Avusturya Milletvekilinden Çarpıcı Konuşma

Avusturya Milletvekilinden Çarpıcı Konuşma

Avusturya milletvekili’nin Başkan Kurz’a hitaben konuşması
Video kısaltılmıştır. Tam metin aşağıdadır.


Sayın Başkan, Sayın Başbakan, Baylar Bayanlar, Sayın Milletvekili Bay Scherack…

Ben de incelikli olarak akıl yürütme taraftarıyım, ben size inanıyorum ki, aşı yaptıracaksınız.

Sizin için hastalığın tehlikeli olmayacağını belirtmiş olmanıza rağmen, siz başkalarını korumak için bunu yaptıracaksınız.

Dikkatinizi çekerim ki Dünya Sağlık Örgütü -ki her zaman söylediklerine inanmasam da- burada aşının aşılanan kişinin , yalnızca hastalık sürecini ağır geçirmemesine yardımcı olacağını söylüyor. Dolayısıyla, hala maske takmaya ve mesafeyi  korumaya devam ediliyor. 

Aşıya rağmen…

Çünkü virüs hala yayılabilir.

Genel bir çözüm gibi, kurtarıcı gibi gösterilen aşı, görüldüğü üzere , verilen sözleri yerine getirmiyor.

Federal Hükümetin bildirisinden anlaşılıyor, ama burada neyin şuanda gerçekten yararlı olduğu konusunu açıklığa kavuşturabiliriz. 
Madem ki, aşı olunduğu halde hala hastalığın yayılma durumu var.

Sayın Başbakan, siz ve diğer ÖVP den milletvekilleri de coronadan ölen bir veya birden fazla tanıdığınız olduğunu belirttiniz. 

Çok şükür ben coronadan ölen kimseyi tanımıyorum.

Her ölüm üzücü tabi, ben Yukarı Avusturya’da 80 yaşın üzerinde ölen bir kadın tanıyorum. İkinci tecrit ve yalnızlık korkusuyla dairesinin penceresinden atlayarak intihar etti.

Çok dikkat çekici bir haber olmasına rağmen medyada yer bulamadı. 

Yine Yukarı Avusturya’dan 64 yaşında bir adam, Mart ayında olacak beşinci ameliyatı: gereksiz yere ertelendi.. Kapasiteler dolu olmadığı halde, yatakların muhtemel korona hastaları için boş tutulması sebebiyle, -gelmeyen korona hastaları- bu kişinin acil ameliyatı yapılamadı ve uzun süre acı çektikten sonra bu yaz öld

Bütün gün ellerini yıkayan bir erkek çocuğu tanıyorum; ailesiyle hiçbir yere gitmek istemiyor. Çünkü korku politikası bu küçük çocuğu da ele geçirdi ve virüsün ne kadar ölümcül olduğuna dair her kelimenize inandı. 

Bildiğim 3 vaka böyle.

Duygu sömürüsü yapmak istemiyorum, ama bana öyle geliyor ki siz bunu yapıyorsunuz.

Sadece korona hastalarına ve ölenlere odaklanıyorsunuz.

—-Alkış.. 

Bu politika, ikincil zararlara neden oluyor. Sosyal, toplumsal ve ekonomik olarak bu zararlar sağda solda üstüste yığılıyor. Ama bunu görmüyorsunuz.

Geçtiğimiz yazı başka türlü değerlendirebilirdiniz. Hastane kapasitelerini yükseltebilirdiniz.

Sonbahar ve kış mevsimlerinde enfeksiyon dalgalarının tekrar geleceğini biliyordunuz.

Şimdi beni aptal olarak görmeniz riskini alarak konuşacağım, malum covidin grip ile karşılaştırılma yasağı var. 

Ama yine de bunun en yakın karşılaştırma olduğunu düşünüyorum.

İki çocuklu bir anne olarak, okulda sınıfların yarısı, kayak tatili dönüşü grip olur. Gazetelerde tüm hastanelerin tamamen dolu olduğu yazar. Koridorlarda dahi yataklar olur, özellikle Viyana’da. SPÖ tarafından bunlar kabul edilmek istenmese de bu böyle. Öyle ki; bitkin sağlık personeli bazı hastaları geri çevirmek zorunda kalır..

Dediğim gibi bu acil durum her zaman vardı, bu ilk değil. Belki bu eksik kapasiteler genişletilebilirdi ama maalesef yapılmadı. Bu benim için anlaşılır gibi değil.

—-Alkış..

Pandeminin başında, coronavirüs ortaya çıktığında , çok ünlü bir üniversite profesörü ikazlarda bulundu. Bu profesör korona inkarcısı ilan edildi. Bakım evlerine ve huzurevlerine çok dikkat edin demişti.. 

Örneğin italya’da hastalar hastaneye geldi ve başkalarına bulaştırdılar, böylece yayıldı ve çok yaşlı hastalara yüksek bir ölüm oranına sebep oldu. 

Başta bu profesörün tavsiyesi dinlenseydi, bir çok şey engellenmiş olabilirdi, on ay geçti hala bununla başa çıkamadık… 

Şimdi siz ülkedeki yüzbinlerce sağlıklı insan için toplu testler yapıyorsunuz. Fakat hala emekliler ve huzurevlerindeki yaşlılar için gerekenler yapılmadı, gerçekten inanılmaz. Yaşlılara ve huzurevlerine uygulanacak önlemlerle sağlık sisteminin aşırı yüklenmesi önlenebilirdi. Ki zaten bütün bu önlemlerin ana sebebi de aslında buydu.

Tüm federal hükümete karşı verilen güvensizlik önergesini açıklıyorum, önlemleri sadece orantısız ve anayasaya aykırı değil, aynı zamanda insani olarak felaket derecede uygunsuz buluyorum.

Sizler işin başka taraflarıyla meşgul oldunuz, insanlara ahlak dersi verdiniz, akıl öğrettiniz.

Başkalarını tehlikeli olarak gösterdiniz.

Özellikle çocuklara yaşatılanlar konusunda sizi hiç affetmeyeceğim. Çocuklar saatlerce sınıfta maske takmak zorunda kaldılar. Sadece bu bile güvensizlik önergesi için bana göre bir sebeptir. 

Şimdi de üçüncü kısıtlama (lockdown).

Test yaptırmak istemeyenlerin sadece ffp2 maskesiyle dışarı çıkmasına izin verilmesi.

Bu beni çok derinden üzen bir nokta. 

Korkarım bu 3. kilitlenme de coronavirüsü dize getirmek için değil, insanları dize getirmek için. 

Biz sürekli enfeksiyon hastalıklarıyla yaşamak zorundayız. İnsanlar virüse diz çökmeye, test yaptırmaya, aşı olmaya, herşeyden önce aşı yaptırmaya mecbur bırakılıyorlar. 

Bu yoldan geri dönmenizi, tabularınızı yıkmanızı umuyorum.. 

Sosyal bir ödül-ceza sistemine geçiyorsunuz.  Testler, aşılar ve telefon uygulamalarıyla izlenip kontrol edildiğimizi söyleyebilirim. 

Sizin ticaret odasından arkadaşınız Harald Mahrer, Asya Ülkeleri’nde ve Singapur’da bu uygulamaların nasıl başarılı, barışçıl, güvenli olduğunu söyledi. Fakat burada bir demokrasiden bahsedemeyiz, 50 yıldır tek bir parti iktidarda ve 50 yıldır muhalefet bastırılıyor. Devlet tarafından halka gözetleme ve kontrol gerçekleştiriliyor.

Bu bizim gitmek istediğimiz yol değil.

Bu bizim zihniyetimiz değil. Demokrasiyle bağdaşmıyor.

Ne benim söylediğimle, ne de anayasamızda yazılanla alakası yok..

Aşı Alyansı GAVI’ye Destek Yağıyor

Aşı Alyansı GAVI’ye Destek Yağıyor

2020 mayıs ayında ABD başkanı Donald Trump ülkesinin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve COVID-19 yardım programına maddi desteği keseceğini ilan etmişti. Anaakım ulusal medyada bu adım büyük eleştirilere maruz kalırken, başkanın kendi destekçileri bu hamleyi herzamanki gibi Trump’ın “küreselciler”e karşı yeni bir zaferi olarak alkışlamışlardı. Fakat gerçekte neler olup bittiğinin anlaşılabilmesi için her politikacı gibi Trump’ın da basına verdiği demeçler yahut Tweet’lerine değil, ne yaptığına bakılması gerekiyor. 

ABD devletinin önceki yıllarda WHO’ya sağlamış olduğu maddi yardıma bakıldığında, en yakın tarih olan 2018 yılında (2019-20 rakamları bulunmamaktadır) ABD’nin WHO’ya 281,6 milyon dolar bağışlamış olduğunu görüyoruz. Kayıtlara göre ABD’den sonra WHO bağışçıları arasında en üst sırayı alanlar Bill ve Melinda Gates Vakfı ve küresel aşı birliği GAVI. Yani ABD’nin WHO’dan maddi desteğini çekmesi ile esasen teknokratların bir başka küresel kurumda daha nüfuzu sağlamlaşmış, kurumun kontrolü kendilerine devredilmiş oluyor. 

ABD’nin devreden çıkması ile WHO finansörlüğünde birincilik ve ikincilik kürsüsüne yerleşen Gates Vakfı ve GAVI’nin bir başka özelliği de, GAVI’nin 2000 yılında temelinin bizzat Bill ve Melinda Gates Vakfı’nca atılmış olması. Her halûkarda Bill Gates WHO’nun 1 numaralı bağışçısı konumunda ve bu yolla küresel sağlık politikalarını etkilemeye daha da güçlü şekilde devam edeceğe benziyor. Hatırlayalım, Bill ve Melinda Gates Vakfı 2010 – 2020 arasındaki süreci “Aşı Onyılı” ilan etmiş ve “Global Aşı Eylem Planı” yapılması çağrısında bulunmuştu. O zamandan beri de gitgide güçlenen nüfuzları ile WHO, GAVI ve diğer kurumları ülkelerin sağlık politikalarını diledikleri gibi şekillendirmede ve elbette kişisel maddi kazanç sağlamada araç olarak kullanageldiler. 

Trump  taraftarları her ne kadar ABD’nin WHO’dan finansal desteğini çekmesini ulusalcılar için bir zafer, küreselciler için de göze yumruk olarak yorumlamışlarsa da, gerçek bundan biraz daha nüanslı aslında.

Şöyle ki, haziran başında Trump yönetimi GAVI’ye desteğini tam 1.16 milyar dolarlık bağışla ortaya koymuş oldu. ABD adına yapılan bağış, internet üzerinden ilki düzenlenen Global Aşı Zirvesi’nde açıklandı. Başarılı geçen zirvede GAVI, hedeflediği 7.4 milyar dolarlık bağışın da üzerinde para toplayarak çıtayı 8.8 milyar Amerikan dolarına yükseltmiş oldu. Ülkeler dışında GAVI’ye maddi yardımda bulunanlar arasında 5 milyon dolar ile Rockefeller Vakfı da bulunmakta. GAVI’nin bildirimine göre toplanan bu para “rutin aşılama programları”nda kullanılacak ve ayrıca kamu-özel ortaklığının “gelecek Covid-19 aşılarının uygulanmaya konulmasında önemli rol oynaması”na yaracak. 

Yukarıdaki videodan izleyebileceğiniz gibi, aralarında Türkiye’nin de olduğu (1:45:48 – 1:48:46. dk’lar arasını izleyiniz) 25 ülkenin yöneticisi ve uluslararası 50 kurum, STK ve özel sektör kuruluşunun başkanının katıldığı toplantıda WHO’nun bağlı olduğu Birleşmiş Milletler adına konuşan sekreter Guterres, diğer tüm ülke liderlerinin de vurgu yaptığı gibi, çıkacak aşının herkese yetmeyeceği, bu yüzden “dünyanın her köşesindeki her birey aşıya kavuşsun diye küresel birlik ve beraberliğe gidilmesi gerektiği”nin altını çiziyor. Guterres ayrıca, “herkes sağlıklı olmadan kimsenin sağlıklı olamayacağını, bireysel sağlığın kolektif sağlığa bağlı olduğu”nu söylüyor.

Sistemin oyunu

2020-2023 mali yılında Trump’ın GAVI’ye sözü 1,16 milyar dolarlık yardım ve 2021’de ödenecek miktar olarak da 290 milyon dolar belirlenmiş. ABD’nin WHO’ya son bağışı ise bildiğimiz gibi 2018 yılındaki 281,6 milyon dolar. Yani bir elle geri çekiyorum dediği yardımın daha fazlasını diğer elle kurumun şimdiki en büyük destekçisine akıtmaktan geri durmamış başkan Trump. Orada da kalmamış, tüm dünyayı aşılama ilkesi ile çalışan GAVI’ye ABD adına daha 800 milyonun doların üzerinde bir meblağı da önümüzdeki 3 yıl içinde ödenmek üzere söz vermiş. 

Özetle, Bill Gates ve kuruluşları küresel sağlık piramidinin tepesindeki yerini sağlamlaştırmış durumda. Peki Sn. Gates ne demiş Global AŞı Zirvesi’nde?

“Kuruluşundan bu yana GAVI dünya yüzünde ¾ milyar çocuğun aşılanmasını sağladı … Ve şimdi üzerine düşen vazifeyi yaparak pandemiyi sona erdirmek için çıkar çıkmaz Covid-19 aşısını insanlığa ulaştıracak. Ayrıca hepimiz, yeryüzündeki her çocuk her hayat-kurtarıcı aşıyı olabilsin diye tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz.”

Trump yönetiminin Covid-19 aşısı geliştirilebilmesi için desteği 27 Haziran’da Avrupa Komisyonu’nca internet üzerinden düzenlenen Dünya Vatandaşı (Global Citizen) organizasyonunda daha da görünür hale geliyor ve Dünya Vatandaşı Bloomberg Philanthropies, Bill & Melinda Gates Foundation, Wellcome Trust & Corporate Partners Citi, Procter & Gamble, SAP, Verizon ve Vodafone sponsorluğunda “Global Hedef: Geleceğimiz için Birleşiyoruz” adlı bir konser düzenliyor. Bu organizasyonla toplanan bağışlar da yine Gates’in fonladığı GAVI’ye gidiyor.

Bu organizasyonda ABD’nin BM elçisi Kelly Craft, COVID-19 çalışmaları için ülkesinin GAVI’ye 545 milyon dolarlık yardım sözünü açıklıyor ve şöyle diyor: “Daha güvenli ve dayanıklı bir dünya için hepbirlikte açık, şeffaf ve yapıcı bir şekilde çalışmamız lazım. Ortak iyiliğimiz için kelimenin tam manasıyla multilateralist omamız gerekiyor.” 

Yine Avrupa Komisyonunca 2020 mayısında düzenlenen sanal zirvede de Trump yönetimi pandemiyle mücadele eden hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve hayır kurumlarının acil sağlık gereksinimleri, insani, ekonomik ve kalkınmaya yönelik yardım amacıyla kullanabilmeleri için 775 milyon dolar da buraya bağışlıyor. Aynı organizasyonda Bill ve Melinda gates Vakfı 125 milyon dolar bağış yapıyor.

Her halûkarda kazanan Gates oluyor

Mayıs’taki 775 milyon, haziran başında açıklanan 1,16 milyar ve haziran sonundaki diğer 545 milyon dolarlık bağışlarla birlikte, Amerikan halkının vergilerinden karşılanan bu yatırımlarla GAVI ve dolayısıyla Bill ve Melinda Gates Vakfı’na yüklü miktarda kaynak yaratılmış oluyor. ABD’nin WHO’dan çektiği 281.6 milyon dolar, diğer yandan yapılan bu yardımların yanında hiç kalıyor.

WHO’nun Birleşmiş Milletler’in hükümetlerarası çalışan ve bugün bildiğimiz şekliyle ulus devlet idari yapısını ortadan kaldırıp küresel idare mekanizmalarını devreye sokmaya çalışan bir alt kurumu olduğunun hatırlanması bu noktada önem taşıyor. GAVI de, devletlerin idari birimleri ile özel kurumların halka beraber hizmet sunma ile gayesi ile işbirliğine gittikleri bir “kamu-özel teşebbüs ortaklığı”.

Ne WHO ne de GAVI, sınırları dahilinde çalıştıkları ülkelerin özgür vatandaşlarının hür iradesiyle seçerek iş başına getirdiği kurumlar değil. 

Bu hakikate rağmen Trump yönetimi GAVI’ye milyarlar akıtmaya ve bunu yaparak da Bill Gates’in dünya yüzündeki 7 milyar insanı aşılama azmini desteklemeye devam ediyor. Trump WHO’dan maddi desteği çekmiş olabilir, ancak alınan bu karar netice olarak Gates’in tek başına WHO’nun kontrolünü ele geçirmesi ile sonuçlanmış ve Amerikan halkının ödediği vergiler alelacele çıkarılmaya çalışılan Covid-19 aşısı da dahil olmak üzere kendisinin aşı projeleri için kullanılmaya devam ediliyor. Kimbilir, belki de plan baştan beri buydu?

2015 yılından şu rapora bakarak Gates’in küresel sağlık politikaları ve elbette COVID-19’la mücadele çalışmalarındaki orantısız nüfuzuna yakından bakalım: Filantropik Güç ve Kalkınma: Ajandayı Şekillendiren Kim? Rapor dünya genelinde sürdürülen hayır işlerini mercek altına alarak Gates ve benzerlerinin bu yolla sahip olduğu orantısız nüfuza örnekler veriyor. Raporda akademisyenlerin GAVI’yi küresel sağlık sorunlarında “Gates yaklaşımı” sergilemekle; yani örneğin “sağlık sisteminin güçlendirilmesi gibi yatay ve bütüncül yaklaşımlar yerine aşı gibi hastalığa özel dikey sağlık girişimlerine yönelmek” ile itham ettiğini görüyoruz.

2019 mayıs ayında GAVI CEO’su Seth Berkley’nin “aşıya muhalif hissiyat”ı bir hastalık olarak tanımlayarak internet ortamında sansürlenmesi gerektiğini belirttiğini hatırlayalım. Berkley’nin bu açıklamaları elbette Bill Gates’in vizyonu ve daha geniş ölçekte de öjeni ajandası ile mükemmelen örtüşmekte. Toplumun aşıların emniyetinden kuşku duymasına hiçbir koşulda müsaade edilemez (ne kadar hızlı toparlanıp yapılmış olsalar bile).

Trump’ın son sürat COVID-19 aşısı çıkarma planı olan “Operation Warp Speed” (Son Sürat Harekâtı)’nı yönetmek üzere mayıs ayında seçtiği ismin dünyada aşı piyasasının lideri konumundaki GlaxoSmithKline (GSK)’nın eski yöneticilerinden Moncef Slaoui olması da tesadüf değil. Slaoui bu harekatta, ABD Silahlı Kuvvetleri Malzeme Komutanlığı’nın başındaki General Gustave Perna ile birlikte çalışıyor. Trump idaresi, yürüttükleri aşı harekâtı ile 2021 ocak ayına kadar 4 ayrı aşının 300 milyon dozunu hazır etme niyetlerini her fırsatta dile getiriyor.

Burada da her yerde Gates’in parmak izlerine rastlamamız şaşırtıcı değil. Slaoui’nin Bill ve Melinda Gates Vakfı ile ilişkileri çok eskiye dayanıyor, vakfa bağlı birçok şirketin yönetim kurulunda yer alıyor.

Görünüşe göre Twitter’dan kamuoyuna yapılan küreselcilik karşıtı açıklamalar ve WHO’dan desteğimizi çekiyoruz yönündeki çıkışlara rağmen Trump yönetemi gezegendeki herkesi aşılama ajandasına son sürat devam ediyor.

ABD’de 11 günde CV-19 aşılamasına bağlı 13 ölüm

ABD’de 11 günde CV-19 aşılamasına bağlı 13 ölüm

ABD’de VAERS (Aşıya Bağlı İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi) verileri her hafta Cuma günü yayımlanıyor.

19 Aralık – 30 Aralık tarihleri arasındaki onbir günlük süreçte Moderna ve Pfizer‘a ait CV aşılarına bağlı ölüm sayısı 13 olarak verilmiş. 

Ölen 13 kişiden 9’u huzurevi sakini.

İlave bir ölüm de, özel bakım evinde tutulmakta olan 63 yaşındaki şizofreni tanılı birine ait.

Huzurevindeki ölümlerin 2’si, aşılamadan sonraki 90 dakika içinde gerçekleşmiş.

Bunlar sadece bildirimi yapılmış olan ölümler. Ve bunlar sadece ilk dozdan sonra kaydedilmiş can kayıpları.

Bildirimi yapılmamış ölüm ve yan etki dökümünü hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bizim başımıza ters bir şey geldiğinde kimseye sesimizi duyuramayacağız. Çünkü Bill Gates, kendi finansörlüğünde piyasaya sürülen teknolojik aşılarının yan etki takip sistemlerini de yine kendisi kurup denetliyor.

Aşağıda Amerikan FDA’sı tarafından CV-19 aşılamasına özel takibe alınan yan etkileri görebilirsiniz. Listedeki sağlık sorunlarının Türkçe açıklamları için bu yazımıza uğrayınız.

Portekiz’den CV-19 Aşısına Bağlı Sağlık Çalışanı Ölümü – Pfizer

Portekiz’den CV-19 Aşısına Bağlı Sağlık Çalışanı Ölümü – Pfizer

41 yaşındaki iki çocuk annesi sağlık çalışanının, Pfzier’ın CV aşısını olduktan 48 saat sonra “ani ölüm”ü gerçekleşiyor.

“Ani Bebek Ölümü” Sendromu’ndan bahsedildiğini duymuşsunuzdur. 1960’larda çocuklara uygulanan aşıların kapsayıcılığı yükselirken sayıca da artınca kazandığımız bu sendrom artık yeni normalimiz ve aşı yan etkileri konusunda farkındalığı yüksek olanlar bu sendromun uluslararası tıp camiasınca nasıl aşıya bağlı ölümleri gizlemek için kullanılmakta olduğundan haberdardır. Son yıllarda sessiz sedasız “yeni normaller” arasına katılan bir başka sendrom da, “Ani Erişkin Ölümü”. ABD ile birlikte Türkiye’de de beşikten mezara herkesi mutat aralıklarla her fırsatta aşılama konsepti hayata geçtikçe, erişkinlere yönelik seyahat aşıları, zatürre, menenjit, grip, zona ve HPV aşıları gibi aşılarla “erişkin aşı takvim”i vücut bulmaya başladıkça, aşıya bağlı çoğu erişkin ölümü de bu defa da “sebebi belirlenemeyen erişkin ölümleri” olaran “Ani Erişkin Ölümü” kategorisine alınıyor. 

Sonia Acevedo 30 Aralık günü, 10 yılı aşkın zamandır pediatri bölümünde çalışmakta olduğu Portekiz Onkoloji Enstitüsü’nde CV-19 aşısını oluyor ve Facebook’ta da profil resmini değiştirerek aşı olduğunu duyuruyor.

Yılbaşı gecesi ailece yenilen yılbaşı yemeğinden sonraki gün saat 11.00 civarında Acevedo ölü bulunuyor. 

İşyeri, aşıdan sonra Acevedo’nın belirli bir reaksiyon geliştirdiğine dair kendilerine bir bildirim gelmemiş olduğunu belirtirken babası da, “İyiydi. Bir şeyi yoktu.” diyor. Babası herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan kızının sadece CV-19 aşısı olmuş olduğunu, fakat aşıdan dolayı herhangi bir şikayeti filan da olmadığını söyledikten sonra, “Ne oldu bilmiyorum. Kızım niye öldü birinin bana yanıt vermesini istiyorum”, diyor.

Bayan Acevedo’nun kızı Vania Figueredo ise annesinin sadece aşı olduğu yerdeki “normal” ağrıdan bahsettiğini, onun dışında bir şikayeti olmadığını söylüyor. 

Porto’da Pfizer-BioNTech aşısı uygulanan 538 sağlık çalışanından biri bayan Acevedo ve Portekiz Sağlık Bakanlığı’na meydana gelen bu ölümün bildirildiği belirtiliyor.

Haberin Kaynağı

ABD’den CV-19 Aşısına Bağlı Doktor Ölümü – Pfizer

ABD’den CV-19 Aşısına Bağlı Doktor Ölümü – Pfizer

Gregory Michael, Kadın Doğum Uzmanı, yaş 56. Aşı destekçisi, olduğu CV-19 aşısı: Pfizer.


Miami Beach’teki Mount Sinai Tıp Merkezi’nde çalışmakta olan 56 yaşındaki kadın doğum uzmanı hekim, olduğu Pfizer aşısından sonra geliştirdiği ağır reaksiyon sonucu hayatını kaybediyor.

Eşi tarafından ‘son derece sağlıklı’ olarak nitelendirilen merhum, aşıların yararına şahsen inanan bir doktor olarak özellikle aşıyı olmayı tercih edenlerden. 

“Pandemi” süresince çalışmayı aksatmadan sürdüren doktor 18 Aralık tarihinde kendi hastanesinde aşılanıyor. 3 gün sonra el ve ayaklarında çıkan çok yoğun peteşiler* yüzünden yine kendi hastanesinin acil servisine başvuruyor.

Peteşi: Derialtı kan damarlarından sızan kanın, deri üzerinde oluşturduğu nokta şeklinde morumsu kırmızı lekelerden her biri.

İlk iş olarak alınan Tam Kan Sayımı’nda, normalde mikrolitre kan başına 150.000 ila 450.000 aralığında olması gereken platelet* sayısı ‘0’ çıkıyor.

Platelet:  Kan pulcuğu; trombosit. Kanda trombosit sayısının düşüklüğüne trombositopeni denir. Trombositopeni; kemik iliğinde yeterince platelet üretilmemesinden, otoimmün hastalıklardan veya “virüs”lerden kaynaklanabilir. Trombosit sayısı 50.000’in altına düştüğünde hayati tehlike gelişebilir.

Kendisine bu noktada, CV-19 aşısına bağlı reaksiyon sebebiyle gelişmiş ‘Akut ITP’ (Akut İmmün Trombositopenik Purpura) tanısı konularak yoğun bakıma alınıyor. Uzman bir ekip tarafından 2 hafta boyunca süren gayretler platelet sayısını yükseltmeye yetmiyor. Ülke genelinden uzmanlar dahil oluyor sürece, fakat ne yapılırsa yapılsın platelet sayısı bir türlü artmıyor.

Tüm süreçte doktorun bilincinin ve enerjisinin yerinde olduğunu ifade eden eşi, son çare olarak başvurulacak ameliyata 2 gün kala, eşinin azalan plateletlerden dolayı geçirdiği hemorajik inme sonucu dakikalar içinde hayata veda ettiğini belirtiyor.    

Eşi aşının yan etkileri olduğunun ve aşının herkese göre olmadığının bilinmesi gerektiği için bu paylaşımı yaptığını, yaşadıkları bu acı kaybın başkalarının bilgilenmesine hizmet etmesini istediğini söylüyor.


Idiopatik / İmmün Tromboistopenik Purpura (ITP), bebek, çocuk ve erişkinlere vurulan pekçok aşının tanınmış yan etkilerinden. Anne-babaların ve herhangi bir aşıyı olmayı düşünen erişkinlerin fikir sahibi olabilmesi için literatürden bazı örnekler verelim:

Türkçeye çevrilmiş bulunan Miller’ın Eleştirel Aşı Literatürü Derlemesi adlı kitaptan aktarıyoruz:

Trombositopeni

Bu bölüme dahil edilen araştırmalar KKK aşılamasının, iç kanamaya neden olan ve hayati tehlike oluşturabilen ağır bir tip otoimmün hastalık olan idiopatik [sebebi bilinmeyen] trombositopenik purpura (İTP) gelişim riskini ciddi biçimde artırmakta olduğu yönünde güçlü kanıtlar ortaya koymakta. Aşılama yapılmadan önceki evreyle kıyaslandığında çocukların KKK aşılamasını takip eden 6 haftalık süre içinde tam 7 kat daha fazla İTP geliştirdiği görülüyor. Çocuklarda İTP riskinde bir diğer ciddi artış da boğmaca, suçiçeği ve hepatit A aşılarından sonra yaşanıyor. Aşılama sonrası gelişen ağır İTP vakalarında mide-bağırsak yolu ve akciğer kanaması yaşanabiliyor. Bir araştırmada, hastalığı aşılama sonrası geliştirmiş çocuk hastaların yaklaşık %10’unda İTP’nin 6 ayın üzerinde devam ettiği görülüyor.

MMR / KKK (Kızamık-Kabakulak-Kızamıkçık) AŞISI

Miller E, Waight P, ve ark. İdiopatik trombositopenik purpura ve KKK aşısı. Arch Dis Child, Mart 2001; 84(3): 227-29. PMID: 11207170

“Araştırmamıza göre KKK aşısı ve idiopatik trombositopenik purpura (İTP) arasında neden-sonuç ilişkisi bulunmaktadır.”

• 12-23 aylık çocuklar, kontrol süreci olarak belirlenen dönemle karşılaştırıldığında, KKK aşılamasını takip eden 2 ila 4 haftalık süreçte 6 kat daha fazla İTP geliştiriyor (Rölatif İnsidans, Rİ=5,80).

Bu çalışmaya göre karma kızamık aşılamasını takibeden 6 hafta içinde vurulan her 22.300 doz aşıdan 1’inde trombositopeni geliştiği tespit edilmiş. Trombositopeni vakalarının 3’te ikisi aşıdan sonraki ilk 6 hafta içinde geilşirken, 3’te 1’lik kesimi 6 haftadan sonra kendini gösteriyor.  

Merck’e ait karma kızamık aşısının prospektüs bilgisinde trombositopeniye ayrı bir bölüm ithaf edilmiş.

HEPATİT A AŞISI

Jariwala S, Vernon N, Shliozberg J. Henoch-Schönlein purpura after hepatitis A vaccination. Ann Allergy Asthma Immunol. 2011 Aug;107(2):180-1. 

O’Leary ST, Glanz JM, McClure DL et al, The risk of immune thrombocytopenic purpura after vaccination in children and adolescents. Pediatrics. 2012 Feb;129(2):248-55

SUÇİÇEĞİ AŞISI

Merck’ün Varivax aşsının FDA bilgilendirme formunda ITP, yan etki olarak bildirilmektedir.

HEPATİT B AŞISI

Smyk, D. S., Sakkas, L. I., Shoenfeld, Y., & Bogdanos, D. P. (2015). Hepatitis B Vaccination and Autoimmunity. In Vaccines & Autoimmunity (pp. 147-161). John Wiley & Sons.

Hepatit B aşısını takiben oluşmuş türlü otoimmün hastalıklar üzerine yapılmış araştırmalar ile literatürdeki olgu sunumlarını inceleyen 2015 yılına ait bu çalışma, hepatit B aşısı ile vaskülit (kan veya lenf damarı iltihabı), kronik artrit, lupus, multipl skleroz (MS), miyelit (omurilik iltihabı) ve trombositopeni/pansitopeni arasında bağlantı bulunduğu sonucuna varmıştır.

Pansitopeni: Kanda her çeşit hücrenin azalması; eritrosit, lökosit ve trombosit sayısının normalin altına düşmesi.

MENENJİT AŞISI

Myers TR, McNeil MM, Ng CS et al. Adverse events following quadrivalent meningococcal CRM-conjugate vaccine (Menveo®) reported to the Vaccine Adverse Event Reporting system (VAERS), 2010-2015. Vaccine. 2017 Mar 27;35(14):1758-1763

HPV AŞISI

Otoimmün trombositopeni, aşının yan etkileri arasında yer alıyor. 

Türkiye İçin Tarihi Karar – Sokak Kısıtlamasını İhlalden Yazılan Cezayı Mahkeme İptal Etti

Türkiye İçin Tarihi Karar – Sokak Kısıtlamasını İhlalden Yazılan Cezayı Mahkeme İptal Etti

Sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal eden vatandaş polisin kestiği 3 bin 150 liralık cezaya itiraz etti. Mahkeme vatandaşı haklı buldu cezanın uygulayıcılarının kaymakamlık ve valilikler olduğu belirtildi.

POLİS CEZAYI KESTİ MAHKEME İPTAL ETTİ

Ankara’da bir vatandaşa polis tarafından sokak kısıtlaması kararını ihlal ettiği gerekçesiyle 3 bin 150 lira para cezası kesildi.

Vatandaşın itirazını değerlendiren hakimlik Hıfzısıhha kanununda sokağa çıkma yasağı ve maske takma zorunluluğuna ilişkin bir madde olmadığı gerekçesiyle cezanın iptaline hükmetti.

UYGULAYICI KAYMAKAMLIK VE VALİLİK

Söz konusu tedbirlerin il Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınabileceğini vurgu yapan hakimlik, bu kararlara uymayanlara ancak kabahatler kanunundan işlem yapılabileceğini cezanın uygulayıcılarının kaymakamlık ve valilikler olduğunun altını çizdi.

SÜREÇ NASIL İŞLEDİ ?

Ankara’da pandemi nedeniyle 1 Mayıs 2020’de uygulanan sokağa çıkma yasağına uymayan Sercan Aran’a polis tarafından 3 bin 150 lira idari para cezası uygulandı. Aran, cezanın iptali için Ankara Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. Dosyaya bakan Ankara 3’ncü Sulh Ceza Hakimliği, cezayı uygulayan kurumdan idari yaptırım evrakların onaylı suretini talep etti. Evrakları inceleyen mahkeme, kararında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununu gerekçe göstererek itirazı haklı buldu. Sercan Aran’a polis tarafından kesilen 3 bin 150 lira idari para cezası, iptal edildi.

Mahkemenin kararında söz konusu tedbirlerin İl Umumi Hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınabileceği, bu kararlara uymayanlara ancak Kabahatler Kanunu kapsamında işlem yapılabileceği, cezanın uygulayıcılarının da kaymakamlık ve valilikler olduğu belirtildi. Yargıtay 19’ncu Ceza Dairesi’nin emsal nitelikteki maske kararına da gönderme yapılarak, ceza kesme yetkisinin kaymakamlık ve valiliklerde olduğu vurgulandı.

Kaynak:DHA

https://www.cnnturk.com/turkiye/sokak-kisitlamasi-ihlaline-para-cezasini-mahkeme-iptal-etti

https://www.f5haber.com/gundem/sokaga-cikma-yasagi-cezasini-mahkeme-iptal-etti-5805598