/veya geçici bir ara emri verilmesi ve/veya yürütmenin durdurulmasına dair bir emir verilmesi zımnında bir Mahkeme emri itası;
  1. Muhterem mahkemece uygun görülecek başka bir emir ve/veya çare.
  1. Bu istida masraflarının M/aleyhlere tahmili.

 için gerekli emrin isdarını talep eder.

İşbu başvuru KKTC. Anayasa’sının 152, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere ve Yüksek Mahkeme Tüzüğüne istinad eder.

Bu istidada istinad edilen gerçekler Lefkoşa   sakinlerinden Seda Okgül’ün  ilişikte sunulan  yemin varakasında gösterilmektedir.

 

Bu istida Müstedinin Avukatı Boysan Boyra tarafından yapılmıştır.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı altı, Lefkoşa’dır.

                                                                                                          Boysan Boyra

                                                                                              Müstedi Tarafından Avukat.

2021  senesinin Mart  ayının   2. günü

dosyalanmıştır. Dinlenmesi için  2021 senesi

Mart ayının …………..gününe tayin edilmiştir.                 

                                                                                                                                                                    Mukayyit.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

3.Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle                   Başsavcılık  Lefkoşa.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                           

 

                                                        YEMİN BELGESİ

Ben aşağıda imza sahibi Lefkoşa  sakinlerinden Seda Okgül , yemin eder ve bu yeminimle aşağıda gösterilen hususları beyan ederim.

  1. Yukarıda unvan ve sayısı gösterilen başvuruda davacı ve işbu istidada ise  Müstediyim.
  1. Bu istida maksatları bakımından esas başvurumdaki tüm iddiaları burada aynen tekrarlar ve benimserim.
  1. DSÖ tarafından ilan edilen pandemi nedeni ile Covid-19 virüsünün tespiti bir nevi PCR testlerine bağlanmıştır. Oysa ki PCR testleri dışında başka alternatif testler vardır. Mesela kan testleri ve sair testler uygulanarak virüsler tespit edilebilir. Davamda da açık olarak belirtmiş olduğum gibi, PCR testleri ciddi hatalar vermektedir. Her halukarda özetle;

Bu testlerin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir kimsenin bir başka kimseyi Bulaşıcı Hastalıklar yasası Tahtında muayene edebilmesi için Mahkeme emrine ihtiyaç duyması gerekmekte iken, Davalı/M/aleyhler yasa dışı bir şekilde ve/veya Almış oldukları ve yayınladıkları kararlar ile zorunlu olarak PCR testi yaptırtmak surety ile muayeneye tabi tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak az önce bahsettiğim üzere bunu yapabilmek ilgili yasada Mahkeme ermine bağlanmışken, Davalılar yetki aşımı yapmak suretiyle ve icbar ederek, PCR testi vasıtası ile Covid-19 virüsünü tespit etmeye çalışmaktadırlar. Her halukarda mezkur muayeneyi hasta oluğundan şüphelenilen kişiler yerine sağlıklı kişiler üzerinde yapmaktadırlar ki, bu test ve alınan kararlar amacı aşmaktadır.

Yine mezkur testler birçok sebeple hatalı sonuç vermektedirler. Herhangi bir virüsün varlığı ve/veya ölü bir virus varlığı dahi, PCR testlerinin döngüsünde çoğaltılmakta ve aşırı çoğaltmada (-ki döngü sayısı değiştirilmiş olmasına rağmen) Davalılar PCR testlerinin ve/veya ilk nazarda DSÖ nün Kabul edip daha sonra değiştirdiği döngü sayısını uygulamakta ısrar etmekte ve hatalı pozitifler yaratmaktadırlar.

Bir diğer önemli husus ise mezkur testler sürüntü testleri olup, bu testler burun ve akabinde boğaza sürüntü yapılarak yani, tükürük de alınarak yapılmaktadır. İddia ederim ki, PCR testleri DNA analizleri yapmak için kullanılan test türleridir. Davalılar müştereken ve/veya münferiden kararlar almak suretiyle şahsıma ait DNA analizlerini çıkarabileceklerdir. Ancak böyle bir hususa rızam yoktur. Böyle birşey bedenime ait olan anahtarın tümü ile Davalıların eline geçmesine neden olacağından, bedenimin tüm zayıflıklarını tespit edebilme ihtimaline de yol açacaktır. Kaldı ki, mezkur testlerin imha edilip edilmediği, ve/veya nasıl ve ne şekilde imha edildiği belli değildir, hiç açıklanmamıştır. Şahsen bu husus beni ayrıca rahatsız etmektedir.  Kendi bedenim ve sağlığım üzerinde söz hakkım bulunmakta olduğuna inanmaktayım.

  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların bu kararı aynı zamanda Anayasa ile korunma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaktadır.
  1. Her halukarda Davalıların baz aldığı bu PCR testleri ifade etmiş olduğum gibi hatalı pozitif vermekte ve/veya bir kimse önce pozitif, sonra negatif veya döngüye göre pozitif vermektedir. Herhangi bir şekilde hatalı pozitif temin edilmesi halinde,  Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğüm karantina otellerine kapatılarak tedavi edilmem sonucunu dahi doğurabilecektir ki, Davalı No.2’nin uyguladığı sağlık protokolleri belirsizdir ve/veya yanlış uygulamalar olduğu duyumlarını almaktayım .
  1. Yukarda yer alan tüm nedenlerle  ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar inancım odur ki, yoklukla malul bir karardır ve/veya hatalıdır ve bu nedenle de hükümsüz ve/veya etki doğurmaması gereken bir karardır ve işbu nedenle de iptal edilmesi gerekmektedir.
  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların almış olduğu karar ve/veya işbu karar doğrultusunda yapılan işlemler, açıkça kanuna aykırıdır. Hatta kanuni değildir ve yasal dayanağı yoktur.
  1. Yine,  iddia ve beyan ederim ki, karara bağlanması gereken kony ciddidir ve iddialarımda haklı olduğuma dair belirtiler mevcuttur, keza ara emri verilmez ise ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğması mümkündür. Mesela mezkur karar çalışma hakkımı engellemekte, hatalı bir netice de ortaya koyabileceği ve tedavi görmeme neden olabileceği gibi, DNA mın temin edilmesine de neden olacaktır. Kaldı ki, alınan kararlar gereği PCR testi yaptırmış değilim ve yaptırmak konusunda da rızam yoktur ve/veya yaptırmak zorunda olmadığıma da inanmaktayım. 
  1. Yukarıdakiler gereğince karara bağlanması gereken konunun çok ciddi ve acil olduğu inancındayım ve davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç olduğuna inanmaktayım.
  1. Tüm yukarıda iddia etmiş olduğum sebeplerle bu  istida ile talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi imkansız zarar ziyana uğramam söz konusu olacak, geriye dönüş imkansızlaşacaktır ve/veya çok zorlaşacağına inanmaktayım.
  2. Yukarıda gerçekler ışığında istida da olduğu gibi emir verilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu inancı ile bu doğrultuda talepte bulunurum.

                                                                      Yemin eden

                                                           ……………………………………

Seda Okgül  

2021Yılı Mart ayının 2..günü

yemin ve imza edilmiştir.                   Mukayyit.         

 

 

https://www.habervakti.com/gundem/korona-nin-dayandigi-temel-cokebilir-pcr-testi-kibris-ta-h137719.html

https://www.5gvirusnews.com/hukuk/pcr-dunyada-ilk-kez-kktcde-yargilanacak-h484.html

 

 

[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]

 

DSÖ’nün 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği PCR tanı kiti ile COVİD-19’u dünyaya yaydıktan sonra, 12 Mart 2020 tarihinde ilan ettiği pandeminin bütün şifreleri çözüldü. İşte çözülen bu şifrelerin başında, DSÖ’nün PCR test kiti protoklünü kabul ettiği Berlin Charite Viroloji Enstitüsü Prof. Direktörü Christian Drosten’in yazdığı makalede, Virüs İZOLATLARI ile ilgili elinde materyal olmadığını itiraf etmesi vardı. Dava da izole edilmemiş virus ile var edilen PCR tanı kitiyle test yapılmasına karşı açıldı.

Açılan davada COVİD-19 virüsünün İZOLATLARI, yani enfekte olmuş bir kişiden veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal veya viral anlamda saf bir numune olmadığı halde, PCR tanı kiti ile pozitif sonuç tespit edilerek vaka sayısı oluşturulduğu belgelendi.

Dava metninde dünyanın her yerinde olduğu gibi KKTC’de ne işe yaradığı belli olmayan PCR test kiti ile insanların bedenine müdahale edildiği ve bunun da yasalarda yer olmadığı yer aldı.

Daha önce Portekiz de 11 Kasım 2020 tarihinde açılan bir davada mahkeme, PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin karar verdi. 23 Kasım 2020 tarihinde ise Berlin’de PCR tanı kitini DSÖ’ye kabul ettiren Christian Drosten’in sahte salgına neden olduğu için hakkında dava açıldı. Bunun üzerien DSÖ, 14 Aralık 2020 ve 20 Ocak 2021 tarihinde PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin açıklama yaptı.

Dünya’da Seda OKGÜL’ün KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nde açtığı davada PCR tanı kiti ilk kez yargılanıyor..

 

 

DAVA METNİ

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.

                                                                                                                      YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

 

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

   Başsavcılığı, Lefkoşa.

                                                                                                           Arasında

Yukarıdaki Davacı Tarafından

TALEP TAKRİRİ

Malumunuz olsun ki, yukarıda adı yazılı davacı aşağıdaki çareler için Mahkemeye başvurur;

Şöyle ki;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının  hükümsüz ve/veya etkisiz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup , açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının bir ihmal olduğuna ve/veya böyle bir ihmalin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar yoklukla  maluldur  ve/veya mutlak butlanla sakattır  dolayısı ile mezkur karar etkisiz,  hükümsüz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacak bir karardır ve dolayısı ile iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

İşbu dava masraflarıdır.

İşbu dava KKTC Anayasasının 152. Maddesine, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere istinad eder.

Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır:

  1. Davalı dava konusu kararı değerlendirirken ve/veya dava konusu kararı alırken  ihmalde bulundu. Keza davacının haklarını ihlal etmekte ve/veya davacıyı mağdur etmektedir.
  1. Davalının, Dava konusu karar ve/veya işlemleri ve/veya eylemleri Anayasaya ilgili mevzuata ve/veya Doğal Aalet ilkelerine ve/veya Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine aykırı ve/veya gayrı yasaldır ve/veya hükümsüzür.
  1. Davalı 27/02/2021 tarihli kararı istihsal ederken ve/veya ve/veya değerlendirme yaparken ilgili mevzuatı yanlış anlamış ve/veya hatalı uygulamış ve/veya eksik uygulamışdır.
  1. Dava konusu karar ve/veya işlem ve/veya işlemler gerekçeden yoksundur ve/veya keyfidir ve/veya hatalı değerlendirmelere dayanmaktadır ve/veya yasal dayanağı yoktur ve/veya kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde karar alınmıştır.  
  1. Davalı, Dava konusu kararı alıırken ve/veya işlemleri yaparken  yeterli inceleme ve/veya araştırma yapmadı  ve/veya eksik ve/veya  hatalı inceleme yaptı . Ayni nedenle bunlar neticesinde  hatalı kararlar istihsal etti ve/veya  işlemler yaptı .
  1. Dava konusu karar alınırken ve/veya işlemler yapılırken davalı yetkilerini aştı  ve/veya yetkisiz olarak karar aldı  ve/veya yetki aşımı ile kararlar aldı ve/veya bu kararlar doğrultusunda işlemler yaptı  ve/veya yetkilerini kötüye kullandı  ve  dava konusu kararları bu suretle istihsal etti.

Bu Davayı Desteklemek İçin Aşağıdaki Olgulara Dayanılır:

  1. Davacı Lefkoşa’da ikamet etmekte olup, takriben ve/veya 19 yıldır Avukatlık mesleği ile iştigal etmektedir.
  1. Davalı No.1, KKTC Bakanlar Kurulu olup, yönetsel faaliyetlerde bulunan ve/veya genel siyaseti belirlemekte ve/veya yasa gücünde kararname çıkarmakta ve/veya Anayasa’da belirtilmiş ve/veya sayılmış görevleri yerine getirmektedir. Davalı No.2 KKTC Sağlık Bakanlığı Anayasanın 45. Maddesi gereğince “herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlama ödevi olan yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir organ ve/veya  makam ve/veya Bakanlıktır ve/veya kamu tüzel kişiliğine haizdir. Davalı No.3 Davalı No.2’ye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve/veya 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında kurulan bir kurul ve/veya komitedir.
  1. Takriben ve/veya 2019 yılı sonlarında Çin’de başladığı iddia olunan ve daha sonra dünya genelinde 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tararından kabul edilen PCR tanı kiti ile  Şubat 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde görülmeye başlamış ve Covid-19 olarak isimlendirilmiş ve/veya 12/03/2020  tarihinde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bunun üzerine tüm devletler toplum sağlığı iddiası ile önlem almışlar ve/veya zaman zaman da bu önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmek ve/veya sürece uydurmak adına da farklı önlemler almışlar ve/veya Anayasa’da yer alan kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamak sureti ile de önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmişlerdir.  
  1. Bu süre içerisinde ve/veya dünya genelinde Covid-19 olarak isimlendirilen virüs sonucu DSÖ tarafından ilan edilen pandemi, PCR testi için boğaz ve burundan sürüntü örneği alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır.
  1. Davacı iddia ve beyan eder ki; süreç içerisinde yapılan çalışmalar ve/veya tıbbi çalışmalar ve/veya gözlemler neticesinde PCR olarak adlandırılan test kitlerinin kullanılması doğru değildir ve/veya hatalıdır. Davalıların bu konudaki kararlarının ayrıca yasal hiçbir zemini de yoktur. Şöyle ki;
  1. YASAL OLARAK:
  1. a) Davacı iddia ve beyan eder ki, PCR test kitleri ile Covid-19 virüsünün tespit edileceğine ve/veya edilmesi gerektiğine dair yasal herhangi bir zorunluluk yoktur ve/veya PCR testinin uygulanacağına ve/veya uygulanmasının zorunlu olacağına dair icbar mümkün değildir ve yasada da düzenlenmiş değildir. Her halukarda 45/2018 sayılı yasaya göre bir kimsenin muayene edilebilmesi için Mahkeme emri dahi aranmaktadır.

Her halukarda Virüsler kan testleri ve sair testlerle ve/veya antijen testleri ile de tespit edilebilecekleri gibi PCR, sürüntü testlerinin yasal olarak yer almaması nedeni ile kullanılmaya mecbur bırakılmasına dair alınmış karar ve/veya kararlar ve bu kararlar nedeni ile yapılan işlemler hatalıdırlar.

b)Davacı iddia ve beyan eder ki, 45/2018 sayılı yasa muayene edilmek hususunda zorunluluk getirmemektedir. Dolayısı ile PCR testleri ile sağlıklı olup olunmadığına dair muayene işlemi zorlanamaz ve/veya zorunlu olarak PCR testleri yapmak hususunda icbar edinilemez. Dolayısı ile Davalıların müştereken ve/veya münferiden PCR testleri ile hastalığın ve/veya Covid-19 virüsünün tespit edilmesi için muayene maksatlı PCR testi yapılmasına dair almış oldukları kararlar hatalıdır.

  1. BİLİMSEL VE/VEYA TIBBİ OLARAK:

a)PCR Testlerinin amacı Virüs Tespit etmek değilidir.

Davacı iddia eder ki, PCR sürüntü testleri genetik hastalıklar ve/veya prenetal tanı, adli tıp, kanser araştırmaları, babalık testleri, DNA analizi gibi analizlerin yapılması için yapılmıştır.

b)Yanlış pozitif çıkarabilir.

PCR Testleri spesifik ve güvenli testler değidir. PCR Testlerinin döngü sayısı DSÖ tarafından 14 Aralık 2020 ve  20 Ocak 2021 tarihinde de Başkan Tedors Adhanom Ghebreyesus’un daha önce kabul edilen  45 döngünün fazla pozitif  bulduğundan aşağı çekilmesi istenmiştir.

Yine alınan numunede başka virüs RNA/DNA’sının olması halinde (Influenza virüsü gibi), bunların döngüye girip kopyalanma ihtimali ve boyamada yanlış pozitif çıkma ihtimali vardır.

c)Davacı iddia eder ki, SARS-CoV2 virüsü izole edilmemiş olduğundan ve DSÖ’nün kabul ettiği (17 Ocak 2020) protokolde bu durum açıkça yazılmış olmasına rağmen test sonuçlarının doğruluk oranını saptamak için kullanılabilecek bir altın standart yoktur, olamazda. O nedenle bu testlerde elde edilecek sonuçlar tümüyle geçersizdir.

Ahar surette;

d)Virüs izolasyonu olduğu kabul edilse bile kullanımda mevcut sürüntü testlerinin hiçbirinin resmi verifikasyon ve validasyonu yoktur ve/veya ruhsatsızdır.

e)Cihazların %99’unda hangi gen diziliminin olduğu bilinmemektedir ve/veya sürüntü testlerinin birçoğunda, taşıdıkları gen dizilimleri (sekansları) deklare edilmiş ve/veya açıklanmış değil.

f)PCR testinin tekrar sayısına göre ölü virüsün geninin de çoğaltılarak, virüs aktifmiş gibi PCR pozitif sonucunu verebilir ancak bu aktif bir enfeksiyonun kanıtı değildir.

g)PCR testleri döngü sayısı göre %63-65 arası pozitif  yakalamaktadır. Sırf bu nedenle dahi güvenilir değildir.

h)PCR testleri sonuçlarını bilimsel olarak zayıf pozitif şeklinde vermez. Oysa bu mümkündür ancak PCR testi buna fırsat tanımaz ve PCR pozitif gösterir.

ı)E, N ve RdRp2 geninin herhangi birinin varlığı halinde yeterli pozitiflik kabul edildiğinden pozitif sayısı fazla görünmektedir. Oysa bu Nisan 2020 tarihine kadar her üç genin de aranması yönünde idi.

i)Virüsün mutasyona uğruyorsa, önceden hazırlanan test kitleri ile bugün mevcut virüsü aramak mantık dışıdır. Yine virüs her ülke ve coğrafyaya göre değişiklik gösterdiği iddia edildiğinden bu test kitleri geçersiz sayılmalıdır.

j)Gen dizilimi için model olarak kullanılan patojenik sıvılarda ne bir virüs titrasyonu ne de kuantifikasyonu yapılmış olduğundan, buradan, o sıvılar dahilinde milyarlarca virüs benzeri partikülün (insan organizmasında doğal olarak bulunan ve patojenik özellik taşımayan ekstraselüler veziküller dahil) bulunduğu anlaşılabilir.

k)Esas itibariyle, farinjiyal veya nazal COVID-19 sürüntü testlerinin hiçbir diyagnostik   değeri bulunmamaktadır.

l)PCR testleri burun içerisine nazofarenks denilen bölgeye kadar inmekte ve sürüntü bu bölgeden alınmaktadır. PCR testleri üzerinde mevcut herhangi bir bakteri bu bölgeye sürüntü testi ile aktarıldığı taktirde kişinin hastalanmasına yol açmaktadır. Dolayısı ile işlemin yapılışı açısından da hatalı ve/veya risklidir.

            C)BİREYSEL OLARAK:

Davacı iddia eder ki, PCR testlerinin üretilmesinin temel amacı virüs tespiti değil, DNA analizidir. Her halukarda PCR testlerinin nasıl imha edildiği belli olmamakla birlikte bir toplumun da DNA örnekleri alınmaktadır. Dolayısı ile aynı zamanda etik de değildir ve/veya kimsenin DNA’sı zorlanmak sureti ile ve/veya alınacak kararlarla ve/veya rızası dışında da temin edilmemelidir. Nitekim Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış olduğu kararlar Davacının DNA’sının da alınması neticesini doğuracaktır ki, Davacının buna rızası yoktur.

  1. Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış oldukları kararlar nedeni ile ve/veya 15 günde bir yenilenmek kaydı ile PCR testi yaptırtmak ile ilgili kararları neticesinde Davacının çalışma hakkı da etkilenmektedir. Davacı PCR testi olmaksızın çalışamama ihtimali ve dolayısı ile kendisini ekonomik olarak geliştirememe ihtimali taşımaktadır ki yasal dayanağı olmayan bir test ile Davacının Anayasal hakları etkilenecektir. Yine bu test ile hatalı pozitif olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir kimsenin pozitif çıkması ile kişi Anayasaya aykırı bir şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakılarak Karantina otellerine yerleştirilmekte ve kendisine derhal tıbbi tedavi uygulanmaya başlanmaktadır. Her halukarda uygulanan tedavinin tedavi protokolü dahi bulunmamaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün uyguladığı tedavi PCR pozitif olup, gerek hatalı, gerekse gerçek pozitif olan kimselerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 ve/veya Davalılar müştereken ve/veya münferdien PCR pozitif kimselere hatalı ve/veya yanlış ve/veya gereksiz tedavi de uygulayabilmektedirler. Dolayısı ile muhtemel bir hatalı pozitif, yukarıdaki iddialara halel gelmeksizin bir kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayacağı gibi ve/veya kişi özgürlüğünü sınırlayacağı gibi, ülke içerisinde gereksiz önlemlerin alınmasına sebebiyet vermek sureti ile Anayasa’da yer alan birçok kişi hak ve özgürlüklerinden men edilmesini sağlayacak tedbirler alınması sağlanacak ve/veya kişilerin ve/veya spesifik olarak Davacının Çalışma Hakkı, Hayat ve vücut bütünlüğü hakkı, sağlıklı yaşama hakkı ve/veya sağlık hakkı gibi hakları da etkilenecektir.

7.Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalının yapmış olduğu işlemlerin ve/veya almış oldukları kararlarda ve bu konuda verilmiş olan karar ve/veya yapılmış olan işlem ve/veya eylem ve/veya ihmal tamamen hatalıdır ve/veya yanlıştır. Bu karar ve/veya kararlar Davacıyı zarar ve ziyanlara düçar bırakmakta ve mağdur etmektedir ve dolayısı ile işbu kararın iptal edilmesi gerekmektedir.

8.İşbu YİM konusu karar ve/veya işlemler nedeni ile Davacının işbu YİM davasını dosyalama mecburiyeti hasıl olmuştur ve/veya işbu kararların alınması ve/veya bu hususta yapılan işlemlerin ve/veya 27/02/2019 tarihli karar nedeni ile Davacının münferiden meşru menfaatleri etkilenmektedir ve işbu davayı dosyalamakta da meşru menfaati bulunmaktadır.

İşbu dava Davacı Avukatı Boysan Boyra tarafından tanzim edilmiştir.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa’dır.

                                                              Boysan Boyra

                                                      Davacı Tarafından Avukat

………/….03…../2021 tarihinde

kaydolunup mühürlenmiştir.

                                      Mukayyit.

Not: Bu davaya verilecek bir müdafaanın davanın tebliğ tarihinden itibaren yirmi bir (21) gün zarfında kayıt kalemine bizzat veya Avukat vasıtasıyle verilir ve bir sureti davacıların tebliğ adresine bırakılır.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

                Başsavcılığı  Lefkoşa, KKTC.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                                  

Yukarıdaki Müstedi tarafından yapılmış tek taraflı istida:

Yukarıdaki Müstedi işbu istidası ile;

  1. Esas başvurunun nihai bir karara bağlanmasına ve/veya Muhterem Mahkeme’ce takdir ve tayin edilecek bir tarihe kadar; Davalılar tarafından müştereken ve/veya münferiden takriben ve/veya 27/02/2021 tarihinde alınan ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararın icraasını men edici bir emir ve/veya geçici bir ara emri verilmesi ve/veya yürütmenin durdurulmasına dair bir emir verilmesi zımnında bir Mahkeme emri itası;
  1. Muhterem mahkemece uygun görülecek başka bir emir ve/veya çare.
  1. Bu istida masraflarının M/aleyhlere tahmili.

 için gerekli emrin isdarını talep eder.

İşbu başvuru KKTC. Anayasa’sının 152, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere ve Yüksek Mahkeme Tüzüğüne istinad eder.

Bu istidada istinad edilen gerçekler Lefkoşa   sakinlerinden Seda Okgül’ün  ilişikte sunulan  yemin varakasında gösterilmektedir.

 

Bu istida Müstedinin Avukatı Boysan Boyra tarafından yapılmıştır.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı altı, Lefkoşa’dır.

                                                                                                          Boysan Boyra

                                                                                              Müstedi Tarafından Avukat.

2021  senesinin Mart  ayının   2. günü

dosyalanmıştır. Dinlenmesi için  2021 senesi

Mart ayının …………..gününe tayin edilmiştir.                 

                                                                                                                                                                    Mukayyit.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

3.Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle                   Başsavcılık  Lefkoşa.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                           

 

                                                        YEMİN BELGESİ

Ben aşağıda imza sahibi Lefkoşa  sakinlerinden Seda Okgül , yemin eder ve bu yeminimle aşağıda gösterilen hususları beyan ederim.

  1. Yukarıda unvan ve sayısı gösterilen başvuruda davacı ve işbu istidada ise  Müstediyim.
  1. Bu istida maksatları bakımından esas başvurumdaki tüm iddiaları burada aynen tekrarlar ve benimserim.
  1. DSÖ tarafından ilan edilen pandemi nedeni ile Covid-19 virüsünün tespiti bir nevi PCR testlerine bağlanmıştır. Oysa ki PCR testleri dışında başka alternatif testler vardır. Mesela kan testleri ve sair testler uygulanarak virüsler tespit edilebilir. Davamda da açık olarak belirtmiş olduğum gibi, PCR testleri ciddi hatalar vermektedir. Her halukarda özetle;

Bu testlerin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir kimsenin bir başka kimseyi Bulaşıcı Hastalıklar yasası Tahtında muayene edebilmesi için Mahkeme emrine ihtiyaç duyması gerekmekte iken, Davalı/M/aleyhler yasa dışı bir şekilde ve/veya Almış oldukları ve yayınladıkları kararlar ile zorunlu olarak PCR testi yaptırtmak surety ile muayeneye tabi tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak az önce bahsettiğim üzere bunu yapabilmek ilgili yasada Mahkeme ermine bağlanmışken, Davalılar yetki aşımı yapmak suretiyle ve icbar ederek, PCR testi vasıtası ile Covid-19 virüsünü tespit etmeye çalışmaktadırlar. Her halukarda mezkur muayeneyi hasta oluğundan şüphelenilen kişiler yerine sağlıklı kişiler üzerinde yapmaktadırlar ki, bu test ve alınan kararlar amacı aşmaktadır.

Yine mezkur testler birçok sebeple hatalı sonuç vermektedirler. Herhangi bir virüsün varlığı ve/veya ölü bir virus varlığı dahi, PCR testlerinin döngüsünde çoğaltılmakta ve aşırı çoğaltmada (-ki döngü sayısı değiştirilmiş olmasına rağmen) Davalılar PCR testlerinin ve/veya ilk nazarda DSÖ nün Kabul edip daha sonra değiştirdiği döngü sayısını uygulamakta ısrar etmekte ve hatalı pozitifler yaratmaktadırlar.

Bir diğer önemli husus ise mezkur testler sürüntü testleri olup, bu testler burun ve akabinde boğaza sürüntü yapılarak yani, tükürük de alınarak yapılmaktadır. İddia ederim ki, PCR testleri DNA analizleri yapmak için kullanılan test türleridir. Davalılar müştereken ve/veya münferiden kararlar almak suretiyle şahsıma ait DNA analizlerini çıkarabileceklerdir. Ancak böyle bir hususa rızam yoktur. Böyle birşey bedenime ait olan anahtarın tümü ile Davalıların eline geçmesine neden olacağından, bedenimin tüm zayıflıklarını tespit edebilme ihtimaline de yol açacaktır. Kaldı ki, mezkur testlerin imha edilip edilmediği, ve/veya nasıl ve ne şekilde imha edildiği belli değildir, hiç açıklanmamıştır. Şahsen bu husus beni ayrıca rahatsız etmektedir.  Kendi bedenim ve sağlığım üzerinde söz hakkım bulunmakta olduğuna inanmaktayım.

  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların bu kararı aynı zamanda Anayasa ile korunma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaktadır.
  1. Her halukarda Davalıların baz aldığı bu PCR testleri ifade etmiş olduğum gibi hatalı pozitif vermekte ve/veya bir kimse önce pozitif, sonra negatif veya döngüye göre pozitif vermektedir. Herhangi bir şekilde hatalı pozitif temin edilmesi halinde,  Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğüm karantina otellerine kapatılarak tedavi edilmem sonucunu dahi doğurabilecektir ki, Davalı No.2’nin uyguladığı sağlık protokolleri belirsizdir ve/veya yanlış uygulamalar olduğu duyumlarını almaktayım .
  1. Yukarda yer alan tüm nedenlerle  ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar inancım odur ki, yoklukla malul bir karardır ve/veya hatalıdır ve bu nedenle de hükümsüz ve/veya etki doğurmaması gereken bir karardır ve işbu nedenle de iptal edilmesi gerekmektedir.
  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların almış olduğu karar ve/veya işbu karar doğrultusunda yapılan işlemler, açıkça kanuna aykırıdır. Hatta kanuni değildir ve yasal dayanağı yoktur.
  1. Yine,  iddia ve beyan ederim ki, karara bağlanması gereken kony ciddidir ve iddialarımda haklı olduğuma dair belirtiler mevcuttur, keza ara emri verilmez ise ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğması mümkündür. Mesela mezkur karar çalışma hakkımı engellemekte, hatalı bir netice de ortaya koyabileceği ve tedavi görmeme neden olabileceği gibi, DNA mın temin edilmesine de neden olacaktır. Kaldı ki, alınan kararlar gereği PCR testi yaptırmış değilim ve yaptırmak konusunda da rızam yoktur ve/veya yaptırmak zorunda olmadığıma da inanmaktayım. 
  1. Yukarıdakiler gereğince karara bağlanması gereken konunun çok ciddi ve acil olduğu inancındayım ve davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç olduğuna inanmaktayım.
  1. Tüm yukarıda iddia etmiş olduğum sebeplerle bu  istida ile talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi imkansız zarar ziyana uğramam söz konusu olacak, geriye dönüş imkansızlaşacaktır ve/veya çok zorlaşacağına inanmaktayım.
  2. Yukarıda gerçekler ışığında istida da olduğu gibi emir verilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu inancı ile bu doğrultuda talepte bulunurum.

                                                                      Yemin eden

                                                           ……………………………………

Seda Okgül  

2021Yılı Mart ayının 2..günü

yemin ve imza edilmiştir.                   Mukayyit.         

 

 

https://www.habervakti.com/gundem/korona-nin-dayandigi-temel-cokebilir-pcr-testi-kibris-ta-h137719.html

https://www.5gvirusnews.com/hukuk/pcr-dunyada-ilk-kez-kktcde-yargilanacak-h484.html

 

 

[/et_pb_text][/et_pb_column][/et_pb_row][/et_pb_section]

 

 

Önümüzdeki günlerde dünyanın bir numaralı dava konusu olacak olan PCR’a ilk dava KKTC’de açıldı. Kızı, ailesi, vatanı ve insanlık için dava açtığını söyleyen Seda OKGÜL’ün iddialarını 28 yıldır KKTC’de avukatlık yapan ve sosyal faaliyetleri ile tanınan Boysan BOYRA savunacak, konuyla ilgili duyarlılığı ve araştırmaları ile tanınan Dr. Nurçin İNCİRLİ’de tanık olarak yer alıyor.

 

DSÖ’nün 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği PCR tanı kiti ile COVİD-19’u dünyaya yaydıktan sonra, 12 Mart 2020 tarihinde ilan ettiği pandeminin bütün şifreleri çözüldü. İşte çözülen bu şifrelerin başında, DSÖ’nün PCR test kiti protoklünü kabul ettiği Berlin Charite Viroloji Enstitüsü Prof. Direktörü Christian Drosten’in yazdığı makalede, Virüs İZOLATLARI ile ilgili elinde materyal olmadığını itiraf etmesi vardı. Dava da izole edilmemiş virus ile var edilen PCR tanı kitiyle test yapılmasına karşı açıldı.

Açılan davada COVİD-19 virüsünün İZOLATLARI, yani enfekte olmuş bir kişiden veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal veya viral anlamda saf bir numune olmadığı halde, PCR tanı kiti ile pozitif sonuç tespit edilerek vaka sayısı oluşturulduğu belgelendi.

Dava metninde dünyanın her yerinde olduğu gibi KKTC’de ne işe yaradığı belli olmayan PCR test kiti ile insanların bedenine müdahale edildiği ve bunun da yasalarda yer olmadığı yer aldı.

Daha önce Portekiz de 11 Kasım 2020 tarihinde açılan bir davada mahkeme, PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin karar verdi. 23 Kasım 2020 tarihinde ise Berlin’de PCR tanı kitini DSÖ’ye kabul ettiren Christian Drosten’in sahte salgına neden olduğu için hakkında dava açıldı. Bunun üzerien DSÖ, 14 Aralık 2020 ve 20 Ocak 2021 tarihinde PCR testlerinin döngü sayısının fazla oluşu nedeni ile yanlış pozitif verdiğine ilişkin açıklama yaptı.

Dünya’da Seda OKGÜL’ün KKTC Yüksek İdare Mahkemesi’nde açtığı davada PCR tanı kiti ilk kez yargılanıyor..

 

 

DAVA METNİ

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.

                                                                                                                      YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

 

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

   Başsavcılığı, Lefkoşa.

                                                                                                           Arasında

Yukarıdaki Davacı Tarafından

TALEP TAKRİRİ

Malumunuz olsun ki, yukarıda adı yazılı davacı aşağıdaki çareler için Mahkemeye başvurur;

Şöyle ki;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının  hükümsüz ve/veya etkisiz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini;

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup , açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının bir ihmal olduğuna ve/veya böyle bir ihmalin yapılmaması gereken bir ihmal olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararının iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

Davalıların müştereken ve/veya münferiden ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün görüş ve önerisi ile alınmış ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 tarafından alınmış olan 27/02/2021 tarihli olup, açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar yoklukla  maluldur  ve/veya mutlak butlanla sakattır  dolayısı ile mezkur karar etkisiz,  hükümsüz ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacak bir karardır ve dolayısı ile iptal edilmesi gereken bir karar olduğu hususunda bir emir.

İşbu dava masraflarıdır.

İşbu dava KKTC Anayasasının 152. Maddesine, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere istinad eder.

Bu Dava Aşağıdaki Hukuki Esaslara Dayanır:

  1. Davalı dava konusu kararı değerlendirirken ve/veya dava konusu kararı alırken  ihmalde bulundu. Keza davacının haklarını ihlal etmekte ve/veya davacıyı mağdur etmektedir.
  1. Davalının, Dava konusu karar ve/veya işlemleri ve/veya eylemleri Anayasaya ilgili mevzuata ve/veya Doğal Aalet ilkelerine ve/veya Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine aykırı ve/veya gayrı yasaldır ve/veya hükümsüzür.
  1. Davalı 27/02/2021 tarihli kararı istihsal ederken ve/veya ve/veya değerlendirme yaparken ilgili mevzuatı yanlış anlamış ve/veya hatalı uygulamış ve/veya eksik uygulamışdır.
  1. Dava konusu karar ve/veya işlem ve/veya işlemler gerekçeden yoksundur ve/veya keyfidir ve/veya hatalı değerlendirmelere dayanmaktadır ve/veya yasal dayanağı yoktur ve/veya kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde karar alınmıştır.  
  1. Davalı, Dava konusu kararı alıırken ve/veya işlemleri yaparken  yeterli inceleme ve/veya araştırma yapmadı  ve/veya eksik ve/veya  hatalı inceleme yaptı . Ayni nedenle bunlar neticesinde  hatalı kararlar istihsal etti ve/veya  işlemler yaptı .
  1. Dava konusu karar alınırken ve/veya işlemler yapılırken davalı yetkilerini aştı  ve/veya yetkisiz olarak karar aldı  ve/veya yetki aşımı ile kararlar aldı ve/veya bu kararlar doğrultusunda işlemler yaptı  ve/veya yetkilerini kötüye kullandı  ve  dava konusu kararları bu suretle istihsal etti.

Bu Davayı Desteklemek İçin Aşağıdaki Olgulara Dayanılır:

  1. Davacı Lefkoşa’da ikamet etmekte olup, takriben ve/veya 19 yıldır Avukatlık mesleği ile iştigal etmektedir.
  1. Davalı No.1, KKTC Bakanlar Kurulu olup, yönetsel faaliyetlerde bulunan ve/veya genel siyaseti belirlemekte ve/veya yasa gücünde kararname çıkarmakta ve/veya Anayasa’da belirtilmiş ve/veya sayılmış görevleri yerine getirmektedir. Davalı No.2 KKTC Sağlık Bakanlığı Anayasanın 45. Maddesi gereğince “herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlama ödevi olan yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir organ ve/veya  makam ve/veya Bakanlıktır ve/veya kamu tüzel kişiliğine haizdir. Davalı No.3 Davalı No.2’ye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve/veya 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası kapsamında kurulan bir kurul ve/veya komitedir.
  1. Takriben ve/veya 2019 yılı sonlarında Çin’de başladığı iddia olunan ve daha sonra dünya genelinde 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tararından kabul edilen PCR tanı kiti ile  Şubat 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde görülmeye başlamış ve Covid-19 olarak isimlendirilmiş ve/veya 12/03/2020  tarihinde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bunun üzerine tüm devletler toplum sağlığı iddiası ile önlem almışlar ve/veya zaman zaman da bu önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmek ve/veya sürece uydurmak adına da farklı önlemler almışlar ve/veya Anayasa’da yer alan kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamak sureti ile de önlem ve/veya tedbirlerini değiştirmişlerdir.  
  1. Bu süre içerisinde ve/veya dünya genelinde Covid-19 olarak isimlendirilen virüs sonucu DSÖ tarafından ilan edilen pandemi, PCR testi için boğaz ve burundan sürüntü örneği alınarak tespit edilmeye çalışılmıştır.
  1. Davacı iddia ve beyan eder ki; süreç içerisinde yapılan çalışmalar ve/veya tıbbi çalışmalar ve/veya gözlemler neticesinde PCR olarak adlandırılan test kitlerinin kullanılması doğru değildir ve/veya hatalıdır. Davalıların bu konudaki kararlarının ayrıca yasal hiçbir zemini de yoktur. Şöyle ki;
  1. YASAL OLARAK:
  1. a) Davacı iddia ve beyan eder ki, PCR test kitleri ile Covid-19 virüsünün tespit edileceğine ve/veya edilmesi gerektiğine dair yasal herhangi bir zorunluluk yoktur ve/veya PCR testinin uygulanacağına ve/veya uygulanmasının zorunlu olacağına dair icbar mümkün değildir ve yasada da düzenlenmiş değildir. Her halukarda 45/2018 sayılı yasaya göre bir kimsenin muayene edilebilmesi için Mahkeme emri dahi aranmaktadır.

Her halukarda Virüsler kan testleri ve sair testlerle ve/veya antijen testleri ile de tespit edilebilecekleri gibi PCR, sürüntü testlerinin yasal olarak yer almaması nedeni ile kullanılmaya mecbur bırakılmasına dair alınmış karar ve/veya kararlar ve bu kararlar nedeni ile yapılan işlemler hatalıdırlar.

b)Davacı iddia ve beyan eder ki, 45/2018 sayılı yasa muayene edilmek hususunda zorunluluk getirmemektedir. Dolayısı ile PCR testleri ile sağlıklı olup olunmadığına dair muayene işlemi zorlanamaz ve/veya zorunlu olarak PCR testleri yapmak hususunda icbar edinilemez. Dolayısı ile Davalıların müştereken ve/veya münferiden PCR testleri ile hastalığın ve/veya Covid-19 virüsünün tespit edilmesi için muayene maksatlı PCR testi yapılmasına dair almış oldukları kararlar hatalıdır.

  1. BİLİMSEL VE/VEYA TIBBİ OLARAK:

a)PCR Testlerinin amacı Virüs Tespit etmek değilidir.

Davacı iddia eder ki, PCR sürüntü testleri genetik hastalıklar ve/veya prenetal tanı, adli tıp, kanser araştırmaları, babalık testleri, DNA analizi gibi analizlerin yapılması için yapılmıştır.

b)Yanlış pozitif çıkarabilir.

PCR Testleri spesifik ve güvenli testler değidir. PCR Testlerinin döngü sayısı DSÖ tarafından 14 Aralık 2020 ve  20 Ocak 2021 tarihinde de Başkan Tedors Adhanom Ghebreyesus’un daha önce kabul edilen  45 döngünün fazla pozitif  bulduğundan aşağı çekilmesi istenmiştir.

Yine alınan numunede başka virüs RNA/DNA’sının olması halinde (Influenza virüsü gibi), bunların döngüye girip kopyalanma ihtimali ve boyamada yanlış pozitif çıkma ihtimali vardır.

c)Davacı iddia eder ki, SARS-CoV2 virüsü izole edilmemiş olduğundan ve DSÖ’nün kabul ettiği (17 Ocak 2020) protokolde bu durum açıkça yazılmış olmasına rağmen test sonuçlarının doğruluk oranını saptamak için kullanılabilecek bir altın standart yoktur, olamazda. O nedenle bu testlerde elde edilecek sonuçlar tümüyle geçersizdir.

Ahar surette;

d)Virüs izolasyonu olduğu kabul edilse bile kullanımda mevcut sürüntü testlerinin hiçbirinin resmi verifikasyon ve validasyonu yoktur ve/veya ruhsatsızdır.

e)Cihazların %99’unda hangi gen diziliminin olduğu bilinmemektedir ve/veya sürüntü testlerinin birçoğunda, taşıdıkları gen dizilimleri (sekansları) deklare edilmiş ve/veya açıklanmış değil.

f)PCR testinin tekrar sayısına göre ölü virüsün geninin de çoğaltılarak, virüs aktifmiş gibi PCR pozitif sonucunu verebilir ancak bu aktif bir enfeksiyonun kanıtı değildir.

g)PCR testleri döngü sayısı göre %63-65 arası pozitif  yakalamaktadır. Sırf bu nedenle dahi güvenilir değildir.

h)PCR testleri sonuçlarını bilimsel olarak zayıf pozitif şeklinde vermez. Oysa bu mümkündür ancak PCR testi buna fırsat tanımaz ve PCR pozitif gösterir.

ı)E, N ve RdRp2 geninin herhangi birinin varlığı halinde yeterli pozitiflik kabul edildiğinden pozitif sayısı fazla görünmektedir. Oysa bu Nisan 2020 tarihine kadar her üç genin de aranması yönünde idi.

i)Virüsün mutasyona uğruyorsa, önceden hazırlanan test kitleri ile bugün mevcut virüsü aramak mantık dışıdır. Yine virüs her ülke ve coğrafyaya göre değişiklik gösterdiği iddia edildiğinden bu test kitleri geçersiz sayılmalıdır.

j)Gen dizilimi için model olarak kullanılan patojenik sıvılarda ne bir virüs titrasyonu ne de kuantifikasyonu yapılmış olduğundan, buradan, o sıvılar dahilinde milyarlarca virüs benzeri partikülün (insan organizmasında doğal olarak bulunan ve patojenik özellik taşımayan ekstraselüler veziküller dahil) bulunduğu anlaşılabilir.

k)Esas itibariyle, farinjiyal veya nazal COVID-19 sürüntü testlerinin hiçbir diyagnostik   değeri bulunmamaktadır.

l)PCR testleri burun içerisine nazofarenks denilen bölgeye kadar inmekte ve sürüntü bu bölgeden alınmaktadır. PCR testleri üzerinde mevcut herhangi bir bakteri bu bölgeye sürüntü testi ile aktarıldığı taktirde kişinin hastalanmasına yol açmaktadır. Dolayısı ile işlemin yapılışı açısından da hatalı ve/veya risklidir.

            C)BİREYSEL OLARAK:

Davacı iddia eder ki, PCR testlerinin üretilmesinin temel amacı virüs tespiti değil, DNA analizidir. Her halukarda PCR testlerinin nasıl imha edildiği belli olmamakla birlikte bir toplumun da DNA örnekleri alınmaktadır. Dolayısı ile aynı zamanda etik de değildir ve/veya kimsenin DNA’sı zorlanmak sureti ile ve/veya alınacak kararlarla ve/veya rızası dışında da temin edilmemelidir. Nitekim Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış olduğu kararlar Davacının DNA’sının da alınması neticesini doğuracaktır ki, Davacının buna rızası yoktur.

  1. Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalıların müştereken ve/veya münferiden almış oldukları kararlar nedeni ile ve/veya 15 günde bir yenilenmek kaydı ile PCR testi yaptırtmak ile ilgili kararları neticesinde Davacının çalışma hakkı da etkilenmektedir. Davacı PCR testi olmaksızın çalışamama ihtimali ve dolayısı ile kendisini ekonomik olarak geliştirememe ihtimali taşımaktadır ki yasal dayanağı olmayan bir test ile Davacının Anayasal hakları etkilenecektir. Yine bu test ile hatalı pozitif olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir kimsenin pozitif çıkması ile kişi Anayasaya aykırı bir şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakılarak Karantina otellerine yerleştirilmekte ve kendisine derhal tıbbi tedavi uygulanmaya başlanmaktadır. Her halukarda uygulanan tedavinin tedavi protokolü dahi bulunmamaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3’ün uyguladığı tedavi PCR pozitif olup, gerek hatalı, gerekse gerçek pozitif olan kimselerde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır ve/veya Davalı No.2 ve/veya No.3 ve/veya Davalılar müştereken ve/veya münferdien PCR pozitif kimselere hatalı ve/veya yanlış ve/veya gereksiz tedavi de uygulayabilmektedirler. Dolayısı ile muhtemel bir hatalı pozitif, yukarıdaki iddialara halel gelmeksizin bir kişinin temel hak ve özgürlüklerini sınırlayacağı gibi ve/veya kişi özgürlüğünü sınırlayacağı gibi, ülke içerisinde gereksiz önlemlerin alınmasına sebebiyet vermek sureti ile Anayasa’da yer alan birçok kişi hak ve özgürlüklerinden men edilmesini sağlayacak tedbirler alınması sağlanacak ve/veya kişilerin ve/veya spesifik olarak Davacının Çalışma Hakkı, Hayat ve vücut bütünlüğü hakkı, sağlıklı yaşama hakkı ve/veya sağlık hakkı gibi hakları da etkilenecektir.

7.Davacı iddia ve beyan eder ki, Davalının yapmış olduğu işlemlerin ve/veya almış oldukları kararlarda ve bu konuda verilmiş olan karar ve/veya yapılmış olan işlem ve/veya eylem ve/veya ihmal tamamen hatalıdır ve/veya yanlıştır. Bu karar ve/veya kararlar Davacıyı zarar ve ziyanlara düçar bırakmakta ve mağdur etmektedir ve dolayısı ile işbu kararın iptal edilmesi gerekmektedir.

8.İşbu YİM konusu karar ve/veya işlemler nedeni ile Davacının işbu YİM davasını dosyalama mecburiyeti hasıl olmuştur ve/veya işbu kararların alınması ve/veya bu hususta yapılan işlemlerin ve/veya 27/02/2019 tarihli karar nedeni ile Davacının münferiden meşru menfaatleri etkilenmektedir ve işbu davayı dosyalamakta da meşru menfaati bulunmaktadır.

İşbu dava Davacı Avukatı Boysan Boyra tarafından tanzim edilmiştir.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa’dır.

                                                              Boysan Boyra

                                                      Davacı Tarafından Avukat

………/….03…../2021 tarihinde

kaydolunup mühürlenmiştir.

                                      Mukayyit.

Not: Bu davaya verilecek bir müdafaanın davanın tebliğ tarihinden itibaren yirmi bir (21) gün zarfında kayıt kalemine bizzat veya Avukat vasıtasıyle verilir ve bir sureti davacıların tebliğ adresine bırakılır.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

  1. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle, KKTC

                Başsavcılığı  Lefkoşa, KKTC.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                                  

Yukarıdaki Müstedi tarafından yapılmış tek taraflı istida:

Yukarıdaki Müstedi işbu istidası ile;

  1. Esas başvurunun nihai bir karara bağlanmasına ve/veya Muhterem Mahkeme’ce takdir ve tayin edilecek bir tarihe kadar; Davalılar tarafından müştereken ve/veya münferiden takriben ve/veya 27/02/2021 tarihinde alınan ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair kararın icraasını men edici bir emir ve/veya geçici bir ara emri verilmesi ve/veya yürütmenin durdurulmasına dair bir emir verilmesi zımnında bir Mahkeme emri itası;
  1. Muhterem mahkemece uygun görülecek başka bir emir ve/veya çare.
  1. Bu istida masraflarının M/aleyhlere tahmili.

 için gerekli emrin isdarını talep eder.

İşbu başvuru KKTC. Anayasa’sının 152, Anayasa’nın 10. Temel Hakların Niteliği ve Korunmasına Dair maddesine, 14. Kişi Dokunulmazlığı ile ilgili maddesine, 15. Hayat ve Vücut Bütünlüğü Hakkı ile ilgili maddesine, 16. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği ile ilgili maddesine, 45. Sağlık Hakkı ile ilgili maddesi ile sair ilgili maddelerine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin İnsan Haklarına Saygı yükümlülüğü ile ilgili 1. Maddesine, Yaşam Hakkı ile ilgili 2. Maddesine ve sair ilgili maddelerine, diğer ilgili mevzuat ile Doğal Adalet, Hak ve Nisfet Hukuku kaidelerine ve konu ile alakalı içtihadi prensiplere ve Yüksek Mahkeme Tüzüğüne istinad eder.

Bu istidada istinad edilen gerçekler Lefkoşa   sakinlerinden Seda Okgül’ün  ilişikte sunulan  yemin varakasında gösterilmektedir.

 

Bu istida Müstedinin Avukatı Boysan Boyra tarafından yapılmıştır.

Tebliğ Adresi: Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı altı, Lefkoşa’dır.

                                                                                                          Boysan Boyra

                                                                                              Müstedi Tarafından Avukat.

2021  senesinin Mart  ayının   2. günü

dosyalanmıştır. Dinlenmesi için  2021 senesi

Mart ayının …………..gününe tayin edilmiştir.                 

                                                                                                                                                                    Mukayyit.

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE

ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.                          YİM:………../2021

Davacı:Seda Okgül, Mahmut Paşa Kapalı Otoparkı Altı, Lefkoşa.

                                               -ile-

Davalı:1.KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa.

2.KKTC Sağlık Bakanlığı, KKTC Başsavcılığı vasıtasıyle, Lefkoşa. KKTC.

3.Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, KKTC Sağlık Bakanlığı vasıtasıyle                   Başsavcılık  Lefkoşa.

                                                                                                          ARASINDA.

                                                                           

 

                                                        YEMİN BELGESİ

Ben aşağıda imza sahibi Lefkoşa  sakinlerinden Seda Okgül , yemin eder ve bu yeminimle aşağıda gösterilen hususları beyan ederim.

  1. Yukarıda unvan ve sayısı gösterilen başvuruda davacı ve işbu istidada ise  Müstediyim.
  1. Bu istida maksatları bakımından esas başvurumdaki tüm iddiaları burada aynen tekrarlar ve benimserim.
  1. DSÖ tarafından ilan edilen pandemi nedeni ile Covid-19 virüsünün tespiti bir nevi PCR testlerine bağlanmıştır. Oysa ki PCR testleri dışında başka alternatif testler vardır. Mesela kan testleri ve sair testler uygulanarak virüsler tespit edilebilir. Davamda da açık olarak belirtmiş olduğum gibi, PCR testleri ciddi hatalar vermektedir. Her halukarda özetle;

Bu testlerin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir kimsenin bir başka kimseyi Bulaşıcı Hastalıklar yasası Tahtında muayene edebilmesi için Mahkeme emrine ihtiyaç duyması gerekmekte iken, Davalı/M/aleyhler yasa dışı bir şekilde ve/veya Almış oldukları ve yayınladıkları kararlar ile zorunlu olarak PCR testi yaptırtmak surety ile muayeneye tabi tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak az önce bahsettiğim üzere bunu yapabilmek ilgili yasada Mahkeme ermine bağlanmışken, Davalılar yetki aşımı yapmak suretiyle ve icbar ederek, PCR testi vasıtası ile Covid-19 virüsünü tespit etmeye çalışmaktadırlar. Her halukarda mezkur muayeneyi hasta oluğundan şüphelenilen kişiler yerine sağlıklı kişiler üzerinde yapmaktadırlar ki, bu test ve alınan kararlar amacı aşmaktadır.

Yine mezkur testler birçok sebeple hatalı sonuç vermektedirler. Herhangi bir virüsün varlığı ve/veya ölü bir virus varlığı dahi, PCR testlerinin döngüsünde çoğaltılmakta ve aşırı çoğaltmada (-ki döngü sayısı değiştirilmiş olmasına rağmen) Davalılar PCR testlerinin ve/veya ilk nazarda DSÖ nün Kabul edip daha sonra değiştirdiği döngü sayısını uygulamakta ısrar etmekte ve hatalı pozitifler yaratmaktadırlar.

Bir diğer önemli husus ise mezkur testler sürüntü testleri olup, bu testler burun ve akabinde boğaza sürüntü yapılarak yani, tükürük de alınarak yapılmaktadır. İddia ederim ki, PCR testleri DNA analizleri yapmak için kullanılan test türleridir. Davalılar müştereken ve/veya münferiden kararlar almak suretiyle şahsıma ait DNA analizlerini çıkarabileceklerdir. Ancak böyle bir hususa rızam yoktur. Böyle birşey bedenime ait olan anahtarın tümü ile Davalıların eline geçmesine neden olacağından, bedenimin tüm zayıflıklarını tespit edebilme ihtimaline de yol açacaktır. Kaldı ki, mezkur testlerin imha edilip edilmediği, ve/veya nasıl ve ne şekilde imha edildiği belli değildir, hiç açıklanmamıştır. Şahsen bu husus beni ayrıca rahatsız etmektedir.  Kendi bedenim ve sağlığım üzerinde söz hakkım bulunmakta olduğuna inanmaktayım.

  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların bu kararı aynı zamanda Anayasa ile korunma altına alınan kişi hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaktadır.
  1. Her halukarda Davalıların baz aldığı bu PCR testleri ifade etmiş olduğum gibi hatalı pozitif vermekte ve/veya bir kimse önce pozitif, sonra negatif veya döngüye göre pozitif vermektedir. Herhangi bir şekilde hatalı pozitif temin edilmesi halinde,  Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğüm karantina otellerine kapatılarak tedavi edilmem sonucunu dahi doğurabilecektir ki, Davalı No.2’nin uyguladığı sağlık protokolleri belirsizdir ve/veya yanlış uygulamalar olduğu duyumlarını almaktayım .
  1. Yukarda yer alan tüm nedenlerle  ve açık olan sektörlerde çalışan kişilerin her on beş günde bir PCR testlerini yineleyeceklerine dair karar inancım odur ki, yoklukla malul bir karardır ve/veya hatalıdır ve bu nedenle de hükümsüz ve/veya etki doğurmaması gereken bir karardır ve işbu nedenle de iptal edilmesi gerekmektedir.
  1. İddia ve beyan ederim ki, Davalıların almış olduğu karar ve/veya işbu karar doğrultusunda yapılan işlemler, açıkça kanuna aykırıdır. Hatta kanuni değildir ve yasal dayanağı yoktur.
  1. Yine,  iddia ve beyan ederim ki, karara bağlanması gereken kony ciddidir ve iddialarımda haklı olduğuma dair belirtiler mevcuttur, keza ara emri verilmez ise ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğması mümkündür. Mesela mezkur karar çalışma hakkımı engellemekte, hatalı bir netice de ortaya koyabileceği ve tedavi görmeme neden olabileceği gibi, DNA mın temin edilmesine de neden olacaktır. Kaldı ki, alınan kararlar gereği PCR testi yaptırmış değilim ve yaptırmak konusunda da rızam yoktur ve/veya yaptırmak zorunda olmadığıma da inanmaktayım. 
  1. Yukarıdakiler gereğince karara bağlanması gereken konunun çok ciddi ve acil olduğu inancındayım ve davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç olduğuna inanmaktayım.
  1. Tüm yukarıda iddia etmiş olduğum sebeplerle bu  istida ile talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi imkansız zarar ziyana uğramam söz konusu olacak, geriye dönüş imkansızlaşacaktır ve/veya çok zorlaşacağına inanmaktayım.
  2. Yukarıda gerçekler ışığında istida da olduğu gibi emir verilmesinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu inancı ile bu doğrultuda talepte bulunurum.

                                                                      Yemin eden

                                                           ……………………………………

Seda Okgül  

2021Yılı Mart ayının 2..günü

yemin ve imza edilmiştir.                   Mukayyit.         

 

 

https://www.habervakti.com/gundem/korona-nin-dayandigi-temel-cokebilir-pcr-testi-kibris-ta-h137719.html

https://www.5gvirusnews.com/hukuk/pcr-dunyada-ilk-kez-kktcde-yargilanacak-h484.html

 

 

Kaynaklarla Corona- “Arkası yarın” yazı dizisi-2

Kaynaklarla Corona- “Arkası yarın” yazı dizisi-2

Bir önceki yazımda size araştırdığım, etkilendiğim, bilgilendiğim kaynakları paylaşacağımdan bahsetmiştim.

Sözlerine, araştırmalarına, çalışmalarına itibar ettiğim, mart ayından beri dünyada ana akım medyada yer bulamayan, ama çok izlenen, takip edilen kişileri kısaca sıralayacağım. Amacım verdiğim linklerle de, onlar ne söyleşmişler, ne gibi çalışmalar yapmışlar, nasıl biraraya gelip ortak ses olmaya çalışmışlar; işte bunları ortaya koymak.

Bu kişilerin fotoğraflarının da bu blogda yer almasına önem veriyorum. Çünkü fotoğraflar, görseller çok daha kolay hafızaya kazınıyor, hele hele tabii tekrarlanınca.

.

Önce şunu söyleyeyim, Almanca diline iyi hakim olduğumdan, uzun yıllar Avusturya ve Almanya’da yaşadığımdan, ve oralardaki gelişmeleri sürekli takip ettiğimden, biri 21, diğeri 31 yaşında olan kızlarım Alman eğitim sisteminin içinde yetiştiklerinden şimdiye kadar araştırmalarımı hep Almanca yaptım. Kısa bir süre öncesine kadar Avusturya vatandaşıydım ayrıca.

14 yıl Viyana’da yaşadım. Büyük kızım orada doğdu. 2005in aralık ayında kanserden ölen eşim Süha Şenol ile orada evlendik. Daha sonra Halle/Almanya’da yaşadık bir süre. 1998 den beri tekrar İstanbul’dayım. Farklı kültürleri,yapıları, politikaları tanıdım süreç içinde.

“Die Würde des Menschen ist unanstastbar= insanın onuru zedelenemez” Alman Anayasasının birinci maddesi, ve ben bunu hep çok önemsedim, ve konuyu hukuki, psikolojik ve sosyal boyutuyla ele almaya, irdelemeye, deşmeye çalışıyorum. Deşdikçe de, bundan bir- iki yıl önceye kadar edinmiş olduğum bilgilerde ne gibi eksikler olduğunu görüyorum.

31 ocak 2021, yani dün, Viyana’da Corona tedbirlerine karşı bir protesto vardı. İzin verilmedi protestoya. Ama yine de çok sayıda katılımcı ile protesto gerçekleşti. Polis toplananları dağıtmak istedi, fakat daha sonra bir ara polisin kasklarını indirip onlarla beraber yürüdüğünü gördük. Canlı yayından artık bunları görmek mümkün. Ana akım medyada ise Avrupa’da mayıs ayından beri süren protestolar yer bulmuyor, “protestocular için aşırı sağcılar, Naziler, komplo teorisyenleri, Covidiotlar, aşırı solcular, Reichsbürger, Aluhuttraeger, aşı karşıtları”gibi etiketlemelerle insanların Anayasal hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaları hafife alınıyor baştan beri. (Araya karışan radikal gruplar olabilir tabii, ama bu her zaman olabilecek bir durumdur)

Viyana’da dün konuşma yapacağının duyurusu yapılmıştı çok önemsediğim Prof. Dr.Sucharit Bhakdi’nin (protesto yürüyüşüne birgün önce yasak getirilmiş, o yüzden Bhakdi de konuşma yapamamış olabilir, henüz bakamadım)

Benim bir dönem Avusturya vatandaşı olduğumdan dolayı pek de mutlu olduğum gibi, Tayland kökenli, 56 yıldır Almanya’da yaşamasına rağmen 3 sene önce Alman vatandaşı olan çok önemli bir bilim insanı Prof. Bhakdi. Mart 2020 den beri takip ettiğim, internette onlarca konuşmasını dinlediğim ,Mainz üniversitesinde çoğu virolog olan binlerce tıp öğrencisine eğitim vermiş mikrobiyolog, enfeksiyon epidemiyoloğu Prof. Dr. Sucharit Bhadi Almanya’dan ayrılmaya karar vermiş. Almanya’da demokrasinin işlemediğini, ifade özgürlüğünün kalmadığını, buna seyirci kalamayacağını söylüyor. (buna bilim özgürlüğü demek daha iyi olur, çünkü gerçek bilime, tecrübelere ve kanıta dayalı bilime değer vermiyor politikacılar ve medya)

Almanya’da 18 kasımda enfeksiyon koruma yasasındaki değiişiklik parlamentoda onay alınca, hükümet artık tek başına yetkili, ve Olağanüstü hali uzatmada da ve örneğin aşı gibi birçok başka konuda.

Almanya’daki Corona ile ilgili daha doğrusu hastalıklar ile ilgili nasıl bir sistem olduğunu söyleyeyim önce. Merkel hükümeti, Robert Koch enstitüsünün, Charite Berlin’den başvirolog, başdanışman Prof. Christian Drosten, Leopoldina-Ulusal Bilim Akademisinin danışmanlığında, onların tavsiyelerine dayanarak tedbirler, önlemler ile ilgili karar veriliyor. Ve medyada, hükümetin basın toplantılarında da onlar yer alıyor. Sağlık bakanı Jens Spahn (eğitimi sağlık üzerine değil, bankacılık üzerinedir) , Robert Koch enstitüsü(RKI) zaten hükümete bağlı, ABD nin CDC si (centers for disease for control and prevention, Hastalık kontrol ve koruma merkezi) RKI yıllardır hastalıklarla, virüslerle hastanelerden, doktorlardan detaylı veriler de orada toplanıyor, raporlar yayınlanıyor). Paul Ehrlich enstitüsünün, STIKO’nun ise aşılar, ilaçlarla ilgili büyük sorumluluğu var. (STIKO Aşılama Daimi Komitesi, Almanya’nın Berlin kentindeki Robert Koch Enstitüsü’nde, bağımsız Alman devletleri tarafından kullanılan aşılama programları için resmi öneriler sağlayan 18 üyeden oluşan bilimsel bir komitedir).

Benim dikkatimi çeken ise her yıl binlerce grip ölümünün gerçekleştiği grip sezonunda (2017-2018 25.000 ölü), covid-19 un gündeme oturduğu 2019/2020 yılında sadece 411 gripten ölüm vakası var RKI ye göre. Oysa çoğu influenza olduğu düşünülen grip sezonu ekim-mart ayları arasında, corona virüsleri ise kasım ortası ile nisan arasında. Grip aşıları da bir yıl önceki ve/veya erken en ağır vakaların yaşandığı kış grip sezonuna göre grip hasta ve ölümlerinin olduğu güney yarımküredeki ülkelerdeki verilere göre influenza virüslerine göre hazırlanıyor.

Almanya’da R- Wert dediğimiz bulaştırma değeri tüm kapanmaların, sert tedbirlerin alındığı dönemde 1 e 1 e düşüyor, yani bir kişi bir kişiye bulaştırıyor, yani tedbirler alınmadan bulaşı düşüyor ve oran küçük oynamalarla sabit kalıyor. RKI’nin web sitesinde de bu oranları günü gününe takip edebilirsiniz. Ayrıca: https://www.sulesenol.com/post/corona-influenza-vakalar-say%C4%B1lar

Nasıl oluyor da , esas influenza gripleri bitmeye yakınken ama yine gribal semptomlara yol açan Corona virüslerinin azalmasına/bitmesine 1-1,5 ay kala her yıl binlerce grip ölümü gerçekleşen Almanya’da sadece 411 grip ölüm vakası görülüyor?

Diyelim lock-down, maske, mesafe, hijyen tedbirleri işe yaradı da, covid-19 ile mücadele ederken, influenza vakaları da bitti, ama ekim 2019 dan beri gripten ölümler niye bu kadar azdı? Bu yıl niye influenza vakaları, ölümleri göremiyoruz?

Semptomu olup da, PCR pozitif çıkanlarda, başka virüs, bakteri aranıyor mu? İnfluenza virüsleri nerede? Corona virüsleri geçmiş yıllarda arandı mı?

Ya da semptomu olmayan kişilere eskiden test yapılıyor muydu örneğin influenza testi? Hatta semptomları olan kaç kişiye influenza testi yapılmasına gerek gördü doktorlar?

Tüm tıp eğitiminde önce muayene, hastayı dinleme, sonra gerekirse tahliller yapılması öğrenilmedi mi. Ve doktorun tedavi tavsiyesi, reçete yazması, ama hastanın tedavi konusunda kendi karar vermesi gerekmez mi?

PCR testleri teşhis için kullanılabilir mi?

Semptomu olmayanların hastalığı bulaştırdığı varsayımı neye dayanıyor?

Sayıları sürekli artan PCR testleri ile vakalar tespit edilerek, oluşturulan pandemide 2020 yılı Alman cumhurbaşkanı tarafından bilim liyakat nişanı da alan virolog Prof. Drosten’ın aldığı rolü, sustuğu, söylemediği, söyledikleri ile yanılttığı bilgileri de bir dahaki yazımda ele alacağım. Corona-ausschuss’dan avukat Dr. Rainer Füllmich bir müvekkili adına açtığı davanın gerekçelerin de açıklayan Prof. Drosten’a gönderilen tercüme ettiğim yazımı da ekleyeceğim.

Ama önceliğim , dediğim gibi, fikirlerine, duruşlarına, çalışmalarına büyük saygı duyduğum, ve çok şey öğrendiğim bilim insanları, düşünürler, yazarlar, gazeteciler.. ve oluşturulan birlikler.

İlk olarak Prof. Sucharit Bhakdi’yi tanıtmak isterim. Birkaç kısa Türkçe link var tabii, ama maalesef bunlar youtube gibi kanallardan kaldırılıyor. İlk türkçe videolardan https://www.bitchute.com/video/XCajxaF4qTm4/rof

Bhakdi, Almanya’da çok defa alternatif medya kanallarına(özgür medya kanalları demek daha doğru) çıktı. Avusturya’da ise Servus TV de de yer aldı. Bhakdi ilk olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel’a yazdığı açık mektupla dikkati çekti. Prof. Bhakdi eşi Prof. Dr. Karina Reiss ile birlikte “Corona-Fehlalarm?? = Corona-yanlış alarm” kitabını yazdı, kitabın İngilizcesi de yayınlandı. https://www.youtube.com/watch?v=Pxyc3fTHi0I

Ben sadece bir arkadaşın gönderdiği birkaç sayfasını ve internetten indirdiğim başka sayfaları okudum, ama onlarca söyleşisini, konferansını izledim. Bence en önemlisi de, Macaristan’da doktorların çağrısı ile gittiği konferans, ve Bhakdi konferans sonucunda onların o zamana kadar virüs ve bulaşıcılığı ile ilgili algısının nasıl değiştiğini görmüş. Doktorların doğrudan Prof. Bhakdi gibi deneyimleri, tecrübeleri olanlardan öğrenecekleri çok şey var. Prof. Bhakdi Alman2009 H1N1 Domuz gribi zamanında (Almanya’da 255 kişi ölmüş) Dr. Wolfgang Wodarg ile birlikte hükümetlerin, Dünya sağlık örgütünün tutumunu, aşı politikalarını eleştiren eski SPD milletvekili, akciğer uzmanı, epidemiyolog, Avrupa Komisyonu sağlık komitesi nde ve ayrıca transparency görev yapmış halk sağlığı ve hijyen uzmanı . Zaten pandemi tanımı da 2009 da değiştirilmeseydi, bugün pandemi ilan edilemeyecekti. Pandemi ilan edilmesi için (Bu konu başlı başına detaylı ele alınması gerekir -Trust WHO ve Profiteure der Angst belgesellerinde de , Corona-Auschuss oturumlarında da detaylı ele alınıyor)

Ayrıca yine başka bir mikrobiyolog var ki, o da pandeminin başlangıcında yaptığı araştırmalara dayanarak covid-19un tehlikesinin ağır bir grip sezonundan daha fazla olmadığını belirtmişti. Stanford üniversitesinden Dr. John İoannidis. Dünyada, çalışmalarda en çok atıf yapılan bu bilim insanıymış kendisi , ve özellikle mevcut araştırmaları eleştirel değerlendirmeleri , düzeltmeleri ile ünlüymüş kendisi. Maalesef onun söylediklerini politikacılar değerlendirmedi. (Trump’ın son dönemde ABD de Dr. Scott Atlas onun çalışmalarının değerini ortaya koydu) https://www.youtube.com/watch?v=biC4nHPYtbA

2021 ocak ayında Stanford üniversitesinden mikrobiyolog ( aynı zamanda istatikçi) Prof. John İoannidis’in de içinde bulunduğu bir ekip, geniş kapsamlı bir çalışmada tüm kilitlenmelerin (lockdown) faydasının olmadığını ortaya koyuyor.

https://de.rt.com/international/111745-stanford-studie-belegt-unwirksamkeit-von-lockdown/

Bugün sadece 2 farklı ülkeden ayrı mikrobiyologdan çok kısa bahsettim. Ama onlarca tıp alanındaki bilim insanı, psikolog, filozof, yazar ve Corona-Ausschuss gibi oluşumlar tanıtılmayı bekliyor.

Sırada kimler var…Tabii ki Almanya’dan başta Dr. Wolfgang Wodarg, Prof. Hockertz, Dr. Bodo Schiffmann, Prof. Christian Schubert, Prof. Ulrike Kaemmerer, Prof. Hendrik Streeck, Prof. Klaus Püschel, Dr. Klaus Köhnlein, Dr. Margareta Griesz Brisson gibi isimler var. Ama aynı zamanda bir Türkçe isime de rastlıyoruz hem doktor hem homeopat, hem de beste yapıp şarkı söylüyor, Dr. Perin Dinekli

Avusturya’da: Dr. Raphaell Bonelli, biyolog Clemens Arvay

Düşünür, yazar, filozof: Peter Schreyer, Gunnar Kaiser, tarihçi Dr. Daniele Ganser

Ve en çok bilgi sahibi olduğum Corona Ausschuss (Corona komitesi) ve avukatları, ayrıca yine oturumlarda sıksık bağlanan Prof. Martin Schwab

Robert F. Kennedy’i, Yeni Zelandalı genç doktor Dr. Sam Bailey’i de, Pfizer’in eski başkan yardımcısı Michael Yeadon’u ise takip ediyorum,

Ayrıca tabii Great Barrington Declaration çok önemli. Almanya’da Aerzte für Aufklaerung, Anwaelte für Aufklaerung gibi oluşumlar da var.

ARKASI YARIN a

Sağlıkla, umutla kalın.

Şule Şenol 01.02.2021

Not: Benim değil, televizyona çıkan, sosyal medya hesaplarında binlerce takipcisi olan profesörlerin, bilim kurulunun, TTB nin de yukarıda verdiğim isim ve kurumları, son dönemdeki çalışmaları, tespitleri de bilmeleri halka da hükümete de sağlıklı bilgiler verebilmeleri için önemlidir.