Aşı Alyansı GAVI’ye Destek Yağıyor

Aşı Alyansı GAVI’ye Destek Yağıyor

2020 mayıs ayında ABD başkanı Donald Trump ülkesinin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve COVID-19 yardım programına maddi desteği keseceğini ilan etmişti. Anaakım ulusal medyada bu adım büyük eleştirilere maruz kalırken, başkanın kendi destekçileri bu hamleyi herzamanki gibi Trump’ın “küreselciler”e karşı yeni bir zaferi olarak alkışlamışlardı. Fakat gerçekte neler olup bittiğinin anlaşılabilmesi için her politikacı gibi Trump’ın da basına verdiği demeçler yahut Tweet’lerine değil, ne yaptığına bakılması gerekiyor. 

ABD devletinin önceki yıllarda WHO’ya sağlamış olduğu maddi yardıma bakıldığında, en yakın tarih olan 2018 yılında (2019-20 rakamları bulunmamaktadır) ABD’nin WHO’ya 281,6 milyon dolar bağışlamış olduğunu görüyoruz. Kayıtlara göre ABD’den sonra WHO bağışçıları arasında en üst sırayı alanlar Bill ve Melinda Gates Vakfı ve küresel aşı birliği GAVI. Yani ABD’nin WHO’dan maddi desteğini çekmesi ile esasen teknokratların bir başka küresel kurumda daha nüfuzu sağlamlaşmış, kurumun kontrolü kendilerine devredilmiş oluyor. 

ABD’nin devreden çıkması ile WHO finansörlüğünde birincilik ve ikincilik kürsüsüne yerleşen Gates Vakfı ve GAVI’nin bir başka özelliği de, GAVI’nin 2000 yılında temelinin bizzat Bill ve Melinda Gates Vakfı’nca atılmış olması. Her halûkarda Bill Gates WHO’nun 1 numaralı bağışçısı konumunda ve bu yolla küresel sağlık politikalarını etkilemeye daha da güçlü şekilde devam edeceğe benziyor. Hatırlayalım, Bill ve Melinda Gates Vakfı 2010 – 2020 arasındaki süreci “Aşı Onyılı” ilan etmiş ve “Global Aşı Eylem Planı” yapılması çağrısında bulunmuştu. O zamandan beri de gitgide güçlenen nüfuzları ile WHO, GAVI ve diğer kurumları ülkelerin sağlık politikalarını diledikleri gibi şekillendirmede ve elbette kişisel maddi kazanç sağlamada araç olarak kullanageldiler. 

Trump  taraftarları her ne kadar ABD’nin WHO’dan finansal desteğini çekmesini ulusalcılar için bir zafer, küreselciler için de göze yumruk olarak yorumlamışlarsa da, gerçek bundan biraz daha nüanslı aslında.

Şöyle ki, haziran başında Trump yönetimi GAVI’ye desteğini tam 1.16 milyar dolarlık bağışla ortaya koymuş oldu. ABD adına yapılan bağış, internet üzerinden ilki düzenlenen Global Aşı Zirvesi’nde açıklandı. Başarılı geçen zirvede GAVI, hedeflediği 7.4 milyar dolarlık bağışın da üzerinde para toplayarak çıtayı 8.8 milyar Amerikan dolarına yükseltmiş oldu. Ülkeler dışında GAVI’ye maddi yardımda bulunanlar arasında 5 milyon dolar ile Rockefeller Vakfı da bulunmakta. GAVI’nin bildirimine göre toplanan bu para “rutin aşılama programları”nda kullanılacak ve ayrıca kamu-özel ortaklığının “gelecek Covid-19 aşılarının uygulanmaya konulmasında önemli rol oynaması”na yaracak. 

Yukarıdaki videodan izleyebileceğiniz gibi, aralarında Türkiye’nin de olduğu (1:45:48 – 1:48:46. dk’lar arasını izleyiniz) 25 ülkenin yöneticisi ve uluslararası 50 kurum, STK ve özel sektör kuruluşunun başkanının katıldığı toplantıda WHO’nun bağlı olduğu Birleşmiş Milletler adına konuşan sekreter Guterres, diğer tüm ülke liderlerinin de vurgu yaptığı gibi, çıkacak aşının herkese yetmeyeceği, bu yüzden “dünyanın her köşesindeki her birey aşıya kavuşsun diye küresel birlik ve beraberliğe gidilmesi gerektiği”nin altını çiziyor. Guterres ayrıca, “herkes sağlıklı olmadan kimsenin sağlıklı olamayacağını, bireysel sağlığın kolektif sağlığa bağlı olduğu”nu söylüyor.

Sistemin oyunu

2020-2023 mali yılında Trump’ın GAVI’ye sözü 1,16 milyar dolarlık yardım ve 2021’de ödenecek miktar olarak da 290 milyon dolar belirlenmiş. ABD’nin WHO’ya son bağışı ise bildiğimiz gibi 2018 yılındaki 281,6 milyon dolar. Yani bir elle geri çekiyorum dediği yardımın daha fazlasını diğer elle kurumun şimdiki en büyük destekçisine akıtmaktan geri durmamış başkan Trump. Orada da kalmamış, tüm dünyayı aşılama ilkesi ile çalışan GAVI’ye ABD adına daha 800 milyonun doların üzerinde bir meblağı da önümüzdeki 3 yıl içinde ödenmek üzere söz vermiş. 

Özetle, Bill Gates ve kuruluşları küresel sağlık piramidinin tepesindeki yerini sağlamlaştırmış durumda. Peki Sn. Gates ne demiş Global AŞı Zirvesi’nde?

“Kuruluşundan bu yana GAVI dünya yüzünde ¾ milyar çocuğun aşılanmasını sağladı … Ve şimdi üzerine düşen vazifeyi yaparak pandemiyi sona erdirmek için çıkar çıkmaz Covid-19 aşısını insanlığa ulaştıracak. Ayrıca hepimiz, yeryüzündeki her çocuk her hayat-kurtarıcı aşıyı olabilsin diye tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz.”

Trump yönetiminin Covid-19 aşısı geliştirilebilmesi için desteği 27 Haziran’da Avrupa Komisyonu’nca internet üzerinden düzenlenen Dünya Vatandaşı (Global Citizen) organizasyonunda daha da görünür hale geliyor ve Dünya Vatandaşı Bloomberg Philanthropies, Bill & Melinda Gates Foundation, Wellcome Trust & Corporate Partners Citi, Procter & Gamble, SAP, Verizon ve Vodafone sponsorluğunda “Global Hedef: Geleceğimiz için Birleşiyoruz” adlı bir konser düzenliyor. Bu organizasyonla toplanan bağışlar da yine Gates’in fonladığı GAVI’ye gidiyor.

Bu organizasyonda ABD’nin BM elçisi Kelly Craft, COVID-19 çalışmaları için ülkesinin GAVI’ye 545 milyon dolarlık yardım sözünü açıklıyor ve şöyle diyor: “Daha güvenli ve dayanıklı bir dünya için hepbirlikte açık, şeffaf ve yapıcı bir şekilde çalışmamız lazım. Ortak iyiliğimiz için kelimenin tam manasıyla multilateralist omamız gerekiyor.” 

Yine Avrupa Komisyonunca 2020 mayısında düzenlenen sanal zirvede de Trump yönetimi pandemiyle mücadele eden hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve hayır kurumlarının acil sağlık gereksinimleri, insani, ekonomik ve kalkınmaya yönelik yardım amacıyla kullanabilmeleri için 775 milyon dolar da buraya bağışlıyor. Aynı organizasyonda Bill ve Melinda gates Vakfı 125 milyon dolar bağış yapıyor.

Her halûkarda kazanan Gates oluyor

Mayıs’taki 775 milyon, haziran başında açıklanan 1,16 milyar ve haziran sonundaki diğer 545 milyon dolarlık bağışlarla birlikte, Amerikan halkının vergilerinden karşılanan bu yatırımlarla GAVI ve dolayısıyla Bill ve Melinda Gates Vakfı’na yüklü miktarda kaynak yaratılmış oluyor. ABD’nin WHO’dan çektiği 281.6 milyon dolar, diğer yandan yapılan bu yardımların yanında hiç kalıyor.

WHO’nun Birleşmiş Milletler’in hükümetlerarası çalışan ve bugün bildiğimiz şekliyle ulus devlet idari yapısını ortadan kaldırıp küresel idare mekanizmalarını devreye sokmaya çalışan bir alt kurumu olduğunun hatırlanması bu noktada önem taşıyor. GAVI de, devletlerin idari birimleri ile özel kurumların halka beraber hizmet sunma ile gayesi ile işbirliğine gittikleri bir “kamu-özel teşebbüs ortaklığı”.

Ne WHO ne de GAVI, sınırları dahilinde çalıştıkları ülkelerin özgür vatandaşlarının hür iradesiyle seçerek iş başına getirdiği kurumlar değil. 

Bu hakikate rağmen Trump yönetimi GAVI’ye milyarlar akıtmaya ve bunu yaparak da Bill Gates’in dünya yüzündeki 7 milyar insanı aşılama azmini desteklemeye devam ediyor. Trump WHO’dan maddi desteği çekmiş olabilir, ancak alınan bu karar netice olarak Gates’in tek başına WHO’nun kontrolünü ele geçirmesi ile sonuçlanmış ve Amerikan halkının ödediği vergiler alelacele çıkarılmaya çalışılan Covid-19 aşısı da dahil olmak üzere kendisinin aşı projeleri için kullanılmaya devam ediliyor. Kimbilir, belki de plan baştan beri buydu?

2015 yılından şu rapora bakarak Gates’in küresel sağlık politikaları ve elbette COVID-19’la mücadele çalışmalarındaki orantısız nüfuzuna yakından bakalım: Filantropik Güç ve Kalkınma: Ajandayı Şekillendiren Kim? Rapor dünya genelinde sürdürülen hayır işlerini mercek altına alarak Gates ve benzerlerinin bu yolla sahip olduğu orantısız nüfuza örnekler veriyor. Raporda akademisyenlerin GAVI’yi küresel sağlık sorunlarında “Gates yaklaşımı” sergilemekle; yani örneğin “sağlık sisteminin güçlendirilmesi gibi yatay ve bütüncül yaklaşımlar yerine aşı gibi hastalığa özel dikey sağlık girişimlerine yönelmek” ile itham ettiğini görüyoruz.

2019 mayıs ayında GAVI CEO’su Seth Berkley’nin “aşıya muhalif hissiyat”ı bir hastalık olarak tanımlayarak internet ortamında sansürlenmesi gerektiğini belirttiğini hatırlayalım. Berkley’nin bu açıklamaları elbette Bill Gates’in vizyonu ve daha geniş ölçekte de öjeni ajandası ile mükemmelen örtüşmekte. Toplumun aşıların emniyetinden kuşku duymasına hiçbir koşulda müsaade edilemez (ne kadar hızlı toparlanıp yapılmış olsalar bile).

Trump’ın son sürat COVID-19 aşısı çıkarma planı olan “Operation Warp Speed” (Son Sürat Harekâtı)’nı yönetmek üzere mayıs ayında seçtiği ismin dünyada aşı piyasasının lideri konumundaki GlaxoSmithKline (GSK)’nın eski yöneticilerinden Moncef Slaoui olması da tesadüf değil. Slaoui bu harekatta, ABD Silahlı Kuvvetleri Malzeme Komutanlığı’nın başındaki General Gustave Perna ile birlikte çalışıyor. Trump idaresi, yürüttükleri aşı harekâtı ile 2021 ocak ayına kadar 4 ayrı aşının 300 milyon dozunu hazır etme niyetlerini her fırsatta dile getiriyor.

Burada da her yerde Gates’in parmak izlerine rastlamamız şaşırtıcı değil. Slaoui’nin Bill ve Melinda Gates Vakfı ile ilişkileri çok eskiye dayanıyor, vakfa bağlı birçok şirketin yönetim kurulunda yer alıyor.

Görünüşe göre Twitter’dan kamuoyuna yapılan küreselcilik karşıtı açıklamalar ve WHO’dan desteğimizi çekiyoruz yönündeki çıkışlara rağmen Trump yönetemi gezegendeki herkesi aşılama ajandasına son sürat devam ediyor.

ABD’de 11 günde CV-19 aşılamasına bağlı 13 ölüm

ABD’de 11 günde CV-19 aşılamasına bağlı 13 ölüm

ABD’de VAERS (Aşıya Bağlı İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi) verileri her hafta Cuma günü yayımlanıyor.

19 Aralık – 30 Aralık tarihleri arasındaki onbir günlük süreçte Moderna ve Pfizer‘a ait CV aşılarına bağlı ölüm sayısı 13 olarak verilmiş. 

Ölen 13 kişiden 9’u huzurevi sakini.

İlave bir ölüm de, özel bakım evinde tutulmakta olan 63 yaşındaki şizofreni tanılı birine ait.

Huzurevindeki ölümlerin 2’si, aşılamadan sonraki 90 dakika içinde gerçekleşmiş.

Bunlar sadece bildirimi yapılmış olan ölümler. Ve bunlar sadece ilk dozdan sonra kaydedilmiş can kayıpları.

Bildirimi yapılmamış ölüm ve yan etki dökümünü hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bizim başımıza ters bir şey geldiğinde kimseye sesimizi duyuramayacağız. Çünkü Bill Gates, kendi finansörlüğünde piyasaya sürülen teknolojik aşılarının yan etki takip sistemlerini de yine kendisi kurup denetliyor.

Aşağıda Amerikan FDA’sı tarafından CV-19 aşılamasına özel takibe alınan yan etkileri görebilirsiniz. Listedeki sağlık sorunlarının Türkçe açıklamları için bu yazımıza uğrayınız.

Portekiz’den CV-19 Aşısına Bağlı Sağlık Çalışanı Ölümü – Pfizer

Portekiz’den CV-19 Aşısına Bağlı Sağlık Çalışanı Ölümü – Pfizer

41 yaşındaki iki çocuk annesi sağlık çalışanının, Pfzier’ın CV aşısını olduktan 48 saat sonra “ani ölüm”ü gerçekleşiyor.

“Ani Bebek Ölümü” Sendromu’ndan bahsedildiğini duymuşsunuzdur. 1960’larda çocuklara uygulanan aşıların kapsayıcılığı yükselirken sayıca da artınca kazandığımız bu sendrom artık yeni normalimiz ve aşı yan etkileri konusunda farkındalığı yüksek olanlar bu sendromun uluslararası tıp camiasınca nasıl aşıya bağlı ölümleri gizlemek için kullanılmakta olduğundan haberdardır. Son yıllarda sessiz sedasız “yeni normaller” arasına katılan bir başka sendrom da, “Ani Erişkin Ölümü”. ABD ile birlikte Türkiye’de de beşikten mezara herkesi mutat aralıklarla her fırsatta aşılama konsepti hayata geçtikçe, erişkinlere yönelik seyahat aşıları, zatürre, menenjit, grip, zona ve HPV aşıları gibi aşılarla “erişkin aşı takvim”i vücut bulmaya başladıkça, aşıya bağlı çoğu erişkin ölümü de bu defa da “sebebi belirlenemeyen erişkin ölümleri” olaran “Ani Erişkin Ölümü” kategorisine alınıyor. 

Sonia Acevedo 30 Aralık günü, 10 yılı aşkın zamandır pediatri bölümünde çalışmakta olduğu Portekiz Onkoloji Enstitüsü’nde CV-19 aşısını oluyor ve Facebook’ta da profil resmini değiştirerek aşı olduğunu duyuruyor.

Yılbaşı gecesi ailece yenilen yılbaşı yemeğinden sonraki gün saat 11.00 civarında Acevedo ölü bulunuyor. 

İşyeri, aşıdan sonra Acevedo’nın belirli bir reaksiyon geliştirdiğine dair kendilerine bir bildirim gelmemiş olduğunu belirtirken babası da, “İyiydi. Bir şeyi yoktu.” diyor. Babası herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan kızının sadece CV-19 aşısı olmuş olduğunu, fakat aşıdan dolayı herhangi bir şikayeti filan da olmadığını söyledikten sonra, “Ne oldu bilmiyorum. Kızım niye öldü birinin bana yanıt vermesini istiyorum”, diyor.

Bayan Acevedo’nun kızı Vania Figueredo ise annesinin sadece aşı olduğu yerdeki “normal” ağrıdan bahsettiğini, onun dışında bir şikayeti olmadığını söylüyor. 

Porto’da Pfizer-BioNTech aşısı uygulanan 538 sağlık çalışanından biri bayan Acevedo ve Portekiz Sağlık Bakanlığı’na meydana gelen bu ölümün bildirildiği belirtiliyor.

Haberin Kaynağı

ABD’den CV-19 Aşısına Bağlı Doktor Ölümü – Pfizer

ABD’den CV-19 Aşısına Bağlı Doktor Ölümü – Pfizer

Gregory Michael, Kadın Doğum Uzmanı, yaş 56. Aşı destekçisi, olduğu CV-19 aşısı: Pfizer.


Miami Beach’teki Mount Sinai Tıp Merkezi’nde çalışmakta olan 56 yaşındaki kadın doğum uzmanı hekim, olduğu Pfizer aşısından sonra geliştirdiği ağır reaksiyon sonucu hayatını kaybediyor.

Eşi tarafından ‘son derece sağlıklı’ olarak nitelendirilen merhum, aşıların yararına şahsen inanan bir doktor olarak özellikle aşıyı olmayı tercih edenlerden. 

“Pandemi” süresince çalışmayı aksatmadan sürdüren doktor 18 Aralık tarihinde kendi hastanesinde aşılanıyor. 3 gün sonra el ve ayaklarında çıkan çok yoğun peteşiler* yüzünden yine kendi hastanesinin acil servisine başvuruyor.

Peteşi: Derialtı kan damarlarından sızan kanın, deri üzerinde oluşturduğu nokta şeklinde morumsu kırmızı lekelerden her biri.

İlk iş olarak alınan Tam Kan Sayımı’nda, normalde mikrolitre kan başına 150.000 ila 450.000 aralığında olması gereken platelet* sayısı ‘0’ çıkıyor.

Platelet:  Kan pulcuğu; trombosit. Kanda trombosit sayısının düşüklüğüne trombositopeni denir. Trombositopeni; kemik iliğinde yeterince platelet üretilmemesinden, otoimmün hastalıklardan veya “virüs”lerden kaynaklanabilir. Trombosit sayısı 50.000’in altına düştüğünde hayati tehlike gelişebilir.

Kendisine bu noktada, CV-19 aşısına bağlı reaksiyon sebebiyle gelişmiş ‘Akut ITP’ (Akut İmmün Trombositopenik Purpura) tanısı konularak yoğun bakıma alınıyor. Uzman bir ekip tarafından 2 hafta boyunca süren gayretler platelet sayısını yükseltmeye yetmiyor. Ülke genelinden uzmanlar dahil oluyor sürece, fakat ne yapılırsa yapılsın platelet sayısı bir türlü artmıyor.

Tüm süreçte doktorun bilincinin ve enerjisinin yerinde olduğunu ifade eden eşi, son çare olarak başvurulacak ameliyata 2 gün kala, eşinin azalan plateletlerden dolayı geçirdiği hemorajik inme sonucu dakikalar içinde hayata veda ettiğini belirtiyor.    

Eşi aşının yan etkileri olduğunun ve aşının herkese göre olmadığının bilinmesi gerektiği için bu paylaşımı yaptığını, yaşadıkları bu acı kaybın başkalarının bilgilenmesine hizmet etmesini istediğini söylüyor.


Idiopatik / İmmün Tromboistopenik Purpura (ITP), bebek, çocuk ve erişkinlere vurulan pekçok aşının tanınmış yan etkilerinden. Anne-babaların ve herhangi bir aşıyı olmayı düşünen erişkinlerin fikir sahibi olabilmesi için literatürden bazı örnekler verelim:

Türkçeye çevrilmiş bulunan Miller’ın Eleştirel Aşı Literatürü Derlemesi adlı kitaptan aktarıyoruz:

Trombositopeni

Bu bölüme dahil edilen araştırmalar KKK aşılamasının, iç kanamaya neden olan ve hayati tehlike oluşturabilen ağır bir tip otoimmün hastalık olan idiopatik [sebebi bilinmeyen] trombositopenik purpura (İTP) gelişim riskini ciddi biçimde artırmakta olduğu yönünde güçlü kanıtlar ortaya koymakta. Aşılama yapılmadan önceki evreyle kıyaslandığında çocukların KKK aşılamasını takip eden 6 haftalık süre içinde tam 7 kat daha fazla İTP geliştirdiği görülüyor. Çocuklarda İTP riskinde bir diğer ciddi artış da boğmaca, suçiçeği ve hepatit A aşılarından sonra yaşanıyor. Aşılama sonrası gelişen ağır İTP vakalarında mide-bağırsak yolu ve akciğer kanaması yaşanabiliyor. Bir araştırmada, hastalığı aşılama sonrası geliştirmiş çocuk hastaların yaklaşık %10’unda İTP’nin 6 ayın üzerinde devam ettiği görülüyor.

MMR / KKK (Kızamık-Kabakulak-Kızamıkçık) AŞISI

Miller E, Waight P, ve ark. İdiopatik trombositopenik purpura ve KKK aşısı. Arch Dis Child, Mart 2001; 84(3): 227-29. PMID: 11207170

“Araştırmamıza göre KKK aşısı ve idiopatik trombositopenik purpura (İTP) arasında neden-sonuç ilişkisi bulunmaktadır.”

• 12-23 aylık çocuklar, kontrol süreci olarak belirlenen dönemle karşılaştırıldığında, KKK aşılamasını takip eden 2 ila 4 haftalık süreçte 6 kat daha fazla İTP geliştiriyor (Rölatif İnsidans, Rİ=5,80).

Bu çalışmaya göre karma kızamık aşılamasını takibeden 6 hafta içinde vurulan her 22.300 doz aşıdan 1’inde trombositopeni geliştiği tespit edilmiş. Trombositopeni vakalarının 3’te ikisi aşıdan sonraki ilk 6 hafta içinde geilşirken, 3’te 1’lik kesimi 6 haftadan sonra kendini gösteriyor.  

Merck’e ait karma kızamık aşısının prospektüs bilgisinde trombositopeniye ayrı bir bölüm ithaf edilmiş.

HEPATİT A AŞISI

Jariwala S, Vernon N, Shliozberg J. Henoch-Schönlein purpura after hepatitis A vaccination. Ann Allergy Asthma Immunol. 2011 Aug;107(2):180-1. 

O’Leary ST, Glanz JM, McClure DL et al, The risk of immune thrombocytopenic purpura after vaccination in children and adolescents. Pediatrics. 2012 Feb;129(2):248-55

SUÇİÇEĞİ AŞISI

Merck’ün Varivax aşsının FDA bilgilendirme formunda ITP, yan etki olarak bildirilmektedir.

HEPATİT B AŞISI

Smyk, D. S., Sakkas, L. I., Shoenfeld, Y., & Bogdanos, D. P. (2015). Hepatitis B Vaccination and Autoimmunity. In Vaccines & Autoimmunity (pp. 147-161). John Wiley & Sons.

Hepatit B aşısını takiben oluşmuş türlü otoimmün hastalıklar üzerine yapılmış araştırmalar ile literatürdeki olgu sunumlarını inceleyen 2015 yılına ait bu çalışma, hepatit B aşısı ile vaskülit (kan veya lenf damarı iltihabı), kronik artrit, lupus, multipl skleroz (MS), miyelit (omurilik iltihabı) ve trombositopeni/pansitopeni arasında bağlantı bulunduğu sonucuna varmıştır.

Pansitopeni: Kanda her çeşit hücrenin azalması; eritrosit, lökosit ve trombosit sayısının normalin altına düşmesi.

MENENJİT AŞISI

Myers TR, McNeil MM, Ng CS et al. Adverse events following quadrivalent meningococcal CRM-conjugate vaccine (Menveo®) reported to the Vaccine Adverse Event Reporting system (VAERS), 2010-2015. Vaccine. 2017 Mar 27;35(14):1758-1763

HPV AŞISI

Otoimmün trombositopeni, aşının yan etkileri arasında yer alıyor. 

Covid-19 Aşılarının Tehlike Profili Neye Benziyor?

Covid-19 Aşılarının Tehlike Profili Neye Benziyor?

Askeri terminoloji ile, yani “Son Sürat Harekatı” ile 1 yılın altında bir sürede hazır edilen ve acil durum onayı ile ülkelerin vatandaşlarına dolaylı ve dolaysız yoldan zorunlu tutmaya başladığı Covid-19 aşıları resmi olarak “deneysel ürün” kategorisinde olup, gerçek etkinlik ve tehlike profili ancak genel nüfusa vurulduktan sonra ortaya çıkacaktır.

Deneysel aşılar

Ülkemizde devreye sokulan Pfizer’ın CV-19 aşıları, rakibi Moderna aşıları gibi yepyeni, daha önce hiç denenmemiş bir “gen teknolojisi” olan mRNA tekniği üzerinden işlemekte. Hayvan deneyleri atlanarak insanda kullanımına geçilmiş bu deneysel biyolojik ürünün sağlığımıza getireceği “yenilikler” ne olacak, hep birlikte şahit olacağız. 

Aşağıda Amerikan İlaç ve Gıda İdaresi FDA’nın, CV-19 aşılaması sonrası ortaya çıkması beklenen ve takibe aldıkları sağlık sorunlarını göreceksiniz. Çocuk takvimindeki aşıların yan etki takibinde sınıfta kaldıkları kendilerince de itiraf edildiğine göre, aşı ile bağdaştırılmayacağını şimdiden öngörebileceğimiz ama kağıt üzerinde bakılacak olası CV-19 aşı reaksiyonları şu şekilde öngörülmüş:

KAYNAK

İleride değişebileceği notuyla, CV-19 aşılarının yaratacağı muhtemel sağlık sorunları:

  • Guillain-Barre sendromu
  • Akut disemine ensefalomiyelit
  • Transvers miyelit
  • Enselefalit/miyelit/ensefalomiyelit/menengoensefalit/menenjit/ensefalopati
  • Konvülsiyonlar/havale nöbetleri
  • İnme
  • Narkolepsi ve katapleksi (yığılakalım) 
  • Anafilaksi
  • Akut miyokard enfarktüsü
  • Miyokardit/Perikardit
  • Otoimmün hastalık
  • Ölüm
  • Gebelik ve doğacak bebeğin akıbeti ile ilgili sorunlar (düşük vs)
  • Demiyelinizasyon ile karakterize diğer akut hastalıklar
  • Anafilaksi dışındaki alerjik reaksiyonlar
  • Trombositopeni
  • Dissemine İntravasküler Koagülasyon (Yaygın damar içi pıhtılaşması)
  • Artrit ve artralji/eklem ağrısı 
  • Venöz Tromboembolizm
  • Kawasaki hastalığı
  • Çocuklarda birden fazla sistemde meydana gelen enflamasyon sendromu 
  • Hastalığın aşıya bağlı olarak daha da ilerleyici seyri

Bu sağlık sorunlara biraz daha yakından bakalım:

Akut disemine ensefalomiyelit: Beyin ve omuriliğin birarada iltihabıdır. Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM), santral sinir sisteminin genellikle viral enfeksiyonlar veya aşılamadan sonra gelişen akut enflamatuar demiyelinizan hastalığıdır. Multifazik ADEM’i multipl sklerozdan ay›rt etmek güç olabilir.Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM), klasik olarak aşılama veya sistemik viral enfeksiyonlarla birlikte görülen, monofazik bir sendrom olarak tanımlan›r. Patolojik olarak perivasküler enflamasyon, ödem ve demiyelinizasyonla karakterizedir. Klinik olarak, hastallığa özgül olmayan sistemik belirti ve bulgularla sınırlı kalabilir ya da hızlı gelişen fokal veya multifokal nörolojik işlev bozukluğu ile özellenir. ADEM’in epidemiyolojisi ve patogenezi tam olarak anlaşılmamıştır. Çocukluk çağında daha sık görülen ADEM’in akut ensefalitlerin yaklaşık %10-15’ini oluşturduğu bildirilmiştir. Rutin klinik ve laboratuvar yöntemlerle ADEM’i enfeksiyöz nedenli meningoensefalitlerden ayırdetmek güç olabilir. Tanı diğer olası nedenlerin dışlanması, beyin görüntülemesi ve nadiren de nöropatolojik inceleme ile konur. Bu yazıda status epileptikus klinik tablosu ile hastaneye getirilen ve ADEM tanısı alan bir olgunun seyri sunulmuştur. KAYNAK
Anafilaksi: Önceden vücuda girişiyle duyarlılık oluşmuş bir antijen (ilaç, aşı, belli bir besin maddesi, hayvansal serum, böcek zehiri, kimyasal madde vb.)‘in, vücuda ikinci defa girişiyle gelişen, yaşamı tehdit edici aşırı duyarlılık reaksiyonu; anafilaksi (Anafilaktik reaksiyon, Ig E antikorlarının aracılığıyla mast hücrelerinden histamin vb. kimyasal medyatörler salgılanmasına bağlı olarak gelişir. Söz konusu maddeler arteryol ve venüllerde vazodilatasyona, kapiller permeabilitede artışa sebep olur. Bu vasküler yanıta, bronkospazm, ürtiker ve anjiyoödem de eşlik eder),
*Dissemine İntravasküler Koagülasyon: Septisemi, kan basıncının aşırı düşüşü, zehirli yılan ısırışı, kanser, ağır ameliyat, ağır travma, ağır kan kaybı gibi durumları takiben gelişen, mikrosirkülasyon’da fibrin ve trombosit artımı sonucu küçük trombüsler oluşmasını küçük damarlar, özellikle kılcal damarlarda koagülasyon faktörleri (fıbrinojen, trombosit vb.)’nin azalışına bağlı şiddetli kanamaların izlemesiyle belirgin patolojik durum; yaygın damar içi pıhtılaşması (Dikkat: Bu durum bizzat “yeni” tip “koronavirüs” enfeksiyonu sonucu oluştuğu ileri sürülen tıbbi sorundur.)
Ensefalit: Beyin iltihabı. Ateş, bilinç bulanıklığı, mide bulantısı ve baş ağrısı genel görülen belirtileridir. Ensefalitte nörolojik fonksiyon bozuklukları ile birlikte beyin dokusunun enflamasyonu söz konusudur. Değişik seviyelerde bilinç bozukluğu vardır. Davranış ve kişilik bozuklukları, ışığa karşı hassasiyet, ense sertliği, konuşma bozukluğu, hareket bozukluğu, motor bozukluklar, bazı bölgelerde duyu kaybı, kasılma, kaslarda güçsüzlük, çift görme, döküntü, kranial sinir felçleri, artmış derin tendon refleksleri, patolojik refleksler gibi klinik bulgular görülür.
Ensefalomiyelit: Beyin ve omuriliğin birarada iltihabı.
Ensefalopati: Letarji, demans, nöbetler, titreme, kas seğirmesi ve kas ağrısı, Cheyne-Stokes respirasyonları (beyin hasarı ve koma ile görülen değişik bir solunum şekli) ve koma gibi belirtiler ile karakterize beyin hasarı, beyin hastalığı.
Guillain-Barre sendromu: Ayak ve bacak kaslarından başlayarak kısa sürede karın, göğüs, kol ve yüz kaslarına yayılan, kaslarda -bazen felce uzanabilen- kuvvet azalması ve his kaybı ile belirgin polinevrit; Landry felci; Guillain-Barre sendromu (Sendrom, genellikle bakteriyel veya viral enfeksiyonu ya da aşılanmayı takiben gelişir. Periferik sinirlerde yer yer miyelin kaybı ve iltihaplanma söz konusudur. Bazı hastalar nüks göstermeksizin 20-25 gün içinde iyileşirler; diğer hastalarda ise iyileşme -bir yıl gibi- daha uzun bir süreyi kapsar)
İnme (stroke): Acil bakım gerektiren ciddi bir tıbbi durumdur. Kalıcı beyin hasarı, uzun süreli sakatlık, hatta ölüme neden olabilir. İnme esnasında her dakika çok önemlidir. Gelişmiş toplumlarda üçüncü ölüm nedeni ve birinci sakatlık sebebi olan inme beynin bir kısmına oksijen bakımından zengin kan akışının engellenmesi ile oluşur. Oksijenlenemeyen beyin hücreleri birkaç dakika sonra ölmeye başlar. Beyindeki ani kanamalar da eğer beyin hücrelerine zarar veriyorsa inmeye neden olabilir.
Katapleksi: Vücut kasları tonusunde geçici olarak oluşan ani gevşeme; katapleksi (Ani heyecan, korku veya içten gülüş esnasında oluşur ve hasta bilincini kaybetmeksizin birden yere çöker.
Kawasaki Hastalığı: Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda görülen, yüksek ateş, tek ya da iki taraflı konjunktivit, boyun lenf düğümlerinin şişmesi, farenjit, ağız mukozasının kızarması, dilin çilek görünümü alması, yaygın eritematöz döküntü, el ayaları ve ayak tabanlarında soyulma ve -ritim bozuklukları, perikardit, miyokardit gibi- kalp komplikasyonları ile belirgin, sebebi bilinmeyen akut hastalık.
Menengoensefalit: Beyin ve beyin zarlarının beraber iltihabı.
Menenjit: Beyin veya omurilik zarlarının ya da her ikisinin, bakteri veya virüs nedeniyle iltihaplanması.
Miyelit: Omurilik iltihabı. 
Miyokard enfarktüs: Kalp kasında besleyici damar (koroner arter)’ın trombüs ile tıkanması nedeniyle bölgesel nekroz oluşması; miyokart enfarktüsü (Miyokart enfarktüsü, genellikle 40 yaşın üzerinde ve erkeklerde görülür. Epigastriyum’da oluşan şiddetli ve sürekli göğüs ağrısı, çoğu kez çeneye, boyna, sol kola ve kürek kemikleri arasına yayılır. Bu tipik ağrının yanı sıra terleme, yüz solukluğu, nefes almada güçlük, ölüm hissi, bulantı ve kusma başlıca klinik belirtileri oluşturur)
Miyokardit: Kalbin kas tabakasının iltihabı; miyokard iltihabı
Narkolepsi: Zaman zaman aniden beliren -karşı konulmaz- uyku eğilimi; herhangi bir aktivite esnasında, aniden -15 dakika kadar süren- uyku nöbeti gelmesi, kas tonüsünün gevşemesi ile belirgin patolojik durum.
Perikardit: Kalp zarı iltihaplanması.
Transvers miyelit: TM, hem yetişkin hem de çocukları etkileyen bir felç durumudur. Beyinden vücudun diğer bölgelerine sinirsel verilerin aktarılmasını sağlayan omuriliğin iltihaplanması ile seyreden ender nörolojik hastalıklardan bir tanesidir. Hastalığa yakalanan kişilerde ortaya çıkan belirtiler omuriliğin hangi seviyesinden itibaren etkilendiği ile doğrudan ilişkilidir. Ortaya çıkan semptomların temel belirleyicisi budur. Hasta belirtileri göstermeye başladıktan 24 saat sonra hastalık son safhaya gelecek şekilde hızlı yayılır. İlk belirtisi bacaklarda ve nadiren kollarda uyuşma-karıncalanma şeklindedir. Bu hissizlik zamanla vücuda yayılır. Omurilik etkilendiği için, dokunma gibi duyularda ve bazı kaslarda işlevsizlik gözlenir. Mesane ve bağırsak kontrolü kaybedilir.

TM genellikle viral veya bakteriyel bir hastalığın sonucudur ya da bağışıklık sisteminin omuriliğe saldırması (Otoimmün) sonucu oluşur.

Felç, kas güçsüzlüğü, ağrılar, duyusal sorunlar görülebilir. En sık 10-19  yaşındaki çocuklarda ve 30 ila 39 yalşındaki yetişkinlerde görülür. Nadirende olsa hepatit B, kızamık-kabakulak-kızamıkçık ve difteri ve tetanoz gibi hastalıkların aşı uygulaması yapıldıktan sonra transvers miyelit gelişebilir.  KAYNAK1, KAYNAK2 
Trombositopeni: Kanda trombosit sayısının-kanamaya uzanmak üzere- ileri derecede azalışı
Yaygın damar içi pıhtılaşması
Venöz Tromboembolizm: Toplardamarda pıhtılaşmaya bağlı tıkanıklık

Aşıların Cezai Müeyyideye Bağışıklığı Tam

Hukuken dileyen tıbbi deneye katılıp ilaç veya aşılar için kobaylık yapabilir, ancak burada bile katılımcısı olacağınız deneyin sağlığınız için taşıdığı risk ve faydalar konusunda önceden aydınlatılmanız şartı vardır. Covid-19 aşılarının tamamı için, göreceğiniz her türlü zararda (hastane yatışı, sakatlık ve ölümler) üretici firmaya dava açmanızın yolu hukuken tümüyle kapalıdır. Ülkelerin, vatandaşın vergisiyle ödenek sağladığı pandemi aşılarından oluşacak zararda firmaları bu şekilde koruma altına almış olması hayli düşündürücüdür.

Firmalar aşı deneyi düzeneğini, aşıyı her durumda başarılı gösterecek şekilde kuruyor

Harvard Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ana bilim dalı eski öğretim üyelerinden William Haseltine, Forbes’ta yayımlanan Covid-19 Aşı Protokollerinin Düzeneği Aşıyı Başarılı Gösterecek Şekilde Tasarlanmıştır başlıklı yazısında şunları söylüyor:

“Bu aşılar için gerçekleştirilen klinik deneylerin, Covid-19’un en manalı ve insanlar için en büyük ehemmiyete sahip tıbbi sonuçlarının önlenip önlenmeyeceğini gösterecek biçimde düzenlenmediğini görüyoruz: Genel enfeksiyon riski düşecek mi, hastane yatışı oranları düşürülebilecek ve ölümler engellenebilecek mi, bilinmemektedir. Görünüşe göre bu deneyler, aşının başarılı addedilmesi için gerekli minimal eşik atlatılacak biçimde kurgulanmıştır.”

İngilizlerin saygın tıp dergilerinden British Medical Journal (BMJ)’ın editörlerinden Peter Doshi de benzer yorumda bulunuyor:

“[Covid-19 aşılarının güvenlik ve koruyucu etkinlik profilini değerlendirmek üzere yürütülmekte olan deneylerin hiçbiri hastane yatışı, yoğun bakımda bakım ihtiyacı veya ölüm gibi ciddi sonuçlarda bir azalma sağlanıp sağlanmayacağını görmek üzere tasarlanmamış gözükmektedir. Üzerinde çalışılan aşıların virüs bulaşını engelleyip engellemeyeceğine de bu deneylerde bakılmadığı görülmektedir.”

Peki ama, olunan aşı birtek CV-19 belirtilerini göstermenizi önlüyor, fakat ne enfeksiyon oluşumunu ne de kişiden kişiye virüs bulaşını önlüyorsa, pandemiyi bitirmeye ne gibi bir faydası olabilir ki? Bu halde, bu tıbbi uygulama zorunlu tutulmaya nasıl kalkışılabilir?

Covid-19 aşılarının tehlike profili neye benziyor?

Akademisyen ve hemşire Kristen Choi, Pfizer’ın Covid-19 aşısı ile ilgili deneyimlerini hakemli tıp dergisi JAMA’da şöyle aktarıyor

“[Covid-19 aşısının] ikinci enjeksiyondan sonraki deneyimim ise farklıydı. Kolumda enjeksiyon yeri derhal ağrımaya başladı, ilkinden çok daha kötü bir ağrıydı bu. Günün sonuna doğru baş dönmeleri başladı, titreme ile birlikte mide bulantısı ve çatlıyormuşcasına bir baş ağrısı oluştu. Ogün erkenden yattım, anında da uyuya kalmışım zaten. Geceyarısı gibi epey bir ağırlaşmış uyandım; ateş, titreme, mide bulantısı, baş dönmesi ve sersemlik ile birlikte, ağrıdan iğneyi olduğum kolumu bile kaldıramadığımı fark ettim. Ateşim 37.4 °C’tı. Bütün gece döndüm durdum yatakta, düzgün uyuyamadım. Sabah 5,30’da gözümü açtığımda yanıyordum. Ateşim 40.5 °C’a çıkmıştı. Bu kadar yüksek ateşlendiğim vaki bile değildir, epey korkuttu bu durum beni açıkçası..”

CNBC’deki bir habere göre, Pfizer’ın CV-19 aşı deneyine katılmış bir başka kişi de aşıyı olduğu günün gecesini enjeksiyon ağrısından hiç uyuyamadan geçiyor. Olduğu ek dozla aynı yerdeki ağrıyı daha da şiddetli yaşıyor, arından gece saat 01.00 civarı şiddetli grip benzeri belirtilerle hasta düşüyor. Geceyi elektrikli battaniyeye sarınmış vaziyette geçiriyor ve titremeleri öyle şiddetli seyrediyor ki vücudu adeta kontrolden çıkıyor ve birbirine vuran dişlerinden biri bu üşüme atağında kırılıyor. Yatakta yatmak bile her tarafımı acıtır oldu diyen denek, sonunda soluğu doktorda alıyor.

Tennessee’deki CHI Memorial Hospital acil servis hemşiresi Tiffany Dover da kameralar önünde olduğu Pfizer’a ait CV-19 aşısını olduktan 15 dakika sonra, yine kameralar önünde fenalaşıyor. Kendine geldiğinde yaptığı açıklama, acı/ağrı hissettikten sonra bayılmasına sebep olan tıbbi bir durumunun olduğu yönünde. Ayaktayken fenalaşan hemşireyi son anda tutan biri sayesinde başını yere çarpması önlenmiş oluyor.

Pfizer’ın Covid-19 aşısı için yürütülen klinik deneylerde katılımcılarda görülen yan etkiler şunlar: iğne yerinde ağrı (%84.1; dermansızlık (%62.9); başağrısı (%55.1); kas ağrısı (%38.3); üşüme-titreme (%31.9); eklem ağrısı (%23.6); ateş (%14.2); iğne olunan yerde meydana gelen şişlik (%10.5%).

Moderna’nın Covid-19 aşısının klinik deneylerinde ise yan etki oranları daha da yüksek: iğne yerinde ağrı (%92); dermansızlık (%70); başağrısı (%64.7); kas ağrısı (%61.5); eklem ağrısı (%46.4); üşüme-titreme (%45.4%); mide bulantısı/istifra (%23); ateş (%15.5);  iğne olunan yerde meydana gelen şişlik (%14.7).

Aşıdan dolayı gelişen anafilaktik şok

Yukarıda sözü edilen istenmeyen etkilerin ötesinde, Covid-19 aşılarından sonra gelişen alerjik reaksiyonlar olağanın çok üstünde seyrediyora benziyor. İngilizlerin The Guardian gazetesinden bir habere göre, iki sağlık çalışanının Pfizer’ın Covid-19 aşısını olur olmaz geliştirdikleri ağır alerjik reaksiyon sonrası idari birimlerce şu şekilde bir uyarı yayımlanmak durumunda kalınıyor:  

“Sağlık geçmişinde herhangi bir aşı, ilaç yahut yiyeceğe ciddi alerjik reaksiyon öyküsü bulunanların Pfizer/BioNtech aşısını olmaması gerekmektedir. Yapılan tüm aşılama girişimleri, hasta canlandırma üniteleri yakınında olmalıdır. Aşılama ancak ve ancak canlandırma için ekip ve ekipman bulundurulan sağlık merkezlerinde yapılabilir.”

Ve yine ABD’den bu defa CNN haberi: “Alaska sağlık çalışanları arasında Pfizer’ın Covid-19 aşısı vurulduktan sonra alerjik reaksiyon geliştiren üç günde üçüncü vaka ile karşı karşıyayız.Bu habere konu olan hemşirelerden biri, aşıdan önce herhangi bir alerjisinin olmadığını, ancak bir seferinde arı sokmasından dolayı alerjik reaksiyon yaşamış olduğunu bildiriyor. Bir diğerinin bildirimi de, daha önce herhangi bir aşıdan sonra bu tarz alerjik bir reaksiyon yaşamamış olduğu yönünde. ABD’de bir diğer eyalet, Idaho’dan bir yetkilinin yaptığı açıklamaya göre de yine 2 sağlık personeli, Pfizer’ın Covid-19 aşısını olduktan sonra ağır alerjik reaksiyon yaşıyor. TV kanalı Fox’un haberine göre de, Chicago’daki büyük bir hastanede Pfizer’ın Covid-19 aşısı ile aşılamaya başlandığı gün dört sağlık çalışanında gözlemlenen istenmeyen etkilerden sonra aşılamaya geçici olarak ara veriliyor. 

Aşıdan sonra geçirdiği yüz felcinden sonra video kaydı sosyal medyaya düşen ve herkesi bu aşıdan uzak durmaya çağıran Tennesee’li siyahi hemşireye kulak verelim:

Video Deşifre Metni:

“Aşıyı olduktan sonra iyiydim, pek bir şey hissetmedim. Fakat 3 gün sonra doktora gitmek zorunda kaldım çünkü yüzümde sorunlar oluşmaya başladı. Şu anda yüzüm sol tarafı komple felçli ve Bell’s Palsy’liyim artık.”

“Gördüğünüz gibi gülemiyorum… Gülümsemeye çalışıyorum ama olmuyor…”

“Herkesin şunu bilmesini istiyorum: Bu aşı gelmiş geçmiş en berbat aşı!”
“Kimseye yapmam bu aşıyı, en kötü düşmanıma dahi!”
“Amerikam lütfen duy sesimi, bunların bizi düşündüğü filan yok, UMURLARINDA DAHİ DEĞİLİZ.”

“Kimse bu aşıyı olmasın!”

Koronavirüs hastalığı aşıyla daha da ağırlaşacak mı?

Bilindiği gibi, son yirmi yıldır koronavirüs üzerine yapılan aşı çalışmalarının hayvan demeylerinden öteye geçememesinin nedeni, aşılanan hayvanların daha sonra vahşi virüsle temasta neredeyse kesin ölüme götürecek şekilde hastalığı çok daha şiddetli geçirdiklerinin gözlemlenmiş olması. Yan etkilerine rağmen bu deneysel, gerçek manada etkinlik ve güvenlik çalışması yürütülmemiş Covid aşılarını olan kişiler arasında, en ateşli aşı savunucusu “uzman”ları dahi tir tir titreten fenomen yaşanacak ve dolaşımdaki gerçek virüsle temasta hastalık önlenemez şekilde daha ağır seyredip hayati tehlike yaratacak mı, hep birlikte göreceğiz. Bu fenomene bağlı hayatını yitireceklerin yakınları aşıya vermiş oldukları onam neticesinde bu riski göze aldıklarını beyan etmiş olduklarından, hiçbir şekilde ne aşıyı uygulayanları, ne devleti ne de aşı üreticisi firmayı dava edemeyecek, haklarını arayamacaklar. 

Avukat Robert F. Kennedy’nin Children’s Health Defense Derneği’nden, Bill Gates’in devletlerden geliştirilecek korona aşıları için neden yasal dokunulmazlık hakkı istediğine dair aydınlatıcı video.

WHO’nun Covid’e Özel Yeni Sürü Bağışıklığı Tanımı

WHO’nun Covid’e Özel Yeni Sürü Bağışıklığı Tanımı

WHO’nun 9 Haziran 2020 tarihli sürü bağışıklığı tanımı:

Sürü bağışıklığı, popülasyonun aşılama yoluyla edinilmiş yahut enfeksiyonu geçirmiş olanların kazandığı bağışıklık sayesinde enfeksiyonel bir hastalığa karşı dolaylı yoldan korunmasına denir.

Bu da, henüz enfekte olmamış yahut enfeksiyon oluşsa da bağışıklık yanıtı gelişmemiş kişilerin, çevrelerindeki bağışık kişilerin enfekte kişilerle aralarında bir bariyer görevi görerek, sözkonusu enfeksiyöz hastalıktan kendilerini koruyacağı anlamına gelir. COVID-19 hastalığı özelinde toplumda sürü bağışıklığına ulaşmak için gerekli eşik değeri henüz tam olarak bilinmemektedir.

WHO’nun 13 Kasım 2020 tarihli sürü bağışıklığı tanımı:

‘Toplum bağışıklığı’ olarak da bilinen ‘sürü bağışıklığı’, aşılamada hangi düzeye erişilirse topluluğun virüsten korunabileceğini gösteren aşılama ile ilgili bir konsepttir.

Sürü bağışıklığı insanları virüsten koruyarak sağlanır, virüsle temas ettirerek değil. Ayrıntılı bilgi için Genel Müdürlük tarafından 12 Ekim tarihinde yapılan basın açıklamasını okuyunuz.