Covid-19 Yüzeylerden Bulaşıyor mu? Prof. Streeck ve Prof. Püschel Araştırma ve Otopsi Sonuçları

Covid-19 Yüzeylerden Bulaşıyor mu? Prof. Streeck ve Prof. Püschel Araştırma ve Otopsi Sonuçları

Marcus Lanz’ın Alman ZDF deki televizyon programında (izlemek için tıklayabilirsiniz) virolog Bonn Üniversitesinden Prof. Streeck söyleşinin bir bölümünde Heinsberg’de çok sayıda korona vakasının olduğu haneleri ziyaret ettiklerini, kapı kolu, cep telefonu, uzaktan kumanda, musluklar gibi çok dokunulan yüzeylerden ama aynı zamanda havadan, kedilerden aldıkları örneklerde (smear) labaratuarda çalışılması sonucu yüzeylerde virüslerin görüldüğünü, ama insanı enfekte edecek düzeyden olmadığı, yani ölü olduklarını belirtmiştir, Almanya’da hükümetin politikalarında belirleyici olan Robert Koch enstitüsünü de eleştirmiştir. Bu daha sonra bazı alternatif medya kanallarına yansımıştır.

Korona döneminde ana akım medyada ilk defa, Marcus Lanz, Prof. Streeck’i programına konuk etmiştir.

 

Alman virolog programın devamında, Marcus Lanz, Charite Berlin’den virolog hükümet danışmanı Prof. Drosten’den söz edince, ki Prof. Streeck Bonn Üniversitesi’nde Drosten’den boşalan yere gelmiştir , Streeck onun iyi bir iş arkadaşı olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmiştir; “Prof. Drosten covid-19 konusunda hükümetin danışmanı, onu beğeniyorum ve ona da düşüncelerine de saygı duyuyorum, ama biz tüm virologlar farklı şekilde çalışıyoruz, bunu halkın anlaması açısından söylüyorum. Mesela Prof. Drosten virüsün yapısı ile ilgili çalışır, onu bu hale getiren nedir, virüsün özellikleri nasıl oluşur, virüs nasıl insana bulaşır, yayılıp alanını genişletir, üzerine çalışır. Benim alanım ise virüsün ne yaptığıdır, bağışıklık sistemi üzerinde etkisini nasıl gösterir. Onun yaptığı çalışmaları ben yapamam doğrusu onun yapabildiğini gibi yapamam. Birbirimizin farklı uzmanlık alanları var. Bu bağlamda çok yazık ki hükümet tarafından Monotematik hareket sözkonusu.

% 15 bağışıklık

Prof. Streeck’in bu çalışmasının devamı da var. Öyle ki Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde bulunan 45 bin nüfuslu bir şehir Heinsberg, ve bu bölgede ilk vakalar görülmüş, Karnavala katılanların enfekte olduğu dikkat çekiyor.

Başka bir söyleşisinde ise çok sayıda insanın bir arada olduğu. hava sirkülasyonunun olmadığı ortamlarda çabuk yayıldığını anlatıyor Streeck. Streeck ve ekibi çalışmalarında Heinsberg’de 1000 kişi üzerinde test yapıyor, PCR testi genelde, 1007 kişiye bu testler rastgele seçilenlerden yapılıyor, amaç olmadan fark etmeden veya hafif semptomlarla doktora başvurmadan enfekte olanları da değerlendirip toplumun genel bağışıklığını ölçebilmek, ve sonuçta o bölge için %15lik bağışıklık belirtiliyor.

Prof.Streeck: “Ölüm Oranlarının Hesaplanma Şekli Değişmeli”

Prof. Streeck ölüm oranları belirlenirken, hesaplamaların ABD’de Johns Hopkins in yaptığı gibi vaka sayısının ölüm sayısına orantısı şeklinde değil, olası vaka sayısı ile ölüm sayısının orantısı şeklinde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. Bu da Heinsberg örneği Almanya genelinde değerlendirildiğinde, binde 3.7. civarında . Oysa Johns Hopkins’in Almanya için bildirdiği ölüm oranı %1,9. Bu sayıları Kuzey Ren-vestfalya eyaletinin başkanın da katıldığı basın toplantısında açıklıyor Prof. Streeck . Ardından bazı tepkiler geliyor. Virolog Christian Drosten böyle bir ara sonucu metadolojik olarak halka yönelik açıklanmanın doğru olmadığını, testlerin hassasiyetini sorgularken, daha sonra ise ZDF de Maybrit İllner’in programında Profesör Drosten Profesör Streeck ile iletişim halinde olduğunu, Streeck’in bilgileri kendisine de ilettiği, onun bu araştırmayı çok değerli bulduğunu , birlikte değerlendirdiklerini fakat bu bölgenin çok özel olduğunu, verilerin tüm Almanya’ya yansıtılamayacağını belirtiyor. Prof. Streeck’in açıklamalarının çok erken olması, bir PR şirketi ile çalışmış olması ve o eyalette seçim öncesi eyalet başkanının kendisinin bunu politik avantajı için kullanılmış olabileceği, her ne kadarAlmanya’daki diğer virologlar da çalışmanın çok değerli olduğunu açıklasalar da, yönteme dair eleştirilerden dolayı, esas olan içerik ve sonuçların kamuoyuna yansıtılmasını önüne geçiyor.

 

Her zaman “virüse zaman tanıyın” diyen Prof. Streeck, virüsün yayılmasını önlemek için alınan bir tedbirin sonucunu görmeden, hemen ardından başka bir tedbirin uygulamasına geçişin doğru bulmadığını belirtiyor, özellikle yeterli düzeyde yoğun bakım ve yatak kapasitesi varsa. Prof. Streeck , kendi alanlarında önemli çalışmalara imza atmış bir ekipten oluşan Heinberg araştırmasının sonuçlarının bu hafta içinde (27.04-03.04)açıklayacağını belirtti, ve televizyon söyleşilerinden anladığımız kadarıyla başka olumlu tespitler de detaylarıyla kamuyla paylaşılacak.

 

Prof. Püschel ve Otopsi Sonuçları

Bunun dışında hükümetin politikalarını ve Robert Koch Enstitüsü’nü de eleştiren Almanya’da resmi görev yapmakta olan bir başka bilim insanı daha var. O da Hamburg’da ölenlerin otopsisini gerçekleştiren değiştiren Hamburg Adli Tıp Başkanı Prof. Püschel. Kendisi 40 yıllık bir süredir adli tıpta çalışıp, otopsiler de gerçekleştiren patolog olarak görev yapmakta. Püschel , Robert Koch enstitüsünün neden şimdiye kadar otopsi yapılmasına karşı durduğunu anlamakta zorluk çektiğini söylüyor yine ZDF’de Markus Lanz’ın aynı zamanda (Prof.Streeck’in de internet üzerinden katıldığı) televizon programında. Prof.Püschel ekibi ile birlikte yaptığı otopsilerin sonucunda, hiçbir vakanın tam olarak corona virüsü sebebiyle ölmediğini, başka hastalıkların var olduğununun tespit edildiğini belirtiyor.

Ellili yaşlarda bir erkeğin yakınları, ölen kişinin daha önce bilinen bir hastalığı olmamasına rağmen vefat ettiğini belirtmelerine rağmen, otopside o kişinin birçok başka hastalığı olduğu ortaya çıktığnı belirtiyor televizyon programında.. Hamburg’daki ölüm sayısı profesör Püschel’in bildirdiğine göre 35, ama kayıtlı ölüm sayısı 44, böylelikle 9 kişilik bir fark ortaya çıkıyor. Bir kişi kalp krizinden de beyin kanamasından da vefat etse de, mevcut koşullarda Coronavirüs testi pozitif çıkmışsa coronovirüsten ölmüştür diye kayda geçiyor ve bunların ayırt edilip, detaylandırılmasını gerektiğini belirtiyor Prof.Püschel.

Bütün böyle eleştirilerden sonra Robert Koch Enstitüsü otopsi yapılması için harekete geçileceğini belirtmiştir.

Prof. Püschel’in çalışmaları, otopsi sonuçları önce hem alternatif medyada, hem de bu konularla ilgili kulak burun boğaz uzmanı, acil durum hekimi Bodo Schiffmann gibi kişilerin her gün corona ile ilgili yaptığı videolarda yer almıştır. Daha sonra tabii önce çok izlenenen ZDF’deki Marcus Lanz’ın programında daha sonra da tüm medyada yer almasının ardından, gerek hükümet, gerekse Robert Koch Enstitüsünün artık bundan sonraki adımlarında hem Prof. Streeck’in hem de Prof. Püschel’in ve birlikte çalıştıkları ekiplerin araştırdıkları, söyledikleri daha çok dikkate alınacaktır mutlaka.

 

Gönül isterdi ki, Robert Koch Enstitüsü ve Alman hükümeti pandemi ile ilgili hem Dünya Sağlık Örgütünü hem de aynı zamanda hükümetlerin politikalarını eleştirmekten kaçınmayan Dr. Wolfgang Wodarg, Prof. Sucharit Bhakdi, Prof. Karin Mölling,Dr.Knut Wittkowski de gibi bu konularda çok büyük çalışmalara imza atmış kişilerin de ,donanımlarından, önerilerinden yararlansın, birlikte çalışmalar yapılsın. Vee tabii ki dileğimiz tüm bu çalışmalar, ülkelerde virüsün yol açabileceği tahribatı önlemekte faydalı olsun, insanlık ailesine fayda getirsin.

 

Not:

Federal Cumhuriyet olan Almanya’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmeden önce, eyaletler, hatta şehirler kendileri ne tür önlemler alacaklarına karar veriyorlardı, dolayısıyla örneğin okulların açık kalıp kalmayacağı, o bölgedeki enfekte olanların durumu, yoğun bakım kapasitesi, ve ayrıca bölgeye ekonomik yansımaları gibi birçok unsur birlikte değerlendiriliyordu. Özellikle Kuzey Almanya’da hastanelerin pandemi hastanesi olarak ilanından sonra birçok ameliyatın, terapilerin ertelendiği, yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranının düşük olduğu, ve bunun halk sağlığına verdiği zararlar çeşitli kurum ve kişilerce dile getirilmektedir.

 

Yazar: Ş.Ş.

 

Marcus Lanz’ın Alman ZDF deki ilgili televizyon programı :

https://www.bitchute.com/video/a4SfiZvWaPv6/

Kaynak:https://www.coronagercegi.com/post/prof-streeck

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Korkular

Korkular

Korkuları anlamak- Corona zamanında “Bizim davet eden, esinlendiren, cesaret veren, harekete...

Son haberler

Anne, lütfen bana maske takma..

055DFE18-26FE-456E-9CCD-288B79FF4BF1 DACC5346-01B5-4C3D-881C-AFA92E1781CEİndir 4734321F-750F-4CAC-93DB-31695EF15FD1-1İndir 53500581-9F2D-4636-8DEA-251064B785BB-1İndir İstediğiniz gibi indirebilir , çıktı alabilir,...

Yanlış Virüs Teorisi ve Anlamsız PCR Testi – Video

"Viroloji ve aşı bilmi tamamıyla tek bir önerme üzerine kurulu, o da virüslerin hasta edici, enfeksiyöz ajanlar olduğu", demiştik sitemizdeki bir başka yazıda. Oysa ağdası tıbbın içindekiler bile bakmaya cesaret edemesin diye özellikle koyu tutulmuş jargonu, gözümüzle...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Okumaya Devam Et

BEYİNCİ

Beyin ve Sinir Cerrahı Dr. Bilgehan Bilge, maskenin zararlarını anlatmaya devam ediyor. Maske Öldürür mü?

Hodri meydan

Beyin ve Sinir Cerrahı Bilgehan Bilge, Maskenin Zararlarını Anlatmaya Devam Ediyor.

Maske Altında Karbondioksit Ölçümü

Oda içinde ölçümü yapılan karbondioksit konsantrasyonu 415'li değerlerden, maske altında 10.000'e dayanıyor! Bunlar Da İlginizi ÇekebilirSon...

Plandemi Belgeseli – Judy Mikovits

Bunlar Da İlginizi ÇekebilirSon haberlerCorona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu...

Prof.Stefan Hockertz Uyardı: İnsanlar Aşılardaki Gen Teknolojisiyle Değişikliğe Maruz Kalabilir

Prof.Stefan Hockertz Uyardı: İnsanlar Aşılardaki Gen Teknolojisiyle Değişikliğe Maruz Kalabilir

Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, korona virüse karşı geliştirilen aşıların insanları gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe maruz bırakabileceğini söyledi.

Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, dünyanın nefesini tutarak beklediği korona virüs aşısı hakkında açıklamalarda bulundu. 30 seneden fazla bir zamandan beri kendini aşı araştırmalarına adamış bir bilim adamı olarak bütün prosedürlerin harfiyen uygulandığı bir aşı için en az 8, hatta 10 seneye ihtiyaç olduğunu belirten Hockertz, öncelikle tarihte geliştirilen birçok aşının insanlığa sağladığı faydaların saymakla bitirilemeyeceğini ve genel manada aşılara yaklaşımının pozitif olduğunu ifade etti. Tamamen yeni bir aşılama stratejisine geçilmesine karar verildiğini söyleyen Hockertz, “Korona salgınında şimdi ne planlanıyor? Bu çok önemli bir konu ve medyada bu husus üzerinde bence çok az tartışma yapılıyor. Aşı şirketleri, serbest mRNA hücrelerinin yani serbest genetik hücrelerin taşıyıcı madde üzerinden küçük mini parçacıklar aracılığıyla hücrelerimize doğrudan eklenmesi ve sonra hücrelerimizin analiz edilmesini planlıyor. Bu da insanların net bir şekilde gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe uğratılması manasına geliyor. Biz, vücuda zerk edilen bu virüsün genetik materyalinin hangi hücrelere gittiğini bilmiyoruz. Buradaki analiz işleminin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Okumayı (analizi) durdurmanın hiçbir yolu yok. Ayrıca bu genetik materyalin virüsün genetik materyalinin neresine yerleşeceği hususunda da herhangi bilgimiz mevcut değil” dedi.

Özellikle bu genetik materyalin germ hücrelerine, yani kadınların yumurta hücrelerine veya erkeklerin sperm hücrelerine de yerleşip yerleşmediğini ve dolayısıyla böylece genetik miras bırakma yoluyla gelecek nesillere miras olarak aktarılıp aktarılmadığının bilinmediğini söyleyen Hockertz, “Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Çünkü insan genomunu değiştirmek için böyle bir genetik aşılama daha önce hiç yapılmamıştı. Biraz evvel özetlediğim ve bilmediğimiz mevzuların normalde seneler sürecek ciddi ilmî çalışmalarla aydınlatılmasını arzu ediyorum ancak maalesef etrafımda böyle bir isteği göremiyorum” diye konuştu.

“Gen bazlı aşılar insanlık için çok tehlikeli”
Robert Koch Enstitüsü Aşılama Daimi Komitesinin bütün aşı tavsiyelerinin yaklaşık yarısını son derece faydalı bulduğunu, kesinlikle aşı muhalifi bir epidemiyolog olarak algılanmak istemediğinin altını çizen enfeksiyon epidemiyolojisi ve mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Sucharit Bhakdi, dünyanın merakla beklediği korona aşısı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bhakdi, “Yeni mRNA’lı aşı, olabilecek en tehlikeli aşılardan biri. Bu aşı için klinik deneylere müsaade edilmesi bana göre suçtur. Bunun sebebini size daha iyi anlaşılabilmesi için çeşitli benzetmelerle şu şekilde açıklayabilirim; bir virüsün parçası ya da o virüs sizin hücrenizde üretilir ve onun çöpleri (atıkları) sürekli olarak dışarı atılır, yani kapının önüne konur. Katil (tabii öldürücü) olarak nitelediğimiz lenfositler kendi hücrelerini öldürmek üzere bu atıklara saldırır. Böylece virüs fabrikası kapanacaktır. Ve bu mRNA, virüs geni için bir nevi minicik bir eldir. İşte bu mRNA, virüsün kapıyı açabilmek için ihtiyaç duyduğu eli olan bir koldan başka bir şey değildir. Bu mRNA, sizin vücudunuza iğne yoluyla zerk edilirse sizin hücreniz tarafından kabul edilir. İlaç endüstrisi ve araştırmacılar, bu mRNA’yı hücrelerinizin rahatlıkla kabullenebilmesi için gerektiği şekilde hazırladı. Ancak bu mRNA’ların sizin hangi hücreleriniz tarafından kabul edileceğini ve vücudunuzun neresine yerleşeceğini bilemiyoruz, hiç kimse bilmiyor. Çünkü bu mRNA’ların nereye gideceği meçhul. Evet, bu mRNA’lar sizin kaslarınıza zerk edilecek ve hepimizin malumudur ki, bu mRNA’lar orada durmayacak. Burada bir paketteki milyarlarca mRNA’dan bahsediyoruz. Elbette bunlardan bir kısmı zerk edildikleri kasta kalabilir ancak büyük bir bölümü de vücudunuzun başka yerlerine gidecektir. Karaciğerinize, beyninize ya da bambaşka bir organınıza. Onu bilemiyoruz” dedi.

mRNA’ları kabul eden hücrelerin bu minicik eli olan minicik kolları imal etmeye başladığını ifade eden Bhakdi, “Bu imalatın bağışıklık sistemi tarafından kabul edilebilir olması gerekmektedir. Sizin hücreleriniz elbette ancak yeteri kadar düşman varsa kendini antikor oluşturmaya mecbur hisseder. Bu durumda aşının son derece güçlü olması şarttır. Ayrıca sizin hücrelerinizin de çok fazla miktarda minicik eli olan minicik kollardan imal etmesi gerekir. Aksi takdirde yeteri kadar antikor üretemezler. Aşı üreten firmaların iddiasına göre bu işlem, hayvan deneylerinde başarıya ulaşmış. Bu da demek oluyor ki, onlar bu mRNA ile bazı deney hayvanlarını aşılamış ve bu hayvanlar da antikor oluşturmuş. Bu sebeple ‘Biz bunu başarmak için insanlarda da denemeliyiz’ diyorlar. Ancak tam da burada belirtmeliyim ki; ‘Biz bu işi becereceğiz’ iddiası çok tehlikeli. Çünkü ‘Şundan emin misiniz?’ diye sormak gerekir; yeteri kadar minicik eli olan minicik kol üretseniz bile sizin bağışıklık sisteminizin kâfi miktarda antikor üreteceğini nereden biliyorsunuz? Yeterli miktarda çöp üreteceğinizden ve bu çöplerin katil lenfositler tarafından öldürüleceğinden emin misiniz? Ben bunun cevabını bilmiyorum ama bir tahminim var. Şayet böyle bir şey olursa sizin katil lenfositleriniz, üretici hücrelerinize saldırabilir. Yani virüsü üreten kendi hücreleriniz saldırıya uğrayabilir. RNA bir gendir ve antijen (protein) için kodlanmıştır” şeklinde konuştu.

Katil lenfositlerin bu çöpü imal eden hücrelere saldıracağını belirten Bhakdi, “Hücreleriniz çöp imal ediyor, çünkü onlar virüsün genini aldıkları için antijenini (proteinini) üretiyor. Bu bir otoimmün (öz bağışık) reaksiyondur. Bunun nasıl olacağını kimse bilmiyor. Böyle bir şey olursa bizi nasıl sürprizlerin beklediğini tahmin bile edemeyiz. Bu söylediklerim aşırı derecede fazla önem arz ediyor. Şahsen kimseyle kavga etmek istemiyorum. Lothar H. Wieler (Robert Koch Enstitüsü Başkanı, veteriner hekim) ve Christian Drosten (Alman hükûmetinin korona danışmanı, virolog) ile bu konuda ilmî münazarada bulunmak ve onlara ‘Biraz evvel anlattıklarımı hiç düşündünüz mü?’ diye sormak isterdim. Şayet böyle bir şeyi düşünmediklerini söylerlerse bunu bilerek mi düşünmek istemediklerini merak eder, yine bunun da sebebini sorardım. Bu yapılmazsa büyük bir felaketle karşılaşma ihtimalimiz var. Bu durumda bu aşının denendiği insanlara kobay diyebiliriz. Onlar en azından maymunlar üzerinde bunu deneyebilirdi. Şu ana kadar yüzlerce insan deney maksatlı olarak bu aşıyı vuruldu ve onlara bu mRNA’lar zerk edildi. Şunu söyleyebilirim ki, bu aşıların yan etkileri bilinmiyor. Ayrıca size şunu söyleme cüretini kendimde buluyorum; bunun eğitimini alıp seneler boyunca bu işle uğraşan, enfeksiyon epidemiyolojisi dersi veren ender insanlardanım. Herkesin oturup bu konuyu detaylı bir şekilde düşünmesi şart. Ayrıca bunları söylerken yalnız olmadığımdan eminim. Şunu da belirtmeliyim ki, her söylediğimde kesinlikle haklı olduğumu iddia etmiyorum. Ancak bu konunun acilen ilmî çerçevede tartışılmasını istiyorum. Çünkü bu kadar önemli bir husustaki belirsizliklerin ve insanların kafasındaki soru işaretlerinin bir an evvel giderilmesi gerekiyor” dedi.

Mücahit Karmış

Bunlar Da İlginizi Çekebilir

Korkular

Korkular

Korkuları anlamak- Corona zamanında “Bizim davet eden, esinlendiren, cesaret veren, harekete...

Son haberler

Anne, lütfen bana maske takma..

055DFE18-26FE-456E-9CCD-288B79FF4BF1 DACC5346-01B5-4C3D-881C-AFA92E1781CEİndir 4734321F-750F-4CAC-93DB-31695EF15FD1-1İndir 53500581-9F2D-4636-8DEA-251064B785BB-1İndir İstediğiniz gibi indirebilir , çıktı alabilir,...

Yanlış Virüs Teorisi ve Anlamsız PCR Testi – Video

"Viroloji ve aşı bilmi tamamıyla tek bir önerme üzerine kurulu, o da virüslerin hasta edici, enfeksiyöz ajanlar olduğu", demiştik sitemizdeki bir başka yazıda. Oysa ağdası tıbbın içindekiler bile bakmaya cesaret edemesin diye özellikle koyu tutulmuş jargonu, gözümüzle...

Corona Sürecindeki Hikayelerine Talibiz

Bizimle konu hakkındaki her türlü duygu, düşünce ve yorumunu paylaşarak bu platforma sen de katkı sağlayabilirsin.

Bize Katıl

Yabancı dilden Türkçe’ye çeviri konusunda destek olmak ya da kendi alanın çerçevesinde paylaşımlarımıza katkı sağlamak istersen, bize yazabilirsin.

Bizi takip et

Güncel paylaşımlardan haberdar olmak ister misin?

Nerede bu virüsler? Havada mı, yüzeyde mi yoksa sadece teoride mi?

Nerede bu virüsler? Havada mı, yüzeyde mi yoksa sadece teoride mi?

Almanyada hastalığı incelemekle görevlendirilmiş, çok yüksek sayıda hastayı ve hastalık sürecini inceleyen profesör, bu süreçteki gözlemlerini anlatıyor.


Virüsün ne şekilde bulaştığı, nerelerde ne kadar süre tutunduğu ile ilgili yaptığı incelemeler ve ulaştığı sonuçlar, bugün bize anlatılanlarla kıyaslayınca oldukça şaşırtıcı…

00:00:00 – Markus Lanz :
Bay Streeck, bu araştırmaları yani sizin şimdi uğraştıklarınızı, ki bunların çok daha evvel yapılması gerektiğini söylüyorsunuz.
Tam olarak burada ne yapıyorsunuz?
Bu ülkede en çok korona virüslü hastayı gören belki de tek bilim insanı olduğunuzu söylediğinize göre…
Burada ne gördünüz, nasıl klinik bulgular vardır?
Bunları ne derecede ciddiye almak gerekiyor? Ve nasıl…
diğer taraftan eninde sonunda rahatlamamız da gerekiyor. Çünkü bununla başa çıkmayı öğrenmek zorundayız.
İnsanları sabahtan akşama kadar paniğe sürüklemenin bir anlamı yok.

00:00:33 – Prof. Hendrik Streeck : Şu şekilde gelişti : Heinsberg Sağlık Hizmetlerince teşhis konusunda kendilerine bir süreliğine yardımcı olmamız için ricada bulundular. Yani bir kovit-19 enfeksiyonunun olup olmadığı konusunda.
Ve o akşam klinikte dahiliyeci olan iyi bir arkadaşımla bir araya geldik ve hastalığı daha iyi anlayabilmek için bunun aslında bir şans olduğunu düşündük. Bunun dışında gece, işin etik tarafıyla çalışmamızı nasıl birleştirebileceğimizi konuştuk.
Ertesi gün Bonn Üniversitesinden hijyen hekimi Ricarda Schmitthausen ile Gangelt’e gittik. Yakın işbirliği içersinde… Heinsberg yönetimi ile (Herr Pusch ile)
Ve öncelikle tek tek evlere gittik. Bu bizim şu anda yaptığımız araştırma değil.
Evden eve ziyarette bulunduğumuz kişilere öncelikle belirtileri sorduk. Tahminen nasıl bulaşmış olabileceğini sorduk. Hangi ilaçları aldıklarını ve mevcut başka hastalıkları olup olmadıklarını da…
Çevreden örnekler de aldık ve kan testleri yaptık. Alınan bu örneklerle virüsün kapı kollarında, musluklarda, havada, tuvalette, cep telefonunda, televizyon kumandasında veya kedide olup olmadığını test ettik.
Günlerce evden eve gittik ve insanlarla sohbet ettik.
Ve araştırmamızın birinin sonucu olarak; ki bunu basına da verdik, hemen hemen herkes koku ve tat alma duyusunu kaybettiğini söyledi. Bu birkaç gün sürüyor ve sonra duyu tekrar geri geliyor. Yani sürekliliği yok. Ama bu, daha önce mesela farkına varılmayan bir belirtiydi.

00:02:25 – Markus Lanz : Ve koku kaybının çok ileri derecede olduğunu söylediğinizi hatırlıyorum. Bir annenin kendi bebeğinin dolmuş bezinin kokusunu dahi alamadığını söylemiştiniz.

00:02:35 – Prof. Hendrik Streeck : Çok doğru. Bu anne bir hemşireydi. Hatta bunun üzerine sirke koklayarak koku duyusunu test ettiğini ve çok şaşırdığını söylemişti.
Bu tip bir durumu bize ilk anlatan kişiyi çok fazla ciddiye almamıştık.
Karantinadan kaynaklı psikolojik bir reaksiyon olduğunu düşünmüştük.

00:02:58 – Karin Käsemann : Bunun ne zaman olduğunu sorabilir miyim? Başlarda mı?

00:03:00 – Prof. Hendrik Streeck : Maalesef tam olarak bilmiyoruz. Hastalığın sonuna doğru olabileceğini düşünüyoruz. Bazı durumlarda farklı sinirlerin uyarıldığına dair şimdi başka raporlar da var. İran’dan aldığım rapora göre kulaklar da bundan etkilenebiliyormuş. Yani kısa süreli işitme kaybından söz ediliyor.

00:03:20 – Markus Lanz : Bu bağlamda kısa süreli olduğu bilgisi önemli. Yani duyu kaybı tekrar geri geliyor.

00:03:24 – Prof. Hendrik Streeck : Fakat biz bu işitme kaybını hiç gözlemlemedik. Sadece koku kaybını gözlemledik.

00:03:29 – Markus Lanz : Her yerden örnekler aldığınızı söylüyorsunuz. Kedilerden bile…
Peki en çok nerelerde virüs var? Bu da mesela birçok insan için çok önemli bir konu.
Bununla ilgili birbirinden farklı çok görüş duyuyoruz. Siz bize buna dair net bir şey söyleyebilir misiniz?

00:03:41 – Prof. Hendrik Streeck : Kediler bizim çalışmamıza çok güzel eşlik ettiler. Hepsi numune çubuklarını ısırdı.
Hiçbirinin covid-19 testi pozitif çıkmadı.
Enteresan olan, hijyen konusunda çalışan uzmanlarımızın yaptığı incelemelerdi.
Kapı kolları, tuvaletler, musluklar ve lavabolarda bazı virüsler tespit ettiler.
Fakat sonrasında biz, alınan bu örnekleri virolojide çoğaltmayı denedik. Virüsün çoğalıp çoğalmadığına ve bulaşıcı olup olmadığına bakmak istedik. Ve bunu hiçbir zaman yapamadık.
Bu şu demek: Ölü olan virüslerin RNA ‘sını tespit ettik. Fakat bunlardan canlı virüs elde etmeyi sağlayamadık.

00:04:30 – Markus Lanz : Yani kapı kolunu tutma, süper marketteki meyve sepeti, kedi, cep telefonu, her neyse… Bunlardan aslında tehlike oluşmuyor, öyle mi?

00:04:40 – Prof. Hendrik Streeck : Evet, şimdi bunu yeni çalışmamızda daha da derinleştirmekteyiz.
Bu alanda da örnek teşkil edecek bir çalışma olmasını istiyoruz. Konunun karanlıkta kalmaması için…
Yani virüs, nerde bulunur, nerde bulunmaz tam olarak söyleyebilmek için. Fakat bana göre, şu ana kadar elde ettiğimiz sonuçlara göre, bir kapı kolu ancak, biri eline öksürüp onu tuttuktan sonra başkasının tekrar o kolu tutmasıyla bulaşıcı olabilir.

00:05:12 – Markus Lanz : Tuttuktan sonra derken, virüsler ne kadar süre üzerinde kalmakta? Bir fikriniz var mı?

00:05:15 – Prof. Hendrik Streeck : Bu süreyle ilgili bugüne kadar nerdeyse hiçbir çalışma yapılmadı. Kesin olarak bilmiyoruz. Fakat çoğu kişinin enfekte olduğu bir evdeydik. Buna rağmen ordaki hiçbir yüzeyde canlı bir vürüs tespit edemedik.

00:05:31 – Markus Lanz : Bana göre bu iyi bir haber. Yani mesafeli durmak, insanlara çok yaklaşmamak, kimseyle yakından fazla uzun süre konuşmamak ve ellerin yıkanması, gerçekten de fayda ediyor?

00:05:43 – Prof. Hendrik Streeck : Buna ikna olmuş durumdayım. Problemi biraz da şimdiye kadarki tartışmaların hep söylenti ve model hesaplamalar üzerinden yapılmasında buluyorum.
Yani böyle bir matematiksel hesapta tek bir faktörün hatalı olması teorinin kağıttan bir ev gibi çökmesine neden olur.
Verilerin biraraya toplanarak temel alınması gerektiğini ve bunların ışığında gerçekçi öneriler getirilerek kararlar alınabileceğini düşünüyorum.

00:06:13 – Markus Lanz : Robert Koch Enstitüsü de Heinsberg’de örnek teşkil edebilecek bu tip bir inceleme yaptı mı?

00:06:22 – Prof. Hendrik Streeck : Hayır, bugüne kadar bunu neden yapmadıkları beni de şaşırttı.
Biz önce kendi tarafımızda geri durduk. Çünkü bunun federal üst yönetiminin bir görevi olduğunu düşündük. Böyle bir şeyin yapılmasının…
Çünkü teşhis için de bize öneride bulunuyorlar. Kimi test edip kimi etmeyeceğimizi ve…
Fakat sonra, Robert Koch Enstitüsünün böyle bir çalışma yapmayacağını ve düşünmediğini öğrendiğimde bir virolog olarak bunu yapmamızın nerdeyse aslında bir görev olduğunu düşündüm.
Sadece günlük rutin işlerimi yapmayı da tercih edebilirdim. Bu tabi aşırı bir ek iş yükü… A
ma böyle bir çalışmanın yapılması gerekiyor ki hem siyasiler hem de vatandaşlar için cevaplar bulabilelim.

00:07:15 – Markus Lanz : Ben biraz satır aralarını duymaya çalışıyorum. Bayan Kässmann da başını sallıyor, sanırım aynı hissediyoruz…
Bazı durumlarda fazla hızlı davrandığımızı, tam olarak onaylanmamış verilerin temel alınarak kararlar verildiğini söylüyorsunuz. Ve tekrar vurgulayarak soruyorum, bu kapamalar, tüm sosyal hayatın felce uğraması…
Size göre çok mu hızlı gelişti tüm bunlar?
Alınan kararların doğruluğu konusu, sizce üzerinde tekrar konuşulması gereken şeyler mi?

00:07:45 – Prof. Hendrik Streeck : Tabi, olay gerçekleştikten sonra her zaman daha iyi bildiğinizi iddia edebilirsiniz.
Fakat çok kısa bir zamanda ardı ardına tedbirler alındığında…
Nasıl başladığını bile bilmiyorum ama önce kalabalık organizasyonlar son buldu, daha sonra okullar kapandı.
Ve sonra sokağa çıkma ile ilgili kısıtlamalar geldi.
Baştaki açıklamalarımda, önce biraz bekleyip ne olduğunu görelim demiştim.
Virüs hiçbir siyasetçiye itaat etmez, hiçbir insana itaat etmez “artık insanlara bulaşmayı bırak” demekle…
Çünkü her şeyden önce bugün aldığımız kararların sonuçlarını ancak 2 hafta sonra görebildiğimiz için.
Ancak şimdi, yavaş yavaş, alınan ilk önlemlerin sonuçlarını (belki, bilemiyoruz) görmeye başlıyoruz.
Ama virüse de zaman tanımalı ki biz de uzun vadede sonuçlarını görüp neyin işe yaradığını ve neyin yaramadığını anlayabilelim.
Aynı şekilde, geriye dönüp her şeyin işe yaradığını söylemeyi de hatalı bulurdum.
Bugün artık geldiğimiz noktada enfeksiyon oranlarına bakarak durumu nasıl yöneteceğimizi belirlemeliyiz.