Virüs İzolasyonuna Dair Bildiri (VİB)

Izolasyon: Ayırma, ayrı tutma; etrafındakilerden soyutlanıp bir başına kalma; başka şey veya insanlardan ayrı bulunma; tecrit. 

– Oxford English Dictionary


SARS-CoV-2 virüsünün bugüne kadar izole edilip edilmediği yahut saf haliyle ortaya konulup konulmadığı konusundaki tartışmalar sürüyor. Oysa konuya tarafsız yaklaşan herkesin yukarıda verilen tanım, sağduyu, mantık ve ilmi kurallar gereği SARS-CoV-2 virüsünün hiçbir şekilde ne izole edilmiş ne de saf hale getirilerek tek başına ortaya konmuş olduğu sonucuna varması gerekir. Zaten bu yüzden virüsün mevcudiyeti kimse tarafından teyit de edilememektedir. Bu maddi gerçekten doğan akli, mantıki ve ilmi sonuçlar ise şu şekildedir:

  • Varlığı gösterilememiş bir şeyin şekil ve yapısal özelliklerini bilmenin imkânı yoktur ve buna farazi “spike” proteini veya başka proteinlerin mevcudiyeti, yapı ve işlevsel özellikleri de dahildir;
  • Bulunmamış bir şeyin gen dizilimi de bilinemez;
  • Mevcudiyeti gösterilmemiş bir şeyin “varyantları”nı bilmenin de imkanı yoktur;
  • SARS-CoV-2’nin Covid-19 diye bir hastalığa yol açtığını göstermenin imkânı yoktur.

En kısa ve anlaşılır şekliyle yeni bir virüsü izole edip, özelliklerini tanımlayıp ortaya koymanın düzgün yolu şudur: İlk iş olarak, baktığınızda bu kişinin hastalığı şudur diyebileceğiniz ölçüde kendine has ve spesifik semptomlar sergilemekte olan çok sayıda insandan (örn. 500 kişi) örnek (kan, balgam, sekresyon) alınır. Kendi de genetik materyal ihtiva eden başka HİÇBİR doku veya ürün ile karıştırmadan virolog alır, bu örnekleri masere eder [suda bekletip yumuşatmak], filtreden ve daha sonra da ultrasantrifüjden geçirir, yani örneği [numune] saf hale getirir [pürifikasyon]. Onyıllardır hangi viroloji laboratuvarına giderseniz gidin bakteriyofaj(1) ve dev virüs [giant virus] tabir edilen yapıların izolasyonunda kullanılageldiğini göreceğiniz bu sıradan viroloji tekniği sayesinde virolog, daha sonra elektronmikroskobu ile bakıp aynı yapı ve boyuttaki binlerce partikülün görüntüsünü alabilecektir. Virüs, [hastadan alınmış örnekten] izole edilmek suretiyle saf haliyle ortaya konmuş işte bu partiküllerdir.

Hepsi birbirinin aynı bu partiküller daha sonra fiziksel muayene ve/veya mikroskobi teknikleri ile eşbiçimlilik kontrolünden geçirilir. Materyalin saflığından emin olunduktan sonra ise sırada partikül özelliklerinin ayrıntılı biçimde çalışılması vardır. Partiküllerin fiziksel yapısı, morfolojisi ve kimyasal kompozisyonu incelenir. Ardından, doğrudan bu saf haldeki partiküllerden çıkarılan genetik materyalin, yine onyıllardır kullanımda olan Sanger sekanslama tekniği gibi yöntemlerle genetik yapısı ortaya konur. Virüslerin vücut dışından içeri alındığı konsepti üzerinden sıra, bu eşyapılı partiküllerin gerçekten de dış kaynaklı (eksojen) olduğunun, ölmek üzere yahut ölmüş olan dokuların geçmekte olduğu normal yıkımlanma sürecinin ürünleri(2) olmadığının teyidine gelmiştir. (Mayıs 2020 itibarıyla virologların, gördükleri partiküllerin virüs mü yoksa ölü veya ölmekte olan dokuların normal yıkımlanma ürünleri mi olduğunu anlamalarının yolu olmadığı bilinmektedir.)(3)

(1) Isolation, characterization and analysis of bacteriophages from the haloalkaline lake Elmenteita, KenyaJuliah Khayeli Akhwale et al, PLOS One, Published: April 25, 2019. https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0215734 — accessed 2/15/21
(2) “Extracellular Vesicles Derived From Apoptotic Cells: An Essential Link Between Death and Regeneration,” Maojiao Li1 et al, Frontiers in Cell and Developmental Biology, 2020 October 2. https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fcell.2020.573511/full — accessed 2/15/21
(3) “The Role of Extraellular Vesicles as Allies of HIV, HCV and SARS Viruses,” Flavia Giannessi, et al, Viruses, 2020 May


Bu noktaya gelindiğinde artık, eksojen (dış kaynaklı, vücut dışından doğan) bir virüs partikülü tam manasıyla izole edildi, özellikleri ortaya kondu ve gen dizilimi yapıldı demektir. Gelgelelim daha bunun hastalık yaptığının gösterilmesi lazım. Bunun için bir grup sağlıklı deneğe (bu iş için ekseriya hayvanlar kullanılır), hastalığın nasıl bulaştığı düşünülüyorsa o yolla eldeki bu izole edilmiş, saf haldeki virüs tanıtılır. Hayvanlar aynı hastalığı geliştirdiği takdirde, ki bu klinik bulgular ve otopsi sonuçları ile konfirme edilmek durumundadır, işte o zaman virüsün hastalık oluşturduğu hakikaten gösterilmiş demektir. Enfeksiyöz ajanın enfektivite ve bulaş kabiliyetini gösterir bu.

SARS-CoV-2 virüsü için bu basamakların tekine bile girişilmemiştir ve esasında bakılacak olursa, patojeniktir denilen virüsler arasından bu basamaklar tamamlanıp hastalık yaptığı başarılı bir şekilde gösterilmiş bir tanesi bile yoktur. Araştırmamız, tıp literatüründe bu basamakları kapsayan tek bir çalışma olmadığını göstermektedir.

Bunun yerine, 1954 yılından bu yana virologlar, benzer hastalığa sahip bir avuç, ekseriya 10’u bile bulmayan insandan aldıkları saf hale getirilmemiş numuneler ile çalışmışlardır. Bu numuneleri çok az bir işlemden geçirdikten sonra içinde — hepsi de “virüs” denilen yapı ile birebir aynı genetik materyale sahip — dört ila altı başka tip materyalin olduğu doku kültürüne ilave etmektedirler. Besinsiz bırakılan ve zehir eklenen doku kültürü doğal olarak dağılıp ayrışmaya başladığında da ortaya haliyle, bazısı genetik materyale sahip türlü partiküller çıkmaktadır. Akıl, mantık, dil ve anlam bilgisi ve dahi bilim namusuna tamamen aykırı biçimde ise bu prosese “virüs izolasyonu” adı verilmektedir. Kültürdeki bir dolu kaynağın ortama bıraktığı kısım kısım  genetik materyal alınıp genetik analize tabi tutulmakta ve bir bilgisayar simülasyon prosesi dahilinde bu genetik materyal fragmanlarından ortaya, virüs olduğu iddia edilen yapıya ait olduğu öne sürülen bir gen dizilimi çıkarılmaktadır, buna da in silico genome, yani bilgisayar ortamında oluşturulmuş genom denmektedir. Virüsün kendisi hiçbir noktada ortada yok, hiçbir şekilde elektron mikroskopisi ile konfirmasyon filan yapılmamışken olmaktadır bu. Tutup hakiki bir virüsten çıkarılmış, ardından dizilimi yapılmış bir genetik materyal de yine, bulunmamaktadır. Bu yapılan bilimsel aldatma, hile, bilim sahtekârlığıdır.    

Saf hale getirilmemiş — toksik antibiyotikler, sığır fetüsü dokusu, amniyotik sıvı ve başka dokular ile birlikte doku kültürüne eklenen — numune, içine katıldığı (inoküle edildiği) böbrek dokusunu tahrip edip öldürdüğünde de bu, virüsün mevcudiyetine ve patojenisitesine delalettir denilmektedir. Bilimsel aldatma suçu işlenmektedir.

Bundan böyle biri size SARS-CoV-2 virüsünün izolasyonuna dair bir yayın ilettiğinde lütfen ‘kullanılan metodlar’ bölümüne bakın. Araştırmacılar maymun (Vero) hücresi veya herhangi başka bir kültür metodu kullanmışsa, yapılanın izolasyon olmadığını anlayabilirsiniz. Gerçek izolasyonun neden yapılmadığına dair de şu bahaneler öne sürülecektir:

  1. Hastalardan alınan numunelerden analiz etmeye yetecek virüs partikülü çıkmadı.
  2. Virüs, hücre içinde barınan parazittir; virüsü öyle hücre dışında bulamazsınız.

İlk maddede söylenen doğruysa ve biz hasta insanların çıkardığı balgamda virüs bulamıyorsak, bu virüsün tehlikeli, hatta ve hatta ölümcül olduğunu hangi kanıta dayanarak söylüyoruz? 2. maddede denilenler doğruysa, bu virüs insandan insana nasıl geçiyor peki? Bize bunun hücreden çıkıp başkalarını enfekte ettiği söyleniyor. O halde niye bulunamasın ki?

Sonuç olarak, bu viroloji tekniklerinin ve vardıkları sonuçların sorgulanması ne kamuyoyunun dikkatini dağıtacak ne de bölünmelere yol açacak bir meseledir. Bu gerçeğe ışık tutulması, insanlığın karşı karşıya olduğu bu korkunç aldatmaca ve sahtekârlığa son verilmesi için elzemdir. Bu virüs hiçbir zaman izole edilmemiş, gen dizilimi ortaya konmamış ve kimseyi hasta ettiği gösterilmemişse, bu hayali bir virüsse, niye maske takıyor, sosyal mesafe bırakıyor ve tüm dünyayı kodese tıkıyoruz ki?

Son olarak şunu soruyoruz: Patojenik virüs diye bir şey yoksa, yanlış şekilde “aşı” olarak anılan o vücuda-zerk edilebilir-cihazların içine ne konmaktadır ve bunlar ne amaçla kullanılmaktadır? İşte bu bilimsel sorgu, zamanımızın en acil ve önemli konusudur. 

Hayır, yanılmıyoruz, dediğimiz şey doğru. SARS-CoV2 diye bir virüs yok.

Not: Bu bildiriye destek vermek isteyenler Dr. Andrew Kaufman’ın sitesine giderek ismini kaydettirebilir.

Teşekkür ederiz.