MASKE FİNAL

MASKE FİNAL

Ayrıntılı bir açıklama daha yapma zamanı geldi.

Her konu ile ilgili ayrıntılı bilgi verdiğim halde. Tüm makalem içerisinden tek bir cümle seçerek beni yerden yere vuran arkadaşlar var.

“Abdestsiz namaz kılmak günahtır” yazıyorum.

Kötü niyetli olan biri “Bilgehan Bilge diye bir adam var “namaz kılmak günahtır.” Dedi diye yaygara yapıyor.

Veya tüm makaleyi okumadan yorum yapanlar var.

Emin olun kızmıyorum.

Ben hekimim.

Normal dışı ile mücadele ederim.

Bu güne kadar hiçbir hastamla kavga etmedim.

Adı üzerinde hastadır o. Acısı olan ,endişesi olan bir insan ile tartışılır ve kavga edilir mi?

Konuyu özetleyelim:

Maske takılması ile ilgili dört görüş bildirdim.

Kişisel görüşlerim değil.

Bı konuda 2018 tarihine kadar saygın bilim dergilerinde yayınlanmış makaleler ile yapılmış deneysel klinik ve laboratuvar çalışmaların özeti ve bu çalışma sonuçları ile ilgili yorumlar.

Sürecin, yani salgının başından itibaren maske ile ilgili olarak dört temel bilgiyi paylaştım sizlerle.

1- Tıbbi maskeler, cerrahi maskeler, N95 ve bez maskeler Covid-19 tipinde bir virüs için koruyucu değildir.

2- Maskeler bir süzgeç veya kolektör gibi yüzeylerinde virüs biriktirir. Yüksek sayıda virüsün bulaşıcılığı ve hastalık yaratma potansiyelinin çok daha tehlikeli olduğu bilinen bir konudur.

3- Maskeler kan oksijen miktarını azaltır. Bu durum çeşitli kalp damar, beyin damar hastalıkları, KOAH, Amfizem gibi akciğer hastalıkları için yüksek risk oluşturur.

4- Maske üretiminde kullanılan sentetik ve kimyasal ürünler alerjik reaksiyon yaratma potansiyeli içerir.

5- Kontrolsüz bir şekilde güvenli üretim şartları denetlenmeden üretilen maskelerin ileride kanser, toksik organ hasarı ve alerjik hastalıklar oluşturduğu gerçeği ile karşılaşabiliriz.

Bu gün bile maske kullanan hastaların önemli bir kısmında nefes darlığı, gögüs sıkışması, gözlerde kızarıklık, cilt döküntüleri ve kaşınma, geniz yanması gibi yoğun şikayetler dikkate alınmalıdır.

Triko-bez ev yapımı maskeler ile Tıbbi veya cerrahi maskelerin Covid-19 tipi virüsler için koruyucu olmadığı bilinen bir gerçektir.

Maske kullanımını savunan bilim insanları bile maske konusunda “koruyucudur demezler. Koruyucu olabilir derler.” Yani bir ihtimal koruyabilir.” ifadesi kullanırlar.

İşte bu görüş tamamen kişisel düşüncedir.

Üstelik “koruyabilir” demeden önce maskenin “ideal” bir şekilde takılması halinde bu ihtimalden bahsederler.

Halbuki deneysel çalışmalar. Bez maskelerde %80 oranında, Cerrahi maskelerde %65 oranında N95 maskelerinde %5 oranında “koruyamama- geçirgenlik “ olduğunu ortaya koyar.

Olsun .Az da olsa koruyor diyebilirsiniz.

Verilen bu oranlar koruma oranı değil virüs partikülü geçirme oranıdır.

Yani %95 koruyan bir maske sizi %95 hastalıktan korumaz. Sadece maruz kaldığınız virüslerin %95’ini filtreler, geri kalanını solunum yollarınıza gönderir.

Bir anda bir milyon virüs partikülüne maruz kaldığınızda bu virüslerin (300 nanometreden büyük olanlarının 950.000 tanesi maskenizde kalır. 50.000 tanesi solunum yoluna gider.

Hastalanmanız için 1000 partikül yeterli.

Yani çok mükemmel bir şekilde taktığınız N95 bile bu sayının 50 kat kadarı virüsün vücudunuza girişini engellemez.

N95 ise içlerinden en güvenlisi kabul edilse de: Yüz anatomisine uygun ve sıkı bir şekilde takıldığında 300 nanometre ve daha büyük parçacıkları %95 oranında filtreler. Covid-19’un büyüklüğü 50-200 nanometredir.

Maskelerin yetersizliği ve tehlikesinin en güzel kanıtı. Sağlık profesyonellerinin hastalanma oranlarıdır.

Maske takmayan ve sıkı maske takan ülkeler arasında istatistiki olarak fark olmaması ve hatta sıkı maske kullanımı sonrasında bile virüse yakalanan hasta sayısının zirve yaptığı coğrafyalardır.

Bilim insanları bu beklenmeyen sonuç için iki savunma mekanizması geliştirmiştir.

1-  Virüs’ün yarıdan daha çok oranda doğrudan damlacık yolu ile değil, temas edilen yüzeylerden kontaminasyona sebep olduğunu ileri sürerler.

2- Toplumun maske kullanmayı bilmediğinden dem vururlar.

Her iki görüş de “çaresizlik” ürünüdür.

Maskenin meydana getirdiği tüm riskler  göz önüne alındığında.

Fayda değil zarar verdiği açıktır.

Şimdi bana ait olmayan. Bilim insanlarının yaptığı araştırma sonuçları ile ilgili birkaç örnek vereceğim. 2019 yılına kadar yapılmış yüz binlerce benzer sonuç içeren araştırma sonuçlarını da konu ile ilgilenen arkadaşlar literatürde bulabilir.

-“Cerrahi bir maske, tasarım gereği, havada öksürük, hapşırma veya bazı tıbbi prosedürlerle bulaşabilen çok küçük parçacıkları filtrelemez veya engellemez. Cerrahi maskeler ayrıca yüz maskesinin yüzeyi ile yüz arasındaki gevşek uyum nedeniyle mikroplardan ve diğer kirleticilerden tam koruma sağlamaz”  “N95 Solunum Maskeleri ve Cerrahi Maskeler (Yüz Maskeleri)”. ABD Gıda ve İlaç İdaresi. 2020-03-11. Erişim tarihi:2020-03-28 .   Bu makalede, herkese açık olan bu kaynaktan gelen metin yer almaktadır .

-Cerrahi maskeler, kullanıcıyı havadaki bakterileri veya virüs parçacıklarını solumaktan korumak için tasarlanmamıştır ve bu amaçla tasarlanmış solunum cihazlarından daha az etkilidir.  “Sağlık Çalışanları İçin Havadaki Bulaşıcı Ajanlara Karşı Solunum Koruması: Cerrahi maskeler çalışanları korur mu?” İSG Gerçek Sayfaları Yanıtlar. Kanada İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi. 2017-02-28. Erişim tarihi: 2017-02-28 .

-Bununla birlikte, bir çalışma, “iyi” filtreleri olan cerrahi maskeler için bile, deneklerin% 80-100’ünün OSHA tarafından kabul edilen bir kalitatif uyum testinde başarısız olduğunu ve kantitatif bir testte% 12-25 sızıntı olduğunu gösterdi. Brosseau, Lisa; Ann, Roland Berry (2009-10-14). “N95 Solunum Maskeleri ve Cerrahi Maskeler”. NIOSH Bilim Blogu. Erişim tarihi: 2020-03-28 .   Bu makalede, herkese açık olan bu kaynaktan gelen metin yer almaktadır .

-Topluluk ve ev ortamlarında, yüz maskelerinin ve solunum cihazlarının kullanımı genellikle önerilmez, yakın temastan kaçınmak ve iyi el hijyenini korumak gibi diğer önlemler tercih edilir .  “Yeni Grip A (H1N1) Virüs İletimini Azaltmak için Yüz Maskesi ve Solunum Cihazı Kullanımı için Geçici Öneriler”. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri. 27 Mayıs 2009.Aksi belirtilmediği takdirde, “yüz maskeleri” anlamına gelir tek kullanımlık tıbbi cihazlar olarak kullanım için ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından temizlendi facemasks. Bu, cerrahi, diş, tıbbi prosedür, izolasyon veya lazer maskeleri olarak etiketlenmiş yüz maskelerini içerir … Yüz maskeleri bir kez kullanılmalı ve daha sonra çöp kutusuna atılmalıdır.

Dr.Bilgehan Bilge

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

‘Gerçek Bilim’ vs. ‘Kâbus Film’ – 1. Bölüm

İki tıp sisteminin karşılaştırmasını sunuyoruz; biri Pastör’ün mikrop teorisine [monomorfizm/tek biçimci ekol] dayanıyor, diğeri Béchamp’ın hücre teorisine [pleomorfizim/çokbiçimci ekol].Mikrop teorisine göre dışarıda hazır bekleyen mikroplar var ve bunlar insan...

Sokağa Çıkma İhlali Cezasına İtiraz

Aşağıdaki dilekçe örneğini bilgisayarınıza indirip gerekli yerleri doldurarak, sokağa çıkma cezasına itiraz edebilirsiniz. Dilekçenin devamında, anayasal kanıtları içeren, hukuka uygunsuzluk sebepleri net bir şekilde açıklanmış bir makale mevcuttur. Aynı zamanda tüm...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Okumaya Devam Et

Pamira Bezmen ile Röportaj

KORONAVİRÜSÜN SEYİR DEFTERİ RÖPORTAJ DİZİSİ İlaç ve kimya firmalarında üst düzey görevlerde çalıştıktan sonra, kurumsal hayatı tamamen bırakan ve...

Ukrayna Uyanıyor

Ukrayna uyanıyor! Koronavirüsün altın çağında, kısıtlamalar, karantinalar, dünya çapında 5G kullanımı ve zorunlu aşılamanın getirilmesi gibi...

THE MASK

THE MASK

Maske!..

Büyük bir çoğunluğunuz onunla yeni tanıştınız.

Ben onunla 36 yıl önce tanıştım.

Özellikle son otuz yılım hemen her gün onunla geçti.

Benim anam babam ve ailemden sonra en uzun birlikteliktelerimden biri.

İnsan otuz yıl boyunca hemen her gün birlikte olduğu, kullandığı, her şey konusunda elbette bir fikir sahibi olur.

O kadar yaşanmışlık ve tecrübe ,o insana  onunla ilgili söz söyleme hakkı vermelidir değil mi?

Vermelidir ve verir de zaten.

Olağanüstü bir salgın nedeni ile son aylarda, hepinizin kullandığı maskeleri , normal zamanlarda, rutin olarak tıp camiasında kimler kullanır biliyor musunuz?

Ameliyathanede görevli sağlık profesyonelleri. Ve çok özel şartlarda çalışan laboratuvar ve yoğun bakım çalışanları.

Cerrahlar, cerrahi hemşireler, anestezi hekim ve ekibi, cerrahi personel hemen her gün defalarca maske takıp maske çıkarırlar.

Cerrahlar için maske mesleklerinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Oysa,

Mikrobiyoloji uzmanları, enfeksiyon hastalıkları uzmanları, dahiliye uzmanları hiç maske takmazlar.

Hatta mikrobiyoloji laboratuar çalışanları bile hiç maske takmaz.

Siz hiç maske takan enfeksiyon uzmanı veya dahiliye uzmanı gördünüz mü?

Ben 1983 den beri ne üniversite hastanelerinde ne devlet hastanelerinde ne de özel hastanelerde hiç maske ile gezen enfeksiyon hastalıkları uzmanı veya mikrobiyolog görmedim.

Bu saydığım branşlar, bulaşıcı hastalıklar ile ilgili olanlar.

Hani bize 7/24  maske takın diyen arkadaşlar.

Corona öncesi meslek hayatlarında nerede ise hiç maske takmamış meslektaşlar.

Cerrahlar ise hemen her gün, defalarca maske takarlar.

O yüzden cerrahlar neden maske taktıklarının hem pratik hem de teorik olarak bilincinde olan insanlardır.

Bu bilinç, bu bilgi ve bu tecrübeler bütünü der ki;

– Maske seni korumaz.

– Hastadan bulaşabilecek bir hastalık konusunda maske koruyucu değildir.

– Maske sadece senden kaynaklı “bakteriyel” bir bulaşma riskine karşı hastanı korur.

– Maske virüs adı verilen mikroorganizmalar için koruyucu değildir.Ne seni korur, ne de hastanı.

Neden  cerrahi maskeler bakteri adlı mikroorganizmaya karşı kısmi koruma sağlıyor da virüs’e karşı koruma sağlamıyor?

Çünkü virüs bakterilere göre çok, çok küçücük, minnacık bir organizmadır.

Çok, çok özel A1, A2 olarak bilinen maskeler dışında diğer tüm maskelerden geçer gider.

Bu çok, çok özel maskeler sadece “virüs laboratuvarlarında ve özel şartlarda” kullanılır.

Siz hiç A1, A2 maskesi görmediniz. Göremezsiniz de.

Sokakta satılmaz, Bir liraya verilmez.

Sizin, bizim kullandıklarımız tırı vırı maskelerdir.

Bu virüs için hiç bir işe yaramazlar.

Zaten,

Basit bir örnekleme ve mantık ile:

Bu maskeler  bu virüse karşı  koruyucu olsaydı on binlerce doktor ve sağlık çalışanına bu virüs bulaşabilir miydi?

Maske takın önerisinde bulunan bilim insanlarının bir teorisi var.

Onlar da maskenin virüs için koruyucu bir bariyer olmadığını biliyor.

Ancak, “damlacık” adı verilen, salya ve sümük tanecikleri maske süzgecine takılabilir. Bu tanecikler çok, çok büyüktür.. İçlerinde onlarca virüs içeren bu habbelerin etrafa yayılmaması ve/veya maskeden içeri girmemesi için maske bezi bir bariyer sağlar. Düşüncesindeler.

Teorik olarak haklılar.

Virüs olan  bir ortamda maske tıpkı bir çay süzgeci gibi bu “onlarca, yüzlerce virüs barındıran damlacıkları” üzerinde toplar.

Ayrıca damlacıklar haricinde serbest olan virüslerin geçişini engelleyemez.(Aeresol bulaşma)

Maske süzgeç gibi virüsleri ağzımızın önünde toplasın. Bu neden sakıncalı olsun ki?

Sakıncalıdır.

Her virüs bir insanda hastalık yaratabilmesi için belli bir sayıda vücuda nüfuz etmelidir.

Mesela MCV adlı virüs 1-3 tane ile hastalık yaratabilir.

Covid-19 ise en az 1000 partikülün tek seferde maruziyeti ile hastalığa sebep olur.

Diyelim ki sokakta veya bir alışveriş merkezinde yürüyorsunuz. Ve ortamda virüs var.

Eğer maskeniz yoksa uzun bir süre içerisinde tek seferde   maruz kalacağınız virüs miktarı kısıtlıdır.

Ağzınız ve burnunuzda maske varsa dolaştığınız süre boyunca bir kollektör gibi maskeniz virüs toplayacaktır.Nefes alıp verdiğiniz yerde.

Maskenizin ılık ve nemli ortamı bu virüslerin hayatta kalması için ideal bir ortamdır.

Kısa bir süre sonra maskeniz kelimenin tam anlamı ile bir “ virüs bombası” haline gelecektir.

Bu bomba eğer çok profesyonel değilseniz vücudunuza bir şekilde sirayet edecektir.

İstemsiz maske düzeltme, burnu açıp, kapatma, maskeyi boyna indirip tekrar takma gibi davranışlar o bombanın vücudunuzda patlaması ile sonuçlanır.

Normal şartlarda sizi hasta etmeyecek ve semptomsuz (asemptomatik) olarak atlatabileceğiniz az miktarda virüs maruzatı yerine evinize on binlercesi maskenizde birikmiş olarak gideceksiniz.

Yani bırakın koruyuculuğu tam tersi tehlikeli bir önlem olacak maskeniz.

Ayrıca:

Corona virüsü artık sizin de bildiğiniz gibi hemen her yolla bulaşabiliyor.

En sık bulaşma yolu “damlacık” olsa da. Havada karbon partikülleri ve polenler ile de yolculuk yaptığı saptandı.

Yüzünüzde maske olması maalesef koruyucu değil.

Çünkü

Her yerinize bulaşıyor,

Saçlarınıza, elbiselerinize, aksesuarlarınıza.

Bu gerçek sizde paranoya ve yersiz endişe yaratmasın.

Az miktarda ve hastalık yapma gücü zayıflamış virüsler ile karşılaşmanız ve bağışıklık kazanmanız olasılığı çok yüksek.

Hastalık yapma gücü zayıf virüsler güneşli ve açık alanlarda bulunur.

Umarım bu şekilde atlatırsınız.

Yalnız maske!.. Eğer maske kullanma konusunda bir sağlık profesyoneli değilseniz faydadan çok zarar verir.

Ayrıca bu virüs için ortalama sosyal mesafe 6-40 metre kadardır.( Çok özel laboratuar şartlarında, kapalı ve rüzgarsız ortamda.)

Boşuna evham yapmayın. 1.8 metre yaygaradır.

Maskenin ne olup ne olmadığını kullanan bilir yani cerrahi ekip.

Sosyal mesafe işi ise komediden ibarettir.

Dr.B.Bilge

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

‘Gerçek Bilim’ vs. ‘Kâbus Film’ – 1. Bölüm

İki tıp sisteminin karşılaştırmasını sunuyoruz; biri Pastör’ün mikrop teorisine [monomorfizm/tek biçimci ekol] dayanıyor, diğeri Béchamp’ın hücre teorisine [pleomorfizim/çokbiçimci ekol].Mikrop teorisine göre dışarıda hazır bekleyen mikroplar var ve bunlar insan...

Sokağa Çıkma İhlali Cezasına İtiraz

Aşağıdaki dilekçe örneğini bilgisayarınıza indirip gerekli yerleri doldurarak, sokağa çıkma cezasına itiraz edebilirsiniz. Dilekçenin devamında, anayasal kanıtları içeren, hukuka uygunsuzluk sebepleri net bir şekilde açıklanmış bir makale mevcuttur. Aynı zamanda tüm...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Okumaya Devam Et

Pamira Bezmen ile Röportaj

KORONAVİRÜSÜN SEYİR DEFTERİ RÖPORTAJ DİZİSİ İlaç ve kimya firmalarında üst düzey görevlerde çalıştıktan sonra, kurumsal hayatı tamamen bırakan ve...

Ukrayna Uyanıyor

Ukrayna uyanıyor! Koronavirüsün altın çağında, kısıtlamalar, karantinalar, dünya çapında 5G kullanımı ve zorunlu aşılamanın getirilmesi gibi...

BEYİNCİ

BEYİNCİ

“Bir beyinci yazmış. Maske öldürür demiş. Madem maske öldürür, maske takan cerrahlar niye ölmüyor?”

Son yorum bu.

Sevgili arkadaşlarım,

Sizlerle bu virüs için maske kullanmanın faydasızlığı  ve maske kullanmanın yan etkileri ile ilgili bilgi ve uyarı içeren birkaç makale paylaştım.

Büyük çoğunluğunuzun kullandığı tıbbi, cerrahi, bez ve 3m maskelerin Covid-19 benzeri virüslerin bulaşıcılığını engellemediği bilgisini içeren yüzlerce saygın bilim insanı ve kurumun yaptığı çalışmaların sonuçlarını sizlerle paylaştım.

Ve özellikle 2020 yılı öncesi bağımsız araştırmaları esas aldım.

Neden 2020 yılı öncesi?

Çünkü. Günümüzde “maske” öncelikle bir ticari meta haline gelmiştir.

Ve ayrıca asıl işlevinden uzaklaşarak  dünyada  farklı siyasi ve politik düşüncelerin, görüşlerin adeta pankartı olarak algılanmaktadır.

Bu yüzden 2019’un son çeyreği ve 2020 yılında yayınlanmış “bilimsel” makaleler “etki altında kalma şüphesi” içerir.

Bağımsızlığı tartışılır.

Biz maske ile ilgili 2018 yılına kadar yayınlanmış araştırma sonuçlarını daha sıhhatli ve tarafsız buluruz.

Tekrar hatırlatayım:

1-Maske sizi bu virüs enfeksiyonundan korumaz. Öyle olsa idi tüm virüs laboratuarlarında maske yeterli olurdu ve maske takan hiçbir sağlık profesyoneli hastalanmazdı.

2-Maske bir kolektör gibi virüs toplar ve sizin daha ağır bir şekilde hastalanmanıza sebep olur.

3-Maske kullanımı profesyonel bir tecrübe gerektirir.

4-Maske yetersiz oksijen almanıza sebep olur. Bu da kronik kalp,damar hastalığı, beyin damar hastalığı, hipertansiyon hastalığı gibi hallerde ölümcül risk arttırır.

5-Maske KOAH, Astım, Amfizem gibi solunum yolları hastalıklarını alevlendirir.

6-Maske yapımında kullanılan sentetik materyallerin kısa ve orta süre içerisinde ne gibi hastalıklara sebebiyet verebilecekleri araştırılmamıştır. İleride alerjik reaksiyon altyapısı ve hatta kansere sebebiyet verme ihtimalleri mevcuttur.

Sizi asla korumayan ama sizi şimdi veya gelecekte ölümcül riskler altına sokan bir tehdit ile karşı karşıyasınız.

Umarım bu konu ile ilgili bilimsel uyarılar dikkate alınır ve zorunlu uygulama kaldırılır.

Tüm bu gerçeklere rağmen takmak isteyen taksın.

Tıpkı sigara gibi,

Zararlarını bildiği halde kullanmak kişisel tercihtir.

Gelelim bize:

Yani meslek hayatlarında maske kullanmak zorunda olan cerrahlara.

Cerrahların büyük çoğunluğu mesleklerini icra ederken günde 3, 4 ve hatta 10 saat maske kullanır.

Madem bu maske oksijeni azaltır. O zaman bu cerrahlar neden ölmüyor?

Gibi ilkel sorulara cevap olsun.

Ve maalesef bu soruyu soranlar içerisinde tıp eğitimi alan kardeşlerimiz ve hatta az sayıda cerrah da var.

Cerrahlar gerçekten de yeri gelir 8-10 saat süre ile kesintisiz maske takarlar.

Bu çok istisnai bir durumdur.

Genellikle bu tip uzun ameliyatlarda  iki-üç saatte bir mola verilir. Veya ekip değiştirilir.

Ameliyathane atmosferi sokak veya ev atmosferinden farklıdır.

Çok iyi ve yüksek seviyede oksijen, temiz hava içeren  ve pozitif basınçlı bir atmosferdir.

İçerisi yani ameliyathane soğuktur. 20-24 derecedir. Bu da oksijen ihtiyacını azaltır.

Cerrah nerede ise bir metrekare içerisinde efor sarf eder. Yani ameliyathane içerisinde yürümez, koşmaz, ağırlık kaldırmaz.

Tüm bu olumlu çevre koşullarına rağmen

Yani uygun ısı, taze hava, yüksek oksijen oranı ve vücudun kas kütlesinin çok azının çalışmasına rağmen.

Cerrah yorulur.

Uzun bir ameliyat sonrası beti benzi atmış bir vaziyette çıkar salondan. Dayak yemiş gibi yorgundur. Bir kısmı baş ağrısı, hafif bilinç bulanıklığı, dengesizlik yaşar.

Ameliyat sırasında kalp ve beyin damar hastalığı geçiren cerrah sayısı az değildir.

2018 yılına kadar bu konuda yayınlanmış bilimsel araştırmaları inceledim.

Maske kullanan cerrahlar ve ameliyathane personelleri araştırılmış.

Yüksek oksijen ve iyi havalandırma koşulları olan ameliyathanelerde,

Maske kullanan cerrahi ekibin kan dolaşımında oksijen miktarının  %5- 20 oranında düştüğü saptanmış.

Ne olacak yani %5-20 düşsün. Bu da tehlikemi?

Evet tehlike.

Çok iyi havalandırılan ve dış atmosfere göre çok yüksek oksijen ihtiva eden ameliyathane ortamında bile kan oksijeni %5-20 oranında düşüyorsa.

Ev içi ve sokaklarda az oksijen içeren atmosferde akciğer hastalığı olan ve sınırda kan oksijeni ile yaşayan veya kalp, damar hastalığı, beyin damar hastalığı ve hipertansiyon hastalığı yaşayan insanlarda maske ne kadar kan oksijeni düşürür?

Ve bu oksijen kaybının sonuçları ne olur?

Kaç insanımız kalp krizi geçirir?

Kaç insanımız beyin inmesi yaşar?

Kaç insanımız hipertansiyon krizine girer?

Kaç insanımız astım krizi ve solunum yetmezliği yaşar?

Kaç insanımız ölür?

Ve ne uğruna?

Covid-19 gibi bir virüs için hiçbir koruyuculuğu olmayan maske taktıkları için.

Ve diyelim ki tek başına bu maske koruyor. Ve diyelim ki korunmak için tepeden tırnağa astronot gibi giyinen adamlar abartıyor.(Ki onlar bile virüse yakalanıyor.)

Tamam,

Maske takalım.

Bu virüsün öldürücülüğü ne?

Bulaşsa bile yüz bin de bir.

Peki maske kullanımının tetiklediği  Astım, KOAH, Kalp, Beyin damar hastalıkları, Hipertansiyon, Allerjik reaksiyonlar ne kadar öldürücü?!…

Tüm bu gerçek veriler ışığı altında.

Kullanan kullansın.

Ama bırakın da kullanmayan yaşama hakkını kullansın.

Boş beleş , ezber bilgiler ile toplum üzerinde panik, histeri ve paranoya yaratmayın.

Maske net bir şekilde öldürür ve bu virüs bulaşıcılığında hiçbir işe yaramaz. Tıpkı sosyal mesafe gibi.

Dr.Bilgehan Bilge

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

‘Gerçek Bilim’ vs. ‘Kâbus Film’ – 1. Bölüm

İki tıp sisteminin karşılaştırmasını sunuyoruz; biri Pastör’ün mikrop teorisine [monomorfizm/tek biçimci ekol] dayanıyor, diğeri Béchamp’ın hücre teorisine [pleomorfizim/çokbiçimci ekol].Mikrop teorisine göre dışarıda hazır bekleyen mikroplar var ve bunlar insan...

Sokağa Çıkma İhlali Cezasına İtiraz

Aşağıdaki dilekçe örneğini bilgisayarınıza indirip gerekli yerleri doldurarak, sokağa çıkma cezasına itiraz edebilirsiniz. Dilekçenin devamında, anayasal kanıtları içeren, hukuka uygunsuzluk sebepleri net bir şekilde açıklanmış bir makale mevcuttur. Aynı zamanda tüm...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Okumaya Devam Et

Pamira Bezmen ile Röportaj

KORONAVİRÜSÜN SEYİR DEFTERİ RÖPORTAJ DİZİSİ İlaç ve kimya firmalarında üst düzey görevlerde çalıştıktan sonra, kurumsal hayatı tamamen bırakan ve...

Ukrayna Uyanıyor

Ukrayna uyanıyor! Koronavirüsün altın çağında, kısıtlamalar, karantinalar, dünya çapında 5G kullanımı ve zorunlu aşılamanın getirilmesi gibi...

Hodri meydan

Hodri meydan

Beni uzun süre takip eden arkadaşlar bıktı artık.

Hoca bu maske meselesine taktı diyenler çoğunlukta biliyorum.

Ama her yerden bu konu ile ilgili mesaj yağmuru var.

Evet!.. Maske öldürür diyen beyin cerrahı Bilgehan Bilge benim.

Ve üzerine basa basa tekrar ediyorum,

Maske bu virüs enfeksiyonu karşısında sizi korumaz!..

Maske kullanmak işe yaramadığı gibi çok tehlikelidir.

1-Maske sizi bu virüs enfeksiyonundan korumaz. Öyle olsa idi tüm virüs laboratuarlarında maske yeterli olurdu ve maske takan hiçbir sağlık profesyoneli hastalanmazdı.

2-Maske bir kolektör gibi virüs toplar ve sizin daha ağır bir şekilde hastalanmanıza sebep olur.

3-Maske kullanımı profesyonel bir tecrübe gerektirir.

4-Maske yetersiz oksijen almanıza sebep olur. Bu da kronik kalp,damar hastalığı, beyin damar hastalığı, hipertansiyon hastalığı gibi hallerde ölümcül risk arttırır.

5-Maske KOAH, Astım, Amfizem gibi solunum yolları hastalıklarını alevlendirir.

6-Maske yapımında kullanılan sentetik materyallerin kısa ve orta süre içerisinde ne gibi hastalıklara sebebiyet verebilecekleri araştırılmamıştır. İleride alerjik reaksiyon altyapısı ve hatta kansere sebebiyet verme ihtimalleri mevcuttur.

Diyorum.

Ve buradayım.

Aksini iddia eden kanıtları ile gelsin.

Ayrıca,

Benim bir hekim olarak yaptığım bu uyarıları “şuç unsuru” olarak değerlendirenler beni ihbar etsin.

Türk Tabipler Birliğine şikayet etsin,

Hatta savcılığa suç duyurusunda bulunsun.

Ama açık adı ve soyadını yazsın ki tazminat hakkım olsun.

Öyle bilip bilmeden hariçten gazel okumasın hiç kimse.

Bu toplum sağlığı işidir.

Ezbere olmuyor bu işler.

Papağan gibi,

Sosyal medya üzerinden “bık, bık yapmayın.”

Ben buradayım.

Maske işe yaramaz, üstelik zararlıdır.

Hodri meydan.

Beyin ve Sinir Cerrahı
Dr. Bilgehan Bilge

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

‘Gerçek Bilim’ vs. ‘Kâbus Film’ – 1. Bölüm

İki tıp sisteminin karşılaştırmasını sunuyoruz; biri Pastör’ün mikrop teorisine [monomorfizm/tek biçimci ekol] dayanıyor, diğeri Béchamp’ın hücre teorisine [pleomorfizim/çokbiçimci ekol].Mikrop teorisine göre dışarıda hazır bekleyen mikroplar var ve bunlar insan...

Sokağa Çıkma İhlali Cezasına İtiraz

Aşağıdaki dilekçe örneğini bilgisayarınıza indirip gerekli yerleri doldurarak, sokağa çıkma cezasına itiraz edebilirsiniz. Dilekçenin devamında, anayasal kanıtları içeren, hukuka uygunsuzluk sebepleri net bir şekilde açıklanmış bir makale mevcuttur. Aynı zamanda tüm...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Okumaya Devam Et

Pamira Bezmen ile Röportaj

KORONAVİRÜSÜN SEYİR DEFTERİ RÖPORTAJ DİZİSİ İlaç ve kimya firmalarında üst düzey görevlerde çalıştıktan sonra, kurumsal hayatı tamamen bırakan ve...

Ukrayna Uyanıyor

Ukrayna uyanıyor! Koronavirüsün altın çağında, kısıtlamalar, karantinalar, dünya çapında 5G kullanımı ve zorunlu aşılamanın getirilmesi gibi...

Virüs İzole Edilmediyse PCR ile Neyi Arıyoruz, Neyin Aşısını Yapıyoruz?

Virüs İzole Edilmediyse PCR ile Neyi Arıyoruz, Neyin Aşısını Yapıyoruz?

ABD’li Dr. Andrew Kaufman, Dr. Thomas Cowan, Kanadalı biyolog David Crowe, araştırmacı gazeteci Jon Rappoport, Alman Dr. Wolfgang Wodarg ve şimdi de İtalyanların 2018’de Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterilen doktoru, Prof.Dr. Stefano Scoglio’ya göre, Covid-19 olarak adlandırılan hastalık tablosuna neden olduğu öne sürülen Sars-Cov2 virüsü, bu yönde çıkmış bilimsel yayınların iddiasının aksine, bugüne kadar saflaştırılarak ortaya konulabilmiş, biyokimyasal özellikleri tanımlanmış değil.

Amerikan CDC’sinin 13 Temmuz 2020 tarihli dokümanındaki itirafına göre de, 2019-nCoV [Sars-Cov2] virüsüne ait izolat bulunmamakta.

CDC bu cümleyi, var olmayan virüsün teşhisi için geliştirdiği PCR testinin kullanım kılavuzunda kuruyor. Testle, adı konulmuş ancak kendisi bir türlü gösterilememiş bu virüse ait olduğu varsayılan bir RNA dizilimi aranıyor.

Yukarıda ismi geçen ve Sars-Cov2 virüsü ve mutasyonlarını hastalardan elde edip izolasyonunu gerçekleştirdikleri iddiası ile kaleme alınmış yayınların tümünü inceleyen uzmanlar, virüsün mevcudiyetine dair ortada bilimsel hiçbir kanıt olmadığı ve yapılanın bilimsel aldatma ve dolandırıcılık tanımına girdiğinin altını çizmekte.

Dr. Andrew Kaufman’ın YouTube tarafından yayını yasaklanan sunumundan, virüs saflaştırma işleminin teknik olarak hangi aşamalardan oluştuğunu ve Sars-Cov2 virüsü izolasyonu yapıldığı iddiasıyla kaleme alınmış makalelerdeki kusurları öğrenebilirsiniz.

Prof Scoglio da, 6 Kasım 2020’de konuk olduğu ve Oval Media avukatlarının sorularını yanıtladığı Corona Ausschuss’un 26. oturumunda, virüs izolasyonu konusunda şu açıklamaları yapıyor:

“Benim bu konuda herhangi bir önyargım yok ki. Bu zatürreye yol açan şey-ki dediğim gibi, literatürde bu zatürre tipinin aşı ve ilaçlarla bağlantısını ortaya koyan yığınla çalışma vardır–buna yol açan aşı değil, ilaç değil, hava kirliliği değil, başka hiçbir şey değil ama virüstür deniyorsa, o zaman gayet basit bir şekilde virüsün bu hastalığa yol açtığının ispat edilmesini beklerim.

Bu noktada iş yine Koch Postülaları’na geliyor. Bu postülaların mantığı çok basit ve gayet de sağduyulu. Hastalık yapan bir mikroorganizma var deniyorsa hasta kişiden o mikroorganizma alınır, diğer her şeyden ayrıştırılarak tek başına ortaya konur [izolasyon], kültüre konup çoğaltılır, oradan alınıp kobay hayvana enjekte edilir ki aynı hastalık tablosunu oluşturup oluşturmadığı görülebilsin. Baktınız orijinal hastalığı bu şekilde oluşturabiliyorsunuz, o zaman evet, bu mikroorganizma ile bu hastalık arasında bir korelasyon var diyebilirsiniz. Peki koronavirüs için bu yapılmış mı? Hayır, kimse yapmamış. Yaptıklarını söylüyorlar, fakat o yayınları açıp okuduğunuzda, yapılmamış olduğunu görüyorsunuz.

Çin CDC’sinin (CCDC) Wuhan ekibinin ilk çıkardığı yayın ve daha sonra Na Zhu ve ark.’nın yayını ve bunu takip eden tüm yayınlar… Hepsi aynı metodolojiyle virüsü izole ettiklerini iddia ediyorlar. Yayınladığım makalelerde de izah ettiğim gibi, burada yaptıkları şu:

Hastanın boğazından veya ciğerinden bir miktar sıvı alıyorlar. 150 mikrolitre kadar bir şey bu. Sonra bunu bir cihazdan [filtre aracı] geçirip sözümona virüs RNA’sını sıvıdaki diğer partiküllerden ayırıyorlar. Oysa kullandıklarını söyledikleri cihazın teknik kullanım kılavuzuna bakıyorsunuz orada yazan şey şu; filtre, sıvıda ne kadar ‘nükleik asit’ varsa, DNA’sını da RNA’sını da, hepsini alıyor ve sıvıdaki diğer partiküllerden ayrıştırıyor.

DNA → Deoksiribonükleik asit RNA → Ribonükleik Asit

Basit bir hesap yaptım, insan fizyolojisine göre alınan o 150 mikrolitre sıvıda nereden baksanız 30 milyar nükleik asit olması lazım; bakteridir, insan hücresidir, küftür, parazittir, yok virüstür, hepsinin genetik materyali var orada. Dediklerine bakacak olursak, bu 30 milyarlık nükleik asit yekunu oluyor bizim izole edilmiş virüs! Ve diğer tüm çalışmalar da bu metodolojiyle yapılmış. Hepsi aynı. 

İtalya‘nın izolasyon çalışmasını da okudum. Tabii ben bunları söyler söylemez insanlar dünyanın dört yanından izolasyon yayını gönderip peki bu ne, bu da mı kusurlu demeye başladı. Hepsini okudum, hepsi de aynı metodolojiyi kullanıyor, çünkü virüs izolasyonu için dünyada başka metodoloji yok şu an.

Bu işlemden ve buna da “izole edilmiş virüs” dedikten sonra PCR’a geçiyorlar. Burada virüsün RNA’sını ortaya çıkaracaklar artık. Fakat bir problem var, o da, virolojiye paralel bir alan olan ”Ekstraselüler Veziküller ve Eksozomlar” alanından araştırmacıların yayınlarında gayet net ve açık dile getirdiği gibi, bilmediğiniz-tanımadığınız, yeni bir mikroorganizmayı gidip bu 30 milyar nükleik asitlik matrikste aramaya çalışmak, samanlıkta iğne aramaya benziyor! Yayımlanmış bir makalede aynen bu sözleri sarfediyor uzmanlar. Virüs yeni diyorsun, nedir ne değildir bilmiyorsun. O zaman tahmin edeceksin! Değil mi? Belki biraz Sars-Cov1’e benzeyen bir şeyler uydurup onu bu sıvıya atıp, bakalım eşleşeceği bir şeyler çıkacak mı diye bakıyorsun. Attığın şey o sıvıdaki bir şeylerle illa ki eşleşecek! Ama o eşleştiğinin aradığın virüs olduğunu, başka bir şey olmadığını nereden biliyorsun?! Bu sürüntü testleriyle toplanan numuneden çıkan nükleik asitlerin %99’unun insan DNA’sı olduğunu ispatlamış yayınlar var. İnsana ait bunlar! İnsana ait ekstraselüler vezikül, eksozom veya başka bir şey… Ama insana ait! Velhasıl, hiçbir şekilde virüs izole etmiş filan değiller. 

Fakat bu meselenin bir de sonraki adımı var; virüs filan izole edilmiş değil ve tabii bu hem çıkarmak istedikleri aşı için problem teşkil ediyor–neye karşı aşı hazırladığınızı zannediyorsunuz ki aşıyı daha virüs neye benziyor bilmezken?– ve de tabii PCR testleri için… Ellerinde virüs olmayınca, kullandıkları PCR testinin de altın standardı olamıyor tabii; testin çıkardığı sonucun doğruluğunu sınayabileceğiniz, sağlamasını/kontrolünü yapabileceğiniz bir “marker” yok demektir bu. Ne olduğunu bile bilmediğiniz bir şeyi arıyorsunuz yani PCR testleriyle. 

Bunu demişken, olayın hayli enteresan bir diğer yönünden da bahsetmemiz lazım: Patojenisite. 

Patojenisite: Patojen olma niteliği; bakteri, virüs vb.bir etkenin hastalık yapma yeteneği.

Çünkü, bir diğer Çinli ekip virüsü sözümona izole etmiş ekipten, Zhu ve arkadaşlarından bunu alıp, aynı semptomları oluşturacak mı diye farede deniyor. Peng Zou ve ark.’nın Nature’da yayımlanan ve virüsün hastalık yaptığına kanıt olarak dünyaya sunulan bu çalışmada, izole filan edilmemiş virüs farelerde deneniyor. İzolasyon filan yok ama hasta kişiden aldıkları sıvı var. Eh, bu kişi hasta olduğuna ve balgam filan oluşturduğuna göre, kendisinden alınan sıvı örneğinde  virüsün (nükleik asitlerin) daha da konsantre halde (fazla sayıda) olmasını ve başka canlıya verildi mi de hasta etmesini bekliyoruz, değil mi? Alın size kanıt: Virüs dolu sıvıyı başkasına verdin ve hasta oldu. Kendi içinde ilginç bir deney esasen bu patojenisite deneyi.

Pekala, hastadan sıvıyı alıyorlar ve iki farklı fare grubuna enjekte ediyorlar, doğal fareler ve transgenik fareler (yani, genleriyle oynanarak özel olarak, virüsün hücreye girişini kolaylaştırıyor dedikleri o ACE-2 enzimlerini daha bol üretmesi sağlanmış fare türü). “Virüs izolatı” diye kabul ettikleri (fakat virüs izolatı filan olmayan) bu patojenik sıvıyı farelere zerk ettiklerinde, doğal farelerde-normal sağlıklı insanın yerine kullandıkları fareler yani-yarattığı etki ne oluyor? Sıfır! Hiçbir etki gözlemlenmiyor. Genetiği özel olarak geliştirilmiş farelerde ise çok hafif bir etki görülüyor; hayvanların tüylerinde biraz değişim oluyor ve ilk hafta içinde %8’lik kilo kaybı yaşıyorlar, fakat sonradan o verdikleri kiloyu da geri alıyorlar zaten. Yani sonuç itibariyle onlarda da herhangi bir hastalık yapıcı etkisi olmuyor. İzolasyonu filan bir tarafa bırakıp kullandıkları yöntemin geçerliliğini kabul etseniz bile, görüldüğü üzere patojenisite filan yok ortada, kanıtlanmış değil.

Sonuç itibariyle bu virüs, izole edilmiş değil, patojenik değil. Ortada dahi olmayan bir şey olay haline getirilmiş durumda.”

Maske Altında Karbondioksit Ölçümü

Maske Altında Karbondioksit Ölçümü

Oda içinde ölçümü yapılan karbondioksit konsantrasyonu 415’li değerlerden, maske altında 10.000’e dayanıyor!

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Son haberler

‘Gerçek Bilim’ vs. ‘Kâbus Film’ – 1. Bölüm

İki tıp sisteminin karşılaştırmasını sunuyoruz; biri Pastör’ün mikrop teorisine [monomorfizm/tek biçimci ekol] dayanıyor, diğeri Béchamp’ın hücre teorisine [pleomorfizim/çokbiçimci ekol].Mikrop teorisine göre dışarıda hazır bekleyen mikroplar var ve bunlar insan...

Sokağa Çıkma İhlali Cezasına İtiraz

Aşağıdaki dilekçe örneğini bilgisayarınıza indirip gerekli yerleri doldurarak, sokağa çıkma cezasına itiraz edebilirsiniz. Dilekçenin devamında, anayasal kanıtları içeren, hukuka uygunsuzluk sebepleri net bir şekilde açıklanmış bir makale mevcuttur. Aynı zamanda tüm...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?