Spiral Anten Atlası Cildi ile İnsanın Frekanslarla İmtihanı

Spiral Anten Atlası Cildi ile İnsanın Frekanslarla İmtihanı

İsrailli fizikçiler 2003’ten bu yana insan cildine, yani en büyük organımıza yayılmış sayıları 2 ila 5 milyon arasında değişen ter bezi kanalları üzerine yayın yapıyor. Alanlarında en çok atıf alan çalışmalardan oluyor bunlar. İlgi neden mi büyük? Çünkü konu telekomünikasyon endüstrisi ve askeriyeyi yakından ilgilendiren 5G teknolojisi ile ilgili de ondan.

2008 – Human skin as arrays of helical antennas in the millimeter and submillimeter wave range
Yuri Feldman 1, Alexander Puzenko, Paul Ben Ishai, Andreas Caduff, Aharon J Agranat
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18517913/

2009 – The electromagnetic response of human skin in the millimetre and submillimetre wave range
Yuri Feldman 1, Alexander Puzenko, Paul Ben Ishai, Andreas Caduff, Issak Davidovich, Fadi Sakran, Aharon J Agranat
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/19430110/

2011 – The remote sensing of mental stress from the electromagnetic reflection coefficient of human skin in the sub-THz range
Eli Safrai 1, Paul Ben Ishai, Andreas Caduff, Alexander Puzenko, Alexander Polsman, Aharon J Agranat, Yuri Feldman
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22170380/

2014 – Circular polarization induced by the three-dimensional chiral structure of human sweat ducts
Itai Hayut 1, Paul Ben Ishai 1, Aharon J Agranat 1, Yuri Feldman 1
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24827286/

Ta 1948’lerde “The Book of Antennas” diye ders kitaplarında konu anlatımı yapılan en temel anten tipi işe bakın ki bizzat cildimizde çıkıyor, hem de milyonlarcasıyla!

Antenler, boşlukta yayılan elektromanyetik dalgaları toplayarak iletim kanalı içerisinde yayılmayı sağlamak (receiver) ya da boşluğa elektromanyetik dalgalar yaymak (transmitter) amacıyla tasarlanmışlardır. Antenler, verileri yaydıkları dalgalar itibariyle kilometrelerce uzaklara taşıyabilirler. Bir antenin gönderme ve alma özellikleri aynıdır. Buna antenlerin karşılıklılık (reciprocity) özelliği denir. KAYNAK
Ter bezlerimizdeki spiral kanallar

İbrani Üniversitesi’nden fizik profesörü Ben-Ishai’nin dediğine göre, “bu dalga boylarına [5G frekanslarını kastediyor] maruziyette ciltteki bu sarmal yapıdaki kanallar aktif anten tarlasına dönüşüyor”. Yani vücudumuz daha iletken hale gelmiş oluyor.

2014’teki çalışmaları ile, sarmal yapıdaki ter kanallarımızın, yani anten tarlamızın dışarıya dairesel polarize dalgalar yaydığını ve bunun iki yönlü (sağ-sol) olduğunu keşfediyorlar.

Fiziksel eforda nasıl terliyorsak mental ve duygusal stres altındayken de terliyoruz. Yani sempatik sinir sistemimiz devreye giriyor. Ciltteki ter kanallarının sinirlerle bağlantısı önemli, çünkü askeriyenin de kalabalık (örn. gösterici grubu) dağıtmak için kullandığı ve “ölümcül olmayan silah” kategorisinde yer alan milimetrelik dalga boylarındaki ışın tabancalarına maruziyette cildimizin ateşe verilmiş gibi yanması üzerine sıçrayarak ışından kaçma refleksi göstermemizin nedeni de sinirlerle olan bu bağlantı. Yani iddia edildiğinin aksine, dışarıdan maruz kaldığımız bu çok yüksek frekanstaki dalgalar cilt yüzeyinde kalmıyor, fiziksel ve biyolojik olarak bizi etkiliyor. Bunun mekanizmasını da, ciltteki bu “sarmal anten tarlası”nın keşfi ile anlayabilmiş oluyoruz.

İşin ilginç yanı, tıpkı alıcı-verici görevi gören anten gibi bizim bu sarmal ter kanallarımız vasıtasıyla enerji iletimi salt dışarıdan içeriye doğru değil, aynı zamanda içeriden dışarıya doğru da gerçekleşiyor. Vücut iç sıcaklığı yükseldiğinde (diyelim spor yaptık yahut ateşlendik), ısının içten dışa bu sarmal kanallardan geçerken filtrasyonu ve dışarı dairesel salınımlarla verilmesi sözkonusu.

Yani ciltten hem enerji soğuruyor hem de veriyoruz.

Milimetre ve milimetre altı dalga boylarının biyolojik etkileri olduğunun ortaya çıkması, hem de dünya genelinde farklı gruplarca tekrarlı deneylerle bilimsel olarak kanıtlanmış bulunması endüstri tarafından -Prof. Ben-Ishai’nin tabiriyle- hiç ama hiç hoş karşılanmıyor. İmplikasyonlar çok yönlü çünkü; en basidinden akla doğabilecek türlü cilt hastalıkları, kanser ve elbette ağrı sendromları geliyor. Bunun yanısıra, sinir sistemi ile olan etkileşimde dolayı oluşabilecek korku, anksiyete, depresyon gibi duygu durumlarının yanısıra çeşitli nörolojik rahatsızlıklar elbette akla geliyor.

Bu bir askeri teknoloji ve silah olarak kullanılıyor

ABD, Rusya ve Çin’in savunma bakanlıkları uzun yıllardır 5G’nin sahip olduğu elektromanyetik frekans aralığını kalabalık grupların dağıtılmasında silah olarak kullanıyor. Active Denial Systems denilen bu ışın silahları üzerine doğrultulduğu kişilerin cildinde yanma hissi yaratıyor. Görünmez silahla, iz bırakmadan can yakabiliyorsunuz.

İsrailli araştırma grubunun konuyla ilgili 2016’daki çıkarımları şöyle:

  • Halkın subTerahertz frekans aralığındaki milimetrelik dalga boylarına maruziyeti arttıkça en başta bebekler, gebeler, ileri yaş grubundakiler, hastalar ve elektromanyetik dalgalara aşırı hassasiyeti olanlar bundan olumsuz etkilenecektir.
  • Ciltteki ter kanallarını besleyen sempatik sinir sistem sayesinde insanlar duygu durumlarını bu kanallardan dışarı yaydıkları elektromanyetik dalgalarla yansıtmakta ve aynı şekilde dışarıdan gelen elektromanyetik dalgaları da soğurmaktadır.
  • İnsan ter kanallarının bu yeni tarif edilen fizyolojik ve psikolojik fonksiyonları ne nörofizyologlar ne de psikologlar tarafından çalışılmış değildir.
  • Bilgisayar simülasyonları ter bezlerinin subterahertz (milimetrelik) dalgaları ciltte yoğunlaştırdığını göstermektedir. İnsanlar bu dalgaları sıcaklık şeklinde hissedebilmektedir. Bu dalga boylarını kullanan haberleşme teknolojileri (cep telefonları, wi-fi, antenler) yüzünden insanlar ağrı reseptörleri (nosisptör) vasıtasıyla fiziksel olarak acı ve ağrı duyabilirler.
  • 5G WI FI kullanımı daha fazla yaygınlaştığı takdirde şu anda RF (radyofrekans) / mikrodalga frekansları yüzünden görülen sağlık sorunları ve elektriğe aşırı hassasiyet durumu muhtemelen daha da ağırlaşıp yaygınlaşacak ve belki de henüz bilinmeyen nörolojik problemler ve fiziksel olarak duyulan ağrı ile ilgili şikayetler ortaya çıkacaktır.
  • 5G teknolojisi ile sözkonusu sağlık sorunları arasındaki bağlantının bilimsel bakımdan ispatı mümkün olduğundan, halka tazminat yolu da açılmış olacaktır.

Yazımıza aynı ekipten Prof. Yuri Feldman’ın geçtiğimiz sene İsrail’de düzenlenen ‘2020 Uzmanlar Toplantısı: Kablosuz İnternet & Cep Telefonu Radyasyonu ve Kamu Politikaları’ toplantısındaki sunumunu kapattığı cümleler ile son verelim:

“Peki o zaman 5G zararlı mı değil mi? Valla sağlam alıcı görevi gören bir donanımımız var ve merkezi sinir sistemimizin bu etkiye vereceği yanıt hakkında da fikrimiz yok. Ya hep beraber dahi olup çıkacağız ya da zombi.”

Bingür Sönmez Hakkında Suç Duyurusu Dilekçesi

Bingür Sönmez Hakkında Suç Duyurusu Dilekçesi

Sevgili arkadaşlar merhaba,

Yüce Allah’tan 2021 yılının “Özgürlüğe Uyanış” Yılı olmasını istiyorum. İnşallah olur.

Sizi “Uyanış Hareketine” katılmaya davet ediyorum. Şimdi tepkimizi göstermezsek, ileride göstereceğimiz tepkiler de işe yaramayacaktır.

Maske konusunda olayı tam olarak anlamadığımız ve dünyadan gelen bilgilere ulaşamadığımız için korku içinde kabullendik. Sonra maskenin bir “çöplük / pislik”  olduğunu ve virüslere karşı bizi korumadığını hatta öldürdüğünü öğrendiğimizde, yasaklar geldi sesimizi çıkartamadık. Artık maske takmayanlara öcü gözüyle bakar olundu. Maske takmayan binlerce kişiye ceza kesildi.

HES kodunu harika bir buluş olarak sundular ve HES kodu olmaz ise seyahat edemezsiniz, uçağa binemezsiniz “güvenliğiniz” bizim ve toplum için çok değerli dediler anlamadık. Bizi ve toplumu düşündüklerini zannettik. Şimdi HES kodu olmayanları resmi dairelere, şehir içi ulaşıma, hastanelere, muayenehanelere bile almıyorlar. AVM’lere almıyorlar. Yakında mahallemizdeki küçük marketlere de almadıklarında şaşırmayacağız.
Şimdi sırada o “muhteşem covid aşıları” geliyor. Aşı olmayanın HES koduna aşısız olduğu kaydedilecek ve bir de bakmışız ki artık sokağa bile çıkmamıza izin verilmeyecek. Ya şimdi eylem yapacağız ya da sıramızı bekleyeceğiz…

Bize dokunmayan yılan yaşasın diyenler, o yılanın daha güçlenerek saklandıkları yerde onları da bulacağından habersiz özgürce yaşayacaklarını zannediyorlar. O kaçınılmaz son ile bir gün kendileri de karşılaşacaklar.

Bizleri önce korkuttular sonra da güvenliğimiz için yavaş yavaş özgürlüğümüzü elimizden aldılar.

Bu bir ulusal güvenlik sorunudur. Uyanmak isteyenlere selam olsun… 

Her gün birer birer uyanan insanlar birlik olacak ve toplumsal hipnoz ile uykusunda olan sevdiklerini küresel güçlerin senaryosunu yazdığı oyundan uyandıracak. Haklı mücadelemizde tek kalırsak bizleri otorite sindirebilir ama birlik olup sayımızı artırırsak bize zarar veremezler. Kendi özgürlüğümüz ve sevdiklerimizin özgürlüğü için uykuda olan insanları uyandırmalıyız. Uyanmak istemeyen ölü canlara da yapacak bir şeyimiz yok.
Biz ancak diri canları uyarabiliriz / uyandırabiliriz. (Fatır Suresi 19.20.21.22. ayetlere bakınız)

Bir elin nesi var iki elin sesi var. Belki çoğunluk( %90) hemen uyanmayacak ama uyanan azınlığın (%10) manevi gücü diğerlerinin de uyanmasına yardım edecektir.

Covid Aşısı olmak isteyenler olabilir ve onların yaşam haklarına saygı duyuyoruz. Biz olmak istemiyoruz ve bizim de yaşam haklarımıza saygı duyulmasını istiyoruz. Bizim yaşam alanlarımızı ve anayasal haklarımızı sınırlamaya kimsenin hakkı yoktur.

İnsanların en temel ihtiyacı “hayatta kalma ihtiyacıdır.” En temel içgüdü hayatta kalmaktır. İnsanların hayatta kalabilmeleri için, bir işi olması, çalışabilmesi, üretebilmesi ve iş yapması gerekir. İhtiyacı olan parayı kazanabilmesi gerekir. Para kazanabilmesi için işe gidebilmesi, bir işinin olması, otobüse, uçağa binebilmesi, bankaya girebilmesi, markete ve hastaneye girebilmesi ve hatta resmi dairelere girebilmesi gerekir ki yaşayabilsin.

Covid aşısı olmak istemeyenlerin en temel ihtiyacı olan “ hayatta kalma, yaşama ihtiyacını” ellerinden alacaklarını söyleyen etiketli meşhur hekimler ile başlayan saldırı dalgası, gazeteciler ve diğer şahıslar ve kurumlar ile de davam ediyor ve böyle giderse etmeye devam edecektir.

Herkes sınırlarını / haddini bilmelidir.
Haddini/ Sınırlarını bilmeyen Bingür Sönmez isimli şahıs FOX televizyon kanalında şöyle konuşmuştu

Muhtemelen ocak ayı içerisinde herkese aşı yapılacak. Ama ‘Ben aşı yaptırmam’ diyenler birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz. Resmi daireye bile giremeyecekler. Okula gidemeyecekler. İnsan vücudunun dokunulmazlığı nedeniyle mecbur etme şansımız yok, kanun çıkarıp ‘Herkes yapacak’ deme şansımız yok. Ama kurallar koyacağız, nasıl sokağa çıkma yasağının kuralı var, aşıda da kural koyacağız. Devlet dairelerine giremeyecekler, otobüslere binemeyecekler, toplu taşımadan faydalanamayacaklar. Başka çaremiz yok.”

Bu şahıs ve buna benzer şahıs ve kurumlar kendileri gibi düşünmeyen insanlara hakaret etmiştir ve etmeye devam edeceklerdir. Bizler birlik olursak bu saldırıları yapamazlar.

31.12.2020 tarihinde bu şahıs hakkında Ankara Batı Adliyesine suç duyurusu dilekçemi verdim. İnşallah inceleme başlatılır ve bu şahıs hakkında dava açılır. 

Sizi haklı mücadelemize davet ediyorumGelin canlar birlik olalım. Birlikten kuvvet doğar. 

Örnek dilekçe ile lütfen sizde bu şahıs hakkında bulunduğunuz ilçe mahkemelerine suç duyurusunda bulunun. Yüzlerce insandan gelen dilekçeler ile savcılık makamları harekete geçecektir. Adalet inşallah sağlanacaktır. Birlik olmazsak bu insanlar bize tek kaldığımızda zarar verebilir. Birlik olup bizlere yapılan haksızlıklara anında yasal yolları ve haklarımızı kullanarak, cevap verirsek bu saldırıları yapamazlar.

Küresel güçlerin elinde olan Ana Akım Medyada bizim fikirlerimize yer vermiyorlar. Sosyal medyada yayınladığımız videoları kaldırıyorlar, sayfalarımızı kapattırıyorlar. Sadece bunlara bakarak bile aslında nasıl bizlerden KORKUYORLAR anlaşılabilir. Toplumsal uykuda olan insanların uyandırılmasını istemiyorlar.

Madem salgın var madem bu hastalık çok tehlikeli karşı görüşlerin de dinlenmesi gerekmez mi? Sözde “Bilim Kurulu” ve destekçilerinin çıktığı TV programlarına bizim gibi düşünen bilim insanlarını ya da bu konuda araştırma yapmış sade vatandaşları çıkartmıyorlar.

Gerçek bilim, sorgulayan insanların yapacağı bilimdir. Sorgulamamıza izin verilmiyorsa bu yalan bilimdir. Kendilerine ve bilimlerine güvenseler bizim gibi düşünenlerin fikirlerine de izin verecekleri programlar yaparlar ve işte o zaman halkımız gerçeği kendisi anlayacaktır.

Gerçekler; kolay, basit ve anlaşılırdır. Yalanlar ise zor, karmaşık ve anlaşılmazdır. 

Buradan yola çıkarak erdemli yaşayan 7 yaşındaki bir çocuk ile 70 yaşındaki olgun bir insan bile gerçeğin ne olduğunu hemen anlayabilir. Bu insana yüce Allah tarafından armağan edilmiş “Furkan” yani gerçek ile yalan arasındaki farkı anlayabilme yeteneğidir. ( Enfal Suresi 29. Ayete bakınız)

Toplumsal hipnoz ile uyutulan ( televizyonlar, haberler, siyaset, spor, şans oyunları, diziler ve diğerleri) insanın kafası önce saçma sapan bilgiler ile karıştırılmaktadır. Sunulan hastalık hakkında karmaşık, zor ve anlaşılamayan bilgiler medya tarafından korku ve o korkuyu destekleyen bilim insanları ile halka aktarılmaktadır. Karşı görüşlere yer verilmeden korku ekme işlemi devam etmektedir.

Onları ektiği korkuya karşılık biz cesaretle SEVGİ ekeceğiz. İnsan ne ekerse onu biçer…
Allah’ın izni ile biz bu işi sevgi ile çözeceğiz.

Erdemli yaşayan her insan iki farklı görüşü dinleyerek ya da seyrederek hemen gerçeğin ne olduğunu anlayabilir. Bu yaradılış hediyesi Furkan, insanlığın kurtuluşudur.

Tüm övgü, bize bilmediklerimizi öğreten yüce Allah’adır.

Selam ve sevgi ile…

Diş Hekimi Mahmut Demirkan

Ankara

Örnek Dilekçeye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Bingur-Sonmez-Hakkinda-Suc-Duyurusu-Ornek-Dilekce

İndir

(Bağlı Olduğunuz Adliyenin İsmi) … ADLİYESİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA,

Tarih: 31.12.2020

Şikayet Eden : … (TC: )

Adres:

Şüpheli : Prof. Dr. Bingür Sönmez / İstanbul

Konu : Şüphelinin katıldığı bir televizyon programında kullandığı ifadeler

Suç Tipleri : TCK-115_İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme

TCK-122_Nefret ve Ayrımcılık

TCK-123_Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma

TCK-216_Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

Açıklamalar :

– OLAYIN GEÇMİŞİ –

Sayın Savcım,

Şüpheli Prof. Dr. Bingür Sönmez, FOX TV adlı televizyon kanalında katıldığı programda, Corona Virüsü aşılarına ilişkin açıklama yaparken aynen şu ifadeleri kullanmıştır;

Muhtemelen ocak ayı içerisinde herkese aşı yapılacak. Ama ‘Ben aşı yaptırmam’ diyenler birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz. Resmi daireye bile giremeyecekler. Okula gidemeyecekler. İnsan vücudunun dokunulmazlığı nedeniyle mecbur etme şansımız yok, kanun çıkarıp ‘Herkes yapacak’ deme şansımız yok. Ama kurallar koyacağız, nasıl sokağa çıkma yasağının kuralı var, aşıda da kural koyacağız. Devlet dairelerine giremeyecekler, otobüslere binemeyecekler, toplu taşımadan faydalanamayacaklar. Başka çaremiz yok.”

Şüphelinin bu ifadeleri internet ortamında hızlı bir şekilde yayılmış ve kendisine Sosyal Medya üzerinden gelen tepkiler üzerine, Hürriyet Gazetesi’ne şu açıklamaları yapmıştır;

Pandemi döneminde herkesin aşı olması gerekir. Devlet herkesin aşılaması için bir kanun yapamaz. Ama aşıya zorlayabilir. Toplumun yüzde 70-80’i aşılanmadan aşı başarılı olamaz. Bunu anlatmak için televizyon programına katıldım. Aslında kimseye vatan haini demek istemedim. Aşı olmanın bir vatanseverlik olduğunu vurgulamak istedim. Bunun dışında diğer sözlerimi espri olarak söyledim. Açıklamalarım amacından saptırıldı. Kimseyi vatan hainliği ile itham etmiyorum. Ama aşı kampanyasına katılmak bir vatandaşlık görevidir. Bakanlığımızın da bu konuda çok katı kurallar koymasını bekliyorum.”

Şahsın özrü kabahatinden büyüktür. Milletin aklı ile dalga geçerek, milleti tekrardan aşağılama cesaretini göstermiştir.

Bu nedenle Şüphelinin sosyal medya üzerinde eleştirilmesi, bu eleştiri nedeniyle Şüphelinin yine alenen aşağılama ve ayrımcılık içeren ifadelerinin veya işbu suç duyurusuna cevaben yapacağı benzer savunmaların bir değeri yoktur ve olmayacaktır.

Sayım Savcım, bu şahıs TCK-115, TCK-122,TCK-123, TCK-216. Maddelerine göre suç işlemiştir.

Bu tarz konuşmaların toplumu “aşı olmak isteyenler ve aşı olmak istemeyenler” şeklinde ikiye böldüğü, ayrıştırdığı ve kutuplaştırdığı açıktır.

Bu tarz konuşmaları yapan şahıslar veya kurumlar hakkında gerekli tedbirler şimdiden alınmaz ise toplumda kin ve nefret duyguları körüklenecektir. Bu durumun da toplumu şiddete sevk edeceği açıktır.

Dolayısıyla, bu bir ulusal güvenlik sorunudur.

Sayın Savcılık Makamının da malumu olduğu üzere özellikle; Avrupa’nın Almanya, Fransa ve İngiltere gibi çeşitli ülkelerinde ve yine Amerika ve Kanada gibi gelişmiş (somut olay bakımından aşı geliştiren ülkelerde) sağlık tedbirlerinin “bağımsız olduğu” çeşitli nedenlerle kabul edilemeyen bilim kurulu ve resmi makam kararları sıklıkla protesto edilmektedir. (Aşı geliştirdiğini iddia eden Rusya ve Çin, yönetim tiplerinden dolayı protestolara sahne olamamaktadır.)

İşbu durum Sağlık Bakanının bilgisi dahilindedir. Bu nedenle tüm basın açıklamalarında, aşının zorunlu olmayacağını, ikna yolunun esas olduğunu ifade edegelmiştir. Buna rağmen, Şüpheli gibi “itibarlı” etiket sahibi şahıslar tarafından toplumdaki henüz ikna olmamış kişiler ayrıştırılmakta, ötekileştirilmektedir. Söz konusu tedbirlerin uygulamada yol açtığı sıkıntılar sıklıkla medyanın da gündemine girmektedir. Örneğin, tek başına maskesiz olarak araç süren sürücüye kesilen cezanın orantılılık ilkesine aykırı olduğu, elde edilmesi hedeflenen menfaat ile öngörülen tedbirin dengeli olmadığı resmi makamlar tarafından da ifade edilmiştir.

Şüpheli şahıs ve benzer nitelikte açıklamalar yaparak toplumu bölmeyi hedefleyen, aklındaki soru işaretlerini henüz giderememiş masum vatandaşları ikinci sınıf vatandaş yerine koyarak “bölücük faaliyetleri” yürüten “asıl amacını gizleyen / kripto ” şahısların asıl amaçlarının kovuşturulması en azından soruşturulması bu nedenle elzemdir.

Savcılık Makamının yine malumu olduğu, Resmi makamlarca da çeşitli düzeylerde dillendirilen ve Ana Akım Medya tarafından sürekli ifade edildiği şekliyle “yeni normal” aynı zamanda yeni bir toplum düzenini ifade etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü eskiye dönüşün mümkün olmadığını, yeni salgınlara daima hazır olunması gerektiği yönünde açıklamalar yapmaktadır.

“Yeni Normal”, yeni bir toplum demektir. Dünya siyasal ve hukuki tarihinde bilinmektedir ki, Zaman içerisinde birçok dönüş yaşanmıştır. Orta Çağda feodalitenin yıkılmasından başlayarak, Fransız İhtilali ile gelen Cumhuriyetçiler ve Kralcılar, laikler ve dinciler çatışmaları, sonrasında etnik kökenli çatışmaları, kapitalist ve sosyalist devlet bloklarını ortaya çıkarmıştır. Hepsi kendi zamanında “yeni normal” olmuştur.

Bugünün ise “yeni normali” Devletler ve Devletlere “para karşılığı” hizmet sunan özel şirketlerin Devleti oluşturan sıradan bireyler üzerinde tam kontrol ve tam hakimiyetine götüren bir yoldur. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesindeki tüm hakların, “özel sermayenin öngördüğü şekilde” kırpıldığı, yeniden şekillendirildiği, hatta tamamen ortadan kaldırıldığı bir döneme girilmiştir. Bu yeni döneme girişte elbette sancılar olacaktır.

Tüm bu açıklamalar, Şüphelinin ifadelerinin “basit birer espri olmadığı”, daha önceden düşünülmüş, belli bir zemin yoklaması, etki – tepki mekanizmalarının değerlendirilmesi gayesi ile olduğu ortadadır.

Gerçek vatanseverler, Savcılık Makamının takdirinde olduğu üzere, “birkaç özel şahsa bağlı şirketlerin” yaptığı bilimsel çalışmalar değil, tam bağımsız bilim insanlarının yaptığı çalışmalar olacaktır. Ancak mevcut tedbirlerin her biri üzerinde ayrı ayrı tartışılmakta belli bir uzlaşı sağlanamamaktadır. Sağlık Bakanı, işbu durumun farkında olduğundan, halkı galeyana getirmemek için kelimeleri özenle seçerken Şüpheli bilerek isteyerek kasten seçtiği kelimelerle toplumu bölme, belli düşünceleri bastırma çabasına girmektedir.

Bugün Şüpheli şahsın beyanlarının tamamen karşılıksız bırakılması, yarın toplumun belli kesiminde büyük patlamalara sebebiyet verebilecektir.

Dolayısıyla, bu bir ulusal güvenlik sorunudur.

Sayın Savcım, işbu dosyayı ele alırken basit bir Şüphelinin ifadesi değil, kendi çocuklarınızın, sevdiklerinizin ve tüm dünyadaki özgür insanların yaşayacağı dünyayı şekillendirecek, kişilerin ifadesini alacaksınız.

Sayın Savcım, ya toplumun, “Alevi- Sünni” “Türk-Kürt” gibi “aşılı – aşısız” daha doğrusu “hemen itaat edenler” ve “yeni normalin asileri” gibi yeni tip bir bölünme ile karşı karşıya olduğunu sezgisel anlayışınızla göreceksiniz. Ya da bu şahısların ve kurumların davranışlarda şuanda ve geleceğe dair bir sakınca görmeyerek, Şüphelinin ifadesini dahi almadan kovuşturmaya yer olmadığı kararını vereceksiniz.

Bir olaya şahit oluruz ve o ana kaza denir. Her kaza / olay anında bir karar veririz. İşte kaderimiz o anda verdiğimiz karar ile şekillenir. İnsan ne ekerse onu biçer. Bu insanlar masum insanlar üzerine korku ile kötülük ekiyorlar. Sayıları az ve çoğunluk üzerinde hakimiyet kurmak adına korku ile kötülük ile insanları fakirlik ile korkutarak (Bakara Süresi 268. ve Hud Suresi 6. ayetlerine bakabilirsiniz) çoğunluğun içindeki sevgi ve pozitif enerjiyi korku ve negatif enerjiye değiştirmek istiyorlar.

Planları insanları köleleştirmektir. HES dijital bir tasmadır. İnsanları önce korkutuyorlar, sonra ayrıştırıyorlar, çatışma çıkartıyorlar karmaşa/ kaos çıkartarak kolluk kuvvetleri ile toplumu karşı karşıya getirmek istiyorlar. Ardından sıkıyönetim tedbirleri ile insanların özgürlüklerini ellerinden almayı planlamaktadırlar. Onların planı varsa yüce Allah’ın da bir planı vardır ve Allah hesabı çabuk görendir. (Enfal Suresi 30. Ayete bakabilirsiniz)

Ancak verilen karar ne yönde olursa olsun, bu kararın toplum üzerindeki “ağırlığını” çok da uzak olmayan bir gelecekte herkes görecektir.

Ben tarafımı belli etmek adına ve yüce Allah’a olan sorumluluk bilincim ile size bu şikayet dilekçesini hazırladım. Şahitliğimi doğru yapmak adına (Nisa Süresi 135. Ayete göre) görevimi yerine getirmenin huzur içerisindeyim. (Araf Suresi 163, 164, 165 ve 166. ayetlerine bakabilirsiniz.)

– DEĞERLENDİRME –

1. HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA

1.1. Şüphelinin tüm beyanı hukuka aykırı içerikte olsa da, en önemli kısmı Anayasa’nın 17. Maddesi gereği anayasal hakkını kullanan vatandaşlara “vatan haini” denmesidir.

1.2. TCK_216. Maddesi Şüpheli şahsın ifadelerine ilişkin düzenleme getirmiştir ve aynen aşağıdaki şekildedir;

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

1.3. Bu konuda bir Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında şu ifadelere yer verilmiştir;

5237 sayılı TCK.nın 216 ncı maddesi dahi gözetildiğinde, somut olay yönünden aynı sonuca varılmakta, iç düzenlemeler ve Anayasa’nın 90. maddesi ışığında yargı organları için tek ölçüt olan “hukuksal bakış” açısıyla eylemin TCK.nın 312/2. maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu ve yaptırım yönünden de orantılılığın ve ölçülülüğün gözetildiği açıktır.

Tüm bu hukuksal tesbit ve incelemeler karşısında sanığın seçtiği hedef kitle ve içerikle birlikte açıklamadaki özensizlik, aşağılayıcı üslup nazara alındığında yazının, halkın bir kesimini diğer kesime karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa ve kin beslemeye açıkça tahrik ettiği ve bunu yaparken de şiddet içeren ifadeler kullandığı anlaşılmakla, genele yönelik ifadeler nedeniyle devletin müdahalesini bekleyen hedef kitlenin, düzene olan saygı ve bağlılığı nedeniyle karşı tepkisini göstermemesi veya gösterememesi hatta yasal yollara başvurmaması da yakın tarihimizdeki örnekler de hatırlandığında ortaya çıkan suçu kaldırmayacağından Yerel Mahkemenin mahkûmiyet kararı yerinde görülmekle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

(Yargıtay CGK, 2004/8-201 E., 2005/30 K., 15.03.2005)

1.4. Bu bilgiler ışığında bilinmelidir ki, aşı bir tıbbi müdahaledir. Tıbbi müdahalenin hukuka uygunluk şartları bellidir. Bunlar, tıbbi müdahalenin yetkili kişi tarafından yapılması, tıbbi gereklilik (endikasyon) olması, tıbbi kural ve standartlara uyulması ama en önemlisi, Hasta Hakları Yönetmeliği 24. Maddesinde düzenlenen “aydınlatılmış onamdır.”

1.5. Covid aşılarının tıbbi standartları da halen daha belli değildir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiği Şüphelinin tamamen haksız bir ithamda bulunduğu, insanlara hakaret ettiği, toplumun geniş kesimlerinde yankı bulan “ covid aşısı yaptırmayanlara” karşı aşağılama hareketine bayraktarlık yaptığı ortadadır.

1.6. Zorunlu aşılar ve aşıların zorunlu kılınması hakkında, Şüphelinin de işinden dolayı çok iyi bilmesi gereken yakın tarihli Anayasa Mahkemesi kararının ilgili kısmı aşağıda paylaşılmıştır,

77. Zorunlu aşı uygulamasının kanuni temeli bağlamında Halk Sağlığı Kurumu tarafından gönderilen yazı içeriğinde belirtilen 1593 sayılı Kanun’un 57. ve 72. maddeleri ile Sağlık Bakanlığının 25/2/2008 tarihli ve 2008/4 sayılı Genelge’sinin ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

78. 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde belirli hastalık türleri sayılmış, 72 maddede ise 57. maddede zikredilen hastalıklardan birinin ortaya çıkması veya ortaya çıkmasından şüphe edilmesi durumunda bir kısım tedbire başvurulacağı belirtilmiş ve söz konusu tedbirler arasında hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı uygulanması şeklindeki tedbire de yer verilmiştir. İlgili Genelge’de ise gene bağışıklama programına ilişkin ilke ve usuller belirlenerek bebeklik dönemini de kapsayacak şekilde belirli yaş grupları için çeşitli periyotlar dâhilinde bazı aşıların uygulanmasına ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir. Söz konusu Genelge kapsamında yer verilen aşı türlerine bakıldığında 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde tahdidi olarak sayılan hastalıklar için tatbiki öngörülenlerle sınırlı bir düzenleme olmadığı anlaşılmakta; başvurucuya tatbiki öngörülen aşılanıl da 1593 sayılı Kanun’un 57. maddesinde tahdidi olarak sayılan hastalıkları tam olarak karşılamadığı, bu kapsamda 57. maddede zikredilen hastalıklardan birinin ortaya çıkması veya ortaya çıkmasından şüphe edilmesi durumunda hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı uygulanması hususunu düzenleyen 72. madde hükmünün de başvuruya konu uygulamanın kanuni dayanağı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı: anlaşılmaktadır.

79. Bunun yanı sıra 1593 sayılı Kanun’da münferiden çiçek aşısının mecburi bir aşı olarak öngörüldüğü ve söz konusu yükümlülüğün zaman ve kişi grupları dikkate alınarak Kanun’un 88-94. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlendiği görülmektedir. Bunun dışındaki aşı uygulamasının Bakanlığın ilgili Genelge’si kapsamında ve belirlenen program çerçevesinde yapıldığı görülmekle birlikte genel ve zorunlu aşı uygulamasına dayanak oluşturacak bir kanun hükmünün mevcut olmadığı: anlaşılmaktadır.

80. Halk Sağlığı Kurumu tarafından gönderilen yazı içeriğinde belirtilen ve aşı uygulamasının kanuni dayanağı bağlamında yer verilerek halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele edilmesi; bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar ve belirli hastalık ve risk gruplan ile ilgili izleme, inceleme, araştırma, bağışıklama ve kontrol çalışmaları yapılması görevini Halk Sağlığı Kurumuna verdiği belirtilen Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin de Anayasa’nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan bir temel hakka yönelik sınırlandırma ve müdahale açısından dayanak olamayacağı açıktır.

81. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

82. Açıklanan nedenlerle zorunlu aşı uygulaması bağlamında başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

(AYM, 2014/4077 Başvuru Numaralı, 29.06.2016 Tarihli Kararı)

2. DİĞER SUÇ TİPLERİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME

2.1. Şüphelinin ifadeleri aynı zamanda, TCK-115_İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme, TCK-122_Nefret ve Ayrımcılık, TCK-123_Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma suç tiplerine de uygunluk göstermektedir. Yukarıdaki izahat nedeniyle tekrardan uzun uzun her bir suç tipine uygun hareketler ifade edilmeyecek, ilgili mevzuat hükümleri gösterilmekle yetinilecektir. Bu bakımdan Şüpheli işbu sayılan her bir işlediği suç için ayrı ayrı cezalandırılmalıdır.

TCK-115_İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme

(1)Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK-122_Nefret ve Ayrımcılık

(1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;

a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,

b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,

c) Bir kişinin işe alınmasını,

d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK-123_Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma

(1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

2.2. Diğer bir husus ise Şüphelinin kendini kanun koyucu ve/veya yürütme yerine koymasıdır. Şüphelinin kullandığı “Ama kurallar koyacağız, nasıl sokağa çıkma yasağının kuralı var, aşıda da kural koyacağız. Devlet dairelerine giremeyecekler, otobüslere binemeyecekler, toplu taşımadan faydalanamayacaklar.” İfadeleri bunu göstermektedir. Yine bu ifadeler, doğrudan doğruya, “aşılı – aşısız” ayrımının yapılmasına ve halkın birbirine düşman etme amacı taşımaktadır.

2.3. Şüpheli gibi kişiler tarafından, “toplumun yeni yeni sosyal sınıflara ayrılarak, terörize edilmesi, tıbbi müdahaleleri reddedenlerin düşman olarak gösterilmesi, vatandaşlar arasında kin ve nefret tohumlarının ekilmesi asla kabul edilemez. En azından Anayasası’nda; demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkelerine yer vermiş bir Devlet vatandaşları arasında.

2.4. Sayın Savcılık yapacağınız soruşturmanın sonucunda, tıbbi bir müdahale hakkında aklında soru işareti olan masum vatandaşları “vatan haini” olarak niteleyen Şüphelinin bu ifadeleri ile gerçek niyetinin ne olduğu ve neyi amaçladığı ortaya çıkacaktır. Her şeyden daha önemli insan sağlığını korumakla görevli, toplumun değerli mesleklerinden birini icra eden doktorların, tüm sağlık çalışanlarının ve Covid Aşısına karşı fikrini beyan eden herkesin, Şüphelinin ifadeleri nedeniyle halk önünde itibarsızlaştırılması kabul edilemez.

Bu suç duyurusu hem şahsım ve vatandaşlarımız adına olduğu kadar, aynı şekilde hem de “meslek itibarı zedelenen” tüm sağlık çalışanları adınadır.

Sebepler : 5237 Sayılı TCK, 5271 Sayılı CMK ve sair ilgili mevzuat.

Deliller :

1. Şüphelinin Fox TV kanalında yer alan ifadeleri

2. Bilirkişi İncelemesi

3. Her türlü kanuni delil

Netice ve Talep :

Yukarıda arz ve izah olunan ve Savcılık Makamının re’sen gözeteceği nedenlerle,

şüphelinin ifadeleri nedeniyle ortaya çıkan her bir suç tipine göre ayrı ayrı cezalandırılmasına,

muhakeme masraflarının şüpheli/sanık üzerinde bırakılmasına,

karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. (Tarih)

Şikayetçi

İsim Soyisim

İmza

belgeyi indirmek için tıklayınız

Bill Gates Çıkacak Korona Aşılarına Neden Hukuken Dokunulmazlık Hakkı İstiyor?

Bill Gates Çıkacak Korona Aşılarına Neden Hukuken Dokunulmazlık Hakkı İstiyor?

Çocukların Sağlığını Müdafaa Birliği Sunar

Dünyanın bir numaralı aşı yanlılarından koronavirüs aşısının benzersiz ve korkutucu tehlikelerini dinlemek de neyin nesi?

Bilimadamlarının koronavirüse aşı geliştirme teşebbüsü ilk 2002 yılında, Çin’de başgösteren SARS-CoV’dan sonraydı. En çok ümit vaadeden 4 aşı hayvanlara vuruldu. Pek güçlü antikor yanıtı oluşunca, deney baştan başarılı gibi gözüktü. Gelgelelim, hayvanlar daha sonra vahşi koronavirüsle karşılaştıklarında sonuç korkunç oldu.

UYARI: SARS-CoV aşısının insanda kullanımına geçişte ihtiyatlı olunması yerinde olur.

Bağışıklık sistemlerinin verdiği aşırı yüksek tepkiyle tüm bedende enflamasyon, akciğer enfeksiyonları ve ölüm yaşadılar.

Çalışmanın sonuç bölümünden alıntı: “SARS-CoV aşısının insanda kullanımına geçişte ihtiyatlı olunması yerinde olur.”

Araştırmacılar aynı “gelişkin bağışıklık yanıtı”nı bundan 50 yıl sonra RSV aşısının saha deneylerinde de gördüler. Araştırma, 1960’ların RSV aşısının çocukları neden hasta ettiğini buldu. İki çocuk ölmüştü.

Dr. Peter Hotez – Baylor Üniversitesi

“Fazla dillendirilmeyen konulardan biri de koronavirüs aşılarının eşine rastlanmamış güvenlik sorunu potansiyelidir. Solunum sistemi virüslerinden bazılarına yönelik aşıları oluyorsunuz, daha sonra gerçek virüsle karşılaştığınızda çelişkili şekilde, bağışıklık sisteminiz fazla güçlü yanıt veriyor. Meslektaşlarımız ve bizler de, koronavirüs aşıları geliştirmeye başladığımızda gördük ki, kobay hayvanlarda bu bahsettiğimiz bağışıklık sistemi patolojisi görülmeye başlıyor.”

“Dedik ki, “Aman tanrım, problemli olacak bu iş.”

Dr. Paul Offit – Philadelphia Çocuk Hastanesi

“İş koronavirüs aşısı geliştirmeye geldiğinde kimsenin ne yaptığını bilmediğinden endişeli. Tek koronoavirüsü aşısı bile yapılmış değil daha, nasıl yapacağız ki bunu?

mRNA aşısı mı olacak bu, yoksa DNA aşısı mı… Saflaştırılmış protein aşısı mı, vektörlü aşı mı?

Bilen yok?!

Ve tabii FDA’nın regüle etmesi de ŞART bu ürünü, çünkü şimdi ABD’de al desen herkes gözünü KIRPMADAN gider olur bu aşıyı, test edilmemiş DAHİ olsa!

Nötralize edici antikorlar = iyi
Bağlayıcı antikorlar = kötü

“Koronavirüs aşıları ‘BAĞLAYICI ANTİKOR’ yapıyor. Bir nötralize edici antikorlar var bir de bağlayıcı antikorlar. Yaptığınız nötralize edici antikorların (ve bunların sistemde kalma sürelerinin), bağlayıcı antikorlardan kat be kat fazla olmasını sağlamamız lazım. Çünkü bağlayıcı antikorlar TEHLİKELİ olabilir ve ‘Antikora Bağımlı Yükseltgenme’ dediğimiz şeye sebep olabilir.”

-Ah.

“Ve olduğunu gördük de. Dang hastalığı aşısında gördük bunu. Dang aşısı, dang humması ile hiç karşılaşmamış çocuklara uygulandı, ve daha sonra doğal virüsle karşılaştıklarında bu çocuklar daha beter hasta oldu.

“ÇOK daha kötü hastalandılar hem de. 9 yaşın altında olup henüz dang hastalığı geçirmemiş çocuklar aşılandıklarında, aşılanmasalar olacağından daha yüksek oranlarda öldü.

Dr. Anthony Fauci – ABD Milli Sağlık Enstitüleri

Koronavirüs aşısına hayvan deneyi faslını atlatmaya karar veriyor; aşının denendiği insanlar daha sonra doğal virüsle enfeksiyon yaşadığı taktirde doğurabileceği ölümcül sonuçları bilmesine rağmen

Şarkı sözü: “Sahibimmiş gibi yapmana izin vereceğim; senin hayvanın olacağım.”

“Aşının emniyetliliği meselesini Amerikan halkı tam olarak anlasın isterim. “Aşı, hastalığın kendisinden daha kötü hale getiriyor mu sizi?”, konu bu.”

Korunsun diye aşı vurduğunuzda, aynı patojenle gidip enfekte olan ve enfeksiyonun [vurduğunuz aşı yüzünden] DAHA da AĞIR seyrettiği hastalıklar var. Hayvan modellerinde bakılıp anlaşılabilecek bir şey bu, o yüzden aşımızın [insanda] testleri devam ederken bir yandan da hayvanlarda bakılacak bu etkiye ki, hastalığı daha da geliştirmiş olmayalım.

“Yapılabilecek en kötü şey bu olur çünkü: Enfekte olmasın diye birini aşılayıp daha da hasta etmek.

Şarkı Sözü: “Kötü karakterim ben.”

BBC Haberi: “Koronavirüs aşısının insan deneyi için 45 sağlıklı gönüllü bulundu”

Bill Gates – Bill ve Melinda Gates Vakfı

Aynı zamanda Fauci’nin prosedürleri hızlandırılmış aşısına finansal kaynak sağlamakta.

“Açıkça görülüyor ki burada, en riskli grup olduklarından ileri yaştakilerde çalışacak bir aşıya ihtiyaç var. Yaşlılarda çalışması için etkiyi güçlendireceksiniz ama yan etki de olmayacak…”

Not: Çocuk aşıları, ileri yaştaki insanlara etki etmiyor ama daha güçlü aşı yaparsanız da çocuklar için tehlikeli hale geliyor.

“Yani, 10 binde 1 filan gibi bir yan etki oranı olsa, 700 bin kişi zarar görecek demektir bu, çok fazla yani…”

Şarkı Sözü: “Kötü karakterim ben.”

Gates’in yeni korona aşısının insan öldüreceği öyle belli ki, cezadan mutlak muafiyet tanınmadan yabancı ülkelere aşıyı vermeyecek dahi.

4 Şubat’ta Anthony Fauci, Gates’in koronavirüs aşılarına sessiz sedasız Amerika’da tam yasal koruma hakkı verdi.

Şarkı sözü: “Kontrolü ele aldığında hoşuma gidiyor.”

-ABD Federal Sağlık Bakanlığı Ofisi-

“…COVID-19’a karşı alınacak tıbbi önlemlerle ilgili etkinlikler için yasal soruşturmadan muafiyet tanınması…”

“BÜTÜN yaş gruplarında [aşının] güvenliğinin sağlanması gibi DEVASA bir işten bahsediyoruz; gebesi, erkeği, kadını, açı-toku, halihazırda hasta olanı, çok çok zor bir şey bu. O yüzden, “Tamamdır, bu aşıyı alıp tüm dünyaya verelim şimdi”, kararı alınacağı aşamada devletlerin konuya dahli gerekmekte, zira belirli bir riski OLACAK bu işin, o yüzden karara bağlanmadan önce dokunulmazlık hakkı verilmesi gündeme gelecektir.”

Bu riski almaya razı mısınız?

Hareketimize katılın.

Covid-19 Aşılarının Tehlike Profili Neye Benziyor?

Covid-19 Aşılarının Tehlike Profili Neye Benziyor?

Askeri terminoloji ile, yani “Son Sürat Harekatı” ile 1 yılın altında bir sürede hazır edilen ve acil durum onayı ile ülkelerin vatandaşlarına dolaylı ve dolaysız yoldan zorunlu tutmaya başladığı Covid-19 aşıları resmi olarak “deneysel ürün” kategorisinde olup, gerçek etkinlik ve tehlike profili ancak genel nüfusa vurulduktan sonra ortaya çıkacaktır.

Deneysel aşılar

Ülkemizde devreye sokulan Pfizer’ın CV-19 aşıları, rakibi Moderna aşıları gibi yepyeni, daha önce hiç denenmemiş bir “gen teknolojisi” olan mRNA tekniği üzerinden işlemekte. Hayvan deneyleri atlanarak insanda kullanımına geçilmiş bu deneysel biyolojik ürünün sağlığımıza getireceği “yenilikler” ne olacak, hep birlikte şahit olacağız. 

Aşağıda Amerikan İlaç ve Gıda İdaresi FDA’nın, CV-19 aşılaması sonrası ortaya çıkması beklenen ve takibe aldıkları sağlık sorunlarını göreceksiniz. Çocuk takvimindeki aşıların yan etki takibinde sınıfta kaldıkları kendilerince de itiraf edildiğine göre, aşı ile bağdaştırılmayacağını şimdiden öngörebileceğimiz ama kağıt üzerinde bakılacak olası CV-19 aşı reaksiyonları şu şekilde öngörülmüş:

KAYNAK

İleride değişebileceği notuyla, CV-19 aşılarının yaratacağı muhtemel sağlık sorunları:

  • Guillain-Barre sendromu
  • Akut disemine ensefalomiyelit
  • Transvers miyelit
  • Enselefalit/miyelit/ensefalomiyelit/menengoensefalit/menenjit/ensefalopati
  • Konvülsiyonlar/havale nöbetleri
  • İnme
  • Narkolepsi ve katapleksi (yığılakalım) 
  • Anafilaksi
  • Akut miyokard enfarktüsü
  • Miyokardit/Perikardit
  • Otoimmün hastalık
  • Ölüm
  • Gebelik ve doğacak bebeğin akıbeti ile ilgili sorunlar (düşük vs)
  • Demiyelinizasyon ile karakterize diğer akut hastalıklar
  • Anafilaksi dışındaki alerjik reaksiyonlar
  • Trombositopeni
  • Dissemine İntravasküler Koagülasyon (Yaygın damar içi pıhtılaşması)
  • Artrit ve artralji/eklem ağrısı 
  • Venöz Tromboembolizm
  • Kawasaki hastalığı
  • Çocuklarda birden fazla sistemde meydana gelen enflamasyon sendromu 
  • Hastalığın aşıya bağlı olarak daha da ilerleyici seyri

Bu sağlık sorunlara biraz daha yakından bakalım:

Akut disemine ensefalomiyelit: Beyin ve omuriliğin birarada iltihabıdır. Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM), santral sinir sisteminin genellikle viral enfeksiyonlar veya aşılamadan sonra gelişen akut enflamatuar demiyelinizan hastalığıdır. Multifazik ADEM’i multipl sklerozdan ay›rt etmek güç olabilir.Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM), klasik olarak aşılama veya sistemik viral enfeksiyonlarla birlikte görülen, monofazik bir sendrom olarak tanımlan›r. Patolojik olarak perivasküler enflamasyon, ödem ve demiyelinizasyonla karakterizedir. Klinik olarak, hastallığa özgül olmayan sistemik belirti ve bulgularla sınırlı kalabilir ya da hızlı gelişen fokal veya multifokal nörolojik işlev bozukluğu ile özellenir. ADEM’in epidemiyolojisi ve patogenezi tam olarak anlaşılmamıştır. Çocukluk çağında daha sık görülen ADEM’in akut ensefalitlerin yaklaşık %10-15’ini oluşturduğu bildirilmiştir. Rutin klinik ve laboratuvar yöntemlerle ADEM’i enfeksiyöz nedenli meningoensefalitlerden ayırdetmek güç olabilir. Tanı diğer olası nedenlerin dışlanması, beyin görüntülemesi ve nadiren de nöropatolojik inceleme ile konur. Bu yazıda status epileptikus klinik tablosu ile hastaneye getirilen ve ADEM tanısı alan bir olgunun seyri sunulmuştur. KAYNAK
Anafilaksi: Önceden vücuda girişiyle duyarlılık oluşmuş bir antijen (ilaç, aşı, belli bir besin maddesi, hayvansal serum, böcek zehiri, kimyasal madde vb.)‘in, vücuda ikinci defa girişiyle gelişen, yaşamı tehdit edici aşırı duyarlılık reaksiyonu; anafilaksi (Anafilaktik reaksiyon, Ig E antikorlarının aracılığıyla mast hücrelerinden histamin vb. kimyasal medyatörler salgılanmasına bağlı olarak gelişir. Söz konusu maddeler arteryol ve venüllerde vazodilatasyona, kapiller permeabilitede artışa sebep olur. Bu vasküler yanıta, bronkospazm, ürtiker ve anjiyoödem de eşlik eder),
*Dissemine İntravasküler Koagülasyon: Septisemi, kan basıncının aşırı düşüşü, zehirli yılan ısırışı, kanser, ağır ameliyat, ağır travma, ağır kan kaybı gibi durumları takiben gelişen, mikrosirkülasyon’da fibrin ve trombosit artımı sonucu küçük trombüsler oluşmasını küçük damarlar, özellikle kılcal damarlarda koagülasyon faktörleri (fıbrinojen, trombosit vb.)’nin azalışına bağlı şiddetli kanamaların izlemesiyle belirgin patolojik durum; yaygın damar içi pıhtılaşması (Dikkat: Bu durum bizzat “yeni” tip “koronavirüs” enfeksiyonu sonucu oluştuğu ileri sürülen tıbbi sorundur.)
Ensefalit: Beyin iltihabı. Ateş, bilinç bulanıklığı, mide bulantısı ve baş ağrısı genel görülen belirtileridir. Ensefalitte nörolojik fonksiyon bozuklukları ile birlikte beyin dokusunun enflamasyonu söz konusudur. Değişik seviyelerde bilinç bozukluğu vardır. Davranış ve kişilik bozuklukları, ışığa karşı hassasiyet, ense sertliği, konuşma bozukluğu, hareket bozukluğu, motor bozukluklar, bazı bölgelerde duyu kaybı, kasılma, kaslarda güçsüzlük, çift görme, döküntü, kranial sinir felçleri, artmış derin tendon refleksleri, patolojik refleksler gibi klinik bulgular görülür.
Ensefalomiyelit: Beyin ve omuriliğin birarada iltihabı.
Ensefalopati: Letarji, demans, nöbetler, titreme, kas seğirmesi ve kas ağrısı, Cheyne-Stokes respirasyonları (beyin hasarı ve koma ile görülen değişik bir solunum şekli) ve koma gibi belirtiler ile karakterize beyin hasarı, beyin hastalığı.
Guillain-Barre sendromu: Ayak ve bacak kaslarından başlayarak kısa sürede karın, göğüs, kol ve yüz kaslarına yayılan, kaslarda -bazen felce uzanabilen- kuvvet azalması ve his kaybı ile belirgin polinevrit; Landry felci; Guillain-Barre sendromu (Sendrom, genellikle bakteriyel veya viral enfeksiyonu ya da aşılanmayı takiben gelişir. Periferik sinirlerde yer yer miyelin kaybı ve iltihaplanma söz konusudur. Bazı hastalar nüks göstermeksizin 20-25 gün içinde iyileşirler; diğer hastalarda ise iyileşme -bir yıl gibi- daha uzun bir süreyi kapsar)
İnme (stroke): Acil bakım gerektiren ciddi bir tıbbi durumdur. Kalıcı beyin hasarı, uzun süreli sakatlık, hatta ölüme neden olabilir. İnme esnasında her dakika çok önemlidir. Gelişmiş toplumlarda üçüncü ölüm nedeni ve birinci sakatlık sebebi olan inme beynin bir kısmına oksijen bakımından zengin kan akışının engellenmesi ile oluşur. Oksijenlenemeyen beyin hücreleri birkaç dakika sonra ölmeye başlar. Beyindeki ani kanamalar da eğer beyin hücrelerine zarar veriyorsa inmeye neden olabilir.
Katapleksi: Vücut kasları tonusunde geçici olarak oluşan ani gevşeme; katapleksi (Ani heyecan, korku veya içten gülüş esnasında oluşur ve hasta bilincini kaybetmeksizin birden yere çöker.
Kawasaki Hastalığı: Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda görülen, yüksek ateş, tek ya da iki taraflı konjunktivit, boyun lenf düğümlerinin şişmesi, farenjit, ağız mukozasının kızarması, dilin çilek görünümü alması, yaygın eritematöz döküntü, el ayaları ve ayak tabanlarında soyulma ve -ritim bozuklukları, perikardit, miyokardit gibi- kalp komplikasyonları ile belirgin, sebebi bilinmeyen akut hastalık.
Menengoensefalit: Beyin ve beyin zarlarının beraber iltihabı.
Menenjit: Beyin veya omurilik zarlarının ya da her ikisinin, bakteri veya virüs nedeniyle iltihaplanması.
Miyelit: Omurilik iltihabı. 
Miyokard enfarktüs: Kalp kasında besleyici damar (koroner arter)’ın trombüs ile tıkanması nedeniyle bölgesel nekroz oluşması; miyokart enfarktüsü (Miyokart enfarktüsü, genellikle 40 yaşın üzerinde ve erkeklerde görülür. Epigastriyum’da oluşan şiddetli ve sürekli göğüs ağrısı, çoğu kez çeneye, boyna, sol kola ve kürek kemikleri arasına yayılır. Bu tipik ağrının yanı sıra terleme, yüz solukluğu, nefes almada güçlük, ölüm hissi, bulantı ve kusma başlıca klinik belirtileri oluşturur)
Miyokardit: Kalbin kas tabakasının iltihabı; miyokard iltihabı
Narkolepsi: Zaman zaman aniden beliren -karşı konulmaz- uyku eğilimi; herhangi bir aktivite esnasında, aniden -15 dakika kadar süren- uyku nöbeti gelmesi, kas tonüsünün gevşemesi ile belirgin patolojik durum.
Perikardit: Kalp zarı iltihaplanması.
Transvers miyelit: TM, hem yetişkin hem de çocukları etkileyen bir felç durumudur. Beyinden vücudun diğer bölgelerine sinirsel verilerin aktarılmasını sağlayan omuriliğin iltihaplanması ile seyreden ender nörolojik hastalıklardan bir tanesidir. Hastalığa yakalanan kişilerde ortaya çıkan belirtiler omuriliğin hangi seviyesinden itibaren etkilendiği ile doğrudan ilişkilidir. Ortaya çıkan semptomların temel belirleyicisi budur. Hasta belirtileri göstermeye başladıktan 24 saat sonra hastalık son safhaya gelecek şekilde hızlı yayılır. İlk belirtisi bacaklarda ve nadiren kollarda uyuşma-karıncalanma şeklindedir. Bu hissizlik zamanla vücuda yayılır. Omurilik etkilendiği için, dokunma gibi duyularda ve bazı kaslarda işlevsizlik gözlenir. Mesane ve bağırsak kontrolü kaybedilir.

TM genellikle viral veya bakteriyel bir hastalığın sonucudur ya da bağışıklık sisteminin omuriliğe saldırması (Otoimmün) sonucu oluşur.

Felç, kas güçsüzlüğü, ağrılar, duyusal sorunlar görülebilir. En sık 10-19  yaşındaki çocuklarda ve 30 ila 39 yalşındaki yetişkinlerde görülür. Nadirende olsa hepatit B, kızamık-kabakulak-kızamıkçık ve difteri ve tetanoz gibi hastalıkların aşı uygulaması yapıldıktan sonra transvers miyelit gelişebilir.  KAYNAK1, KAYNAK2 
Trombositopeni: Kanda trombosit sayısının-kanamaya uzanmak üzere- ileri derecede azalışı
Yaygın damar içi pıhtılaşması
Venöz Tromboembolizm: Toplardamarda pıhtılaşmaya bağlı tıkanıklık

Aşıların Cezai Müeyyideye Bağışıklığı Tam

Hukuken dileyen tıbbi deneye katılıp ilaç veya aşılar için kobaylık yapabilir, ancak burada bile katılımcısı olacağınız deneyin sağlığınız için taşıdığı risk ve faydalar konusunda önceden aydınlatılmanız şartı vardır. Covid-19 aşılarının tamamı için, göreceğiniz her türlü zararda (hastane yatışı, sakatlık ve ölümler) üretici firmaya dava açmanızın yolu hukuken tümüyle kapalıdır. Ülkelerin, vatandaşın vergisiyle ödenek sağladığı pandemi aşılarından oluşacak zararda firmaları bu şekilde koruma altına almış olması hayli düşündürücüdür.

Firmalar aşı deneyi düzeneğini, aşıyı her durumda başarılı gösterecek şekilde kuruyor

Harvard Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ana bilim dalı eski öğretim üyelerinden William Haseltine, Forbes’ta yayımlanan Covid-19 Aşı Protokollerinin Düzeneği Aşıyı Başarılı Gösterecek Şekilde Tasarlanmıştır başlıklı yazısında şunları söylüyor:

“Bu aşılar için gerçekleştirilen klinik deneylerin, Covid-19’un en manalı ve insanlar için en büyük ehemmiyete sahip tıbbi sonuçlarının önlenip önlenmeyeceğini gösterecek biçimde düzenlenmediğini görüyoruz: Genel enfeksiyon riski düşecek mi, hastane yatışı oranları düşürülebilecek ve ölümler engellenebilecek mi, bilinmemektedir. Görünüşe göre bu deneyler, aşının başarılı addedilmesi için gerekli minimal eşik atlatılacak biçimde kurgulanmıştır.”

İngilizlerin saygın tıp dergilerinden British Medical Journal (BMJ)’ın editörlerinden Peter Doshi de benzer yorumda bulunuyor:

“[Covid-19 aşılarının güvenlik ve koruyucu etkinlik profilini değerlendirmek üzere yürütülmekte olan deneylerin hiçbiri hastane yatışı, yoğun bakımda bakım ihtiyacı veya ölüm gibi ciddi sonuçlarda bir azalma sağlanıp sağlanmayacağını görmek üzere tasarlanmamış gözükmektedir. Üzerinde çalışılan aşıların virüs bulaşını engelleyip engellemeyeceğine de bu deneylerde bakılmadığı görülmektedir.”

Peki ama, olunan aşı birtek CV-19 belirtilerini göstermenizi önlüyor, fakat ne enfeksiyon oluşumunu ne de kişiden kişiye virüs bulaşını önlüyorsa, pandemiyi bitirmeye ne gibi bir faydası olabilir ki? Bu halde, bu tıbbi uygulama zorunlu tutulmaya nasıl kalkışılabilir?

Covid-19 aşılarının tehlike profili neye benziyor?

Akademisyen ve hemşire Kristen Choi, Pfizer’ın Covid-19 aşısı ile ilgili deneyimlerini hakemli tıp dergisi JAMA’da şöyle aktarıyor

“[Covid-19 aşısının] ikinci enjeksiyondan sonraki deneyimim ise farklıydı. Kolumda enjeksiyon yeri derhal ağrımaya başladı, ilkinden çok daha kötü bir ağrıydı bu. Günün sonuna doğru baş dönmeleri başladı, titreme ile birlikte mide bulantısı ve çatlıyormuşcasına bir baş ağrısı oluştu. Ogün erkenden yattım, anında da uyuya kalmışım zaten. Geceyarısı gibi epey bir ağırlaşmış uyandım; ateş, titreme, mide bulantısı, baş dönmesi ve sersemlik ile birlikte, ağrıdan iğneyi olduğum kolumu bile kaldıramadığımı fark ettim. Ateşim 37.4 °C’tı. Bütün gece döndüm durdum yatakta, düzgün uyuyamadım. Sabah 5,30’da gözümü açtığımda yanıyordum. Ateşim 40.5 °C’a çıkmıştı. Bu kadar yüksek ateşlendiğim vaki bile değildir, epey korkuttu bu durum beni açıkçası..”

CNBC’deki bir habere göre, Pfizer’ın CV-19 aşı deneyine katılmış bir başka kişi de aşıyı olduğu günün gecesini enjeksiyon ağrısından hiç uyuyamadan geçiyor. Olduğu ek dozla aynı yerdeki ağrıyı daha da şiddetli yaşıyor, arından gece saat 01.00 civarı şiddetli grip benzeri belirtilerle hasta düşüyor. Geceyi elektrikli battaniyeye sarınmış vaziyette geçiriyor ve titremeleri öyle şiddetli seyrediyor ki vücudu adeta kontrolden çıkıyor ve birbirine vuran dişlerinden biri bu üşüme atağında kırılıyor. Yatakta yatmak bile her tarafımı acıtır oldu diyen denek, sonunda soluğu doktorda alıyor.

Tennessee’deki CHI Memorial Hospital acil servis hemşiresi Tiffany Dover da kameralar önünde olduğu Pfizer’a ait CV-19 aşısını olduktan 15 dakika sonra, yine kameralar önünde fenalaşıyor. Kendine geldiğinde yaptığı açıklama, acı/ağrı hissettikten sonra bayılmasına sebep olan tıbbi bir durumunun olduğu yönünde. Ayaktayken fenalaşan hemşireyi son anda tutan biri sayesinde başını yere çarpması önlenmiş oluyor.

Pfizer’ın Covid-19 aşısı için yürütülen klinik deneylerde katılımcılarda görülen yan etkiler şunlar: iğne yerinde ağrı (%84.1; dermansızlık (%62.9); başağrısı (%55.1); kas ağrısı (%38.3); üşüme-titreme (%31.9); eklem ağrısı (%23.6); ateş (%14.2); iğne olunan yerde meydana gelen şişlik (%10.5%).

Moderna’nın Covid-19 aşısının klinik deneylerinde ise yan etki oranları daha da yüksek: iğne yerinde ağrı (%92); dermansızlık (%70); başağrısı (%64.7); kas ağrısı (%61.5); eklem ağrısı (%46.4); üşüme-titreme (%45.4%); mide bulantısı/istifra (%23); ateş (%15.5);  iğne olunan yerde meydana gelen şişlik (%14.7).

Aşıdan dolayı gelişen anafilaktik şok

Yukarıda sözü edilen istenmeyen etkilerin ötesinde, Covid-19 aşılarından sonra gelişen alerjik reaksiyonlar olağanın çok üstünde seyrediyora benziyor. İngilizlerin The Guardian gazetesinden bir habere göre, iki sağlık çalışanının Pfizer’ın Covid-19 aşısını olur olmaz geliştirdikleri ağır alerjik reaksiyon sonrası idari birimlerce şu şekilde bir uyarı yayımlanmak durumunda kalınıyor:  

“Sağlık geçmişinde herhangi bir aşı, ilaç yahut yiyeceğe ciddi alerjik reaksiyon öyküsü bulunanların Pfizer/BioNtech aşısını olmaması gerekmektedir. Yapılan tüm aşılama girişimleri, hasta canlandırma üniteleri yakınında olmalıdır. Aşılama ancak ve ancak canlandırma için ekip ve ekipman bulundurulan sağlık merkezlerinde yapılabilir.”

Ve yine ABD’den bu defa CNN haberi: “Alaska sağlık çalışanları arasında Pfizer’ın Covid-19 aşısı vurulduktan sonra alerjik reaksiyon geliştiren üç günde üçüncü vaka ile karşı karşıyayız.Bu habere konu olan hemşirelerden biri, aşıdan önce herhangi bir alerjisinin olmadığını, ancak bir seferinde arı sokmasından dolayı alerjik reaksiyon yaşamış olduğunu bildiriyor. Bir diğerinin bildirimi de, daha önce herhangi bir aşıdan sonra bu tarz alerjik bir reaksiyon yaşamamış olduğu yönünde. ABD’de bir diğer eyalet, Idaho’dan bir yetkilinin yaptığı açıklamaya göre de yine 2 sağlık personeli, Pfizer’ın Covid-19 aşısını olduktan sonra ağır alerjik reaksiyon yaşıyor. TV kanalı Fox’un haberine göre de, Chicago’daki büyük bir hastanede Pfizer’ın Covid-19 aşısı ile aşılamaya başlandığı gün dört sağlık çalışanında gözlemlenen istenmeyen etkilerden sonra aşılamaya geçici olarak ara veriliyor. 

Aşıdan sonra geçirdiği yüz felcinden sonra video kaydı sosyal medyaya düşen ve herkesi bu aşıdan uzak durmaya çağıran Tennesee’li siyahi hemşireye kulak verelim:

Video Deşifre Metni:

“Aşıyı olduktan sonra iyiydim, pek bir şey hissetmedim. Fakat 3 gün sonra doktora gitmek zorunda kaldım çünkü yüzümde sorunlar oluşmaya başladı. Şu anda yüzüm sol tarafı komple felçli ve Bell’s Palsy’liyim artık.”

“Gördüğünüz gibi gülemiyorum… Gülümsemeye çalışıyorum ama olmuyor…”

“Herkesin şunu bilmesini istiyorum: Bu aşı gelmiş geçmiş en berbat aşı!”
“Kimseye yapmam bu aşıyı, en kötü düşmanıma dahi!”
“Amerikam lütfen duy sesimi, bunların bizi düşündüğü filan yok, UMURLARINDA DAHİ DEĞİLİZ.”

“Kimse bu aşıyı olmasın!”

Koronavirüs hastalığı aşıyla daha da ağırlaşacak mı?

Bilindiği gibi, son yirmi yıldır koronavirüs üzerine yapılan aşı çalışmalarının hayvan demeylerinden öteye geçememesinin nedeni, aşılanan hayvanların daha sonra vahşi virüsle temasta neredeyse kesin ölüme götürecek şekilde hastalığı çok daha şiddetli geçirdiklerinin gözlemlenmiş olması. Yan etkilerine rağmen bu deneysel, gerçek manada etkinlik ve güvenlik çalışması yürütülmemiş Covid aşılarını olan kişiler arasında, en ateşli aşı savunucusu “uzman”ları dahi tir tir titreten fenomen yaşanacak ve dolaşımdaki gerçek virüsle temasta hastalık önlenemez şekilde daha ağır seyredip hayati tehlike yaratacak mı, hep birlikte göreceğiz. Bu fenomene bağlı hayatını yitireceklerin yakınları aşıya vermiş oldukları onam neticesinde bu riski göze aldıklarını beyan etmiş olduklarından, hiçbir şekilde ne aşıyı uygulayanları, ne devleti ne de aşı üreticisi firmayı dava edemeyecek, haklarını arayamacaklar. 

Avukat Robert F. Kennedy’nin Children’s Health Defense Derneği’nden, Bill Gates’in devletlerden geliştirilecek korona aşıları için neden yasal dokunulmazlık hakkı istediğine dair aydınlatıcı video.

AŞININ MUHTEMEL YAN ETKİLERİNE HAZIR MISINIZ?

AŞININ MUHTEMEL YAN ETKİLERİNE HAZIR MISINIZ?

Bildiğiniz gibi sonuna geldiğimiz 2020 yılı tarihde daha evvel görülmemiş bir salgın ve tedbir görünümlü faşizm yılı idi. Açık havada maske taktırmak başka türlü izah edilemez!

Trilyon dolarlık ilaç sektörünün maşası olduğu iyice ortaya çıkan dünya sağlık örgütünün (mahiyeti teşkilat kelimesinden daha uygun) toplum bağışıklığı tarifini tamamen aşıya endekslemesinden (1), üstelik aşının koruduğuna dair bilgimiz yok (2) demesinden sonra hâlâ aşı olacak kadar cesur ve/veya meraklı iseniz, karşılaşabileceğiniz durumlar hakkında kısa bir malumat vermek lazım gelir.

Evvela ‘Tarih tekerrürden ibaretdir’ ve bundan mülhem ‘Hiç ibret alınsa idi tekerrür mü ederdi’ lafzına binaen, 1960’da yaşanan respiratuar sinsityal virüs (RSV) aşısı hadisesini hatırlatmalıyız. Hayatın ilk bir yılında bilhassa erken doğan bebeklerde solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ölümlerin başda gelen sebeplerinden biri de RSV enfeksiyonudur. Günümüzde erken doğan bebeklere aşı yerine daha evvel de belirttiğim gibi palivizumab denilen bir monoklonal antikor yapılıyor.

İşte bu enfeksiyondan korunmak için KADİM (!) (eski yani) inaktivasyon metodu kullanılarak hazırlanan RSV aşısı uygulanan bebeklerde faciaya yol açmıştı (3). Kaynak makale asistanlığımda lösemili hastalara uyguladığımız meşhur St. Jude protokolünün neşet ettiği hastane ekibinden immünolog-vaksinolog bir hanımefendiye ait ve onbir sene evvel yazılmasına rağmen oldukça bilgilendirici. Tabii 1960’larda yaşanan trajedinin neden kaynaklandığı o devirde anlaşılamadığı gibi, bu makalede de izahat yok.

Bakterilerde, mesela tifüsde (4) çok işe yarayan ama virüslerde işe yaradığı çok şüpheli olan (5) formalin ile zaten bir canlı türü olmayan virüsün öldürüldüğü (!) farz ediliyor*. Çok şüpheli dedim çünkü, bunun tipik örneği meşhur çocuk felci aşısına bağlı ölüm ve sakatlanmaların husule geldiği Cutter kazasıdır (5).

Son günlerde çocuklarda Sars-Cov-2 enfeksiyonuna (enfeksiyon olduğu bile belli değil esasında) bağlı ortaya çıkan MIS-C (çocukda multisistemik iltihap sendromu) olup çocuk hekimlerinin aşina olduğu MAS, HLH ve Kawasaki tablosuna çok benzer ve kuvvetle muhtemeldir ki benzer genetik ve epigenetik (aşılar tabii) sebeblerle immün sistemin terörize olması ile ortaya çıkar ve ölüm ihtimali fevkalade yüksekdir (6).

Peki bütün bunlara yol açabilecek ortak mekanizma ne olabilir?
Daha evvel de belirttiğim gibi immün sistem askerî bir sistemdir ve nizami harp mantığı ile çalışır.
Bağışıklık sistemi yabancı proteinleri tanımak üzere tasarlanmış ve programlanmışdır. Sindirim ve solunum sistemi bu yabancı proteinler için doğumdan sonra profesyonelleşir (7). Deri ve kas içine yabancı antijenik proteinlerin verilmesi zayıf ve sapkın bir antikor cevabı teşkil eder yani gayr-i nizamidir.

Yakın zamanda tarif edilen antibody dependent enhancement (antikorun sebep olduğu şiddetlenme, antikor iltihabı demek daha doğru kanaatindeyim) işte tam da RSV aşısının, deng humması aşısının, grip ve diğer aşıların yol açtığı ‘aşırı iltihabi durumun’ sebeplerinden biri de budur.

Coronaloji Ed Not: Fransız İlaç ve Aşı Şirketi Sanofi Pasteur’ün 20 yılda, 2 milyar dolar harcayarak geliştirdiği Dengvaxia adlı deng humması aşısı vurulduktan sonra hayatını kaybeden Filipinli çocukların ailelerini görmekteyiz. 2016 Nisan’ında uygulanmaya başlanan ve vurulduğu 100 bin dozdan sonra 600 çocuk ölümüne yol açtığı için kullanımı durdurulan Deng aşısı, şu an piyasada olan CV-19 hastalığı için geliştirilmiş aşılarla aynı çalışma mekanizmasına sahip.

Gayr-i nizami antikorlar tabii yolla veya aşı ile giren etkenin monosit-makrofajlarda aşırı çoğalmasına ve yine aynı hücrelerin aşırı tepkisine sebep olmaktadır. RNA temelli aşılar ise etkeni bulundurmasa bile ilk veya tekrarlayan tabii karşılaşmada aynı hadiseye sebebiyet verebilir (8).

Şekilde CD32 (FcgamaIIR) olarak verilen reseptör bağışıklık sistemi hücrelerinde bulunur, inhibisyon veya aktivasyon yapabilen alt tipleri vardır ve nötralizan veya nonnötralizan özellikteki antikorları bağlar. Nötralizan antikor virüsün etkinliğine mani olurken, doğru yere bağlanamayan nonnötralizan antikor ise aksi tesir husule getirir (9).

Asıl dikkat çekmek istediğim nokta ise hakiki toplum bağışıklığı, mutasyon ve heterosubtipik bağışıklık sayesinde (faşist tedbirlerle değil) düşüşe geçen ve kısa süre sonra ortadan kalkacak olan bu enfeksiyon için daha evvel defalarca yaptıkları gibi ‘aşı yapdık böylece hastalığı yendik’ diyeceklerini şimdiden buraya not ediyorum.

Son bir söz de, aşı sünnetullaha uygundur diyen kardeşlerime, insan ve hayvanlara eziyet ederek elde edilen, içinde bulunması mecburi olan gayr-i nizami kimyeviler ve yukarda anlatılan yan etkileri sebebi ile uygundur denilemeyeceği kanaatindeyim. Faruk Beşer hocanın bu konudaki yazısı fevkalede mühimdir (10).

*Nasib olursa bu konuyu da ele almak isterim.

Prof.Dr. Alişan Yıldıran

(1) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/12/25/yazilar/tip-yazilari/koronavirus-medya/who-suru-bagisikligi-sadece-asilama-ile-saglanabilir/
(2) https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/12/25/yazilar/tip-yazilari/koronavirus-medya/dunya-saglik-orgutu-asilarin-kovid-19a-karsi-korudugunu-gosteren-kanitimiz-yok/
(3) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3255794/
(4) https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/305077
(5) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1383764/
(6) https://en.wikipedia.org/wiki/Multisystem_inflammatory_syndrome_in_children
(7) https://en.wikipedia.org/wiki/Hygiene_hypothesis
(8) https://en.wikipedia.org/wiki/Antibody-dependent_enhancement
(9) https://en.wikipedia.org/wiki/Neutralizing_antibody
(10) https://www.yenisafak.com/yazarlar/farukbeser/tip-ve-fikih-2055960

Coronaloji Ed-Not: Yazı içindeki vurgular bize aittir.